Değerli dostlar -verilen arayla birlikte- yaklaşık dokuz ay süren “Lozan Barış Konferansı”nın görüşmelerinde, masada tek bir “kadın delege” görülmese de, o günlerin Lozan’ının sokakları, kahvehaneleri, gazinoları, özellikle de bol karlı kış günlerinin buz pistleri, delegelerin eşleriyle “şen, şakrak”, renkli mi renkli bir görünüme bürünmesi, İsviçre basınında genişçe yer alırdı.
En çok ilgi çeken de, İtalyan Başdelegesi Marki Garroni’nin, çok genç, cıvıl cıvıl eşi Markiz Garroni’ydi; buz pistinin kraliçesi olduğu yazılıp çiziliyordu.
Delegelerin büyük çoğunluğu eşleriyle birlikte gelmişti Lozan’a; kısa bir süre sonra ötekiler de geldi.
Eşleriyle birlikte gelen delegeler, gün boyunca çok çetin geçen oturumların sıkıntılarını, Lozan’ın göl kıyısındaki ünlü kahvehanelerinde, lokantalarında geç vakitlere dek oturup gerginliklerini attıkları, Lozan’ın iki sayfalık yerel gazetesinde günü gününe, bolca resimlerle Lozanlılara duyuruldu.
İngiltere’nin Başdelegesi ve Lozan oturumlarının Başkanı Lord Curzon’un eşi Grace Curzon, Lozan’a gelmemişti, dolaysiyle Curzon’un görüşmelerde yaşadığı sıkıntıları eşine yazdığı uzun mektuplarla hafifletmeye çalıştığı bilinir; Başdelegemiz İsmet Paşa (İnönü) ile ilgili yakınmaların bu mektuplarda, genişçe yer aldığı, mektuplar yayımlandığında görüldü.
Soyunun İngiltere Krallığı’ndan daha eskilere dayandığından söz eden “Marki Curzon of Kedleston”, İsmet Paşa ile konuşmanın, hele hele kendisine, “Hayır!” demenin zorluğunu, Mısır’daki “Keops Piramidi” ile tartışmaya benzetmesi de eşine yazdığı mektupta yer almıştı.
Ayrıca, en yaşlı delege olan Yunanistan’ın Başdelegesi Venezilos’un kendi gibi yaşlı eşi de Lozan’a gelen delege eşlerindendi.
Peki, Türkiye’nin başdelegesi İsmet Paşa’nın, öteki görevlilerin, kısaca Türk Delegasyonu’nun eşleri neredeydi?
Türk delegelerinin eşleri, görüşmelerin ikinci bölümünde Lozan’a geleceklerdir Başdelegemiz İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe Hanım’ın gelmesi de söz konusudur.
İsviçre basını, bu haberi büyük bir ilgiyle karşılamış, ayrıca bu gelişmeyi okuyucularına bütün ayrıntılarıyla, saati saatine ulaştırabilmek için hazırlıklara başlamıştı; ne ki bu bağlamda ilk atılım basından değil, başka bir kaynaktan gelecektir.
Lozan’ın ünlü bir emlakçısı, İsmet Paşa’ya, tatillerde “eşleri” ile birlikte gelip, rahatça oturabilecekleri “20 odalı bir saray yavrusu”nu, mülk edinmesini önerir...
Lozan’da görüşmeler boyunca, başta Curzon olmak üzere, tüm delegeler yeni Türkiye’yi, Osmanlı Devleti’nin nasıl bir uzantısı olarak görüyorlarsa emlakçı Mösyö Toeger de bu önerisiyle, İnönü’yü eski “Osmanlı Paşaları” ile karıştırdığını ortaya koymuş oluyordu.
Ne ki, kısa bir süre sonra Başdelegemiz İsmet Paşa’nın ve öteki delegelerimizin eşlerinin Lozan’a geleceği duyulunca, başta İsviçre basını olmak üzere, görüşmelere katılan ülkelerin -ABD’nin debasını, onlarla birlikte Lozanlılar da, delegelerimizin kaldığı “Lozan Palas” otelinin önünde oldukça büyük bir kalabalık oluşturup yoğun bir merakla beklemeye başlarlar.
Bir süre sonra, otele gelmeye başlayan Türk delegelerinin eşlerinin de tıpkı öteki ülke delegelerinin eşleri gibi yüzlerinin, başlarının açık olduğunu, onlar gibi giyindiklerini görüp, ayrıca “tekeşli” olduklarını da anlayacaklardı...
Flaşlar daha çok, İnönü’nün eşi üzerinden yanıp sönüyordu; Mevhibe Hanım koyu renkli bir takım giymişti, kuşkusuz yüzü, başı açıktı; delegelerimizin eşleri de tam bir “çağdaş kadın” görünümündeydi...
Kadınlarımızın gözler önüne serdiği bu tablo, kurulacak “Yeni Türkiye”nin daha ilk adımda, “çağdaş dünya”nın, yirminci yüzyıl dünyasının bir üyesi olacağının, yadsınamaz bir göstergesini oluşturuyordu.
Demek ki artık yapılması gereken, “cinsel eşitsizliği” tanıyan, “temel” olan “Dinsel Yasalar”ı (şeriat) kökünden silip atmak, başta kadın erkek eşitliğine dayanan, çağın gereksinmelerine, önlenemez değişimlerine, dönüşümlerine yanıt verebilecek yasaları düzenleyip yürürlüğe koymaktı; böylece ilk adım atılacak, “Türk Medeni Kanunu” yola çıkacaktı...
Evet değerli dostlar, “24 Temmuz 1923 günü, Lozan’da ‘Kadınlar’ da vardı!”...
Meriç Velidedeoğlu / CUMHURİYET
Kaynaklar: Lozan Barış Antlaşması, İnönü Vakfı, 1994; G. Bilgehan, “Mevhibe”, Bilgi Yayınevi, 1995.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder