18 Ekim 2020 Pazar

Grip aşısıyla ilgili problemler (I-II) - Çağrı Mert Bakırcı / BİRGÜN

 (I)

Grip aşısı, başka hastalıklara sahip kişiler için de faydalıdır. Örneğin kalp hastalığı olanların grip aşısı olması halinde kardiyak sorun yaşama oranları azalmaktadır.

Grip aşısıyla ilgili olarak çok sayıda problem var. Bunların en büyüğü, grip aşısının işe yaramadığı yönündeki hatalı bir sanrı ve aşı karşıtları tarafından bu yönde yapılan hatalı propaganda.

Öncelikle, artık hastalık-patojen ilişkilerine epey aşina olduğumuzdan, şu konuyu netleştirebiliriz: Grip, hastalığın adıdır (tıpkı Covid-19 gibi). Hastalığa neden olan patojenin ismi ise influenzadır (tıpkı SARS-CoV-2 gibi). 
Aslında influenza, tek bir virüs değildir; bir virüs ailesidir. İnfluenza virüsleri çok çeşitlidir ve müthiş yüksek bir evrimsel değişim ve türleşme hızına sahiptir. Ancak insanda en sık görülen tipi Influenza A (Alphainfluenzavirus) ve Influenza B (Betainfluenzavirus) virüsleridir. Bu iki virüsün birçok alt türü veya varyantı bulunur. Aynı zamanda bu iki virüs haricinde Influenza C (Gammainfluenzavirus), Deltainfluenzavirus, Isavirus, Thogotovirus gibi benzer virüsler de bulunur; ancak bunların hepsi insana bulaşmaz. Tıpkı koronavirüsler gibi! İnsana bulaşan grip virüsleri, tıpkı koronavirüs gibi güneş ışığı, dezenfektanlar, deterjanlar gibi unsurların etkisi altında aktivitelerini yitirirler. Bu sebeple grip olduğunuz zaman güneş altında durmak iyi gelirken, sabun gibi dezenfektanlar kullanarak virüsün bulaşmasının önüne geçilebilir.

Halk arasında çoğunlukla göz ardı edilen ve umursanmayan bir hastalık olsa da, tedavi edilmediği takdirde kolaylıkla hastanelik olmayı ve hatta ölümü beraberinde getirebilen bir hastalıktır. Covid-19 salgını dolayısıyla artık meşhur bir şekilde bildiğimiz gibi, her yıl yaklaşık yarım milyon insan grip virüsü nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Özellikle bazı risk gruplarında grip son derece ölümcül bir hastalık olabilmektedir: Bu risk gruplarına örnek olarak özellikle 2 yaşında olan bebekler, 5 yaşından küçük çocuklar, 65 yaşından büyük yaşlılar; akciğer, karaciğer, kalp, böbrek, endokrin hastalıkları olanlar, genç yaşta olmalarına rağmen uzun dönem aspirin tedavisi görenler verilebilir. Hastalığın semptomları oldukça tanıdıktır: üşüme, ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı, kas ağrısı, çoğunlukla şiddetli baş ağrısı, öksürme, yorgunluk ve bitkinlik...

Virüsle mücadelenin en kolay yolu ise düzenli olarak aşılanmaktır. Bu aşılar sayesinde savunma sistemimize o senenin en yaygın virüs varyasyonu tanıtılır ve böylece virüs vücudumuzda aktive olduğu anda savunma sistemimiz tarafından engellenir. Gelin grip aşısıyla ilgili bazı sorulara cevaplar verelim:

Neden aşılanmalısınız?

Grip, tüm Dünya’da genellikle her kış, Ekim ile Mayıs ayları arasında periyodik ve düzenli olarak salgın olan bir viral hastalıktır. Az önce de bahsettiğimiz gibi influenza virüsleri bu hastalığa neden olur ve özellikle öksürme, hapşırma ve yakın temas gibi yöntemlerle insandan insana bulaşır. Genellikle yukarıda saydığımız semptomları bir anda ortaya çıkar ve birkaç gün boyunca etkisini sürdürür. Özellikle risk gruplarındaysanız veya bu hastalıkla uğraşmak istemiyorsanız aşılanma çok etkili ve işlevsel bir yöntemdir. Üstelik bilinen, dikkate değer hiçbir zararı yoktur.

2018 yılında yapılan bir çalışma, 2012-2015 yılları arasında grip aşısı olan yetişkinlerde gribe yakalanma oranını %82 azalttığını göstermiştir. Bir diğer çalışma, son yıllarda grip aşısı olanların hastanelik olma oranlarının %40 azaldığını göstermektedir. 2014 yılında yapılan bir çalışma, çocukların grip nedeniyle yoğun bakım ünitesine alınma oranlarının grip aşısı sayesinde %74 düşebildiğini göstermiştir.

Ayrıca grip aşısı, başka hastalıklara sahip kişiler için de faydalıdır. Örneğin kalp hastalığı olanların grip aşısı olması halinde kardiyak sorun yaşama oranları azalmaktadır (çünkü grip virüsü kalbe etki edebilmektedir). Benzer şekilde, bağımsız araştırmalar diyabet hastalarında ve kronik akciğer hastalığı olanlarda hastanelik olma oranlarını grip aşısıyla azaltabileceğimizi göstermektedir.

Grip aşısı, hamile kadınlarda görülen grip-nedenli akut solunum enfeksiyonlarını %50 oranında azaltmaktadır. 2018 yılında yapılan bir çalışma, hamile kadınların grip nedeniyle hastanelik olma oranlarının grip aşısı sayesinde %40 azaltılabildiğini göstermiştir. Dahası, annenin olacağı grip aşısı, doğumdan sonra bebeği de koruyabilmektedir. 2017 yılında yapılan bir çalışma, grip aşısı olan çocukların grip nedeniyle ölme oranlarını %51 oranında düşürdüğünü göstermiştir. Yani grip aşısı, özellikle de risk gruplarında son derece işlevsel bir korunma yöntemidir.

Neden her yıl aşılanmak gerekiyor?

Maalesef evrim sadece insanlara yarayan bir doğa yasası değildir. Belli varyasyonlar taşıyan, yeni varyasyonlar yaratabilen ve üreyen her varlık evrimleşir. Virüsler normalde cansız varlıklardır; ancak RNA gibi biyomoleküllere sahiptirler ve kendilerini canlı hücreleri araç olarak kullanarak kopyalayabilirler. Bu sebeplerle mutasyonlara ve kopyalanma hatalarına maruz kalırlar, dolayısıyla sürekli yeni varyasyonlar oluşur ve hayatta kalabilenler çoğalmayı sürdürerek gelecek nesilleri üretirler. Bu sebeple sadece spesifik bir virüsle baş etmemiz gerekmez, aynı zamanda onun müthiş hızlı evrimiyle de savaşmak zorundayızdır.

Bunun en kolay yolu, her sene salgın döneminin başında bilim insanlarınca o sene için tespit edilen en yaygın virüs soy hatlarına karşı işlevsel olan içerikteki aşıları olmaktır. Böylece savunma sistemimiz o sene bize bulaşması en muhtemel olan birkaç soy hattına dirençli olur ve aşırı şanssız değilsek ve diğer bir soy hattı bize bulaşmazsa (ki bu çok nadir görülür), o seneyi grip olmadan atlatabiliriz. Ertesi sene yeni baskın soy hatlarıyla bu işlem yenilenmek zorundadır. Çünkü bir önceki senenin hayatta kalan soy hatları, bir sonraki senenin baskın soy hatlarını oluşturmaktadır. Evrim, yenmesi çok zor bir doğa yasasıdır ve burada da etkisini hissettirmektedir.

Ne sıklıkla aşı olmalıyım?
Grip aşısı, her yıl olunması gereken bir aşıdır. Hatta 6 ay ila 8 yaş arasındaki çocuklar yılda 2 defa grip aşısı olmalıdır. Çünkü her ne kadar yetişkinlerin savunma sistemi sene içerisindeki geçişte, bir sonraki senenin giderek güçlenen ve evrimleşen virüsüne büyük oranda direnç sağlayabilse de, çocuklar bunu yapamazlar. Dolayısıyla geçiş döneminde de bu yeni soy hatlarına karşı savunma sağlanmalıdır.

Grip aşısı ne kadar etkili?

Grip aşısının başarısı, o yıl genel popülasyondan toplanan viral soy hatlarının, gerçek popülasyonu yansıtma başarısına bağlıdır. Bu yansıtma oranı düşükse, aşı da başarısız olacaktır; yüksekse, başarılı olacaktır. Aşıların genel popülasyonda dolaşan virüsü etkili bir şekilde yansıttığı durumlarda, grip aşısı olanlarda grip olarak hastaneye gitme zorunluluğu %40-60 oranında azalmaktadır. Ancak kötü bir yılda grip aşısının başarı oranı %10 civarı olabilir - ki bu bile, grip aşısının ortalama bir insan için önemsenmeyecek kadar nadir olan yan etkilerine nazaran ciddi bir fayda sağlamak demektir.

Dolayısıyla bu yıl da her yıl gibi, eğer tıbbi bir engel yoksa Türkiye’de aşı erişilebilir olur olmaz grip aşısı yaptırmanızı tavsiye ederim. Bir sonraki yazımda grip aşısıyla ilgili bazı diğer sorulara yanıt vermeye devam edeceğim.

                                                                     ***

(II)

Hiçbir zaman gazetelerden, televizyondan veya internetten tıbbi tavsiye almamalısınız. Asla! Her zaman hekiminize danışmalı ve sizin spesifik durumunuz ile uygun tedaviyi görmelisiniz.

İki hafta önce bu köşede grip aşılarıyla ilgili problemlerden bahsetmeye başladım. Ancak o yazıdan da hatırlayabileceğiniz gibi, grip aşısıyla ilgili problemlerin ezici çoğunluğu aşının kendisinden değil, aşı hakkında halk arasında yaratılan çarpık algıdan ve aşı karşıtlarının bilimsel hiçbir dayanağı olmayan iddialarından kaynaklanıyor. O yazıda aşının yaygın kanının aksine ne kadar etkili olduğunu gördük, neden düzenli aralıklarla olmamız gerektiğini anlattık. Şimdiyse her yıl düzenli olarak olmanın son derece avantajlı olduğu bu aşıyı biraz daha yakından tanıyacağız.


Aşıların içeriği nedir?

Birden fazla grip aşısı bulunsa da, bu farklı aşıların özellikleri hemen hemen aynıdır. Bu aşılardan en yaygın olan Trivalent Influenza Aşısı (TIV) olarak bilinir ve o senenin en baskın 2 adet Influenza A soy hattı ile en baskın 1 adet Influenza B soy hattına ait parçaları içerir. Bu aşıların büyük çoğunluğu, şırınga ile enjekte edilen “inaktive edilmiş” ya da “rekombine” aşılardır. Aşı içerisinde virüsün asla aktive olamayacağı şekilde; ancak savunma sistemimizin tanıyabileceği kadar viral parçacık bulunur. Aşıların içerisinde aktif virüsler bulunmaz, dolayısıyla bu aşılar nedeniyle grip olmak mümkün değildir.

Bir diğer aşı türü ise şırıngayla değil de, burundan sprey olarak verilir. Ancak bu tür aşının içerisinde aktif olan; ancak yapay yollarla zayıflatılmış virüsler bulunur. Bu aşılar sonrasında gribin belirtileri hafif olarak kendini gösterebilir. Ancak eğer ki kolunuzdan şırınga ile aşı oluyorsanız, bu durum geçerli değildir ya da aşırı nadir görülür.

Kimi zaman aşıların içeriğinde “cıva” olduğunu iddia edenleri de görebilirsiniz. Bu, doğru değildir. İlk olarak, grip aşıları içerisinde cıva yok; cıva-temelli bir koruyucu kimyasal olan timerosal var (ki bu da tüm aşılarda bulunmaz). Yapılan hiçbir araştırma timerosalin aşı içerisindeki dozajının herhangi bir insana zarar verebileceğini göstermedi. Tıp tarihinde grip aşısındaki timerosalden ötürü rahatsızlanan kimse bulunmuyor. Aşı karşıtları tarafından fonlanan çalışmalarda bile, aşılarla iddia ettikleri hastalıklar arasında hiçbir ilişki tespit edilemedi. Ancak eğer ki illa paranoyak ya da aşırı korumacı davranmak istiyorsanız, timerosal içermeyen aşılar kullanmayı tercih edebilirsiniz. Bunların koruyuculuk düzeyi bir miktar daha düşük olabilmektedir; yine de hiç aşı olmamaktan iyidir.


Aşılar beni hasta edebilir mi?

Eğer ki aşı sonrasında hasta oluyorsanız, bunun nedeni neredeyse hiçbir zaman aşının kendisi değildir. Kimi zaman insanlar, aşı olduktan sonra hasta olacaklarına inandıkları için psikolojik olarak savunma sistemlerini etkileyebilirler ve nezle gibi hastalıklara yakalanıp, bunun “grip” olduğunu sanabilirler - ki bu iki hastalık tamamen alakasızdır.

Ama bundan daha sık olan, aşıya karşı önyargıdan veya aşıya yönelik endişelerden ötürü algıda seçicilik düzeyinin artmasıdır. “Aşı oldum, kesin şimdi hastalanacağım.” gibi bir kaygı, aşı sonrasında halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, vücut sıcaklığı gibi niteliklere yönelik duyularımız keskinleşir, algımız daha seçici hale gelir. Bu nedenle aşı sonrasında tamamen alakasız bir nedenle yorgun, halsiz, hasta hissedecek olsak bile, bunu aşıya bağlarız. Hâlbuki grip aşısı olanların sadece %1-2 kadarında herhangi bir yan etki görülmektedir. Zaten aşı olup da, sonraki 24-72 saat içerisinde hiçbir yan etki hissetmediğiniz zamanları not edecek olsanız, bunların çoğunlukta olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz. Ama ne zaman ki yan etki hissetseniz veya yan etki olduğunu sandığınız bir durumla karşı karşıya kalsanız, son 10 aşılanmada böyle bir şey olmasa bile “her seferinde hasta hissettiğinizi” sanabilirsiniz. Dahası, küçümsemeye çok meyilli olsak da en nihayetinde ölümcül bir hastalık olabilen gribin tehlikeleri yanında kısa bir süre halsiz hissetmek, geçici olarak ateşin çıkması, belki burundan verilen aşılarda burunda geçici bir enfeksiyon oluşması gibi ufak yan etkiler, genel risk-fayda dengesi gözetilecek olursa, tamamen önemsizdir. Yani anlayacağınız algıda seçicilik, vahşi doğada hayat kurtarıcı olabilse de, modern çağda gerçeğin önündeki en büyük engellerden birisidir.


Gribi üreten de Amerika ve İsrail, ilaçlarını üreten de... Kapitalizmin oyuncağı olmayacağım!

Hayır, grip virüsünü ABD veya İsrail üretmedi, aşılarını da normalden farklı bir amaçla satmıyorlar. Kaldı ki Covid-19 sürecinde de gördüğümüz gibi, aşı üreticileri sadece Amerika ve İsrail değil; Avrupa’da, Rusya’da, Çin’de ve hatta Türkiye’de üretilen aşılar mevcut. Grip virüsü de, virüslerin neredeyse tamamı gibi, laboratuvarda üretilmiş bir virüs değildir. Son derece doğaldır ve muhtemelen yüz milyonlarca yıldır canlılara bulaşmaktadır; en azından 16. yüzyıldan beri insanlarda salgına neden olduğunu bilmekteyiz, muhtemelen çok daha eskisi de var. Virüsleri, kendi var olma mücadelelerini sürdüren kimyasal yapılar olarak düşünebilirsiniz. Aslında kötü bir amaçları yok; zaten virüsün bir “amacı” olamaz da... Ancak kendilerini kopyalarken ve çoğalırken, ne yazık ki konaklarına bir miktar hasar veriyorlar. Bunun laboratuvar deneyi ile alakası yok ve bu tür bir sürecin sadece yapay olarak var olabileceğini düşünenler, doğadan kopuk yaşayan, geldikleri yeri bilmeyen, bilimden anlamayan kişilerdir; iddia ettikleri gibi kapitalizmle mücadele eden asil savaşçılar değil.


Ne yani, aşı olmanın hiçbir zararı olamayacağını mı söylüyorsunuz?

Hayır. Her kimyasal gibi, aşının da olası zararları elbette var. Sonuçta vücuda dışarıdan, bir anda ve beklenmedik bir kimyasal girişi oluyor ve her bünyenin buna verdiği tepki birbirinden farklı olabiliyor. İnsanların ezici bir çoğunluğunda aşı sonrasında hiçbir yan etki olmuyor ve normal yaşantılarını sürdürüyorlar (belki iğnenin girdiği yerde ufak bir acı ve şişkinlik haricinde). Bazı insanlarda ise rahatsız hissetme, bayılma gibi durumlar görülebiliyor. Eğer hassas bir bünyeye sahipseniz, aşıyı olduktan sonra 15 dakika oturmanızı veya uzanmanızı tavsiye ederiz. Bunun haricinde, dediğimiz gibi, kimi nadir durumda gribin semptomları görülebilir; ancak bunlar gribe kıyasla çok daha zayıftırlar ve çoğunlukla birkaç saat ila 1-2 günde geçerler. Kaşınma, şişme, baş ağrısı, kızarma, vb. sıradan belirtiler görülebilir; bunlar idare edilebilir düzeyde olduğu müddetçe kısa süre sonra yok olurlar. Risk-fayda analizini her zaman hatırlayın: Çok kısa bir süre devam eden ve çoğu zaman tamamen zararsız olan bir “rahatsızlık”, potansiyel olarak sizi günlerce yatağa hapsedecek, hatta sistemik bir hastalığa dönüşebilecek gripten neredeyse her zaman yeğdir. Üstelik sevdiklerinize bu hastalığı bulaştırabilme ihtimaliniz de cabası!


Bu aşının tepkimeye girdiği bir şey yok mu? Alerjiler, diğer aşılar gibi?

Var. Ancak çok çok nadir. Örneğin grip aşısı nedeniyle alerjik reaksiyon görülme sıklığı 1.000.000 aşıda 1’den daha bile azdır. Bunun haricinde, eğer ki küçük bir çocuk menenjit aşısı olarak da bilinen PCV13 ile birlikte inaktive edilmiş grip aşısını bir arada olursa, yüksek ateş nedeniyle nöbet geçirme ve bayılma gibi durumlar görülebilir. Bu da her zaman olmasa da, eğer ki çocuğunuz PCV13 aşısı olduysa, bunu doktora önceden bildirmenizi tavsiye ederiz. Bunun haricinde herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, herhangi bir alerjiniz varsa, herhangi bir hastalık içerisindeyseniz mutlaka aşı olmadan önce doktorunuza bildirmeniz gerekiyor. Bunlar haricinde, basitçe “sıradan” bir gününüzdeyseniz ve hastalık-alerji konusunda “sıradan” özellikleriniz varsa, aşı olmaktan çekineceğiniz hiçbir şey yok demektir.


Riskli durumlar var mı?

Yine çok nadir; ancak var. Eğer ki aşırı şiddetli ve yaşamınızı tehdit edebilecek alerjileriniz varsa mutlaka doktora bildirmeniz gerekiyor. Örneğin yine nadiren de olsa bazı aşılar içerisinde yumurta proteinleri bulunuyor ve buna alerjiniz varsa sorunlar yaşayabilirsiniz. Kısaca, bildiğiniz bir alerjik reaksiyonunuz varsa bunu bildirin. Eğer yetişkinlik yaşlarınıza kadar bariz bir alerji sorunu yaşamadıysanız, grip aşısından herhangi bir alerjik reaksiyon yaşamayacağınızı rahatlıkla varsayabilirsiniz. Benzer şekilde, Guillain-Barre Sendromu’nuz varsa (ki bu ileri düzey bir felç hastalığıdır), bu aşıyı olmamanız gerekmektedir! Bunu doktorunuzla görüşmeniz gerekiyor. Son olarak, eğer ki kendinizi halsiz, rahatsız, hasta olacak gibi hissediyorsanız, aşı olmayı 1-2 gün erteleyebilirsiniz. Normalde grip aşısının hafif hastalıklar sırasında olunmasında hiçbir sakınca yoktur; ancak duruma göre doktorunuz aşıyı 1-2 gün erteleyebilir, böylece tamamen zinde ve iyi bir zamanınızda aşı olursunuz.


İğneden deli gibi korkuyorum!

Hadi ama... Çoğu grip aşısının iğnesi 0.5144 milimetre dış çapına sahiptir. Yarım milimetre! Belki bir sivrisinek iğnesinden birkaç kat kalın; ancak yine de canınızı yakmak için fazlasıyla ince. Teknoloji geliştikçe bu iğneler de küçülüyor. Çoğu zaman aşılarda acı, iğne dolayısıyla değil, iğne korkusundan doğan psikolojiden ve bunun fizyolojik etkilerinden kaynaklanıyor. Rahat olun, aşı yapılırken başka bir tarafa bakın, nefesinizi tutmayın ve normal şekilde nefes almaya devam edin ve kendinizi kasmayın. 1-2 saniyede biten bir süreç, o kadarına dayanabilirsiniz! Size güvenim tam!

Son olarak bir uyarı: Bu dizide verdiğim bilgiler, birkaç defa vurguladığım gibi, elbette “ortalama vatandaş” için geçerlidir. Kimi zaman sıra dışı sağlık sorunları, aşıların olunmasına tıbbi olarak engel olabilirler. Hiçbir zaman gazetelerden, televizyondan veya internetten tıbbi tavsiye almamalısınız. Asla! Her zaman hekiminize danışmalı ve sizin spesifik durumunuz ile uygun tedaviyi görmelisiniz. 

Sağlıklı günler.

Çağrı Mert Bakırcı / BİRGÜN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder