10 Ocak 2021 Pazar

KIZILAY DOSYASI-SOL

 Kızılay yardımların satıldığını kabul etti: 'Görevden alındı'(I)

Kızılay'a yapılan yardımların nereye gittiği belli oldu! (II)

Bu paralar ne oldu Kızılay?(III)

Kızılay: Yardım kuruluşu mu şirket mi?(IV)

Kızılay çalışanları umreciler için önlem alınmadan çalışmaya zorlanıyor (V)                                    ***

(I) Kızılay bir yöneticisinin yardımları semt pazarlarında sattırdığı haberleri üzerine yaptığı açıklamada durumu kabul ederek, 'Şube yönetimi görevden alınmıştır' denildi.

(09/01/2021)

Kızılay'ın bir şubesinde yönetici olarak çalışan ismin, yapılan onbinlerce adet mont, kazak, pantolon gibi yardımı semt pazarlarında sattırdığına ilişkin haberlerin ardındanGenel Merkez Yönetim Kurulu açıklama yaptı.

Açıklamada, Haziran ayında soruşturma başlatıldığı belirtilerek, "Olayda adı geçen kişiler hakkında bizzat Kızılay Yönetim Kurulu tarafından söz konusu tarihte suç duyurusunda bulunulmuştur. Konuya ilişkin olarak 26 Haziran 2020 tarihinde kamuoyuna yaptığımız açıklamada sürece müdahil olduğumuz zaten vurgulanmıştır" denildi. 

Olayın dava safhasına geldiği söylenirken, "Davada adı geçen çalışanların Kızılay ile ilişiği kesilmiş, dolaylı sorumluluğu bulunduğu belirlenen Şube yönetimi görevden alınmış ve yerlerine yeni yönetim atanmıştır" denildi.

                                                                 ***

(II) Kızılay'ın bir şubesinde yönetici olarak çalışan isim, yapılan onbinlerce adet mont, kazak, pantolon gibi yardımları semt pazarlarında sattırdı.

09.01.2021

Özellikle AKP iktidarında çok sayıda usulsüzlüğe konu olan Kızılay, ilginç bir davayla daha gündeme geldi.

Hürriyet'te yer alan habere göre, İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 13 sanıklı dava dosyasının gerisinde, çeşitli giyim firmalarının yaptığı yardımların, Türk Kızılayı Sancaktepe Şubesi’nin eski koordinatörü Emrah Aytar'ın, pazarcılık yapan babası İsmail Hakkı Aytar eliyle semt pazarlarında sattığı bilgisi yer aldı. Jandarma ekipleri, alınan mahkeme kararları sonrası, şüphelileri izledi.

Savcılık iddianamesine göre, Kızılay Sancaktepe Şube’sinin kurulduğu 2007’den beri şubede görev yapan Emrah Aytar, kuruma ait resmi bir depo olmasına rağmen, babası ile birlikte 6-7 farklı depo kiraladı. Firmalardan gelen mont, kazak, pantolon gibi ürünlerin yüklü olduğu 100’ü aşkın TIR bu depolara sevk edildi. Depolara indirilen mallar, çeşitli semt pazarlarında satılmaya başlandı. Pendik ve Çekmeköy’ün yanı sıra Kırklareli, Tekirdağ, Edirne ve Kocaeli Kartepe’de de pazar tezgâhları kuruldu. Günlük 100-150 lira yevmiye ile çalışan 5-6 kişi ürünlerin satışını yaptı. Günlük toplanan 7-8 bin liralık hasılat ise İsmail Hakkı Aytar veya oğluna teslim edildi.

İddianameye göre, birçoğu Sancaktepe ve Sultanbeyli’de bulunan depolardaki mallar gece geç saatlerde çıkarıldı. Semt pazarlarına gönderilecek ürünlerdeki barkod ve etiketlerin kesilmesine dikkat edildi. Mallar semt pazarlarına sevk edilirken, soruşturmayı yürüten Jandarma personeli de adım adım takibe geçti. Kimliklerini gizleyen soruşturma ekipleri, açılan her pazar tezgâhından, ücretini ödedikleri birkaç ürünü de delil olarak yanlarına aldı.

Elde edilen deliler sonrası 13 kişi gözaltına alındı. Emrah Aytar (33), İsmail Hakkı Aytar (71), Aytar’ın eski eşi Hatun Yalçın (57), Türk Kızılay Sancaktepe Şube’si eski başkanı Cihan Yalçın (52), Yalçın’ın şubede temizlik işleri yapan kardeşi Himaye Özdemir (47) ile akrabaları Kadir Yalçın (41), Tazebey Daşdemir (41), Veysal Çiçek (39), Salih Yavuz (49), Özcan Bayraktaroğlu (44), Mehmet Karakgöz (47) ile Mustafa Karagöz (42) kardeşler gözaltına alındı. Hatun Yalçın ve Özcan Bayraktaroğlu dışında 11 kişi tutuklandı. 9’u davanın ilk duruşması sonrası tahliye edildi.

Duruşmada avukatlar, müvekkillerinin mal varlıkları üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasını isteyince, mahkeme başkanı “4 trilyon zarar var. Vicdanınız kabul ediyor mu?” diyerek, talebi reddetti.

                                                                 ***

(III) Kızılay, çalışanları için kısa çalışma modeline geçme kararı alırken “ekonomik durgunluğu” gerekçe gösterdi. Kızılay’ın bu adımı akıllara bir kez daha son yıllarda kurumun kasasına giren yüklü bağış miktarlarını ve bu paraların nereye harcandığı sorusunu getirdi.

(04/04/2020)

Kızılay, kurumun misyonunu resmi internet sitesinden “Afetlerde ve olağan dönemde ihtiyaç sahipleri ve korunmasızlara yönelik yardım sağlamak, toplumda yardımlaşmayı geliştirmek, güvenli kan teminini gerçekleştirmek ve zarar görebilirliği azaltmak” olarak tanımlarken, son salgın günlerinde Kızılay’ın yurt dışında AKP planlarıyla paralel attığı “yardım” adımları, yurttaşların “Kızılay nerede?” sorusunu sormasına neden olmuştu.

Salgın ve afet gündemlerinde asıl sorumlu olan devletin kendi sorumluluğunu da üzerinden savarak devreye soktuğu Kızılay gibi kurumların AKP’li yöneticiler eliyle sergilediği yetersizlik bir yana, kendi çalışanlarının çalışma koşullarını dahi iyileştiremediği, çalışanların iş koşullarına tepki gösterdiği haberleri daha önce gündeme gelmişti.

ELEŞTİRENLERİ ‘TERÖRİST’ İLAN ETTİ

Tüm bu tartışmalar sürerken geçtiğimiz günlerde AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesine konuşan Kızılay Başkanı Kerem Kınık, kendilerine yönelen eleştirileri “terör iltisaklı” ilan etmiş, bu gruplarla devletin güvenlik güçlerinin ilgilenmesini istemişti:

İçerisinde kötü niyetli insanlar da ve kötü niyetli mihraklar da var. Hatta terör örgütleri ile iltisaklı unsurlar da var. Sadece Kızılay değil, özellikle milleti bir arada tutabilecek, ülkemizde müspet bir hava oluşturabilecek ne varsa buna karşı bir grup var. Bunlar çok değiller. Ama bir takım sosyal medya araçlarını kullanarak çokmuş gibi gözüküyorlar. Eğer bu sosyal medyanın, bu sanal dünyanın imkanlarını, operasyonel kabiliyetlerini bilmezsek, bir de bu insanların her birisinin ayrı bir makine, ajans çalışanı veya terör örgütü mensubu olduğunu bilmezsek birden bire kendimizi onların içerisinde buluyoruz. Bu grup zaten iflah olmaz. Bu grupla artık devletin güvenlik güçlerinin ilgilenmesi gerekiyor.

Kınık, konuşmasının devamında Kızılay’ın ülke genelinde çok fazla çalışma yaptığını belirterek, buna çeşitli örnekler sıraladı, yurttaşları salgının etkilerinden korumaya çalıştıklarını söyledi.

BU PARALAR NE OLDU?

Mali Tablo - 2015'te ne oldu?

2014: 74.5 Milyon gelir 15 Milyon yardım gideri

2015: 1 Milyar 173 Milyon gelir 1 Milyar 105 milyon yardım gideri

Hızlı yükselişle varılan nokta:

2018: 3 Milyar 465 Milyon gelir, 3 Milyar 276 Milyon gider

Aynı Kızılay’ın salgın koşullarında “ekonomik gerekçelerle” çalışanlarını kısa çalışma ödeneğine neden geçireceğine değinmeyen Kızılay’ın, son yıllardaki mali tablosuna ilişkin bazı hatırlatmalar:

*Kızılay’ın mali tablosuna göre kurumun kasasına 2014 yılında 74,5 milyon lira bağış ve yardım geliri girdi. Aynı yıl kurumun kasasından 15 milyon liralık bir yardım çıktı.

*2015 yılında da benzer bir mali tablosu olan Kızılay, ilginç bir şekilde 2016 yılında tam 1 milyar 173 milyon lira bağış topladı ve yine ilginç bir şekilde 1 milyar 105 milyon lira yardım yaptı.

*Kurum 2017 ve 2018 yılında da yardım gelir ve giderlerini katlamaya devam etti. 2017’de gelir 2 milyar 261 milyona çıktı, gider ise 2 milyar 176 milyon lira oldu. Bu rakam 2018’de sırasıyla 3 milyar 465 milyon liralık gelir, 3 milyar 276 milyonluk gidere dönüştü.

MENZİL’E, MÜSİAD’A, UÇMAYAN UÇAĞA VE YALIYA ÖDENEN MİLYONLAR

Yine geçtiğimiz yıl kurum içinde yaşanan ve ülke gündemine de giren bazı başlıklar şöyle:


*Kızılay, MÜSİAD’a ait hasarlı bir binayı 110 bin TL’ye kiraladı. Binanın kira değerine ilişkin hazırlanan ilk raporda binanın kira değerinin 67 bin TL olduğu, raporda yer alan emlakçı görüşlerinin de düzmece olduğu öne sürüldü*Kızılay'ın 716 milyon TL'lik ihalesini Menzil Tarikatı’na yakınlığıyla bilinen Ferhat Danışman’ın şirketi Techno Health aldı. Kızılay'dan bir yönetici, "Kızılay içerisinde de Menzil’le ilişkisi olan yöneticiler bulunuyor ve ben bu ihaleyi de o yöneticiler ile bağdaştırıyorum" diye konuştu.

*Kızılay'ın Rumeli Hisarı’nın üst kısmında köşk kiraladığı ortaya çıktı. Boğaz manzaralı ve yüzme havuzlu köşke aylık 12 bin dolar ödeneceği öğrenildi. Köşke yapılan diğer masrafların 600 bin lirayı bulduğu iddia edildi.

*Kızılay yönetiminin Yemen’e yardım göndermek için uçak kiraladığı ancak uçuş izinleri alınamaması nedeniyle uçağın havalimanından kalkamadığı öğrenildi. Üstelik peşin yapılan ödeme nedeniyle 245 bin dolar zarar edildi.

*Başkentgaz’ın Ensar Vakfı’na Kızılay üzerinden aktardığı milyonlara aracılık ettiği eleştirilerine de konu olan Kızılay, şirketlerin vergi yükünden kurtulması için de işlev görmüştü.

                                                                 ***

(IV) Şaibelerin odağı haline gelmiş yardım kuruluşu Kızılay, salgın zamanında, salgın gerekçesiyle 'kısa çalışma'ya geçme kararı aldı!(ALİ UFUK ARİKAN-SOL)

(04/04/2020)

Patronların ‘kriz’ dönemlerini bahane ederek emekçilerin maaşında kesintiye gitmesine, maaşın bir kısmını da İşsizlik Fonu üzerinden devlete ödettirmesine olanak sağlayan ‘Kısa Çalışma Ödeneği’ için son başvuru hazırlığı haberi de Kızılay’dan geldi.

‘İNSANLARIN ZOR ZAMANINDA YANINDAYIZ AMA İŞÇİLERİN…’

Yeni koronavirüs salgını hızlanarak yayılırken, ülke genelinde binlerce işçi, kriz fırsata çevrilerek ya işsiz bırakıldı ya da ücretsiz izne çıkarıldı.

Bunun dışında krizden patronları koruyan ancak emekçiler için maaş kesintisi ve hak kaybı anlamına gelen “Kısa Çalışma Ödeneği” de salgın koşullarında hızla patronların gündeminin ilk sıralarına yerleşen başlıklardan biri halini aldı.

Geçtiğimiz günlerde konuya ilişkin bir açıklamada bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, patronlara çağrı yaparak “Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvurun” dedi.

Albayrak’ın çağrısına uyan patronlar birer birer ilgili ödeneğe başvururken, ilginç başvuru örnekleri de gelmeye başladı.

Vizyonunu “insanların en zor anlarında yanındaki kuruluş olmak” olarak tanımlayan Kızılay, kriz günlerinde çalışanlarını gerekli önlemleri almadan umrecilerin döndüğü yurtlarda çalıştırırken, şimdi de bu çalışanlarını ücretsiz izine zorlamak gibi önlemler almanın, acil durum için yurttaşlara destek planlamak yerine kendi kârını temel alan bir adım atmanın hazırlığını yapıyor.

İŞKUR’A BAŞVURU HAZIRLIĞI

Kızılay’ın koronavirüs salgını nedeniyle İŞKUR’a başvuru yapmaya hazırlandığı ve bunun için gerekli adımları attığı öğrenilirken, buna gerekçe olarak “genel ekonomik durgunluktan kurumun etkilenmiş olması” gösterildi. Kurumun söz konusu ödeneğe 3 aylık süre için başvuracağı ve çalışanları yarı zamanlı çalıştıracağı belirtiliyor.

Kızılay emekçileri salgın başlangıcından bu yana çalışma saatlerinin yeniden düzenlemesini, salgına karşı önlemlerin artırılmasını talep ederken, işçiler bu taleplerin yerine getirilmesi bir yana bir de maaş kaybına uğramış olacak.

MÜDÜRLERİN DE MAAŞI KESİLECEK Mİ?

Emekçilerin maaşında salgın koşullarında “ekonomik durgunluk” gerekçesiyle kesintiyi gündeme alan Kızılay, genel müdür maaşına son 4 yılda yaptığı yüzde 118’lik zamla gündem olmuştu. Buna göre Kızılay Genel Müdürü'nün maaşı tam 31 bin 500 Liraya ulaşırken, kurumun tüm üst düzey yöneticilerinin maaşı 30 bin lira civarına yerleşmişti.

Kızılay’ın söz konusu düzenleme kapsamında emekçilerin maaşını keserken, yönetici maaşlarına dokunup dokunmayacağı ise merak konusu.

İŞKUR’a yapılacak başvuruda “çalışmaya devam edenler” diye muaf tutulanlar olabileceği, yöneticilerin de bu kapsamda yer alabileceği öne sürülüyor.

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ NEDİR?

İŞKUR, söz konusu düzenlemenin “zorlayıcı sebepler” kısmını ve kapsamını şu şekilde tanımlıyor:
İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi durumlardır. 

Kısa Çalışma Kapsamında; 
-
 İşçilere kısa çalışma ödeneği ödenmesi,

- Genel Sağlık Sigortası primleri ödenmesi,

hizmetleri sağlanmaktadır.  

İŞÇİLERİN YARARINA MI?

Kriz dönemleri öncesi kâr rekorları kıran patronların en ufak bir krizde işçi haklarına saldırması alışılmış bir uygulama halini alırken, artık bir holding gibi faaliyet gösteren Kızılay’ın da benzer bir adım atması şaşırtmadı.

TKP Emek Merkezi, konuya ilişkin hazırladığı bir çalışmada, söz konusu ödeneğin ne anlama geldiğine dikkat çekmişti:

Patronların üzerindeki ücret yükü, belirli bir dönem ve koşullarla sınırlı da olsa İşsizlik Sigortası Fonu'na ödetilmektedir. Patron, borçlandırılmadığı için kriz ya da zorlayıcı nedenler ortadan kalktığında geri alınmamaktadır. Sistem, yalnızca patronların çıkarına kurgulanmıştır. Bedeli işçilere ödetilmektedir: kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan işçi işsiz kaldığında, yararlandırıldığı süre işsizlik ödeneği süresinden düşülmektedir. Daha açık deyişle; işsizlik fon bütçesinden patronlar adına ödenen paralar, işsiz kaldıklarında ödenen işsizlik ödeneğinden kesilmektedir.

                                                                ***

(V) Umreden dönüşlerinde Ankara’da gözetim altına alınanlar öğrenci yurtlarına yerleştirilirken, bu kişilere yemek hizmeti Kızılay tarafından sağlanıyor. Kızılay emekçileri neredeyse hiçbir önlem alınmadan yapılan dayatmaya tepkili.

(17/Mart/2020)

Umreye giden 21 bin kişinin yurda dönüşleri sürerken, geçtiğimiz günlerde gelen kafileler öğrenci yurtları boşaltılarak buralara yerleştirilmişti.

Öğrencilerin gece geç saatlerde yurttan çıkarılması sonrası başlayan uygulama kapsamında şimdi de Kızılay emekçilerine dayatmada bulunuluyor.

Yurtlarda bulunan umrecilere yemek dağıtım işinde çalıştırılan Kızılay emekçilerine herkesin burada sırayla görev alacağı söylendi.

Kurum çalışanları, göreve gönderilenlere sadece bone, maske ve önlük sağlandığını, bunun dışında hiçbir sağlık önlemi alınmadığını aktardılar.

Kızılay emekçileri dayatmaya tepki gösterirken, bu durumun salgının yayılmasına da yol açabileceğinden endişeli.

(SOL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder