Raşid Dostum’a ABD kuklası Afgan hükümeti tarafından geçen yıl Mareşal unvanı verilmesi ABD sonrası yeni rollere hazırlık olarak görülebilir. Türkiye’nin talip olduğu rolle çakışıyor bu durum.
Türkiye sermayesinin ABD’nin Afganistan’da boşalttığı yeri almaya niyetlendiğine geçen hafta değinmiştik.
Geçenlerde ABD’li bir heyet Türkiye’nin Kabil Havalimanının kontrolüne talip olmasından sonra Ankara’ya gelip görüşmeler yaptı. Eğer anlaştılarsa Afganistan bir süre sonra Türkiye için tali bir gündem olmaktan çıkıp üst sıralara yerleşmeye aday gözüküyor.
Öte yandan Afganistan’ı uzaktan kavramak kolay değil, karmaşık bir süreç ve denkleme sahip. Bu süreci ve Türkiye’nin olası rolünü daha iyi kavramak için bugün ibret verici bir kişiliği konu edeceğiz: Afganistan’ın Özbek kökenli siyasi figürü Raşid Dostum.
1953’te Afganistan’ın kuzeyinde doğan Raşid Dostum Sovyetler Birliği’nin Afgan halkıyla dayanıştığı yıllarda kurduğu bir doğalgaz fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. Lider özellikleri kendisini o yıllarda gösterdi ve fabrikada sendika yöneticisi olarak yükseldi.
ABD önderliğinde Suudi Arabistan başta olmak üzere gerici ittifak devletleri saldırıya geçtiğinde Dostum askeri bir lider olarak ortaya çıktı, Afgan Demokratik Cumhuriyeti ve Sovyet ordusunun yanında cihatçılara karşı savaştı. Özbek milisler bir süre sonra düzenli ordunun bir parçası oldular ve 53. Piyade Tümeni olarak adlandırıldılar.
İnsanın insanı sömürmesine karşı mücadeleye dayanan sosyalizmin bu sürece katılan insanları temiz tutan, kirlenmekten koruyan bir özelliği vardır. Böyle bir mücadele ilkelere dayanır ve bu ilkeler korunup geliştirilir. Örneğin, uyuşturucu ticareti yapan bir reel sosyalist ülke yoktur tarihte. İlkeler savaşta da geçerlidir. Halka eziyet eden, cinsel suçlara meyilli veya esirlere kötü muamele yapan askerler cezalandırılırlar.
Sosyalizmin geçen yüzyılın sonunda geri çekilişi ilkeleri de ortadan kaldırdı. Raşid Dostum’un yaşamının geri kalanını bu şekilde okumak gerekiyor.
Sovyet Ordusu Afganistan’dan çekildikten sonra Afganistan Demokratik Cumhuriyeti 1992’ye kadar yaşadı. Önce halkçı Cumhuriyeti koruyan Raşid Dostum bir süre sonra taraf değiştirdi ve karşı devrimin saflarına katıldı. Yeri gelince cihatçılarla iş birliğini de içeren son derece kaypak ve ilkesiz bir rol üstlendi. Afganistan Milli İslami Hareketi Partisini kurarak aşağıdaki haritada görülen Mezar-ı Şerif bölgesinde kendi hegemonyasını inşa etmeye başladı. Afganistan’da siyasi mücadele büyük ölçüde eroinden elde edilen gelirin nasıl pay edileceğine dayanıyordu.
Raşid Dostum’un Türkiye burjuva siyaseti ile yakınlığı ve macerası bundan sonra başladı. Ancak 30 yıla yayılan bu dostluğun durağan bir ilişki olduğu sanılmamalıdır. Aksine son derece dinamik bir çürüme sürecine işaret ediyor. İki aktör de sonsuz bir düşme süreci yaşamış, birbirleriyle tokuşa tokuşa ilkesizlik çukurunda tutunacakları bir yer bulamamışlar, giderek daha derine pisliğe batmışladır. Dolayısıyla Raşid Dostum’un hikâyesi Türkiye sermayesinin de hikâyesidir.
Dönekliğinin ta başında 1992’de Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Raşid Dostum’a Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı esnasında Cumhurbaşkanlığına bağlı makam aracı verilmiştir.
Çiller döneminde uyuşturucu parasının nasıl paylaşılacağı müzakere edilmiştir.
Kendi dükalığında zalimliği ile tanınan Raşid Dostum’un insanları ceza olarak tankla ezdirerek öldürmesi veya askerlerinin işlediği cinsel suçlar bu dostluğa engel olmamıştır.
ABD’nin Afganistan’ı işgalinden sonra tahmin edileceği gibi Raşid Dostum ABD müttefikidir. Bu dönemde işlediği suçlar ABD’ye yakışmaktadır doğrusu. 2001’de esir alınan binlerle ifade edilen Taliban yanlıları sevk edilmek için bindirildikleri araçlarda havasızlıktan can çekişe çekişe öldüler ve toplu mezarlara gömüldüler.
Eğer Raşid Dostum ABD dostu olmasaydı, şimdi çoktan hapisteydi veya dünyanın bir numaralı savaş suçlusu olarak kırmızı bültenle aranıyordu.
Ama başı ne zaman derde girse Türkiye’ye sığındı. ABD hegemonyasındaki Afganistan içi siyasette rakiplerini kaçırdığı, işkence yaptığı ve hatta cinsel olarak aşağıladığı suçlamalarıyla karşılaşan Dostum 2017’de bir kez daha Türkiye’ye gelerek devlet koruması altında yaşadı. Yeri gelince özel uçakla kaçırılıp Türkiye’ye getirildi.
Muhtemelen ABD ve Türkiye Raşid Dostum’u sadece Afganistan denklemi içinde değil, Özbekistan’ın Batı emperyalizmine yakınlaştırılması sürecinde de kullanıyorlar, ama bu konuya girmeyeceğiz bu yazıda.
Aşağıdaki fotoğrafta geçen sene yaptığı ziyarette Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile gözüküyor.
Bu fotoğrafta izlenen Raşid Dostum’un madalyalarının bir kısmı Narkotik Şube tarafından takılmış olabilir, ancak diğerlerinin bir kısmını biliyoruz. Aşağıdaki fotoğrafta işgalci ABD birliklerinin komutanı General Scott Millar’in madalya takışı görülüyor.
Raşid Dostum’a ABD kuklası Afgan hükümeti tarafından geçen yıl Mareşal unvanı verilmesi ABD sonrası yeni rollere hazırlık olarak görülebilir. Türkiye’nin talip olduğu rolle çakışıyor bu durum.
Eğer Sovyetler Birliği ayakta kalsaydı ve Afganistan’da sosyalizmin kuruluşu gelişerek ilerleseydi, Raşid Dostum belki adını bilmediğimiz ama kendi ülkesinde tanınıp sevilen bir emek kahramanı olarak anılacaktı.
Türkiye sermayesi ise tam boy ABD’ci olmasaydı, kamuya ait mülkü çirkin ve doymaz bir iştahla yalayıp yutmasaydı belki bu kadar pisliğe batmayacaktı.
O zaman iki ülkenin mafyalaşmış, çürümüş siyasetleri tarih içinde böylesine tokuşup durmazlardı.
Erhan Nalçacı / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder