(I)
İstanbul’daki seçimden önce TV tartışması diye halka izlettirilen program, Türkiye’de haftalarca konuşuldu ya, insan Amerika’dakini izleyince farkı görüyor.
Türkiye’deki program, adayların birbirleriyle göz teması bile kurmadan, görüşlerini tek bir gazeteciye aktardığı, heyecansız bir monolog gibiydi. ABD’de stüdyoda izleyici halk kitlesi de var ve beğendikleri yanıtları alkışlıyorlar.
Yanlış anlaşılmasın; “Amerika ne kadar demokratik!” gibi gerçek dışı abartmalar yapacak değilim. Kapitalizmin iliklerine kadar işlediği toplumlarda “demokrasi” sadece aldatmacadır.
Nitekim Demokratik Parti, TV tartışmalarına katılacak aday adaylarını belirlerken iki ölçüt koydu:
1- Demokratik Parti Ulusal Kongresi tarafından onaylanan güvenilir üç ulusal ya da eyalet kamuoyu anketine göre en az yüzde 1 desteğe sahip olmak.
2- 20 farklı eyalette en az 200 olmak üzere 65 bin ayrı bağışçıdan para yardımı toplamış olmak.
Yani destekçiniz azsa ve para toplayamıyorsanız, daha en baştan yoksunuz.
20 kişiden 6’sı kadın ve aralarında Amerikan halkını temsil edecek şekilde Hint, Meksikalı, Asyalı, İspanyol ve Afrika kökenliler de var.
En tanınanı,Obama döneminde başkan yardımcısı olan Joe Biden. Herhalde bu tanınmışlığın avantajı olarak anketlerde ilk sırada ama yine de desteği yüzde 40’ın altında.
O grupta Bernie Sanders olsaydı, kuşkusuz o da elini kaldırırdı. İkisi de parti içindeki ilerici sol kanatta yer alıyor ancak Warren ile Sanders arasında önemli bir fark var: Warren, kapitalizmi halk için kurtarmayı hedeflerken; Sanders, kapitalizmi sanık sandalyesine oturtuyor.
Warren’ın ardından anketlere göre 3. sırada Bernie Sanders yer alıyor. 2016 ABD Başkanlık seçiminde Hillary Clinton’a karşı yakaladığı rüzgâr artık o kadar güçlü değil ama gelecek aylarda ne olur bilinmez.
Biden, “Ben hâlâ o meşaleyi tutuyorum” diyerek geçiştirse de, Sanders, yüksek sesle yanıtladı: “Mesele kuşak meselesi değil! Mesele, kimin Wall Street, fosil yakıt endüstrisi, ekonomi ve siyaset üzerinde inanılmaz etkisi olan büyük sermayenin üzerine gitme cesaretine sahip olduğu!”
Aday adaylarının hepsinin üzerinde yüzde 100 uzlaştığı tek konu var: Ülkedeki en büyük sorun Donald Trump.
Bunun dışında farklı yaklaşımlar sergiliyorlar. En fazla gündeme gelen konular ekonomi, göçmen politikası, sağlık sigortası, silahsızlanma, yurttaşlık hakları, iklim krizi ve dış politika.
İki ayrı program halinde yapılan yayında en gergin anlar da, 54 yaşındaki siyah Senatör Kamala Harris’in, “Buradaki tek siyahi insan olarak ırk meselesi hakkında konuşmak isterim” diye söze başlayıp doğrudan Biden’a bakarak konuştuğunda yaşandı. “Irkçı olduğunuzu düşünmüyorum ama okullardaki ırkçılıkla mücadele için farklı kökenden öğrencilerin okula aynı otobüsle taşınması uygulamasına karşı çıktınız. Kaliforniya’da devlet okullarına entegre edilen ikinci sınıftan küçük bir kız vardı ve okula her gün otobüsle giderdi. O küçük kız bendim” derken sesi titredi.
Biden, sadece ülke çapında bunun kural olmasına karşı çıktığını söylese de, gerçekten de Amerikan tarihindeki en ırkçı yasa önerilerinden birini veren senatöre geçmişte destek olmuştu.
Bu nedenle TV performansından sonra partililer arasındaki desteği yüzde 5 azalırken, Kamala Harris’inki yüzde 6 oranında arttı.
Buttigieg, bu olay sorulduğunda hayalini şöyle anlattı: “Bir gün beyaz bir şoför ve bir siyah şoför, polisin kendilerine yaklaştığını gördüklerinde, tam olarak aynı duyguları hissetmesi; korku değil, güven duymasını sağlamak istiyorum.”
Trump’ın seçim kampanyasından bu yana ırkçılık ABD’de tırmanıyor. Nitekim Şubat 2019’da Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir çalışmaya göre, beyaz Amerikalıların yüzde 63’ü, siyahların ise yüzde 84’ü, polisin siyahlara daha az adil davrandığını düşünüyor.
Dünyanın en zengin ve göçmenlerden kurulu ülkesinin, göçmenlere zulmü utanç tarihine geçti.
El Salvadorlu Oscar Alberto Martinez Ramirez ve 23 aylık kızı Valeria, 23 Haziran’da Meksika ile ABD’yi ayıran Rio Grande Nehri üzerinden ABD’ye geçmeye çalışırken öldü.
Henüz 2 yaşına basmamış bir bebek, yüzü yere dönük şekilde bir nehrin sularında bu dünyadan göçtü. Babası ev yapmak için gerekli parayı toplamak istiyordu.
Böyle bir dünyada Trump ve onun gibiler sorundur, ona oy verenler de, onu Başkan yapan sistem de...
Bu hafta 2020’de ABD Başkanlık seçimine girmek için aday olan Demokratik Partililerin TV tartışmalarını izledim.
İstanbul’daki seçimden önce TV tartışması diye halka izlettirilen program, Türkiye’de haftalarca konuşuldu ya, insan Amerika’dakini izleyince farkı görüyor.
Türkiye’deki program, adayların birbirleriyle göz teması bile kurmadan, görüşlerini tek bir gazeteciye aktardığı, heyecansız bir monolog gibiydi. ABD’de stüdyoda izleyici halk kitlesi de var ve beğendikleri yanıtları alkışlıyorlar.
Yanlış anlaşılmasın; “Amerika ne kadar demokratik!” gibi gerçek dışı abartmalar yapacak değilim. Kapitalizmin iliklerine kadar işlediği toplumlarda “demokrasi” sadece aldatmacadır.
Nitekim Demokratik Parti, TV tartışmalarına katılacak aday adaylarını belirlerken iki ölçüt koydu:
1- Demokratik Parti Ulusal Kongresi tarafından onaylanan güvenilir üç ulusal ya da eyalet kamuoyu anketine göre en az yüzde 1 desteğe sahip olmak.
2- 20 farklı eyalette en az 200 olmak üzere 65 bin ayrı bağışçıdan para yardımı toplamış olmak.
Yani destekçiniz azsa ve para toplayamıyorsanız, daha en baştan yoksunuz.
***
Bu yılki tartışmalarda 20 aday adayını iki grup halinde stüdyoya aldılar. 10’ar kişi, iki saat boyunca 3 gazetecinin sorularını yanıtladı.
20 kişiden 6’sı kadın ve aralarında Amerikan halkını temsil edecek şekilde Hint, Meksikalı, Asyalı, İspanyol ve Afrika kökenliler de var.
En tanınanı,Obama döneminde başkan yardımcısı olan Joe Biden. Herhalde bu tanınmışlığın avantajı olarak anketlerde ilk sırada ama yine de desteği yüzde 40’ın altında.
Kapitalizmi kurtarmak veya sanık olarak yargılamakİkinci sırada, Massachusetts Senatörü, Harvard Hukuk Profesörü ElizabethWarren var. Ben kendisini 2004, 2008 ve 2012’deki kongrelerde ve Büyük Kurultay’da dinledim.
2012’deki Büyük Kurultay’da en büyük alkışı Obama Amerikası’nı anlatırken verdiği örnek ile almıştı: “Milyonerlerin de sekreterler gibi vergilerini tam ödeyecekleri bir ülke.”
2012’deki Büyük Kurultay’da en büyük alkışı Obama Amerikası’nı anlatırken verdiği örnek ile almıştı: “Milyonerlerin de sekreterler gibi vergilerini tam ödeyecekleri bir ülke.”
Bu haftaki TV tartışmasında en büyük alkışı, “Kim özel sağlık sigortasının kaldırılıp devlet destekli sağlık sigortasının getirilmesini savunuyor” diye sorulunca elini kaldırdığında aldı. “Sağlık sigortası temel bir haktır ve ben bunun için savaşacağım!” dedi kararlılıkla.
O grupta Bernie Sanders olsaydı, kuşkusuz o da elini kaldırırdı. İkisi de parti içindeki ilerici sol kanatta yer alıyor ancak Warren ile Sanders arasında önemli bir fark var: Warren, kapitalizmi halk için kurtarmayı hedeflerken; Sanders, kapitalizmi sanık sandalyesine oturtuyor.
Warren’ın ardından anketlere göre 3. sırada Bernie Sanders yer alıyor. 2016 ABD Başkanlık seçiminde Hillary Clinton’a karşı yakaladığı rüzgâr artık o kadar güçlü değil ama gelecek aylarda ne olur bilinmez.
Gençler meşaleyi istiyorTartışmanın en ilginç bölümlerinden biri, 38 yaşındaki Kongre üyesi EricSwallwell’in 77 yaşındaki Joe Biden’a karşı atağı ve 76 yaşındaki Sanders’ın buna tepkisiydi.
“Bir başkan adayı Kaliforniya’daki Demokratik Parti Kurultayı’na gelip ‘Meşaleyi yeni kuşak Amerikalılara devretmenin vakti geldi’ dediğinde 6 yaşındaydım. O aday, o dönemin senatörü Joe Biden’dı. İklim değişikliği,bireysel silahlanma şiddeti ve öğrencilerin kredi borcu gibi sorunlara çözüm getirmenin tek yolu meşaleyi devretmektir” diyerek Biden’ı eleştirdi Swallwell.
“Bir başkan adayı Kaliforniya’daki Demokratik Parti Kurultayı’na gelip ‘Meşaleyi yeni kuşak Amerikalılara devretmenin vakti geldi’ dediğinde 6 yaşındaydım. O aday, o dönemin senatörü Joe Biden’dı. İklim değişikliği,bireysel silahlanma şiddeti ve öğrencilerin kredi borcu gibi sorunlara çözüm getirmenin tek yolu meşaleyi devretmektir” diyerek Biden’ı eleştirdi Swallwell.
Biden, “Ben hâlâ o meşaleyi tutuyorum” diyerek geçiştirse de, Sanders, yüksek sesle yanıtladı: “Mesele kuşak meselesi değil! Mesele, kimin Wall Street, fosil yakıt endüstrisi, ekonomi ve siyaset üzerinde inanılmaz etkisi olan büyük sermayenin üzerine gitme cesaretine sahip olduğu!”
(II)
6 Kasım 2020’de yapılacak seçimde Cumhuriyetçilerin adayı tekrar Trumpolur mu henüz belli değil ama Demokratik Parti onun karşısına çıkaracağı adayı belirlemeye çalışıyor.
Aday adaylarının hepsinin üzerinde yüzde 100 uzlaştığı tek konu var: Ülkedeki en büyük sorun Donald Trump.
Bunun dışında farklı yaklaşımlar sergiliyorlar. En fazla gündeme gelen konular ekonomi, göçmen politikası, sağlık sigortası, silahsızlanma, yurttaşlık hakları, iklim krizi ve dış politika.
Irkçılık sorunu tartışmaya damgasını vurdu
Bunları parti içinde tartışırken birbirlerini eleştirmekten de geri kalmıyorlar. Özellikle Joe Biden, Obama döneminde Başkan Yardımcılığı sırasında yaptıkları nedeniyle ateş altında.
Bunları parti içinde tartışırken birbirlerini eleştirmekten de geri kalmıyorlar. Özellikle Joe Biden, Obama döneminde Başkan Yardımcılığı sırasında yaptıkları nedeniyle ateş altında.
İki ayrı program halinde yapılan yayında en gergin anlar da, 54 yaşındaki siyah Senatör Kamala Harris’in, “Buradaki tek siyahi insan olarak ırk meselesi hakkında konuşmak isterim” diye söze başlayıp doğrudan Biden’a bakarak konuştuğunda yaşandı. “Irkçı olduğunuzu düşünmüyorum ama okullardaki ırkçılıkla mücadele için farklı kökenden öğrencilerin okula aynı otobüsle taşınması uygulamasına karşı çıktınız. Kaliforniya’da devlet okullarına entegre edilen ikinci sınıftan küçük bir kız vardı ve okula her gün otobüsle giderdi. O küçük kız bendim” derken sesi titredi.
Biden, sadece ülke çapında bunun kural olmasına karşı çıktığını söylese de, gerçekten de Amerikan tarihindeki en ırkçı yasa önerilerinden birini veren senatöre geçmişte destek olmuştu.
Bu nedenle TV performansından sonra partililer arasındaki desteği yüzde 5 azalırken, Kamala Harris’inki yüzde 6 oranında arttı.
***
Irk ayrımcılığı sorununa değinenlerden biri de, Indiana eyaletindeki South Bend kentinin 37 yaşındaki Belediye Başkanı Pete Buttigieg’dı. Aday adayları arasında en genç olanı o.
16 Haziran’da 54 yaşındaki, 7 çocuk babası Eric Logan adlı siyah vatandaşın, polis tarafından sorgulama sırasında arabada öldürülmesi, South Bend’de ırkçılık tartışmalarını alevlendirdi.
Buttigieg, bu olay sorulduğunda hayalini şöyle anlattı: “Bir gün beyaz bir şoför ve bir siyah şoför, polisin kendilerine yaklaştığını gördüklerinde, tam olarak aynı duyguları hissetmesi; korku değil, güven duymasını sağlamak istiyorum.”
Trump’ın seçim kampanyasından bu yana ırkçılık ABD’de tırmanıyor. Nitekim Şubat 2019’da Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir çalışmaya göre, beyaz Amerikalıların yüzde 63’ü, siyahların ise yüzde 84’ü, polisin siyahlara daha az adil davrandığını düşünüyor.
Devlet eliyle çocuk kaçırma
En çok eleştiri alan konulardan bir diğeri, Trump’ın göçmen politikasıydı. Eski Colorado Valisi John Hickenlooper, Amerika’da utanç konusu haline gelen uygulamanın adını koydu: “Devlet görevlileri, çocukları ailelerinin kollarından çekip kafeslere koyuyor ve onları başkalarının evlat edinmesi için çalışıyor. Biz Colorado’da buna çocuk kaçırma diyoruz!”
En çok eleştiri alan konulardan bir diğeri, Trump’ın göçmen politikasıydı. Eski Colorado Valisi John Hickenlooper, Amerika’da utanç konusu haline gelen uygulamanın adını koydu: “Devlet görevlileri, çocukları ailelerinin kollarından çekip kafeslere koyuyor ve onları başkalarının evlat edinmesi için çalışıyor. Biz Colorado’da buna çocuk kaçırma diyoruz!”
Dünyanın en zengin ve göçmenlerden kurulu ülkesinin, göçmenlere zulmü utanç tarihine geçti.
El Salvadorlu Oscar Alberto Martinez Ramirez ve 23 aylık kızı Valeria, 23 Haziran’da Meksika ile ABD’yi ayıran Rio Grande Nehri üzerinden ABD’ye geçmeye çalışırken öldü.
Henüz 2 yaşına basmamış bir bebek, yüzü yere dönük şekilde bir nehrin sularında bu dünyadan göçtü. Babası ev yapmak için gerekli parayı toplamak istiyordu.
Böyle bir dünyada Trump ve onun gibiler sorundur, ona oy verenler de, onu Başkan yapan sistem de...
Ama tüm bunların asıl kaynağı nedir derseniz, o insanlığa dair daha derin bir sorun: Açgözlülük, sömürü ve bireysel faydacılık.
Kapitalizm, insanlığın bu büyük defolarının üzerinde yükseldi.
Zülal Kalkandelen / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder