(1)-Emperyalist çağda futbol paylaşım savaşı.(İSMAİL SARP AYKURT)
(2)-TKP Genel Sekreteri'nden 'Avrupa Süper Ligi' yorumu.
(3)-Efsane futbolcu Prekazi'yle Avrupa Süper Ligi'ni konuştuk.(YAVUZ KARAMAHMUTOĞLU)
(4)-Futbolda yeni tartışma: Nedir bu Avrupa Süper Ligi?
***
(1)-Emperyalist çağda futbol paylaşım savaşı.(İSMAİL SARP AYKURT)
Futbolun paylaşım savaşında yeni konjonktür, bir burjuva hizbiyle soğuk savaştan sıcağına geçtiğimizi işaret ediyor. Değişmeyen şey ise futboldaki emek cephesinin hâlâ örgütsüz ve güçsüz oluşudur.
Yanlış hatırlamıyorsam, Tunus takımı Club Africain ile Paris Saint Germain (PSG) arasında oynanan bir hazırlık karşılaşmasında Tunuslu futbolseverlerin ellerindeydi büyücek bir pankart... “Created by the poor, stolen by the rich” (Yoksullar yarattı, zenginler çaldı) yazıyordu futbola gönderme yaparak ve haklılardı Tunuslu futbolseverler.
Kapitalizmde futbolun yoksullarla, onlara “umut tacirliği” yapmak ve gerçekleşmesi zor vaatler sunmaktan dışında bir işi kalmamıştı.
Kendini var edenlerden kopuşunu çoktandır yapan futbol kapitalizmi, şimdi de “futbolun elitleri” arasındaki bir paylaşım savaşına öncülük ediyor.
Futbolun paylaşım savaşında son kıvılcım
Yeni gündeme gelen “Avrupa Süper Ligi” tartışması futbolun egemenleri içerisinde bir yarılma yaratacak cinsten. Çünkü Avrupa’nın majör liglerinde yer alan önemli futbol kulüplerinden 12’si kendi “özgürlük alanlarını” inşa etmeye başladılar. Bu, başlı başına FIFA ve UEFA tasallutuna meydan okuma gibi görünse de bu “beklenen darbenin” endüstriyel futbolun paydaş ve aktörlerinin kendi aralarındaki bir didişme olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Zaten çok uzun zamandır futbol liglerindeki eşitsizlik sürerken, futbolun hatırı sayılır tüm turnuvalarında da “elit takımlar” hüküm sürerken, bir kartelleşme neden anormal oluyor?
Bu anlamda durum hiç de bir “sapma” gibi durmuyor. Rotası çoktandır bizden uzaklaşmış bir olguyu tariflerken nedense yeniymiş gibi görmek, kurtulamadığımız alışkanlıklarımızdan biri olarak öne çıkıyor.
Tuğrul Akşar bu döneme “endüstriyel futbolun en üst aşaması, Finansal Futbol” diyor. Ben, emperyalizm çağı ve futbol kapitalizmi demeyi tercih ediyorum.
İçerikleri benzerdir, durum ortadadır.
Futbolun dağılma/çökme emareleri verdiği bir süredir ortaya çıkmıştı. Zaten saptanamayacak gibi değildi ve süreç salgın nedeniyle de hızlandı. Bilmediğimiz tek şey, dağılmanın hangi saiklerle ortaya çıkacağıydı. Şimdi, Avrupa Süper Ligi çıkışı ile ortaya çıkan şey, futbolun dağıldığının ama bunun bir savaşa, çatışmaya dönüştüğünün kanıtıdır ve malumun ilanıdır.
Ayrıca bunun ilanı için basın açıklaması gerekmiyor. Soğuk savaş, sıcağa dönmüştür.
Futbol hizip ve kartelleşme de ne demek oluyor?
Burada bir kaç cepheden bahsetmek ve duruma ihtiyatlı yaklaşmak gerekli. Bunlardan birisi, ekonomik kaygılarını başa yazan Avrupa’nın kalburüstü takımlarının kendi girişimlerini kurmaları ve buradan elde edecekleri ciddi kârı nasıl bölüşecekleri konusudur.
İlginçtir, kendi aralarında da çelişkiler olan bu kulüpler kendi içlerinde hamlelerine itiraz eden kişiler olsa da bu kararlarında ısrarcılar. Yeni değildir ve salgın bu eğilimi güçlendirmiş, ivmelendirmiştir. “Gerekirse kendi dünya kupamızı yaparız” diyen Real Madrid başkanı aslında ve zaten kendi hegemonyasını kurduğu liginde oynamaktadır!
Bu oyuna şimdi de “mağduriyetler” eklenmiştir.
Açıklamadan hemen önceki futbolda amansız bir servet birikimi, merkez ve çevre ligler arasında uçuk eşitsizlikler haksız rekabet vardı. Bu başka boyutlarıyla devam ediyor olacak. Real Madrid başkanının salgın öncesinde de bahsettiği bir modellemedir bu. Yeni sistemle gelirlerin iki katına çıkacağı, daha çok tekelin denklemin içerisine gireceği aşikârdır ve bu gündem çoktandır futbol kurumları nezdinde gündemdedir.
Önemli değil. Bu yeni kapitalist arayış, futbolun açmazlarının getirdiği bir son raddedir. Para arttıkça para sevgisi de pekâla artmaktadır. Futbol kapitalizmin varoluş nedeni budur ve bu organizasyon, futboldaki mali çöküşün basıncını azaltmak ve mümkünse aşmak için tasarlanmıştır.
Futbolda romantizmin kendisi romantiktir
Şimdi sıra bu organizasyonda yer almak için “lobicilik” faaliyeti yapacak Türkiyeli futbol kulüplerindedir. The Sun gazetesinin verdiği habere göre, bu takımlara Türkiye’den Galatasaray, İskoç Celtic, Hollanda ekibi Ajax ve Sırp kulüp Kızılyıldız da çağrılmanın eşiğindedir. Alman takımlar Bayern Münih ile B. Dortmund ise bu çıkışa red yanıtı vermişlerdir.
United’lı eski futbolcu Gary Neville’in futbol romantizmine meyleden çıkışı tarihsel olarak hasarlıdır. Neville, “Tüm İngiliz kulüpleri için Avrupa Süper Ligi için alınan kararı şok edici buluyorum. Asla yalnız yürümeyeceksiniz diyorsunuz, halkın takımı olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Manchester United işçiler tarafından kuruldunuz” diyor.
Galiba işçi kökenli oluşlarımız yeni aklımıza geliyor. Şuanki fotoğraftan öyle bir anlam çıkıyor ki bu kararla işçilerin elindeki futbol dünkü “Avrupa Süper Ligi” kararıyla elimizden alındı sanıyorsunuz.
Piyasanın aktörleri: Ne hizip ne FIFA...
Bu da bizi FIFA ve UEFA’yı desteklememiz gerektiği noktasına getirip bırakıyor. Kimse FIFA’nın yeni planladığı reformlarla neler hedeflediğini, çifte standartlarını, haksız uygulamalarını, ‘yönetememesini’ gündeme getirmiyor ve bu çıkışın arka planında nerede yer aldığını düşünmüyor. Olası pazarlıkları da gözardı etmiş oluyor.
Unutmadan, yolsuzluk, hırsızlık ve kalpazanlığın merkezi olmuş, Katar Emiri destekçisi ve Katar sevdalısı, araştırmacı gazeteci Andrew Jennings’in eski başkan Sepp Blatter’i “mafya babası”, FIFA’yı da “suç örgütü” olarak topa tuttuğu FIFA’dan ya da küçük kardeşi UEFA’dan bahsetmiyor muyuz?
Piyasanın futbola bu kadar zerk etmesinin sonucu “Avrupa Süper Lig” burjuva hizbidir.
Hangi takımların hangi kriterlere göre organizasyona katılacağı, kadın futboluna ne tür ek yükler getireceğini, hangi “burjuva kulübünün” neye göre dışarıda bırakılacağını da kapı dışarı etmemek gerekiyor.
Yeni hizip, kartelleşmeyi ve fakat çevredeki diğer aktörleri dışsal bırakmayı kafasına koymuş bir yeni futbol rejimine referans verirken yeni bir tartışmayı, “eşitsizlik evreninde eşitlik aramayı” tartıştırıyor olacak.
Futbolun bu şekilde, bu girişimle birlikte öleceğini söyleyenler için ise küçük bir haberim var.
Futbol zaten ölü. Ama belli ki cenazeyi bizim omuzlamamız gerekiyor.
Daha fazla gecikmeden ve hepsinden kurtularak...
***
(2)-TKP Genel Sekreteri'nden 'Avrupa Süper Ligi' yorumu.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, son günlerde çok tartışılan Avrupa Süper Ligi ile ilgili değerlendirme yaptı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Okuyan, "Emekçilerin kitlesel spor, eğlence ve sosyalleşme aracı olarak yola çıkan futbol, paranın egemenliği arttıkça çok şey kaybetti. Şimdi en zengin kulüplerle UEFA su başlarını kim tutacak kavgasına tutuşmuşken biz yine Metin Kurt'un izindeyiz: "Futbol borsada değil arsada güzel!" dedi.
***
(3)-Efsane futbolcu Prekazi'yle Avrupa Süper Ligi'ni konuştuk.(YAVUZ KARAMAHMUTOĞLU)
Futbolda Avrupa Süper Ligi krizi sürerken, ortaya atılan 'sorunların' futbolla ilgisi yok. Cevad Prekazi, futbolun gerçek sahiplerinin sözü nerede diye soruyor, 'futbol artık mafya işidir' diyor.
Bir dönem attığı gollerle milyonları ayağa kaldıran Prekazi, "Dünya bu haliyle bitik, her yerde devrimler olmalı" diyor.
Futbolun patronlar tarafından ele geçirildiğini söyleyen Prekazi, “futbol artık mafya işi oldu” diyerek her şeyi özetliyor.
İnsanlığın mutlu yaşamasının en önemli şey olduğunu vurgulayan Prekazi, "düzen değişsin, düzen gelsin" diyor.
İşte Cevad Prekazi’nin sorularımıza yanıtları...
'Zenginler daha zengin olmak istiyor'
Avrupa Süper Ligi kararı futbol dünyasına bomba gibi düştü. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zenginler daha zengin olmak istiyor. Tabii ki bu karar çok tehlikeli. Futbolu bütün dünya seviyor, sadece zenginler değil. UEFA ne karar verecek bilmiyorum. Ama bence büyük takımların kendilerine özel lig yapması çok kötü. Eğer UEFA bunlara evet derse futbol kaybolur.
UEFA bunlara dur diyebilir. Hayır derler, iş biter. Kimler oynayacak, nasıl oynayacak? Gerekirse kanun yapabilirler, cezalandırırlar ve onları UEFA’dan silebilirler. Bu adımın futbolla ilgisi yok. Patronların büyük kulüpleri, daha zengin olmak istiyorlar. Futbolda her şey belli artık, zaten her şey para oldu.
Şimdi kendi lehlerine durum olsun istiyorlar. Peki Avrupa’nın alt kulüpleri ne olacak? Süper Lig Güney Amerika’da olacak mı? Böyle lig olmaz!
Kim karar vermiş, Real Madrid. Real Madrid zaten kraliyetin kulübüdür. Onlar zaten her zaman Avrupa’da faşist Franko’yu kullanmışlar, o yüzden zaten büyük olmuşlar. O zamanlar Avrupa da gözlerini kapatmış. Bir yabancıya karşı onlar beş yabancıyla oynamışlar. Nasıl olur bu? Vermişler yabancı futbolculara pasaportları, oynatmışlar. Beş kere üst üste Avrupa şampiyonu olmuş Real Madrid. Sırf futbol değil, UEFA değil, politika da gözlerini kapatmış bu Franko'nun takımına.
'Futbol mafya işi oldu'
Kapitalist futbol, kapitalizmin mekanizmalarına uygun şekilde kendine yol arıyor. Futbolun tekellerinin kâr oranları düşünce böyle bir hamle geldi, sizce futbolun geleceği ne olacak? Ne görüyorsunuz? Genç sporcuların durumunu nasıl görüyorsunuz?
Bu karar uygulanırsa hiçbir yere gidemez. Kim soruyor antrenörlere, futbolculara, kimse. Bu işi kim yapıyor; patronlar. Futbol ayrılamaz dünya çapında, herkesin hakkı var. Herkes en iyi takımlarla karşılaşmak, oynamak ister. Diğer takımlar bu takımlarla da oynamak isterler. Düşünün bundan sonra örneğin, Barcelona’yı, Juventus’u, Real Madrid’i nasıl görecek. Sırf televizyon. Ayrıca taraftarlar da itiraz ediyor, edecekler. Lig kurulursa, bir gün geleceksiniz, Liverpool taraftarları stadyumu paramparça etmişler.
Ve Avrupa’ da bazı ülkelerde yetenekli futbolcular yok. Bakınız nereden, hangi ülkelerden genç çocuklarla sözleşme imzalıyorlar. Sırbistan’da, Balkan ülkelerinde, Güney Amerika ülkelerinde ekonomi rezil, çok küçük para verebiliyorlar. Mancester City Arap sermayesi, Paris Saint Germen Arap sermayesi, saymakla bitmez. Daha önceden söylemiştim, futbol tam mafya işi oldu. Çünkü büyük patronlar, menajerler her türlü kara para, vergi kaçırıyorlar, aklıyorlar. Artık futbolun zevki kalmadı. Televizyonu açıyorsun, şu futbolcu ne kadar, şu sponsor ne kadar, hep transfer konuşuyorlar, futbol konuşmuyorlar, transferler, transferler, transferler… Yok o kulüp şu kadar alacak, yok şu kulüp bu kadar alacak.
'Futbol patronların değil taraftarların'
Galatasaray'ın adı da konuşuluyor, bir şey söylemek ister misiniz? Ayrıca sadece başkanlar mı söz sahibi bu tip büyük kararlarda?
Galatasaray ve diğer kulüpler ekonomik olarak bu kulüplerin yanında denizde bir damla. Galatasaray ya da diğerleri bir şey fark etmez. Bunlar batı, İtalya, İspanya, İngiltere… Futbol patronların değil, taraftarların. Patronlar mı oynayacak futbolu. Futbol kimin içindir, kim geliyor stadlara. Kulüp olarak karar verilmedi, antrenörler karar vermedi, futbolcular karar vermedi.
'Umarım her ülkede, her yerde devrimler olur'
Daha önceki röportajlarınızda kapitalizm eleştirisi yapmanız çok dikkat çekti. Devrimci, solcu insanlardan ilham aldığınızı ifade ediyorsunuz. "Devrimler olacak" sözününüz çok heyecan vericiydi. Sizce dünyada durum nasıl şu an?
Dünya rezil. Berlin Duvarı ne zaman yıkıldı, dünya bitti. Şu ana kadar hiçbir şey yok dünyada o günden bugüne. Zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul oldu. Her ülkede oluyor, işçiler, işten atılıyorlar umurlarında bile değil, ne yiyecek, ne yapacak. Umut ediyorum ki dünyada bazı şeyler güzel olacak ki, herkes normal bir hayat yaşasın. Zenginliği kimse konuşmuyor, normal bir hayat olacak, evi olacak, işi olacak, sosyalizm gibi... Zaten öyle olmalıdır, çoğunluk memnun olacak. Kimse memnun değil. Patronlar da memnun değil çünkü hâlâ para istiyorlar, doymuyorlar ki, mezara mı gönderecekler o paraları. Umarım her ülkede, her yerde devrimler olur. Dünya bir düzelsin, düzen gelsin. Ne var ki şu an dünya sevgisiz, saygısız. Teknoloji nerelere gitti, ne kadar güzel yerlere gitti, bunun için mi gitti?
'Onun yolundan gidiyorum'
Son soru olarak dikkatimi çekti, WhatsApp fotoğrafınızda Che Guevara var?
Ben O'yum, her zaman onun yolundan gidiyorum. Dünya mutlu olmalıdır, insanlar mutlu olmalıdır, mutsuz değil. Şimdi bir hasta oluyorsunuz neyle hastaneye gideceksiniz, neyle. Hangi parayla, paran varsa gidersin, yoksa 'gittin', geçmiş olsun. Her ülkede özel hastaneler, ilaçlar pahalı, insanlar hangi parayla alacaklar o ilaçları, neyle, nasıl gidebilir özel hastaneye. Her şey para.
Röportaj için teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Ben de size teşekkür ederim. İyi çalışmalar.
***
(4)-Futbolda yeni tartışma: Nedir bu Avrupa Süper Ligi?
Avrupa Süper Ligi organizasyonu tartışmaların yeni odağı. Peki nedir bu Avrupa Süper ligi?
Bir süredir konuşulan ve salgın nedeniyle daha da sık dillendirilen ve bir “ihtiyaç” hâline geldiği söylenen Avrupa Süper Ligi organizasyonu, Avrupa’nın majör liglerinden kurucu takımların açıklanmasıyla tartışmaların odak noktası haline geldi.
20 takımlı bir lig olarak organize edilecek olan turnuvada 15 kurucu kulüp var bu kulüpler, organizasyona sabit bir şekilde katılım gösterebilecekler. 15 takımın dışında kalan 5 takım ise henüz içeriği ve planlaması açıklığa kavuşmasa da “performansa dayalı” olarak belirlenecek ve format bu şekilde uygulanacak.
15 kurucu üyenin 12’sinin belli olduğu organizasyona Fransız ve Alman takımların katılmaması dikkat çekici. Kurucu üyeler arasında yer alan 12 takım arasında İngiltere’den Arsenal, Manchester United, Liverpool, Chelsea, Manchester City ve Tottenham Hotspur olurken, İtalya’dan Milan, İnter ve Juventus, İspanya’dan ise Real Madrid, Barcelona ve Atletico Madrid bulunuyor.
Organizasyon formatı nasıl olacak?
Avrupa’nın majör üç liginden ağırlıklı olarak katılan takımlar arasında ise İngiliz kulüplerin ağırlığı da dikkat çekiyor. 15 kurucu üye olarak açıklanan ancak şimdilik 12’si bilinen listenin geri kalanının ise kısa zaman içerisinde açıklanması bekleniyor.
Avrupa Süper Ligi’nin henüz ortaya çıkan formatına göre, katılım sağlayacak 20 takım iki gruba ayrılacak ve deplasmanlı bir lig usülü uygulanacak. Buna göre oynanacak maçlar sonucunda grupları ilk 3 sırada bitirecek ekipler çeyrek finale yükselirken, 4 ve 5. sıradaki kulüplerin arasından çeyrek finalistleri ise play-off maçları belirleyecek. Çeyrek final maçları çift maçlı eliminasyon sistemine göre organize edilecekken, şampiyonluk çeyrek finalde oynanacak eleme turlarından sonra belli olacak.
Tasarlanan lig takvimine göre, Mayıs ayında şampiyonun belli olması beklenirken, takımlar kendi yerel liglerine devam edebilecek ve uzan vadede de bir Kadınlar Ligi kurulması gündeme gelecek.
Tepkiler artarken organizasyon neyi amaçlıyor?
Avrupa Süper Ligi fikrinin ortaya çıkışını hızlandıran etmenlerden birisi futbolun finansal durumlarının futbol kulüğlerine getirdiği ekonomik yük olarak görülüyor. Ancak bu durumu “bencillik” olarak gören ve Avrupa’nın futbol organizasyonlardaki kolektifliğini zedeleyeceğini öne süren FIFA ve UEFA başta olmak üzere, Premier Lig, İspanya Futbol Federasyonu, La Liga, Serie A yönetimleri ve federasyonlara Türkiye’den Kulüpler Birliği de eklendi ve “Bu talihsiz fikre karşı UEFA ve paydaşlarının yanındayız” görüşü paylaşıldı.
Juventıs Başkanı Agnelli’nin, kulübünün Avrupa Kulüpler Birliği’nden ayrıldıklarını ve “Süper Lig bizim geleceğimiz” açıklamasını yapması, Real Madrid başkanı Perez’in futbolcuların ve takımlardın futboldan men edilme tehditlerine karşı yaptığı “Hiç problem değil, gerekirse kendi dünya kupamızı oluştururuz” demeci futbolun paydaşları arasındaki krizin boyutlarını gösteriyor.
Bunun yanı sıra diğer kıtalarda yer alan ve FIFA’ya bağlı işgören CAF, AFC, CONCACAF, CONMEBOL ve OFC gibi futbol konfederasyonları da açıklama yaparak bu turnuvalara katılacak futbol ve futbolcuların FIFA’nın organize edeceği turnuvalrdan men edileceğini açıkladı.
Turnuvanın ana fikri ve muhtemel etkileri
Avrupa Süper Ligi organizasyonu, aslında çok açık bir şekilde bir ekonomik kaygılar zincirinin son halkası olarak devreye girmiş oluyor. Futbol endüstrisinin en temel kulüplerinin ekonomik bir çıkış yolu aradığı ve salgının da bu durumu pekiştirdiği bir döneme denk gelmesi şaşırtıcı olmaktan uzak.
NY Times’ın verdiği habere göre, Avrupa Süper Ligi’ne katılmaya kabul eden kulüplerin sadece katılım parası olarak 425 milyon dolardan daha fazla para kazanacağı iddiası ya da turnuvanın Amerikan tekel JP Morgan tarafından finanse edileceği ve kurucu kulüplere 3,5 milyar avro aktaracağı iddiası turnuvanın kuruluş misyonunu tam olarak açıklamış oluyor.
Durumun lige katılmayı kabul eden futbol kulüplerinin içerisinde, özellikle antrenörler düzeyinde bir kopuşa yol açtığı ve Boris Johnson gibi siyasilerin de olaya dair yorum getirdiği görülürse, bu durumun futbolu bir açmaza götüreceği, zıtlaşmaların ayrılıklara ve sert kopuşlara varacağı, rotanın ise bir “futbol savaşı”na doğru sürüklendiği izlenebilir.
(SOL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder