Suriye'ye, 2006 yılında şimdi profesör olan Şam'da Uluslarararası Şark Merkezi Türkiye Masası Başkanı Doç. Dr. Mehmet Yuva'nın davetiyle gitmiş ve dönemin başbakanı Muhammet Naci Otri ile görüşmüştük.
Suriye, huzurluydu. Şam, hareketli ve mutlu bir şehirdi.
Otri, Yahya Kemal'in "Bizim musıkımizin öz piri" diye takdim ettiği büyük Türk bestecisi Itri'nin torunuydu ve bunu iftiharla belirttikten sonra sorularımızı cevaplandırmıştı.
Otri, sorularımız üzerine şöyle demişti:
"Suriye ve Türkiye olarak, aynı tehditlerle meydan okumalarla karşı karşıyayız.
Bize göre Suriye ve Türkiye'nin milli menfaatleri bir arada düşünülmelidir.
Açık ve samimi konuşalım. Halklar hata yapmaz, hükümetler yapar. En büyük sorun halkların hayır dediğine hükümetlerin evet demesidir.
Biz artık Türkiye-Suriye'yi bir bölgesel coğrafya olarak görüyoruz. Hatta şöyle diyoruz: Bütün Suriye Türkiye'nindir. Bütün Türkiye Suriye'nindir.
Biz, artık böl-yönet anlayışını birlikte aşarak yerle bir etmek durumundayız.
Hem Türkiye hem Suriye tarafında yaşayan Kürt kardeşlerimiz, emperyalistler tarafından satın alınarak, hem Türkiye'ye hem de Suriye'ye karşı kullanıyor.
ABD yönetimi tarafından bir süre önce basına bir harita sızdırıldı. Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki önemli bir bölgeyi Kuzey Irak'ta kurulmak istenen kukla Kürt devletine dahil etmişler.
Aynı şekilde Suriye'nin doğu bölgesini de 'Özgür Kürdistan'a vermişler.
Yine Suriye'nin önemli bir parçasını ise Lübnan sınırları içerisinde göstermişler.
Görüldüğü gibi, her iki ülkeye yönelik tehditler ortaktır.
Bizlere dayatılmak istenen bu hain planların önüne geçebilmek için her iki ülkenin güçlerini birleştirmesi ve ortak hareket etmesi artık kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir."
***
Suriye, olayları böyle değerlendirirken, Türkiye ne oldu da kendi bindiği dalı keserek, ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde Suriye devletine karşı muhalifleri silahlandırarak bu ülkenin parçalanmasına hizmet etti?
Suriye de buna karşılık, PYD'yi serbest bıraktı ki arada tampon bir bölge oluşsun ve Türkiye oyalansın...
Sonuçta ne oldu? İki ülke de birbirine zarar vermiş oldu!
Türkiye dışında ABD, Rusya ve İran, Suriye'ye girdi. Kazanan ABD ve Rusya oldu!
Şimdi Batılı ülkeler hatta Rusya bile Türkiye'nin Suriye'de El Bab, Afrin, Tel Abyad ve Resulayn'ı askeri ve idari olarak kontrol etmesi karşısında, "işgalciler"in Suriye'yi terk etmesini istiyor!
Tayyip Erdoğan da bu yaygaraya karşı "Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu... İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız. Biz Suriye'nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla parçalanmasını da istemeyiz. Bunların hiçbirinin burada sınırı yok ama bizim burada sınırımız var. 911 kilometre Suriye sınırı var. Oysa burada ne Rusya'nın ne ABD'nin ne de İran'ın sınırı var. Sadece Irak'ın biraz sınırı var. Bizim Adana Mutabakatı gibi bir belgemiz var. Bu terör örgütleri temizlenmedikçe, Adana Mutabakatının bize vermiş olduğu yetkiyle buradaki duruşumuzu aynen devam ettireceğiz." dedi.
***
Çok iyi de, Otri'nin yıllar önce söylediği gibi asıl yapılması gereken, Türkiye ve Suriye'nin dayatılmak istenen bu hain planların önüne geçebilmek için güçlerini birleştirmesi ve ortak hareket etmesi değil mi?
Erdoğan'ın sözleri "Şanı büyük Osman Paşa, Plevne'den çıkmam diyor"u hatırlatıyor.
Fakat bu marşın uyarlamasının bir yerinde de "Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu?" deniliyor…
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Suriye, huzurluydu. Şam, hareketli ve mutlu bir şehirdi.
Otri, Yahya Kemal'in "Bizim musıkımizin öz piri" diye takdim ettiği büyük Türk bestecisi Itri'nin torunuydu ve bunu iftiharla belirttikten sonra sorularımızı cevaplandırmıştı.
Otri, sorularımız üzerine şöyle demişti:
"Suriye ve Türkiye olarak, aynı tehditlerle meydan okumalarla karşı karşıyayız.
Bize göre Suriye ve Türkiye'nin milli menfaatleri bir arada düşünülmelidir.
Açık ve samimi konuşalım. Halklar hata yapmaz, hükümetler yapar. En büyük sorun halkların hayır dediğine hükümetlerin evet demesidir.
Biz artık Türkiye-Suriye'yi bir bölgesel coğrafya olarak görüyoruz. Hatta şöyle diyoruz: Bütün Suriye Türkiye'nindir. Bütün Türkiye Suriye'nindir.
Biz, artık böl-yönet anlayışını birlikte aşarak yerle bir etmek durumundayız.
Hem Türkiye hem Suriye tarafında yaşayan Kürt kardeşlerimiz, emperyalistler tarafından satın alınarak, hem Türkiye'ye hem de Suriye'ye karşı kullanıyor.
ABD yönetimi tarafından bir süre önce basına bir harita sızdırıldı. Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki önemli bir bölgeyi Kuzey Irak'ta kurulmak istenen kukla Kürt devletine dahil etmişler.
Aynı şekilde Suriye'nin doğu bölgesini de 'Özgür Kürdistan'a vermişler.
Yine Suriye'nin önemli bir parçasını ise Lübnan sınırları içerisinde göstermişler.
Görüldüğü gibi, her iki ülkeye yönelik tehditler ortaktır.
Bizlere dayatılmak istenen bu hain planların önüne geçebilmek için her iki ülkenin güçlerini birleştirmesi ve ortak hareket etmesi artık kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir."
***
Suriye, olayları böyle değerlendirirken, Türkiye ne oldu da kendi bindiği dalı keserek, ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde Suriye devletine karşı muhalifleri silahlandırarak bu ülkenin parçalanmasına hizmet etti?
Suriye de buna karşılık, PYD'yi serbest bıraktı ki arada tampon bir bölge oluşsun ve Türkiye oyalansın...
Sonuçta ne oldu? İki ülke de birbirine zarar vermiş oldu!
Türkiye dışında ABD, Rusya ve İran, Suriye'ye girdi. Kazanan ABD ve Rusya oldu!
Şimdi Batılı ülkeler hatta Rusya bile Türkiye'nin Suriye'de El Bab, Afrin, Tel Abyad ve Resulayn'ı askeri ve idari olarak kontrol etmesi karşısında, "işgalciler"in Suriye'yi terk etmesini istiyor!
Tayyip Erdoğan da bu yaygaraya karşı "Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu... İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız. Biz Suriye'nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla parçalanmasını da istemeyiz. Bunların hiçbirinin burada sınırı yok ama bizim burada sınırımız var. 911 kilometre Suriye sınırı var. Oysa burada ne Rusya'nın ne ABD'nin ne de İran'ın sınırı var. Sadece Irak'ın biraz sınırı var. Bizim Adana Mutabakatı gibi bir belgemiz var. Bu terör örgütleri temizlenmedikçe, Adana Mutabakatının bize vermiş olduğu yetkiyle buradaki duruşumuzu aynen devam ettireceğiz." dedi.
***
Çok iyi de, Otri'nin yıllar önce söylediği gibi asıl yapılması gereken, Türkiye ve Suriye'nin dayatılmak istenen bu hain planların önüne geçebilmek için güçlerini birleştirmesi ve ortak hareket etmesi değil mi?
Erdoğan'ın sözleri "Şanı büyük Osman Paşa, Plevne'den çıkmam diyor"u hatırlatıyor.
Fakat bu marşın uyarlamasının bir yerinde de "Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu?" deniliyor…
Arslan Bulut / YENİÇAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder