Hastaymış. Duyamadık. Hastaneye en son yatışı iyi sonuç vermişti diye biliyorduk. Tekrar yatmış… Tedavi görüyormuş. Haberimiz olamadı.
Ülkemizde ne yaptığı belirsiz ünlü (!) magazin yıldızları, son single’ını üç yıl önce çıkartmış, sesi değil ‘sahnesi güzel’ şarkıcılar, olmazsa olmaz bazı politikacılar ve bazı bürokratlar dışında kimse ölmeden önce haber değerine sahip değil.
Ülkemizde ne yaptığı belirsiz ünlü (!) magazin yıldızları, son single’ını üç yıl önce çıkartmış, sesi değil ‘sahnesi güzel’ şarkıcılar, olmazsa olmaz bazı politikacılar ve bazı bürokratlar dışında kimse ölmeden önce haber değerine sahip değil.
Ya Testere Necmi de olmasaydı Tarık abi? İki sütuna üç santim bir gazete haberi ya da 10 saniyeye sığan bir televizyon haberiyle kaybolup giderdin gündemin (!) yoğunluğu arasında… Üstelik de sahne sanatlarının en yaygın ve en etkilisi kabul edilen tiyatronun en başarılı sanatçılarından hatta hocalarından biriyken…
Biliyoruz, tamam. Günümüz görsellik ve televizyon dünyası… Televizyonda ve sosyal medyada bir şekilde varsan, yaptığın işin değerini soran yok.
Her akşam sonu gelmez bir kaos biçiminde tartışma programlarında birbirine efelenenler, kavga çıksın diye ellerini ovuşturup kavga çıkınca da “Aaa lütfen yapmayın, ben bari reklama gideyim” diyenler…
Her akşam sonu gelmez bir kaos biçiminde tartışma programlarında birbirine efelenenler, kavga çıksın diye ellerini ovuşturup kavga çıkınca da “Aaa lütfen yapmayın, ben bari reklama gideyim” diyenler…
Yayın yönetmenleri, program yapımcıları; bir bakın yayın akışlarınıza! Kaç tane aklı başında sanat-sohbet programınız var? Toplumu aydınlatacak, ufkunu açacak, bilgilendirecek, sanatla uğraşmasını ya da hayatın içinde sağlıklı bir olguya, bilime, entelektüel olmaya özendirecek, gerçekten merak duymasını sağlayacak kaç programınız var?
Bahane hazır: Hayatın gerçeği! Sen ne yaparsan hayatın gerçeği odur! Sen nasıl davranırsan, senin kendi gerçeğin de o olur.
Tarık Ünlüoğlu kayan bir yıldız gibi uzaklaştı ufkumuzdan. ‘Testere Necmi’, ‘Cahit Turuncu’ ya da ‘Edremit’ olmasaydı, son yolculuğu bu kadar haber değeri taşıyacak mıydı? Yıllarca doğru oyunculukla, alın teriyle sahnelerde can verdiği karakterler, Tarık Ünlüoğlu’nu önemli
yapmayacaktı. Değerinden bir şey kaybetmese de kalabalıklar bilemeyecekti.
yapmayacaktı. Değerinden bir şey kaybetmese de kalabalıklar bilemeyecekti.
Pilot olma hayallerin varmış Tarık abi… Üzülme oralarda. Canlandırdığın her karakterle seni izleyenleri hep bulutların üstüne çıkarttın. Başka evrenlere uçurdun. Yetmez mi?
Bu ülkenin entelektüel düzeyi yerlerde sürünüyorsa, 12 yaşındaki çocuk da 42 yaşındaki büyük de okuduğunu anlayamıyorsa, kadın cinayetleri almış başını gidiyorsa sorumlu kim? Demeye dilim varmıyor ama… Eğer biz çocukları yurt dışına gönderdik, hepimiz de çift pasaport aldık, azıcık mal mülk de yaptık, sıkışırsak biz de gideriz diyorsanız o başka… Biz buradayız.
Tarık Ünlüoğlu’nu hüzünle yolcu ettik. Ama biz Harbiye Şehir Tiyatrosu’ndayız, Şinâsi Sahnesi’ndeyiz, Haldun Taner Sahnesi’ndeyiz, Anadolu yollarında turnedeyiz; yetişebildiğimiz kadar İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in, Adana’nın semtlerinin, mahallelerinin tiyatro salonlarındayız, perdeler açılıp kapanırken avuçlarımız patlayıncaya kadar
alkışlıyoruz.
alkışlıyoruz.
Kimseden davetiye beklemiyoruz. En büyük onurumuz gişeden bilet almak… Bu yıl alkışlarımız Tarık abi gibi tiyatronun ve sanatın ışığını insanlığa taşırken yitirdiğimiz bütün gerçek sanatçılarımızın ruhuna değsin…
H. AYHAN TİNİN / DİKEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder