17 Nisan 2021 Cumartesi

Rusya’nın askeri olarak kuşatılması - Erhan Nalçacı / SOL

 Rusya sadece askeri olarak değil, Batı basınının içine yerleştirilmiş yalan makinası tarafından da kuşatılıyor.


Ukrayna Devlet Başkanlığına neden bir komedyenin seçildiği geçen hafta daha iyi anlaşıldı. Zelenski’nin Donbas’ta Birinci Dünya Savaşı siperlerini andıran görüntüler içinde ve basın eşliğinde güya keskin nişancılara hedef olmamak için zikzak çizerek koşması görülecek şeydi doğrusu. Bu NATO aparatçığının her türlü rolü oynamaya hazır olduğu anlaşılıyor!

Rusya sadece askeri olarak değil, Batı basınının içine yerleştirilmiş yalan makinası tarafından da kuşatılıyor.

Batılı liderler Nazi propaganda bakanı Goebbels’i aratmıyorlar. Donbas’a silah ve asker yığdıktan sonra Rus ordusu Ukrayna sınırına gelince, hep bir ağızdan, “Bu askeri hareketlilik kabul edilemez, hemen askerlerinizi çekin” diye bağırmaya başladılar. Propaganda makinasının parçası olarak Batı emperyalizmine bağlı ülkelerden Rus diplomatlar sınır dışı ediliyor.

Bölgesel bir kapitalist güç olarak Rusya böylesine büyük bir kuşatmayı hak ediyor muydu, diye sorulabilir. Rusya yalnız olsaydı, muhtemelen bu büyük eforla! karşılaşmayacaktı. Ancak emperyalist hegemonyayı alt üst eden Çin’i Sovyetlerden kalan askeri donanım ve deneyimi ile koruyunca bu saldırganlığa maruz kalmış gözüküyor.

ABD gerçekten Rusya ile savaşmaya niyetli mi, anlamak kolay değil. Belki sadece Rusya’yı Batı cephesine oyalayıp Pasifik cephesinden uzak tutmaya çalışıyorlar. Belki Rusya içinde iktidarı yıpratıp Batı yanlısı bir burjuva kliğine yol açmayı deniyorlar.

Ama ne olursa olsun, durum hiç iç açıcı gözükmüyor.

Soğuk savaştan bu yana en büyük NATO manevraları artık saklamaya ihtiyaç duymadan Rusya’ya karşı yapılıyor, Ege’de, Karadeniz’de, Baltık’tan Balkanlara bir askeri yığınak oluşturuluyor. soL okuru için söz konusu NATO manevralarına bir kez derli toplu bakmak yararlı olacak, daha sonrasını takip etmeyi kolaylaştıracaktır.

NATO’nun geçen yıl ve bu yıl Rusya’yı kuzeyden ve güneyden kuşatmak üzere soğuk savaştan bu yana en büyük sayılabilecek askeri manevraları uygulamaya soktuğu görülüyor. Geçen yıl yapılan Avrupa Savunucusu-2020 (Defender Europe-2020) Kuzey Avrupa, Baltık ve Orta Avrupa’dan Rusya’ya bir saldırı mizanseni üzerine kurulmuştu. ABD’den büyük miktarda asker ve askeri teçhizatın Avrupa’ya hızlı transferinin nasıl yapılacağını sınamak bu manevranın başlıca hedeflerinden biriydi. 

Avrupa Savunucusu-2021 ise bu yılın Mayıs ve Ağustos ayları arasında gerçekleştirecek. İçinde Türkiye’nin de olduğu 27 ülkeden katılımla Rusya’ya güneyden, Balkanlardan, adı konmasa da Karadeniz’den saldırılmasının bir simülasyonu gerçekleştirilecek. Tatbikatın başlamasına haftalar kala şimdiden Yunanistan, Romanya gibi ülkelere ve Ege denizine büyük bir askeri yığınak yapıldığı görülüyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin de dâhil olduğu gerilim ancak bu askeri yığınağın üstünü örtmeye yaradı.

Aşağıdaki harita; manevranın yapılacağı Yunanistan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Estonya, Almanya, Macaristan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Polonya, Romanya ve Slovenya’daki 30 ayrı yeri içeriyor. Bu NATO  haritası Türkiye’yi ve Karadeniz’i silmiş gözüküyor ve bu durum basın tarafından Türkiye’ye bir mesaj olarak sunuldu. Ama aslında Montrö nedeniyle şimdiden gösterilmeyen gizli bir niyeti saklıyor olması çok daha muhtemel. Ayrıca Avrupa Savunucusu-2021’in şöyle bir özelliği de var: NATO üyesi olmadıkları halde Bosna-Hersek, Kosova, Moldavya, Ukrayna ve Gürcistan bir fiili durum yaratılarak manevraya dâhil ediliyor.

Avrupa Savunucusu-2021 NATO askeri manevrasının NATO tarafından sunulan haritası.




















NATO yetkilileri askeri personelin yanı sıra bu kadar çok askerin ulaşımının, yemeklerinin, enerji ihtiyaçlarının karşılanması için çok daha büyük bir sivil katılımı savaş hazırlığının parçası olarak görüyorlar. İronik olarak özelleştirmelerden şikâyet ediyorlar, her şey devletin elindeyken bu işler daha kolay oluyormuş!

Müttefikler yani Batı emperyalizminin üyeleri ve işbirlikçileri 2016’da “Dirençliliği Artırma Taahhüdünü” imzalamışlar. Burada hepsini sıralamayacağımız 7 madde var; kesintisiz taşımacılık sistemleri, kesintisiz yiyecek ve su arzı vb.. Ama bir madde önemli, çünkü işçi sınıfını anıyor: “Kontrol altında tutulamayan kitlesel hareketlerle başa çıkılması”. Eğer işçi sınıfı bu haksız savaşa katılmayı reddederse “başa çıkılacak”.

Son olarak aşağıdaki tarihsel haritaya göz atarak bu yazıyı tamamlayalım. Harita 1941’de İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin siyasi coğrafyadan silinmesini amaçlayan Barbarossa Harekâtını gösteriyor. Sovyetler Birliği’ne Almanya ve müttefiklerinin 4,5 milyon asker ve 600 bin kadar askeri araçla kuzeyden ve güneyden nasıl sarmalayıp saldırdığına işaret ediyor. Yukardaki NATO haritası ile benzerliğine bir kez bakın.


3000 km’lik bir hat üzerinden Nazi ordularının 1941’de saldırısını gösteren harita.












Nazi saldırısı ile NATO’nun Sovyetler Birliği’ne düşmanlığının arasındaki süreklilik çok tartışıldı ve belgelendi. Nazi ordularının ABD işgal bölgesinde dağıtılmaması, generallerinin orduda ve istihbaratta kullanılması vb.. Ancak sürekliliği sağlayan biçimsel bir faşist rejim değil, büyük şirketlerin, tekellerin emekçi sınıflara düşmanlığıydı.

Şimdi karşı tarafta sosyalist bir ülke yok ama Batı emperyalizminin doların egemenliği, asalakça bir sömürü sisteminin dayatılması ve kurdukları insanlık dışı düzende baskın rollerinin devamı için haksız bir savaşı ve en nihayet bütün dünyada emekçi sınıflara saldırmayı planlamaları var.

Erhan Nalçacı / SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder