Kıbrıs Vadisi’nin statü değişikliği yörede uzun yıllardır devam eden taş ocakları faaliyetlerinin artacağı endişesini de güçlendiriyor. TMMOB Mimarlar Odası karara karşı iptal davası açmıştı.
Ankara şehir merkezi sayılan sınırların içerisinde yer alan Kıbrıs Vadisi’nin koruma statüsünün düşürülerek madencilik ve imar faaliyetlerine açılmasına karşı tepkiler sürüyor. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi karara karşı iptal davası açarken, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, vadinin “Kesin korunacak hassas alan” statüsünde olması gerektiğini dile getirdi.
BAKANLIK VADİNİN KORUMA STATÜSÜNÜ KALDIRDI
Ankara Mamak ilçenin güney doğusunda yer alan Kıbrıs Vadisi, Samsun Yolu üzerindeki Kıbrıs Mahallesi sınırları içinde yer alıyor. Vadi, Elmadağ kayak merkezinin bulunduğu yamaçtan başlayarak ve güneydoğu-kuzeybatı yönünde yaklaşık 8 kilometre uzanıyor. 6 kilometrelik bir alanı kaplayan vadi tabanında Kıbrıs Deresi akarken, vadinin derinliği 250-400 metre arasında değişiyor. 2020 yılının son ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararı ile vadinin “1. derece doğal sit-mutlak koruma alanı” statüsü “nitelikli doğal koruma alanı” ve “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak değiştirildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi bu statü değişikliğinin vadinin kentsel ekolojide yer aldığı varlık değerlerini tehdit edeceğini belirterek, Ankara’nın geleceği açısından yaşamsal önemde olduğu gerekçesiyle bu statü değişikliğine karşı dava açtı.
ARKEOLOJİK SİT SINIRI KÜÇÜLTÜLEREK TAŞ OCAĞI AÇILDI
Kıbrıs Vadisi’nin bu statü değişikliği yörede uzun yıllardır devam eden taş ocakları faaliyetlerinin artacağı endişesini de güçlendiriyor. Kıbrıs Vadisi’nde jeolojik çalışmalar yürüten Tıbbi Jeoloji Uzmanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Eşref Atabey ile vadi ile ilgili bu son statü değişikliğini konuştuk. Atabey, Kıbrıs Vadisi’nin 1995 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiğini, 1996 yılında ise aynı bölgenin doğal sit alanı korumasına da alındığını aktardı. 2004 yılında vadinin arkeolojik sit alanının daraltıldığını belirten Atabey, bu tarihten itibaren vadi koruma alanı sınırında birçok taş ocağı işletilmeye başlandığını dile getirdi. Atabey, bu gelişmelerin ardından Kıbrıs Köyü Dayanışma Derneğinin talebiyle vadide 2004 yılında uzmanlardan oluşan bir ekibin incelemelerde bulunduğunu ve vadinin jeolojik önemiyle ilgili bir rapor hazırladığını ifade etti.
VADİ BÖLGENİN SU DEPOSU
Vadinin jeolojik yapısı itibariyle adeta bölgenin su deposu olduğunu belirten Atabey, “Taş ocaklarının faaliyetleri devam ettiği sürece su hazneleri olan kireçtaşı blokları yok olacak ve sonunda su da olmayacaktır” dedi. Vadinin İç Anadolu iklim yapısına uygun bitki türlerinin yanı sıra, Karadeniz Bölgesi iklim yapısına özgü bitki türlerini de barındırması bakımından önem kazandığını belirten Atabey, “Ormanın bir bölümünün de içinde yer aldığı Kıbrıs Vadisi sit alanında 624 bitki taksonu bulunduğu ve bunlardan 67 bitki türünün endemik olduğu belirlenmiştir” dedi.
ANKARALININ NEFES ALMASI İÇİN VADİYE İHTİYACI VAR
Kıbrıs Vadisi’nin statü değişikliği ile madencilik, taş ocakçılığı ve imar dahil her türlü faaliyetlere açık hale gelme anlamına geldiğine işaret eden Atabey, bu kararın iptal edilerek vadinin “kesin korunacak hassas alan” statüsüne alınması gerektiğini dile getirdi. Atabey, “Toros Dağlarındaki, Munzur Dağlarındaki devasa vadilerle kıyaslandığında Kıbrıs Vadisi sıradan görülebilir. Ancak jeolojik, jeomorfolojik, flora özellikleri yanında, Ankara şehir merkezinde oluşu, insanların nefes alabilecek bu gibi alanlara ihtiyacı olması düşünüldüğünde önemini daha da arttırmaktadır” diye konuştu.
ANKARA ARMUDUNUN VERİMİ NEDEN DÜŞTÜ?
Tıbbi Jeoloji Uzmanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Eşref Atabey, vadide faaliyet gösteren taş ocaklarının birçok zararları olduğunu ve faaliyetlerini halen sürdürdüğünü kaydeden Atabey, “Vadinin yukarısında bulunan taş ocaklarından kaya kütleleri yuvarlanmakta, moloz ve taş parçaları vadiye akmakta, dereyi ve vadi çevresindeki tarım alanlarını kirletmektedir. Ocaklarda önceki yıllarda açık patlatma yapılırken, şimdi derin patlatma yapıldığı bilinmektedir. Bu derin patlatma, su kaynakları yönünden daha tehlikeli bir durumdur” dedi. Atabey, taş ocaklarının yol açtığı tozun canlılar ve özellikle de bitkiler üzerinde olumsuz etki yaptığını belirterek, alanda yetiştirilen Ankara armudunun veriminin düşmesinde, bu toz ve duman bulutunun etkili olduğunu dile getirdi.
ÖNERİLER
Atabay Kıbrıs Vadisi’ne yönelik önerilerini şu şekilde sıraladı;
1 -Ankara’nın merkezinde jeolojik yapılar ve oluşumları ile Kıbrıs Vadisi “jeoloji parkı”olma özelliğini taşımaktadır. Bu özelliği dikkate alınmak suretiyle bir “jeoloji parkı”ya da “jeoloji sit alanı”olmalıdır.
2 -Kıbrıs Vadisi’nin doğal sit alanı konumu devam ettirilmelidir.
3 -Bununla birlikte vadi içindeki tarihi değerler korunmalıdır.
4 -Vadi içerisinde madencilik faaliyetine izin verilmemelidir.
5 -Mevcut mıcır, kireç ocağı vb. şantiyeleri vadi yakınına sokulmamalı, vadiyi tehdit eden işletmelerin faaliyetlerine son verilmeli, maden yasası uyarınca terk edilen ocaklar eski konumuna getirilmelidir.
6 - Özellikle vadinin jeolojik, jeomorfolojik özellikleri, flora zenginliği dikkate alındığında, Ankara’daki üniversite öğrencilerinin teorik bilgilerini pekiştirebilecekleri uygulama alanı olarak mükemmel bir konumu bulunmaktadır.
7 - Ayrıca, halkın yararlanabilmesi için peyzaj mimarları, jeoloji, biyoloji, orman, vd. ilgili disiplinlerce çalışma yapılarak, yürüme yolları, bilgilendirici panolar düzenlenerek, bir sistem dahilinde, denetim altında çeşitli aktiviteler için hizmete açılması önemlidir.
8 - Taş ocaklarına işletme ruhsatlarının verildiği yıllara göre, günümüzde taş ocakları Ankara kent merkezi yerleşim alanı içinde kalmıştır. Yerleşim alanı içinde oluşu, su kaynaklarına, çevreye verdiği zararları düşünüldüğünde, 1990 ve 2000’li yıllarda öngörülen kamu yararı günümüzde ortadan kalkmıştır.
Özer AKDEMİR / Evrensel
Fotoğraflar: Dr. Eşref Atabey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder