“Tanrının Eli” golü, pek çok Arjantinli için bir intikamdı. O kadar ki, “Tanrının Eli” golü üzerine, “Tanrının Eli Kilisesi” ya da “Maradona Kilisesi” olarak bilinen yeni bir kilise açmış ve yeni bir din icat etmişlerdi Arjantinliler.
1833 yılının sıcak bir yaz günü, Patagonya’nın biraz doğusunda bulunan Malvinas Adalarından gökyüzüne çığlıklar yükseliyordu. Adaya yaklaşan büyük gemilerden inen silahlı İngilizler, orada bulunan Arjantinlileri acımasızca öldürmeye başladılar. “Dünyanın sonu” olarak bilinen Patagonya’nın yanı başında, bu ıssız adada Arjantinlilerin yardım çığlıklarını duyan kimse olmadı.
Haber ana karaya ulaştığında artık çok geçti. İngilizler, dünyanın sonunda, Atlantik içindeki bu uzak diyarda, Arjantinlilerin varlığına son vermiş; yerine İngilizleri yerleştirmişti. Bu andan sonra ise bu adalar, İngiliz yerleşkesi olarak bilinecekti.
Tarih 2 Nisan 1982’yi gösterdiğinde, sabahın ilk ışıklarından hemen önce, adanın kıyılarında tekrardan büyük gemiler belirir. Bu defa Malvinas kıyılarında Arjantin gemileri demir almıştır. Bu, adalardaki 149 yıllık İngiliz egemenliğinin sona erdiği ve bu toprakların artık Arjantin’e bağlı olduğu anlamına gelen bir deklarasyon demekti. Üzerinde güneşin hiç batmadığı söylenen sömürgeci krallığın varisi için kabul edilebilir bir şey değildi elbette bu. Böylelikle İngiltere ve Arjantin arasındaki “La guerra de las Malvinas / Falkland Savaşı” başlamış oldu.
Savaş ilk merhalede Arjantin’in üstünlüğündeydi. Arjantin adalara yakınlığından kaynaklı avantajlarını iyi kullanıyor ve yaklaşmakta olan İngiliz gemilerini Fransız yapımı Exocet füzeleri ile vuruyordu. Ancak bir aşamada emperyalist güçler İngiltere’nin etrafında kenetlendi. ABD ve Fransa lojistik destek ve ikmal olanağı sağladı, BM ve AET Birleşik Krallığın yanında olduklarını belirten açıklamalar yaptı. Arjantin’e ise ambargolar yağmaya başlamıştı. Savaşın seyri hızla değişiyordu. Son olarak Fransızlar, Arjantinlilere sattıkları füzelerin kodlarını İngilizlerle paylaşınca, Arjantin’in İngilizler karşısındaki üstünlüğü sona erdi. Bu son “ihanetle” birlikte, savaş başladıktan tam 6 hafta sonra Arjantin teslim bayrağını dalgalandırdı. Savaşta İngilizler 260, Arjantinliler ise 649 kayıp verecekti.
Yaşamını yitiren 649 Arjantinli askerin bir kısmının cesedine asla ulaşılamadı, Atlantik’in serin sularında yok oldular. Arjantin bayrağına sarılı halde dönen askerlerin aileleri şanslı sayılırdı. Arjantin’in dört bir yanına tabutlar gidiyordu, bunlardan biri de Buenos Aires’e bağlı bir taşra kenti olan Lanus’tu. Lanus ki daha sonra adı ülke çapında ve hatta dünya genelinde bilinen pek çok kişiye ev sahipliği yapacaktı. Diego Armando Maradona da bunlardan biriydi.
Maradona, 30 Ekim 1960’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak Lanus’ta dünyaya geldi. O da Latin Amerika’nın tüm yoksul çocukları gibi henüz çok küçükken futbolla tanıştı ve bir gün büyük bir futbolcu olacağı hayaliyle büyüdü. Çok geçmeden futboldaki hünerleri anlaşılan Maradona, bu hedefine henüz küçük yaşlardayken ulaştı. 18 yaşındayken tüm Arjantin’in, 22’sinde ise tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir futbolcuya dönüştü. Ancak onu zirveye taşıyan şey, 1986 Dünya Kupası olacaktı.
22 Haziran 1986’da Meksika’nın Aztek Stadı’nda çeyrek final için tarihi bir rekabet yaşanıyordu. Bundan 4 yıl önce Malvinas Savaşı’nda karşı karşıya gelen İngiltere ve Arjantin, şimdi bu stadyumda birbirine rakipti. Her iki taraf da bunu savaşın ikinci raundu olarak görüyordu ve maç gerçekten büyük bir hırs ve çekişme atmosferinde devam ediyordu.
Dakika 54’ü gösterdiğinde karşılaşmanın skoru 1-1’di. Bir dakika sonra ise Maradona, daha sonra adına “Yüzyılın Golü” denecek o muhteşem golü atarak, savaşın ikinci raundunun sonucunu belirleyecekti. Bu maçta Arjantin’in ilk golünü de Maradona atmıştı ve ilginç şekilde attığı her iki gole de daha sonra büyük anlamlar yüklenip, isim verilecekti. Evet, ikinci gole “Yüzyılın Golü” deniyordu belki ama ilk golü ondan daha çok ses getiren bir şeye dönüştü ve “Tanrının Eli” olarak tarihe geçti.
Maradona’nın bu karşılaşmada attığı ilk golde, topa kafasıyla değil de, eliyle müdahale ettiği iddia ediliyordu. Hatta pek çok İngiliz karşılaşmanın geçersiz sayılması gerektiği konusunda hemfikirdi. Daha sonra gelen yoğun "Golü elle mi attın" soruları üzerine Maradona; "Tanrının eliydi" diyerek cevap verecekti.
“Tanrının Eli” golü, pek çok Arjantinli için bir intikamdı. O kadar ki, “Tanrının Eli” golü üzerine, “Tanrının Eli Kilisesi” ya da “Maradona Kilisesi” olarak bilinen yeni bir kilise açmış ve yeni bir din icat etmişlerdi Arjantinliler. Maradona’nın doğduğu gün olan 30 Ekim’i, Noel olarak kutlayan Maradona kilisesine bağlı insanlar, Maradona’nın İngiltere’ye “tanrının elinin yardımıyla” attığı golün yıldönümü olan 22 Haziran 1986’yı da kutsal gün olarak ilan etmişlerdir. Hatta kilise bir adım daha ileri giderek, Maradona adına para basmıştır. Arjantin’de; La Bombonera stadyumunun girişinde ise İspanyolca; “Boca es mi religion, Maradona es mi dios, la Bombonera es mi iglesia” (Dinim Boca, tanrım Maradona, mabedim La Bombonera) yazar.
Açıktır ki 22 Haziran 1986’da Meksika’nın ünlü Aztek Stadı’nda gerçekleşen o karşılaşma, Arjantinliler için Malvinas Savaşı’nın intikamı anlamına gelmekteydi.
Asif Kapadia'nın belgeselinde 1982’deki Malvinas Savaşı’ndan bahsederek; attığı “Tanrının Eli” golünün sembolik bir intikam olduğunu dile getirir Maradona da. Üstelik “Tanrının Eli” sözü de bu savaşla ilintilidir; zira İngilizler savaş galibiyetlerini “Tanrı bize yardım elini uzattı” diyerek kutlamışlardı. Böylelikle Maradona “Tanrının eli” golüyle İngiltere’den Arjantinliler adına o beklenen intikamı almıştı…
SERHAT HALİS / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder