23 Mart 2019 Cumartesi

Suriye Kuzeyi, Golan; Genişletilmiş Yeni Sevr Planı - Cahit Armağan Dilek

Yerel seçimlere bir hafta kaldı. Türk kamuoyu, Türkiye'yi yönetenler, siyasi partilerin gündemi iç politika.

Ama dış politika içeriyi beklemiyor. Aksine bölgemizde ve Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler hız kazandı. Türkiye zar zor tepki verebiliyor hatta hiç vermiyor desek abartmış olmayız.

Tabi dışarıdaki gelişmelerden kendini koparırsan gelişmelere yön vermek, olayların seyrini etkilemek adına da bir şey yapmak mümkün olmuyor. Örneğin Suriye. Trump'ın açıklamalarıyla da netleşti ki ABD Suriye'den çekilmiyor. Fırat'ın doğusunda güvenli bölge kuruyorlar ama Türkiye'siz. Türkiye'nin Menbic ve Fırat doğusunda operasyon yapmasının önü kapatıldı.

Ve Türkiye bunları kabullenmiş gözüküyor. Nereden çıkarıyorsunuz derseniz işte size kanıtları. 20 Mart günü yapılan MGK toplantısından sonra yapılan açıklamadaki "SURİYE`NİN KUZEYİNDE OLUŞTURULACAK GÜVENLİ BÖLGENİN TERÖR ÖRGÜTLERİNİN DEĞİL, İKİ ÜLKE HALKININ GÜVENLİĞİNİ TEMİN EDECEK BİR UYGULAMA OLMASI HÂLİNDE KABUL EDİLEBİLECEĞİ" ifadesi sizce ne anlama geliyor? Aylardır ifade edilen güvenli bölge Türkiye'nin kontrolünde olacak, olmalı sözleri nerede?
Yok.
Zaten haftalardır ABD kaynaklı haberlerde "güvenli bölge ABD ve bazı Avrupalı ortaklarıyla oluşturulacak güç tarafından kontrol edilecek, hedef Türkiye ile YPG'nin çatışmasını önlemek" sözlerine hiçbir karşılık verilmemesinden belli değil miydi ABD'nin güvenli bölge planının kabullenildiği?

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün bir mitinginde "…Suriye'deki operasyonlara devam etmemiz için, güneyimizdeki terör koridorunu tamamen kesmek için bu seçimlerden güçlü çıkmalıyız…" dedi.

Operasyonların seçim sonrasına ötelendiğini anlıyoruz. Halbuki Aralık 2018'de Erdoğan "artık bıçak kemiğe dayandı, birkaç gün içinde operasyona başlıyoruz" demişti. Trump'ın Suriye'den çekilme kararıyla birlikte ötelenen operasyonlarımız anlaşılan o ki başka bir bahara kaldı.

Seçimden sonra Erdoğan yönetimi bu konularda yumuşamış veya kabullenilmiş gibi görünen tutumunu tekrar sertleştirir mi, harekete geçebilir mi hep beraber göreceğiz. Ama ABD'nin Türkiye'yi hareketsiz kılmak üzere baskısı ve tehditleri devam ediyor. Örneğin S400 alınması halinde F35'lerin tesliminin gerçekleşmeyeceğini netleştirdi. Hatta bunun genel askeri yaptırıma dönüşeceğini de ifade etmenin ilerisinde Kongre kararına bile dönüştürdüler, Trump da imzaladı.

Tabi ABD bunları dayatırken en büyük dayanakları da Trump'ın "Türkiye'yi ekonomik olarak mahvederiz" twiti. Trump o twiti silmediği sürece daimi bir tehdit olarak demoklesin kılıcı gibi Türkiye'nin başının üzerinde sallanıp duracak.

Türkiye'nin ekonomik krizine yönelik seçim sonrası senaryolar hiç de iç açıcı değil. Buna 24 Haziran ile birlikte hayata geçen tek adamı esas alan yönetim anlayışının Türkiye'yi yönetemediğini de eklediğiniz de ABD'nin istismar edeceği koz olarak kullanacağı hayati konular olduğu aşikar.


Yeni bir kriz yukarıdaki konuları alevlendirecek. Özellikle dövizde yükselişle Türk ekonomisindeki krizi daha da derinleştirecek gibi. Golan Tepeleri'nden bahsediyoruz. Trump'ın "52 yılın ardından ABD için İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi" açıklaması bölgeyi ve dünyayı gerdi.  Türkiye'den gelen açıklamalar gösteriyor ki Golan Türk-Amerikan ilişkilerine eklenen yeni kriz halkası.

Bu sadece İsrail'in işgalinin resmileşmesi değil. Aslında ABD'nin bir süredir hazırlığını yaptığı ve İsrail-Filistin sorununun çözümünü merkeze alan Yüzyılın Barış planının bir parçası. Ama bu haliyle Yüzyılın Barışı değil Yüzyılın Hesaplaşması söz konusu.

Bu konu sadece Trump yönetiminin değil ABD'nin devlet politikası. Ancak Trump'ın ve özellikle Yahudi olan damadı üzerinden hızlanan ve sonuçlandırılması hedeflenen Ortadoğu'nun yeniden dizaynı. 1916'daki Sykes-Picot anlaşmasıyla başlayıp 1920'de Sevr'le devam edilmek istenen ancak yarım kalan savaşı tamamlayıp ABD çıkarları ve İsrail'in güvenliği ekseninde dizayn etmek.

ABD bunu Suudi Arabistan ile İsrail gizli görüşmelerinde ortaya konulan 7 maddelik sözde Ortadoğu Barış Planı aslında Genişletilmiş Yeni Sevr Planı ile yapıyor. Bu gizli planı defalarca yazdık. En son Trump'ın damadının Erdoğan'ı ziyareti kapsamında 02 Mart'ta bu köşede "Trump'ın damadı Erdoğan'la neyi görüştü?" başlığıyla detaylıca anlatmıştık.

Lütfen bir kez daha okuyun.

Golan'da İsrail'in egemenliğini tanımakla Suriye kuzeyinde özerk sözde Kürt bölgesi kurmak aynı planın parçası. Yüz yıl önce yarım kalan 1920 Sevr planlarını 2020'de Genişletilmiş Yeni Sevr Planı olarak gerçekleştirmek için onlara göre yanlış ellere giden topraklar el değiştirecek, yeni sınırlar çizilecek.
Onun içindir ki Yüzyılın Hesaplaşması diyorum. Onun için Türkiye Suriye kuzeyinde ABD güveni bölge planını kabul etmemeli, onun için Suriye'de sadece toprak bütünlüğü değil üniter yapısının da korunmasını istemelidir.  Aksi halde sonuç Genişletilmiş Yeni Sevr.


Cahit Armağan Dilek / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder