Ukrayna halkından çalınanlar, Bodrum’un bir cennet köşesini daha mahvetmiş bir inşaatçının cam ve çeliğinin arasında eriyip gitti. Dünyaya ihraç edebildiğimiz yegâne “cazibe” buydu işte!
AKP’nin elinde de inşaatın rolünühakkıyla oynadığını söylemek lazım: Rant yarattı; yandaşa servet transferi sağladı;yolsuzluğu ve rüşveti kurumsallaştırdı; üstüne “milli suçluların” yanında, başkasının pisliğinide temizledi. Nasıl mı?
İşte size Ukrayna’da yolsuzlukla suçlanan üst düzey bir bürokratın milyonlarca Euro’yu Bodrum’da aklamasının hikayesi. Belgelerden, yabancı suçluların Türkiye’yi nasıl bir “vadedilmiş cennet”olarak gördüklerini de okuyacağız.
***
2017 yılının Ekim ayında, Ukrayna’nın Vinnytsia kentindeki bir vergi memurunun evine yapılan baskında, araba ithalatçılarına ait evraklarla beraber plastik poşette gizlenmiş 100 bin dolar nakit bulundu. Savcılar soruşturmayı derinleştirdikçe, rüşvetin multi-milyon dolarlık bir organizasyonun parçası olduğunu keşfettiler. Gümrüklerde kurulmuş rüşvet tezgahıyla binlerce kullanılmış kamyonet kaçak yoldan ülkeye sokulmuş; off shore şirketleri üzerinden yapılan ithalatın parası da aynı yoldan çıkarılmıştı.
İşin ucu kısa süre önce Ukrayna Devlet Mali Servisi’nin başkan yardımcılığına atanan Miroslav Prodan’a uzanıyor, gazeteciler bürokratın kapısına dayanıyordu.Kariyerli bir bürokrattı Prodan. Ülkede gümrük devrimi sayılan otomasyon ağını yerleştirmişti. AB toplantılarında örnek gösteriliyordu. Savcılar para akışını belirlemişlerdi ancak Prodan’la direkt ilişkisini çözemiyorlardı. O bağlantı 2021 yılında, Pandora Papers patlayınca ortaya çıkacaktı.
Yine de Prodan’ın geliriyle hayli orantısız duran lüks mülkler tespitedilmiş ve2018’de tutuklanmıştı. Ne var ki 2019’da “haksız zenginleşmeyi suç sayan” yasanın değişmesiyle tahliye edildi.
Pandora Papers olarak anılan 15 milyondan fazla off shore belgesi sayesinde biz de Türkiye’deki 220 patronun paralarını kaçırdığını, Londra’da mülkler aldıklarını filan öğrendik. (https://www.dw.com/tr/pandora-paperstürkiyenin-sıfır-vergi-cemiyeti/a-59453295)
Prodan da parasını Vitaly Asthakov adlı bir ortağının üzerinden, Birleşik Krallık ve Virgin Adaları’nda kurulmuş off shore şirketlere aktarıyordu. Fakat asıl çarpıcı detay,dava belgelerine girmiş Telegram yazışmalarında duruyordu.Türkiye’de gerçekleştirilen aklama operasyonları için herhangi bir off shore aracısına ihtiyaç duyulmamıştı bile. Zira, Türkiye’nin kendisi off shore cenneti görülüyordu!
***
Aylık 1 milyon dolara yakın kazanç elde ettiği tahmin edilen Prodan, parasının bir kısmını daha ülke dışına çıkarmaya karar verdi. Tavsiye edilen ülke, taşını toprağını satışa çıkaran Türkiye’ydi.
Asthakov ile eski maliye bürokratlarından Maxim Pavitski’yi işlerin nasıl yürüdüğünü, ne tür yasal zorluklarla karşılaşacaklarını araştırmalarıiçin Türkiye’ye gönderdi.
Bodrum’u seçtiler. Gündoğan, Bitez ve Yalkıkavak’tan lüks villaların, otel komplekslerinin içindeki rezidansların, apartların fotoğraflarını, coğrafi konumlarını, imkanlarını içeren bilgiler gönderdiler.
7 Nisan 2018 tarihli bir yazışmada Mandarin Otel anlatılıyordu mesela. Oldukça lüks ve korunaklı olduğu, Körfez’li zenginler kastedilerek, içinde “prenslerin” yaşadığı belirtiliyordu. Ama hem fiyatı çok gelmiş, hem de fazla dikkat çekici bulunmuştu.
Bunun yerine Yalıkavak’ta tanesi 1.2 milyon Euro’ya saunalı, özel havuzlu 600’er metrekarelik iki lüks villayı gözlerine kestirdiler. Gölköy Villaları’ydı bunlar.Her biri için 50’şer bin Euro indirim de yapan emlakçı, oturmayacaklarsa eğer 85’er bin Euro’dan başkasına da kiralayabileceklerini söylemişti. Bodrum’un cazibesi öyle veya böyle parayı çekiyordu yani. Mehmet’e (tam adı belli değil) 250 bin dolar komisyon verilecekti bir de. 13 Nisan 2018 tarihli yazışmayla satın alma işlemi başlatıldı.
Sonrası, kaynağı meçhul paranın herkesin bildiği bir banka aracılığıyla Türkiye’ye nasıl kolayca sokulduğunun ve bir imza ile milyon Euro’luk villaların alınabileceğinin dersiydi. Üzerine vatandaşlık hakkı da eşantiyondu üstelik!
Bankada TL, Dolar, Euro hesapları açıldı. İki ay içerisinde 3 milyon dolar, kimselere en ufak hesap verme mecburiyeti duymadan para parça parça transfer edildi.
Böylece Ukrayna halkından çalınanlar, Bodrum’un bir cennet köşesini daha mahvetmiş bir inşaatçının cam ve çeliğinin arasında eriyip gitti. Bir ülkedeki hırsızlık diğerinde harika bir mülkiyete, hırsız da muteber yatırımcıya dönüşüvermişti.
Dünyaya ihraç edebildiğimiz yegane “cazibe” buydu işte!
Nitekim para aklayıcıları arasındaki yazışmalarda, olayı soruşturan müfettişlerin raporuna da yansıyan şu cümleler,Türkiye’nin ne hale getirildiğinin kanıtıydı:
“Türkiye bu işe çok uygun, çünkü paranın kaynağına dair hiçbir soru sorulmuyor. Bu konuda bize çok benziyorlar.”
Bahadır Özgür / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder