Kazanan patronlardır. Kimse onları gündeme getirmedi ama asgari ücreti onlar belirledi. Verdiklerinin fazlasını henüz Ocak ayı maaşlarını yatırırken teşvik olarak geri alacaklar.
Patronlar memnun olmuşsa AKP görevini yapmış demektir. Sendikal hak ihlalleri konusunda Türkiye’yi her yıl ilk on ülke arasına sokmayı başaran bir iktidardan asgari ücret için işçilerin yararına bir karar beklenmesi tuhaf olurdu.
Beklentileri olduğunu sanmıyorum ama tuhaflık sözde “ortak tutum” alan üç konfederasyonun son gün yaptığı ve “yapıver bir güzellik” demeye gelen açıklamasında oldu:
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda belirleyici olan Hükümetin tutumudur. Geçmiş kimi yıllarda olduğu gibi Hükümet tercihini, iktisaden dar ve sabit gelirli kesimler için kullanmalıdır. İnsan onuruna yaraşır bir geçimi sağlayacak bir asgari ücretin yürürlüğe girmesi için tüm imkanlarını seferber etmelidir.”
Şaka değil bu, ortak açıklama!
Bu iktidar herhangi bir tarihte herhangi bir tercihini, herhangi bir biçimde emekçilerin lehine kullanmış mıydı?
Yanıtın bilinmediğini düşünmüyorum.
AKP iktidarında kaynakların dar gelirliler için kullanıldığına dair bilinen tek örnek, yıllarca yoksul mahallelerde dağıtılan üzeri ampul logolu kömür torbaları ile makarna kutularıdır.
“Ortak tutum” diye diye ortaya böyle bir garabet çıktı. Bunun nasıl bir ortaklık olduğunu anlayamasak da işçi olmadan ortaklık olamayacağını, ortak basın toplantılarının ortak mücadele anlamına gelmediğini bir kez daha anlamış olduk. Konfederasyonlar bu işçisiz asgari ücret belirleme sürecinin işçi figürü oldular.
Bir de asgari ücretin 3100 lira olması gerektiğini söyleyen ana muhalefet partisi var. CHP’li belediyeler uygulayacakları taban ücreti bu rakam civarında açıklamaya başladılar. Kimse de çıkıp rakam açıklayan belediye başkanlarına “Sizde sendika, toplu sözleşme yok mu” diye sormadı. Oysa bu belediyelerin neredeyse tamamında bir sendika bulunuyor ve belediye işçileri sendika ile belediye arasında imzalanmış toplu iş sözleşmesindeki haklarla çalışıyor. Bu haklar arasında işe giriş ücreti de var. Rakam açıklayan belediyeler sendikalarla pazarlık etmeden mi bunu yapmış oluyor? Hani ne oldu işçilerin toplu pazarlık hakkı? Ne farkı var bunun asgari ücret tespit komisyonunun ücret belirleme yönteminden?
Kazanan patronlardır. Kimse onları gündeme getirmedi ama asgari ücreti onlar belirledi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dört toplantısı boyunca “sürdürülebilir asgari ücret” sözünün dışında tek bir laf etmediler. Adeta görünmez oldular. Ve verdiklerinin fazlasını henüz Ocak ayı maaşlarını yatırırken teşvik olarak geri alacaklar.
178 lira düzenli SGK yatırma teşviki. Kaynak hazineden. 733 lira yeni işe başlayan kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgeli işçi için teşvik. Kaynak İşsizlik Sigortası Fonu’ndan. 1341 lira ilave istihdam, 3577 lira bilişim sektöründe ilave istihdam, 1529 lira ilave istihdamda gelir ve damga vergisi teşviki, 1198, 733 lira engelli işçi çalıştırma, 1341 lira kısa çalışmadan normal çalışmaya geçme teşviki. Kaynak yine İşsizlik Sigortası Fonu’ndan.
2021 yılında işçiye ödeyecekleri ücretten kalem kalem geriye alacaklarına dair böyle upuzun bir liste var. Patronların Ensesindeyiz Haberleşme Dayanışma ve Mücadele Ağı tamamını bir rapor olarak yayımladı. İncelemenizi öneririm. Patronlar neredeyse işçi çalıştırdıkları için üste para alacaklar.
*
İktidar ve patronlar 2020’yi böyle kapattıkları için seviniyor olabilir. İşçilerin sessizliğine ve örgütsüzlüğüne güvenerek hareket ettiler. Ama 2021 böyle süreceğine dair garantileri bulunmuyor. Yoksulluk, 2021 yılında Türkiye işçi sınıfının gündemini belirleyecek. Güzel bir slogan vardır, işçiler açken patronlara huzur olmaz…
Giderek daha pervasızlaşan bir iktidar ve sermaye sınıfı var. İşçilerin örgütsüzlüğüne güvenmesinler. Bu değişecek, bunu değiştireceğiz.
İyi seneler.
Alpaslan Savaş / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder