Bu virüs olayı Türkiye'de patlak vermeden önce bir önlem alınmamıştı, sonra da sadece müşterinin kendi bardağına kahve uygulamasını kestiler. Maske, eldiven, dezenfektan talebinde bulunmuştuk. Temizlik için verilen eldivenleri mağaza dışına çıkartamazsınız diye mail geldi. O kadar.
26 yaşındaki S.D. altı yıldır Starbucks’ta çalışıyor. Aklında sorular… Acaba önlem alınmayan haftalar boyunca virüs kaptı mı? Risk grubunda olmasına rağmen çalışmaya devam eden annesiyle birlikte aileyi geçindirdiği için, şunu da bilmek zorunda: Acaba artık işsiz mi?
Şu an işsiz miyim bilmiyorum. Beyaz yakalıların geldiği bir plaza mağazasında çalışıyorum. Korona virüsünün birinci gününde bizim plazada kimse kalmadı. Kuryeler, bilgisayarını eve götürmek isteyenler; sadece bunlar. Ciro yarıya indi zaten. Sağlık Bakanlığı’nın kafeteryalarla ilgili kararıyla da kapandı. Hazırlık yapın falan diyen olmadı. Her gün kapanışı yaptığımız yedi buçukta haber geldi. Mağaza dışındaki kimseye belli etmeden, kaos ortamı yaratmadan mağazayı kapatmamız istendi. Vardiyamızın dışında bir de iki buçuk saat mesai yaptık, her şeyi topladık. Ama mağazayı tamamen mi kapatıyoruz bilmiyoruz. Masa, sandalye, makineler, her şey naylonlandı. Beş yüz Starbucks var Türkiye’de, altı bin çalışanın hepsi şu an evde, ne olacak bilmiyor. Kimse bir açıklama yapmıyor. Sağdan soldan duyduğumuz, Starbucks’ın acil durum paketi varmış böyle durumlar için. Tecrübeme dayanarak, belki bu ayki maaşımız yatırılır diyorum ama daha evde kalırsak fazlasını yatıracaklarını düşünmüyorum.
26 yaşındaki S.D. altı yıldır Starbucks’ta çalışıyor. Aklında sorular… Acaba önlem alınmayan haftalar boyunca virüs kaptı mı? Risk grubunda olmasına rağmen çalışmaya devam eden annesiyle birlikte aileyi geçindirdiği için, şunu da bilmek zorunda: Acaba artık işsiz mi?
Şu an işsiz miyim bilmiyorum. Beyaz yakalıların geldiği bir plaza mağazasında çalışıyorum. Korona virüsünün birinci gününde bizim plazada kimse kalmadı. Kuryeler, bilgisayarını eve götürmek isteyenler; sadece bunlar. Ciro yarıya indi zaten. Sağlık Bakanlığı’nın kafeteryalarla ilgili kararıyla da kapandı. Hazırlık yapın falan diyen olmadı. Her gün kapanışı yaptığımız yedi buçukta haber geldi. Mağaza dışındaki kimseye belli etmeden, kaos ortamı yaratmadan mağazayı kapatmamız istendi. Vardiyamızın dışında bir de iki buçuk saat mesai yaptık, her şeyi topladık. Ama mağazayı tamamen mi kapatıyoruz bilmiyoruz. Masa, sandalye, makineler, her şey naylonlandı. Beş yüz Starbucks var Türkiye’de, altı bin çalışanın hepsi şu an evde, ne olacak bilmiyor. Kimse bir açıklama yapmıyor. Sağdan soldan duyduğumuz, Starbucks’ın acil durum paketi varmış böyle durumlar için. Tecrübeme dayanarak, belki bu ayki maaşımız yatırılır diyorum ama daha evde kalırsak fazlasını yatıracaklarını düşünmüyorum.
Bu virüs olayı Türkiye’de patlak vermeden önce bir önlem alınmamıştı, sonra da sadece müşterinin kendi bardağına kahve uygulamasını kestiler. Maske, eldiven, dezenfektan talebinde bulunmuştuk. Temizlik için verilen eldivenleri mağaza dışına çıkartamazsınız diye mail geldi. O kadar. Bir sürü insanla muhatap oluyoruz, virüslü birine temas edersek binlerce kişiye bulaştırabiliriz, ailemize taşırız diye kendi aramızda konuşuyorduk. Eğer kapatılmasaydı imza kampanyası başlatacaktık ücretli izin için. Ama Bakanlık demeseydi emin ol kapatmazlardı, öyle devam ederdi.
Ailemle yaşıyorum, bir abim, okuyan bir kızkardeşim var. Babam kalp hastası, çalışmıyor. Annemle ben geçindiriyoruz evi. Annem bir yemek şirketinde çalışıyor. Aslında risk grubunda, kalp ritim bozukluğu da var. Bir de nişanlıyım, ekim sonu evleneceğiz. O da Starbucks’ta çalışıyordu, beşinci senesinde askere gitmek için ayrıldı. Evlilik hazırlıkları da benim üzerime bindi yani. Maaş yatacak mı bakacağım, sonra gündelik olur, başka bir şey olur iş bakacağım mecburen. Bu süreçte iş bulmak ne kadar mümkün bilmiyorum ama bir şekilde bu eve de yemek girmesi gerekiyor.
18 yaşımda Burger King’de çalışmaya başladım ben. İki sene dayanabildim, o da mecbur olduğum için. Çok uzun saatler çalışıyorsun, gecen gündüzün belli değil, iğrençti. Oradan sonra bir tanıdık vasıtasıyla Starbucks’ta başladım. Bu altı yılda beş lokasyon değiştirdim, senin bir yerde çok uzun çalışmanı istemedikleri için, ihtiyaç olan mağazaya göre yerini değiştirirler. Körleşmemen, farklı profiller görmen için de yaparlar bunu. Mağazalar arasında da uçurum farklar olabiliyor tabii. Plaza mağazalarıyla mesela Kadıköy gibi cadde mağazaları asla bir değildir. Cadde mağazasında sirkülasyon fazladır, daha yorucudur. Plazada sürekli aynı tipleri görürsün. İş yükün bir tık daha azdır. Genel olarak, insanlar giriş-çıkış saati belli, bir de maaşı günü gününe yatıyor diye Starbuckslarda çalışmayı tercih eder. Çalışanlara bakın, krediyle, bankayla uğraşanlardır çoğu. Beni de orada tutan buydu, ben de dört sene kredi ödemek zorunda kaldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder