Levent Özübek, Sovyet kültürünün tarihte yerini almış bir parçasını, Yalnız Akordeon şarkısını yazdı. Emperyalist Nazi saldırganlığının, büyük savaşın acılarını kahramanca göğüslemiş Sovyet halklarının hüzün ve umudu birlikte yaşadığı bir devrin şarkısı Yalnız Akordeon.
"Sanki için için bekliyorum seni, gelmeyeceğini bilsem de..." diye başlamıştı şair Mihail İsakovski şiirine. 1945 ilkbaharı başlarında, Büyük Yurtsever Savaşı'nın sonuna doğru gelindiği o günlerde yazdığı bu ünlü şiir on yıllar boyunca unutulmazlar arasına girecek, başka sanatçılara da ilham verecek, çevresinde sosyal olaylar yaratacaktı.
Gece kırlarda akordeon çalarak tek başına dolaşan bir genç, akordeonunun uzaktan duyulan sesiyle, bir başka insana, genç bir kıza acı vermektedir o anda. Onun sevgilisi cepheden köyüne dönememiştir çünkü. O günlerde çok kişiyi etkisi altına alan ortak bir acıdır bu. Akordeon sesi halkın kulağında cepheden dönemeyen sevgililerin, kardeşlerin, oğulların, babaların hatırlatıcısı, değişmez simgesi olmuştur artık. Savaşın sonu yaklaştıkça, dönemeyenlerin acısı daha da fazla çökmektedir yüreklere. Gece yalnız gezinen genç akordeoncunun acısı da başkadır ama, sevgilisi cepheden dönemeyen o kızın uykusunu kaçırmaktadır.
Daha sonra şair, şiirinin ilk dizesini değiştirmek istiyor. "Sanki için için bekliyorum seni, gelmeyeceğini bilsem de..." dizesi içine sinmiyor. Umutsuzluğa, karamsarlığa yer yoktur o günlerde. Devir umut devridir, yeniden yaşama dönme devridir. Şaire nasıl bir ilham gelmiş bilinmez, ilk dizeyi şöyle değiştiriyor: "Her şey dondu yine şafağa kadar..." İşte bunda bir umut var; boşuna olmayan, dolu bir bekleyiş var.
her şey dondu yine şafağa kadar,
ne kapı gıcırdıyor ne bir ateş parlıyor
yolda bir yerlerde sadece,
yalnız gezinen bir akordeon duyuluyor.
kapıdan çıkıp kırlara gidiyor
sonra yine geri geliyor
karanlıkta sanki birini
arıyor ama bulamıyor.
gecenin serinliği esiyor kırlardan,
çiçekler uçuşuyor elma ağaçlarından
açıl, söyle genç akordeoncu,
kimdir gereken sana?
belki mutluluk uzak değil senden
evet, o bilemez ki eğer sen beklersen,
gece boyu yalnız, neden dolaşıyorsun
neden kıza uyku vermiyorsun?
(Çeviri Levent Özübek)
Yaşamı boyunca Sovyetler Birliği'ne bağlılık duymuş olan şair Mihail İsakovski önce bir çocuk komünistti. Gençliğe adım atar atmaz Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne üye oldu. Yazdığı şiirlerinin ve şarkı sözlerinin arasında en ünlüsü tartışmasız, Katyuşa oldu. Birçok şiirleri şarkı yapılarak Pyatnitski Korosu tarafından seslendiriliyordu. Bu koronun kazandığı ünde o şarkıların payı vardı.
İsakovski iki kez SSCB Devlet Nişanı ile onurlandırıldı, kendisine Sosyalist Emek Kahramanı unvanı verildi. Daha sonra Lenin Nişanı'na da lâyık görüldü.
Şairin 1945 yılında cephede yaşamını yitirenleri düşünerek yazdığı Yalnız Akordeon şiiri aynı yıl besteci Vladimir Zaharov tarafından bestelendi. Besteyi sipariş eden Hudsovyet (Hudojestvenniy Sovyet - Sanat Konseyi) zafer kutlamalarına bu şiiri ve şarkısını da katmak istiyordu. Bestelendikten sonra şarkı Pyatnitski Korosu tarafından seslendirildi. Ne var ki, bir başarı sağlanamadı. Şarkı ve sözleri halkın dikkatini çekmedi.
1946 yılında şiir Oktyabr (Ekim) gazetesinde yayınlanınca ilgili çevrelerde dikkat çekti. Moskova'nın Savunucuları şarkısının ünlü bestecisi Boris Mokrousov da şiirden etkilenmişti. Bu içli sözleri bestelemeye karar verdi. Beste o zamanlar "Cephe Valsi" ya da "Sovyet Valsi" olarak adlandırılan tarzda olacak, Mavi Eşarp ve Siperde şarkıları gibi ağır ritimli, dinleyende biraz hüzün de uyandıran bir vals olacaktı. (*)
Mokrousov'un bestesi beğeniyle karşılandı. Aynı yıl SSSR Muzfond kuruluşu şiiri ve bestenin notalarını bir broşürde birlikte yayınladı. Baskı beş yüz adet yapılmıştı ama broşür ülkenin her yanına dağıtıldı. Bu, şarkının tüm ülke çapında tanınmasına yetmişti. O günlerde ses sanatçısı Georgi Abramov'un Tüm Sovyetler Radyo Orkestrası ile birlikte yaptığı icra ile Melodiya kuruluşu tarafından şarkının plâk kaydı da yapıldı.
Yalnız Akordeon 1948 yılında o devrin ünlü şarkıcısı Sergey Lemeşev tarafından Stalin'in de izleyiciler arasında bulunduğu bir konserde söylenince, besteci Mokrousov 1948 yılı Stalin Ödülü'nü kazandı. Birçoklarına göre bestecinin bu ödülü kazanmasında, şarkıcı Lemeşev'in güzel icrasının da önemli payı vardı. (Anlatılara göre Mokrousov bu ödülle birlikte kendisine verilen ikramiyeyi alarak, doğruca memleketi olan ilçeye gitmiş, orada bir bara girerek, tüm parasını tanıdığı, tanımadığı bütün hemşehrilerine içki ısmarlayarak bitirmişti.)
1950 yılından sonra Yalnız Akordeon unutulmaya başladı.O yıl Ekim ayında Komsomolskaya Pravda gazetesi Mokrousov'un yeni bir şarkısını yayınlamıştı: Rusya - Vatanımız. Bu şarkısıyla besteci eleştirilerin hedefi oldu. Sovyet Besteciler Birliği'nin toplantısında sert eleştirilere tutuldu.
Yalnız Akordeon 1948 yılında o devrin ünlü şarkıcısı Sergey Lemeşev tarafından Stalin'in de izleyiciler arasında bulunduğu bir konserde söylenince, besteci Mokrousov 1948 yılı Stalin Ödülü'nü kazandı. Birçoklarına göre bestecinin bu ödülü kazanmasında, şarkıcı Lemeşev'in güzel icrasının da önemli payı vardı. (Anlatılara göre Mokrousov bu ödülle birlikte kendisine verilen ikramiyeyi alarak, doğruca memleketi olan ilçeye gitmiş, orada bir bara girerek, tüm parasını tanıdığı, tanımadığı bütün hemşehrilerine içki ısmarlayarak bitirmişti.)
Yapılan eleştirilerin konusu, şarkıda "vatan" olarak Rusya'dan bahsedilmesiydi. Şimdi dünyada bir Sovyetler Birliği vardı ve şarkıda vatan olarak yalnızca Rusya'dan bahsetmek eski devirlere bir özentiydi, arkaizmdi. Dinlerken bir beyaz Rus göçmen şarkısı duygusu uyandırıyordu. Şarkının sözlerinde aynı zamanda Lenin'in adının geçmesi ise Kozmopolitizmdi. Ünlü besteci Lev Knipper böyle söylemişti. Besteci İsaak Dunayevski de eleştirilere katılıyordu. Böylece Mokrousov bir kenara çekilmeyi tercih etti.
Ancak o sıralarda şarkının ünü yurtdışına da yayılmıştı. Fransız şarkıcı Yves Montand şarkıyı Fransızca sözlerle seslendirince, tüm Avrupa'da duyuldu. 1956 yılında resmi davetle, konser vermek üzere Moskova'ya gelen Sovyetler Birliği dostu Yves Montand, o akşam Çaykovski Salonu'ndaki konserden önce yaptığı konuşmada uluslararası komünist hareketin Sovyetler Birliği'nden 1945 ruhuna dönmesini istediğini söyledi. Bu, önemli bir çıkıştı. Salonda, dinleyiciler arasında bulunan Hruşçev ise buna gülümseyerek ve hafifçe başını sallayarak zekice bir karşılık verdi. Yves Montant ise güzel intibalarla ülkesine döndü.
Fransız şarkıcı yine resmi bir davet üzerine 1963 yılında Moskova'ya tekrar geldi. Orada söylediği şarkılar arasında yine Yalnız Akordeon vardı. Fakat bu kez Fransızca sözler bambaşka şeylerden, aşktan, doğadan bahsediyordu.
Birçoklarına göre bunun mutlaka politik bir mesajı vardı. Ama Sovyet insanı onu seviyordu, şarkılarını beğenerek dinliyordu.
Besteci Mokrousov 1968 yılında, şair İsakovski ise 1973 yılında yaşamlarını noktaladılar. Bıraktıkları eserler, büyük Sovyet kültürünün bir parçası olarak tarihteki yerini aldı, unutulmadı. Bugün Yalnız Akordeon'u yeni kuşak Rus şarkıcılarından birçoğu seslendiriyor, şarkı en beğenilenler arasındaki yerini koruyor. Böylece, yaşamdaki her şey gibi, her olgu gibi, o da Sovyetler Birliği anılarını her zaman canlı tutuyor.
Levent Özübek / SOL
(*) İlgilenenler için:
-Moskova Savunucuları (защитников Москвы) Beste Boris Mokrousov.
-Mavi Eşarp (Синий платочек)
-Siperde (В землянке)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder