Allah kimseyi Cumhur İttifakı ortaklarının şu an içinde bulduğu duruma düşürmesin.
Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Birbirinin himmetine
muhtaç iki partinin oy toplamı da yüzde 50’yi bulamadığı için, gün aşırı
manevra üstüne manevra yapıyorlar. Küçük ortak MHP’nin lideri üç ay
önce “Dön evine, bitsin bu çile” dediği partinin genel başkanına bir ay
sonra “Projedir, figürandır, kripto damarın ta kendisidir” diyebiliyor.
Cumhurbaşkanı, yeni anayasa hazırlığı için “Tüm siyasi partiler bu sürecin
içinde yer almalı” diye çağrıda bulunuyor, bu konuşmanın üzerinden iki hafta
geçmeden küçük ortağına kurultay jesti yapmak için HDP’ye kapatma davası
açtırıyor.
HDP’ye kapatma davası açılmasının hukuki değil, siyasi bir eylem olduğuna kuşku yok. Ancak siyasi körlüğe düçar olan Cumhur İttifakı, bu hamle ile kendi ayaklarına ateş ettiklerinin ayırdında bile değil. CMKP’nin içten ele geçirilmesi ve ismini değiştirmesiyle Türk siyaset tarihinde yerini alan MHP, Soğuk Savaş döneminde komünizm tehdidine karşı mücadele ile görevlendirilmişti.
12 Eylül’de diğer partiler gibi kapatılan MHP’nin devamı olarak kurulan MÇP’nin oy oranı, komünizm tehlikesi ortadan kalkınca, barajı aşacak düzeye ulaşamadı. TBMM’ye temsilci sokabilmek için RP ve Aykut Edibali’nin partisi IDP ile seçim ittifakı yapmak zorunda kaldı. Ta ki PKK terörünün tırmandığı 1990’lara kadar. MÇP’nin yerini alarak yeniden faal hale gelen MHP, bu kez PKK terörüne karşı çekim merkezi oldu. 1980 öncesinde sola karşı sokak savaşı veren MHP, PKK’yi sokakta bulamadığı için, siyasi temsilcisi olarak gördükleri HEP ve onun devamı sayılan Kürt partilerine karşı konumlandırdı kendisini. Her kapatma davası ile adı değişen bu partiler var oldukça, MHP de karşı kamptaki seçmenin desteğini alarak varlığını sürdürebildi. Şimdi HDP de kapatılırsa MHP seçimlerde hangi argümanı kullanacak, doğrusu merak ediyor insan. HDP yaşayacak ki MHP de yaşasın. Bu sayede Devlet Bey de koltuğunu korusun.
DEVLET YENİ DUYMUŞ
Ha, iktidar ortakları HDP’yi kapatarak Kürtlerin sokağa dökülmesini, muhalefet partilerinin birbirine girmesini de düşünmüş olabilir. Ama Kürt seçmen de bu sürede hayli deneyim kazandı. Sokağa dökülmenin bir sorunu çözmediği gibi her dönem iktidarın ekmeğine yağ sürdüğünü gördü. Şen ortakların bir hesabı da HDP seçmeninin seçimi boykot etme ihtimali olabilir. Bence bu olasılığa güvenmeleri hata olur. Zira HDP seçmeni stratejik oy kullanan bir kitle. Baraja takıldıkları dönemlerde bile bağımsız temsilcilerini seçip Meclis’e gönderebilen, son yerel seçimlerde “önder” dedikleri Öcalan’ın çağrısına rağmen sandığa gidip iktidarı cezalandıran bir kitleden söz ediyoruz.
HDP hakkında kapatma davasının yedi yıl önce vuku bulmuş olayların gerekçe gösterilerek açılması, elbette ki seçime yönelik bir hamle. Yoksa şu anda yurtiçinde PKK terörü neredeyse durma noktasına gelmiş. Bulundukları bölgelerde başını dışarı çıkaramaz durumdaki militanlarının sayısının 300’ün altında olduğunu bizzat İçişleri Bakanı Soylu açıkladı. Hendek olayları sırasında kapatma davası açmayan devletin, İsa hesabını yüzlerce yıl sonra gördüğü Museviye soran Hıristiyan gibi davranmasının başka açıklaması olamaz. İddianamede, HDP mitinglerinde, kongrelerinde ve parti binalarında Öcalan posterlerinin asılması da suç delili olarak konulmuş. Açılım sürecinde Öcalan’ın mektubunun devletin izniyle okunduğu Diyarbakır Meydanı’ndaki posterler ünlü Türk büyüklerine aitti herhalde.
ATEŞE RUFAİLER, SEÇİM İŞİNE BAHÇELİ KARIŞIR
Kapatma davası ve “Andımız”ın yasaklanması nedeniyle siyasiler ve meslektaşlarımız birbirlerine “Erken seçim yolda mı” sorusunu yöneltiyor. Bence erken seçimin olup olmayacağını yanlış kişilere soruyorlar.
Bektaşinin biri, içkinin yasaklandığı IV. Murat döneminde zaptiyelere cebinde dolu şişesiyle yakalanır. Zaptiyebaşı, hınzırca gülümseyerek Baba Erenler’e sorar:
- Erenler bu şişede ne var?
- Su var efendi, başka ne olacak?
- Ver bir koklayalım bakalım su muymuş?
Bektaşi çaresiz şişeyi uzatırken
- Rakı ol ya mübarek! demiş.
Güya kerametiyle suyu rakıya çevirdiğini göstererek yırtacak.
Zaptiyebaşı biraz ötede yanan bir evi göstererek
- Kerametin varsa şu yangını söndür de görelim, der.
Boynunu büken Bektaşi,
- Yok erenler, bizim hükmümüz bunadır. Ateş işine Rufailer karışır, demiş.
Erken seçim işi de Devlet Bahçeli’nin alanına girer. Onun dışında seçimin ne zaman olacağını bilen çıkmaz.
Miyase İlknur / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder