30 Ekim 2020 Cuma

Yeni Bir Cumhuriyet’e Doğru: Cumhuriyet Deklarasyonu - SOL

 Dayanışma Meclisi, 29 Ekim dolayısıyla 'Yeni Bir Cumhuriyet’e Doğru: Cumhuriyet Deklarasyonu'nu yayımladı.


29 Ekim'e doğru "Yeni Bir Cumhuriyet’e Doğru: Sermayenin Cumhuriyetinden Emeğin Cumhuriyetine" başlıklı çok sayıda önemli rapor yayımlayan Dayanışma Meclisi, 29 Ekim'de ise Cumhuriyet Deklarasyonu'nu yayımladı.

"Bağımsız, halkçı, kamucu, laik bir Cumhuriyet için Deklarasyon" başlığını taşıyan deklarasyonda "Bugün gelinen noktada, Cumhuriyet’in 100. yılına doğru gidilirken, Türkiye son derece kritik bir eşikten geçmekte, koyu bir karanlığa doğru sürüklenmektedir. Türkiye’yi bu karanlıktan, ancak meselelerin köküne inen, o meseleleri kökten çözmeyi hedefleyen ve idare-i maslahatçılık yapmayan, topyekûn bir dönüşüm iradesi, yeni bir Cumhuriyet fikri çıkarabilir. İhtiyacımız olan şey, bu irade ve fikir etrafında bir araya gelmek, omuz omuza vermek, Yeni Cumhuriyet için elimizi taşın altına sokmaktır. Bağımsız, kamucu, halkçı, laik bir Cumhuriyet bizim azmimiz ve kararlılığımızla kurulacaktır!" denildi.

Deklarasyonun tam metni şöyle:

Aydemir Güler
Barış Terkoğlu
Enver Aysever
Fatih Yaşlı
Oğuz Oyan
Orhan Gökdemir

Bağımsız, halkçı, kamucu, laik bir Cumhuriyet için Deklarasyon

Bugün Cumhuriyet’in kuruluşunun 97. Yıldönümü, ancak bugün ortada varlığı kutlanabilecek bir Cumhuriyet bulunmuyor. 

Türkiye sermaye sınıfının emek düşmanlığıyla, sol düşmanlığıyla, halk düşmanlığıyla kendilerine açtığı kapılardan girenler rejimi değiştirdiler, Cumhuriyet’i yıktılar. 

Bugün Cumhuriyet’in kurumları, değerleri, ilkeleri ayakta değildir; bunlar ilga edilmiştir ve yerlerine fiili bir dinci rejimin kurumları, değerleri, ilkeleri konulmuştur. 

Cumhuriyet’i yıkanlar, yani Türkiye sermaye sınıfı ve dinci gericilik, el ele vererek, kamuculuk, halkçılık, bağımsızlık, laiklik gibi değerleri ayaklar altına almışlar, Türkiye’yi piyasacılığın ve dinciliğin cenderesine sokmuşlardır. Piyasacılık ve dincilik, Türkiye’yi boğmakta, bizi soluk alamaz hale getirmekte, nefessiz bırakmaktadır. 

Cumhuriyet’i yıkanlar, onunla birlikte ekonomiyi, sağlığı, adaleti, hukuku, eğitimi de yıkmışlar, Türkiye toplumunun geleceğini ve umutlarını çalmışlardır. 

Cumhuriyet’i yıkanlar halkımızı yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, sefalet ücretlerine, sigortasız, sendikasız, güvencesiz bir çalışma yaşamına mahkûm etmişlerdir. 

Cumhuriyet’i yıkanlar, dış politikada attıkları hayalci ve mezhepçi adımlarla Türkiye’yi hem emperyalizme daha da bağımlı kılmışlar hem de emperyalist müdahalelere daha açık hale getirmişlerdir. 

Cumhuriyet’in olmadığı yerde yurttaş yoktur, tebaa vardır, kapı kulluğu vardır. 

Cumhuriyet’in olmadığı yerde yurttaş hak ve özgürlükleri yoktur, baskı vardır, despotizm vardır. 

Cumhuriyet’in olmadığı yerde aydınlık yoktur, karanlık vardır. 

Cumhuriyet’in olmadığı yerde bağımsızlık yoktur, buyruk alma vardır. 

Bunları dile getirmek yani rejimin değiştiğini ve Cumhuriyet’in yıkıldığını söylemek, ne her şeyin bittiğini söylemek ne de umutsuzluğu beslemek anlamına gelmektedir. 

Aksine, gerçek bir mücadele verebilmek ve gerçekten umutlu olabilmek için, önce verili durumun gerçekçi bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. 

Mevcut durum, bize yeni bir Cumhuriyet için mücadele edilmesi gerektiğini göstermektedir. 2020 Türkiye’sinde, gerçek bir siyasal mücadelenin ancak yeni bir Cumhuriyet kurma iradesini büyüterek, bu iradeyi yükselterek mümkün olduğu bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. 

Türkiye’nin bugün en öncelikli ihtiyacı, kurucu bir iradeyi güçlendirmek, yükseltmek, büyütmek ve bu kuruculuğun ilkelerini, değerlerini, ayağını basacağı zemini ve hedeflerini, doğru bir şekilde ortaya koyabilmektir. 

Yeni Cumhuriyet, bağımsızlık, kamuculuk, halkçılık, laiklik sütunları üzerinde yükselecek, emekçi halk tarafından yönetilecek ve emekçi halkın çıkarlarını gözetecek, Türkiye’yi dinciliğin ve piyasacılığın kıskacından kurtaracak, izleyeceği planlı kalkınma ve sanayileşme modeliyle hızlı bir şekilde işsizliği önleyecek, yoksulluğu azaltacak, refahı artıracaktır. 

Yeni Cumhuriyet, tekellerin, kartellerin, holdinglerin halkımızı soymasına, üretilen zenginliğin bir avuç para babasının elinde toplanmasına izin vermeyecek; halk, kendisinden çalınanları, fabrikaları, limanları, madenleri, dereleri, sahilleri bizzat kendisi geri alacak, kamulaştıracak, kendisi kontrolü edecektir. 

Yeni Cumhuriyet’te ekonomi sermayenin değil, toplumun, halkın çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda yönetilecektir. Bunu sağlayabilmek için kalkınma ve sanayileşme planları hazırlanacak, bu planlar doğrultusunda öncelikli alan ve sektörler belirlenecek, buralarda devlet eliyle yeni işletmeler, yeni fabrikalar kurulacaktır. Planın hazırlanmasından işletmelerin yönetimine uzanan bir genişlikte demokratik bir model uygulanacak, çalışanlar karar alma süreçlerinin aktif parçası olacaktır. 

Yeni Cumhuriyet, çalışmayı temel bir yurttaşlık hakkı, anayasal bir hak olarak tanıyacak ve istihdam politikalarını buna göre belirleyecektir. Yeni Cumhuriyet’te kimse işsiz kalmayacak, gençler iş bulma kaygısıyla değil, geleceklerinden emin bir şekilde yaşayacaklardır. Yeni Cumhuriyet’te tarım kooperatifler aracılığıyla örgütlenecek, Türkiye’nin gıda alanında kendine yeterliliği tesis edilecek, tarımla sanayi arasında gerekli bağlantılar kurulacak, devlet tarafından desteklenen tarımsal üretim planlı ekonominin bir parçası haline
getirilecektir. 

Yeni Cumhuriyet, eğitimi, sağlığı, sosyal güvenliği, konutu, kamusal birer hizmet olarak görecek ve herkes için ücretsiz, eşit hale getirecek, parası olanın değil yurttaş olan herkesin bu hizmetlere ulaşmasını sağlayacaktır. Kamu yararı ve kamuculuk, toplumsal yaşamın temel kurucu ilkesi olacaktır. 

Yeni Cumhuriyet’te, emekçi halkımızın çocuklarının en iyi eğitimi görmesi için kamu bütçesinden eğitime gereken pay ayrılacaktır. Çocuklarımız okullarda çağdaş, bilimsel, aydınlık bir müfredatla, yurttaşlık bilinciyle ve insanın insanı sömürmediği bir dünyanın öncüleri olarak eğitilecek, öğretmenlerimiz ay sonunu nasıl getireceklerini değil, çocuklarımızı en iyi şekilde nasıl yetiştireceklerini düşünecektir. 

Yeni Cumhuriyet’te bütün yurttaşlarımız sosyal güvenlik kapsamına alınacak; tedavi, ameliyat, ilaç da dâhil olmak üzere sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacak; hastanelerimiz, hastalarını müşteri olarak gören şirketler olarak değil, halk sağlığı adına çalışan kamu kuruluşları olarak iş görecektir. Sağlık çalışanlarımız hastaneleri hep birlikte yönetecek, kendileri için gereken insani koşulları yine kendileri belirleyecektir. 

Yeni Cumhuriyet sağlığı toplumsal bir mesele olarak ele alacak; sağlığın sosyalizasyonuna, bu bağlamda önleyici ve koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verecek, böylece tedavi edici sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi de sağlanacaktır. Yurttaş ve hasta müşteri olmaktan çıkarılacak ve toplumsal sağlığın birer parçası olacaktır. Toplum sağlığının korunması işyerlerinden, fabrikalardan, tarlalardan, yani üretimden başlayarak örgütlenecektir. Sağlık işgücü, bilimsel ve aydınlanmacı bir perspektifle, toplumcu bir bilince sahip olarak yetiştirilecektir. 

Yeni Cumhuriyet, kentlerimizi rant alanları olarak değil insanca bir yaşamın parçası olarak görecek, kentler nefes alamadığımız beton yığınları olmaktan çıkarılacak, barınma sorunu yurttaşlık hakkına dayalı ve ekolojik bir perspektifle ele alınacaktır. 

Yeni Cumhuriyet, dinin siyasete her türlü müdahalesini ve din ticaretini engelleyecek, dinci gericiliğin üzerinde yükseldiği sosyal, siyasal, iktisadi bataklığı kurutacak, tarikat ve cemaatlerin önüne set çekecek ve bunların yurttaşlarımızı istismar etmesine hiçbir şekilde izin vermeyecektir. 

Yeni Cumhuriyet’te kadınlar, çalışma yaşamından siyasete, hayatın her alanında yerini alacak; kadınlar üzerindeki dini, siyasi, cinsiyetçi her türlü baskı mekanizması ortadan kaldırılacaktır. 

Yeni Cumhuriyet’te Türkler, Kürtler, tüm etnik, dinsel azınlıklar eşit hak ve özgürlüklere sahip yurttaşlar olarak, barış içerisinde bir arada yaşayacaklardır. Tüm yurttaşlarımız Yeni Cumhuriyet’te herhangi bir ayrımcılığa, tehdide ya da baskıya maruz kalmadan ve can güvenliği kaygısı duymadan ülkemizin asli ve eşit unsurları olarak yaşamlarına devam edecek, farklı kültür ve diller zenginliğimizin bir parçası olacaktır. 

Yeni Cumhuriyet, Türkiye’yi NATO’dan çıkartacak, Amerikan üslerini kapatacak, bağımsızlığımızı engelleyen her türlü açık ya da gizli anlaşmayı iptal edecek, emperyalizmi Türkiye’den kovacaktır.

Yeni Cumhuriyet, bağımsız bir dış politika izleyecek, tıpkı iç politikada olduğu gibi dış politikada da emekçi halkın çıkarlarını gözetecek, komşularıyla iyi geçinecek, barışı ve silahsızlanmayı savunacak ama kendisine yönelik her türlü emperyalist tehdidi bertaraf edecek bir caydırıcılığa sahip olacaktır. Bunun için toplumun bir bütün olarak yurtseverlik ve bağımsızlık bilinciyle yurt savunmasına katılması sağlanacaktır. 

Yeni Cumhuriyet uluslararası arenada emperyalizme karşı direnen halklarla dayanışma içerisinde olacak, kaynakların eşit biçimde ve tüm insanlığın yararına kullanılması için mücadele edecek, halklar arasında dayanışma örgütlerinin kurulmasına öncülük edecektir. 

Bugün gelinen noktada, Cumhuriyet’in 100. yılına doğru gidilirken, Türkiye son derece kritik bir eşikten geçmekte, koyu bir karanlığa doğru sürüklenmektedir. Türkiye’yi bu karanlıktan, ancak meselelerin köküne inen, o meseleleri kökten çözmeyi hedefleyen ve idare-i maslahatçılık yapmayan, topyekûn bir dönüşüm iradesi, yeni bir Cumhuriyet fikri çıkarabilir. 

İhtiyacımız olan şey, bu irade ve fikir etrafında bir araya gelmek, omuz omuza vermek, Yeni Cumhuriyet için elimizi taşın altına sokmaktır. 

Bağımsız, kamucu, halkçı, laik bir Cumhuriyet bizim azmimiz ve kararlılığımızla kurulacaktır! 

SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder