28 Temmuz 2019 Pazar

Dünya Forum: René Higuita / Yeşil sahaların 'akrep kral’ı - Tarkan Tufan / duvaR

José René Higuita Zapata, Kolombiya’nın Medellin kentinde yalnız bir anne olan Maria Dioselina’nın çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi, René henüz çok küçükken öldü, bu nedenle onunla büyükannesi ilgilenmek zorunda kaldı. Çocukken çok yoksuldu, hayatta kalmak için gazete dağıtıcılığı gibi pek çok işte çalışmak zorunda kaldı. Futbol dünyasına girdikten sonra hızla şöhret olsa da kariyeri kokain tekelleriyle olan ilişkileri nedeniyle birçok kez sekteye uğradı.

DUVAR – Kolombiyalı unutulmaz futbolcu José René Higuita Zapata, 27 Ağustos 1966 tarihinde Kolombiya’nın başkenti Medellin’de yoksul bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Riskli futbol anlayışı ve kendine has oyun tarzı ile futbol kariyeri boyunca “El Loco” (Deli) lâkabıyla anıldı. Higuita sağ ayağını kullanan bir oyuncuydu.
Futbol kariyerinin başlangıcı, 1985 yılında, 19 yaşında bir forvet olarak Bogota’nın Millonarios takımında oldu. 1986’da, kariyerinin neredeyse tamamını geçireceği ve 1986 Kolombiya şampiyonu, 1987 Copa Libertadores şampiyonu ve aynı yıl Intercontinental (Kıtalar arası) Kupası’nın ikincisi olan Medellin takımı Atletica Nacional’le sözleşme imzaladı. İsmi, 1990’da İtalya’da düzenlenen Dünya Kupası sırasında uluslararası düzeyde şöhrete kavuştu.
Devrimci niteliğe sahip bir kaleci olarak, kalecilerin günümüzdeki oyun kurucu rolünün temelini attı ve günümüzde Manuel Neuer ve Hugo Lloris gibi dünyanın en iyi kalecilerinin kullandığı “süpürücü-bek” anlayışını futbol alanına kazandırdı.
İNİŞ ÇIKIŞLARLA DOLU BİR KARİYER
René Higuita futbol kariyerine yerel bir kulüp olan Millonarios’da futbol oynayarak başladı. Başlangıçta bir kaleci olarak değil, forvet olarak oynuyordu. Okul takımındaki en iyi golcüydü. Bir maç esnasında takım kalecisinin sakatlanması, kaleci eldivenlerini giymesine neden oldu ve kariyerinin sonuna dek bu eldivenleri bir daha çıkarmadı.
20 Şubat 1990’da eski Sovyetler Birliği’ne (SSCB) karşı yapılan uluslararası hazırlık maçında ilk üst düzey ulusal takım çıkışını yaptı. Maç golsüz sona erdi ve uzatmaya gitti, daha sonraysa penaltılarla sonuçlandı. İki penaltıyı kurtararak gelecekteki başarılarına dair ilk işareti de vermiş oldu ve Kolombiya maçı penaltılarda 4-2 kazandı. 1989 yılında, henüz 23 yaşındayken, Atletico Nacional’le Copa Libertadores şampiyonluğuna ulaştı. Daha sonra, 1990 sezonunda yine Atletico Nacional’le Copa Interamericana şampiyonluğuna ulaştı.
Eylül 1991’de İspanyol Real Valladolid takımı, Kolombiya ulusal takımı oyuncuları Leonel Álvarez ve Carlos Valderrama ile birlikte Higuita’yı transfer etti; ne var ki kısa süre sonra İspanya’da başarı merdivenlerini tırmanamadığını hissettiği için bu kulüpten ayrıldı. Uluslararası kaleci, Ocak 1994’te Medellin’e, Atletico Nacional’e döndü.
1992 yılında, yaşamında izi kalacak ve uluslararası boyutlarda skandala yol açan tartışmalı bir olaya karıştı. Higuita, Medellin Karteli tarafından kaçırılan kız çocuğu Claudia Molina’nın serbest bırakılmasını sağladı ve bu nedenle çocuğun akrabalarından 50 bin dolar aldı. Kolombiya yasalarınca suç sayılan bu davranış, 1993’te Bogota’daki bir cezaevine girmesine yol açtı. 1994 yılında 150 bin pesetalık kefaletini ödedikten sonra, denetimli olarak serbest bırakıldı.
27 Şubat 1994’te, dokuz aydır uzak kaldığı futbola geri döndü ama Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Dünya Kupası’nda yer almayı başaramadı. 18 Aralık 1994’te Kolombiya şampiyonluğuna ulaştı ve bu olay, 10 Ocak 1995’te ulusal futbol takımına geri dönmesine ve aynı yıl Uruguay’da düzenlenen Copa America’ya katılmasına yardım etmiş oldu.
1995 yılında Kolombiya ve İngiltere ulusal takımları arasındaki dostluk maçında, Jamie Redknapp’in yaptığı aşırtma vuruşu kale çizgisi üzerinde “akrep vuruşu” ile karşılayarak tüm dünyadaki futbol izleyicilerini kendine hayran bıraktı.
Higuita, 1996 yılının Kasım ayında, çok sayıdaki kişisel problemleri ve disiplinsiz davranışlarıyla Atletico Nacional’deki sözleşmesini kaybetti; ne var ki, 1997’nin Ocak ayında yeni bir sözleşmeyle takıma geri döndü. Bu yeni süreçte, Higuita kısa süreliğine yeniden taraftarın gözdesi haline geldi. Aynı yılın 22 Nisan’ındaysa, 1985’ten bu yana kalenin koruyucusu olan Higuita, tekrarlanan disiplin sorunları nedeniyle Atletico Nacional’den kovuldu.
Higuita’nın iki meşhur uyuşturucu baronu Pablo Escobar ve Carlos Molina ile olan dostluğu pek bir sır değildi ve görünüşte kaçırılan kız çocuğunun serbest bırakılmasında “yardım eli” uzattığı için yedi ay hapis yatmıştı. Higuita, çocuğu kendisine teslim ettiği için teşekkür etme amacıyla Escobar’ı cezaevinde ziyaret ettiği için hapse atıldığını öne sürdü. Hapishane deneyimi nedeniyle, 1994 FIFA Dünya Kupası’nda oynaması uygun görülmedi. Serbest bırakıldıktan sonra, Higuita, American Sports Illustrated dergisine şunları söyleyecekti: “Hayatımın en güzel anları hapiste geçirdiklerim oldu. Hapishanede farklı bir sadakat buldum, kaçakçılar, sözde teröristler… Kalplerini anlamayı öğrendim ve bu asil bir duygu.”
KARTELLER, FUTBOL VE KARMAŞA
Higuita ilk olarak 2007 yılında emekli oldu; ancak Venezüella kulübü Guaros de Lara FC’de oynamak için futbola geri döndü. En nihayetinde, 2010 yılının Ocak ayında emekli oldu. Emekliliğinin ardından, İspanyol Real Valladolid ve Suudi Arabistan takımı Al Nassr FC gibi kulüplerde kaleci antrenörlüğü yaptı. 2009’da Altın Ayak Efsaneleri Ödülü’ne layık görüldü ve IFFHS tarafından Güney Amerika tarihindeki en iyi 8. kaleci olarak yer aldı. 2011 yılında Medellin’e bağlı bir kasabanın belediye başkanlığına aday olsa da, futbol şöhreti onu başkanlığa taşımaya yetmedi.
Ailesi Cali uyuşturucu kartelini yöneten Fernando Rodriguez Mondragon, yazdığı kitapta Kolombiya uyuşturucu kartelleriyle futbolcu arasındaki bağlantıları şöyle özetliyor: “Escobar (Higuita’nın) babası gibiydi, onun için her şeyi yaptı. Escobar ona her şeyi verdi; evler, arabalar, geziler, her şey! Ona bu kadar yakın olmasaydı daha iyi bir kariyeri olabilirdi.”
Higuita’nın uyuşturucu kartelleriyle ilişkilerinden daha fazlası da söz konusuydu. Örneğin, 1996’da Medellin’deki evine küçük bir bomba atıldı. 2004’te Ekvador’da oynarken yapılan testlerde kanında kokain tespit edilmesinden çok daha önce, Escobar’ın ürünlerinden örnekler kullandığı biliniyordu. Uyuşturucu kartelleri, günümüzde Kolombiya futboluyla daha az bağlantılı. Higuita bir demecinde kartellerle ilişkilerini şöyle özetliyor, “Ben yalnızca ülkemizin yaşadığı savaştan kurtulan biriyim. Ve bunun bedelini ödedim.”
FUTBOLA DRAMATİK BİR ANLAYIŞ GETİRDİ
Higuita, sahadayken dramatik yetenekleri, baskı altındayken gösterdiği rahatlık ve eksantrik oyun stiliyle bilinirdi; çoğu zaman gereksiz riskler alıyor ve rakiplerinin hareketlerini önceden tahmin etmek, topu bir defans oyuncusu gibi çıkarmak, bireysel top sürme performansları göstermek ve gol atmak için karşı kaleye gitmek gibi “çılgınca” davranışlar sergiliyordu. Kaleci olmasına rağmen, Higuita serbest vuruşlardan ve penaltılardan attığı gollerle ün salmıştı.
Oyun stili, aynı zamanda “Higuita Yasası” olarak da bilinen geri pasın yasaklanması kuralına neden olacaktı. 1990 FIFA Dünya Kupası sırasında Higuita’nın ilk kez dünya izleyicisine sergilenen oyun stili, kalecilerin karşılaşmanın kazanılması için daha fazla sorumluluk almalarını sağlamada öncülük ediyordu.
Higuita, Kolombiya ulusal futbol takımına antrenörlük yapma isteğini defalarca dile getirdi. 2011 yılında Suudi Arabistan’daki Al Nassr FC’ye katıldı ve 2016 yılına kadar yaklaşık 5 yıl boyunca kulübün kalecisi antrenörü oldu. Kaleci antrenörü olarak davet edildikten sonra, 28 Haziran 2017’de Atletico Nacional’e tekrar döndü. Kulübüne dönüşünden sonra “hayattaki en büyük hayalim Atletico Nacional’e dönmekti” açıklamasını yaptı.
Tarkan Tufan / duvaR

Kaynaklar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder