AK Parti ve MHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki'nin geçtiğimiz günlerde bir videosu ortaya çıktı.
Çözüm sürecinde çekildiği anlaşılan görüntülerde Özhaseki, PKK'lılar için "gerilla", terörle mücadele için ise "öldürme, yok etme" tanımını yapıyordu. Bugünlerde "zillet ittifakının gizli ortağı" diye tanımladıkları HDP'liler bile bu kadar cesaretli değiller!
Montaj yok, çarpıtma yok, gizli çekim yok.
Özhaseki bizzat mikrofona konuşuyor.
Bu görüntüler sosyal medyada dolaşmaya başladıktan sonra internet siteleri arasında ilk haberleştiren Yeniçağ oldu. Kısa zamanda yarım milyon insana ulaştı, birçok internet sitesi kullandı.
Bu video, dünyanın neresine giderseniz gidin, yalanlanması mümkün olmayan gerçek bir haberdir.
Başkalarını PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan bir aday, doğrudan örgütü aklayan sözler söylüyor.
Konuyla ilgili olarak İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray da açıklamalarda bulundu.
Katıldığı televizyon programında konuşan Çıray, "PKK teröründen bahsediyorlarsa şehitlerimize bir gram saygı duyuluyorsa Sayın Özhaseki'nin o adaylıktan el çektirilmesi gerektirir. Çünkü PKK terör örgütüne kimse gerilla diyemez" ifadelerini kullandı.
Çıray'ın açıklamalarını da haberleştirdik.
Özhaseki'den bir açıklama gelseydi onu da haberleştirecektik. Ancak Özhaseki haberle ilgili konuşmak yerine ne yaptı biliyor musunuz? Mahkemeye gitti.
Özhaseki, "Kişilik haklarıma saldırı yapılıyor" diyerek şikâyette bulundu.
Ankara Sulh 5. Ceza Hâkimliği şikâyeti yerinde buldu!
Yeniçağ'ın da aralarında bulunduğu tam 25 sitenin ilgili haberlerine "erişim engelleme kararı" çıktı.
Mahkemenin verdiği kararda aynen şu ifadeler var:
"... Adlı URL adreslerinde müvekkil aleyhine yazılan ve kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olan içeriklere erişimin engellenmesini talep etmiştir.
Başvuru dilekçesi ile ekindeki ibraz edilen çıktılara göre URL bağlantısındaki içerik başvuranın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte bulunduğundan; Kişilik hakları kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olup; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranış kişilik haklarına saldırıdır. Yayın içeriğinde sarf edilen ifadelerin talep edenin kişilik haklarını ihlal ettiği sonucuna varıldığından talebin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
Evet, mahkemenin verdiği karar aynen bu şekilde.
Erişim engelleme kararı alındıktan sonra Erişim Sağlayıcıları Birliği'nden bir e-posta aldık. Özetle, "Biz içeriğinizi engelliyoruz, siz de 7 gün içerisinde haberi sisteminizden silin" diyorlar.
İşte Türkiye'nin geldiği son durum.
İşte haberciliğin sıkıştırıldığı ortam! Özhaseki, kendi söylediği sözlerin "kişilik haklarını incitici" olduğunu düşünüyorsa, çıkıp özür dilemelidir.
Hukuk tarihinde, kendi sarf ettiği sözler için erişim yasağı aldıran başka bir kişi var mıdır, bilemiyorum.
Hukuk tarihine o denli hâkim değilim ama, 2019 yılında, kendi sözlerini "kişilik haklarına saldırı" olarak değerlendirip karar aldıran bir kişi var. Ve o kişi ülkenin başkentini yönetmek istiyor!
Şimdi yorumu değerli okuyucularımıza bırakıyorum.
Haberimizde ek yorum yok, değerlendirme yok, analiz yok!
Özhaseki'nin geçmişte söylediği sözler var, Özhaseki'nin bizzat kendisi var, görüntüleri var.
Bunun neresi kişilik haklarına saldırıdır, bunun hangi tarafı suçtur?
Eğer, Özhaseki bu sözlerini suç olarak düşünüyorsa, aynaya bakmalıdır. Bir adım ötesine götürelim, bu sözlerin devlet politikası olarak uygulandığı çözüm sürecine dönelim.
Askerlerimizin önünden elini kolunu sallayarak geçen teröristlere göz yumulduğu o günleri hatırlayalım!
Hatta, kimler bu askerî operasyonları engelleyip, teröristlerin her yere yerleşmesine müsaade ettiyse onları yargılayalım.
Çözüm sürecinin hukuki bir sorumluluğu vardır. Ancak kimse hesap sormamıştır, kimse de hesap vermemiştir!
O dönemde, izlenen yanlış politikalar yüzünden binin üzerinde şehit verdik.
Terörle mücadelede gereğinden çok fazla harcama yapmak zorunda kaldık.
Bunların hesabını kim verecek?
Kendi sözlerinize erişim yasakları getirerek, bu işten sıyrılamazsınız.
Batuhan Çolak / YENİÇAĞ
Çözüm sürecinde çekildiği anlaşılan görüntülerde Özhaseki, PKK'lılar için "gerilla", terörle mücadele için ise "öldürme, yok etme" tanımını yapıyordu. Bugünlerde "zillet ittifakının gizli ortağı" diye tanımladıkları HDP'liler bile bu kadar cesaretli değiller!
Montaj yok, çarpıtma yok, gizli çekim yok.
Özhaseki bizzat mikrofona konuşuyor.
Bu görüntüler sosyal medyada dolaşmaya başladıktan sonra internet siteleri arasında ilk haberleştiren Yeniçağ oldu. Kısa zamanda yarım milyon insana ulaştı, birçok internet sitesi kullandı.
Bu video, dünyanın neresine giderseniz gidin, yalanlanması mümkün olmayan gerçek bir haberdir.
Başkalarını PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan bir aday, doğrudan örgütü aklayan sözler söylüyor.
Konuyla ilgili olarak İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray da açıklamalarda bulundu.
Katıldığı televizyon programında konuşan Çıray, "PKK teröründen bahsediyorlarsa şehitlerimize bir gram saygı duyuluyorsa Sayın Özhaseki'nin o adaylıktan el çektirilmesi gerektirir. Çünkü PKK terör örgütüne kimse gerilla diyemez" ifadelerini kullandı.
Çıray'ın açıklamalarını da haberleştirdik.
Özhaseki'den bir açıklama gelseydi onu da haberleştirecektik. Ancak Özhaseki haberle ilgili konuşmak yerine ne yaptı biliyor musunuz? Mahkemeye gitti.
Özhaseki, "Kişilik haklarıma saldırı yapılıyor" diyerek şikâyette bulundu.
Ankara Sulh 5. Ceza Hâkimliği şikâyeti yerinde buldu!
Yeniçağ'ın da aralarında bulunduğu tam 25 sitenin ilgili haberlerine "erişim engelleme kararı" çıktı.
Mahkemenin verdiği kararda aynen şu ifadeler var:
"... Adlı URL adreslerinde müvekkil aleyhine yazılan ve kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olan içeriklere erişimin engellenmesini talep etmiştir.
Başvuru dilekçesi ile ekindeki ibraz edilen çıktılara göre URL bağlantısındaki içerik başvuranın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte bulunduğundan; Kişilik hakları kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olup; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranış kişilik haklarına saldırıdır. Yayın içeriğinde sarf edilen ifadelerin talep edenin kişilik haklarını ihlal ettiği sonucuna varıldığından talebin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
Evet, mahkemenin verdiği karar aynen bu şekilde.
Erişim engelleme kararı alındıktan sonra Erişim Sağlayıcıları Birliği'nden bir e-posta aldık. Özetle, "Biz içeriğinizi engelliyoruz, siz de 7 gün içerisinde haberi sisteminizden silin" diyorlar.
İşte Türkiye'nin geldiği son durum.
İşte haberciliğin sıkıştırıldığı ortam! Özhaseki, kendi söylediği sözlerin "kişilik haklarını incitici" olduğunu düşünüyorsa, çıkıp özür dilemelidir.
Hukuk tarihinde, kendi sarf ettiği sözler için erişim yasağı aldıran başka bir kişi var mıdır, bilemiyorum.
Hukuk tarihine o denli hâkim değilim ama, 2019 yılında, kendi sözlerini "kişilik haklarına saldırı" olarak değerlendirip karar aldıran bir kişi var. Ve o kişi ülkenin başkentini yönetmek istiyor!
Şimdi yorumu değerli okuyucularımıza bırakıyorum.
Haberimizde ek yorum yok, değerlendirme yok, analiz yok!
Özhaseki'nin geçmişte söylediği sözler var, Özhaseki'nin bizzat kendisi var, görüntüleri var.
Bunun neresi kişilik haklarına saldırıdır, bunun hangi tarafı suçtur?
Eğer, Özhaseki bu sözlerini suç olarak düşünüyorsa, aynaya bakmalıdır. Bir adım ötesine götürelim, bu sözlerin devlet politikası olarak uygulandığı çözüm sürecine dönelim.
Askerlerimizin önünden elini kolunu sallayarak geçen teröristlere göz yumulduğu o günleri hatırlayalım!
Hatta, kimler bu askerî operasyonları engelleyip, teröristlerin her yere yerleşmesine müsaade ettiyse onları yargılayalım.
Çözüm sürecinin hukuki bir sorumluluğu vardır. Ancak kimse hesap sormamıştır, kimse de hesap vermemiştir!
O dönemde, izlenen yanlış politikalar yüzünden binin üzerinde şehit verdik.
Terörle mücadelede gereğinden çok fazla harcama yapmak zorunda kaldık.
Bunların hesabını kim verecek?
Kendi sözlerinize erişim yasakları getirerek, bu işten sıyrılamazsınız.
Batuhan Çolak / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder