Çocuklarını korumak isteyen, dinsel yobazlığın eğitimden de el çektirilmesini savunmak durumunda.
Münih ve Freising Başpiskoposluk'larında çocuk ve gençlere dönük cinsel istismarın rapor edildiği araştırmanın dehşetini yaşayan Alman kamuoyunun karşısına önce adet olduğu üzere derin bir sessizlikle duran Katolik Kilisesi, bir hafta sonra ancak medyanın karşısına çıkabildi.
Medyanın karşısına çıkan Kardinal Reinhard Marx, 1977'den 1982 yılları arasında sözü geçen iki Başpiskoposluk'da yaşanan çocuk ve gençlere dönük cinsel istismarlar için ''sarsıcı'' nitelemesinde bulunurken, kendisininde içinde olduğu vakaların üzerini kapatma iddialarına yanıt vermedi. Dosya ''sarsıcı'', ''üzücü'', ''Vatikan'da incelenecek'' ancak sorumluluk üstlenmek yok!
İstismara dair gerçek sayıların ortaya çıkarılandan çok daha üstünde olduğu ifade edilse de hazırlanan rapora göre, 1945-2019 arasında 497 cinsel istismara maruz kalmış kişi tesbit edilmiş. Çoğunluğu erkek çocuğu olan mağdurların yaşı 9 ile 14 arasında değişiyor. Cinsel istismarda bulunan faillerin 173'ü rahip olmak üzere 235 kişi saptanmış.
Bizzat kendisi cinsel istismar mağduru olan ''Köşeli Masa'' inisiyatifi sözcüsü Matthias Katsch, emekli Papa XVI. Benedikt (Joseph Ratzinger) de dahil olmak üzere Katolik Kilisesi sözcülerinin ''yalan mimarisi'' kurduklarını ifade ediyor. Mağdurların avukatı Thomas Schüller, emekli Papa XVI. Benedikt ''aktif dosya kapatıcı'' olarak suçluyor.
1870'den beri Papalar'ın yanılmazlığı dogmasını propaganda eden Vatikan ve onun 2005'den 2013'e kadar Papası olan XVI. Benedikt, dosyaya yönelik bir hafta ara ile iki ayrı açıklama yaptı. İlkinde ''haberi yok''tu, ikincisinde ''ayrıntılarını unutmak''la birlikte önüne 4 dosyanın geldiğini söyledi. Ama her şeyi usulüne göre yapmıştı tabii. Mağdur avukatı Thomas Schüller'in emekli Papa'ya yanıtı net oldu:
"Bu, onun kişisel Waterloo savaşıdır"
Alman kamuoyunda dinsel kurumların çocuklarını cinsel istismar nesnesi olarak kullanmasına itirazlar yükselirken, Alman devletinin kiliselere özel hak ve yetkiler tanımasının ceremesi çekiliyor. Zira kilise kurumları içinde yaşanan suçların tam yetkili laik savcılar tarafından ele alınması önündeki engeller başa bela.
Kiliselerin ''gizli arşivleri''nin demokratik bir hukuk devletinde olamayacağı, buna göz yumulamayacağı yeni yeni dillendirilmeye başlandı. Bu kaçıncı dinsel kurumlar merkezli cinsel istismar olayı? Laikliği Anayasası'na sokmayan Almanya, dinsel yobazlığın gazabından yakasını bir türlü kurtaramıyor.
Dinsel gericiliğin kapitalizm altında varlığını sürdürebileceğinin en çarpıcı kanıtlarından biri olarak Almanya, çocuklarının başına gelen trajedileri ile bir kez daha sarsıldı. Sermaye sınıfı, ileri sanayi ülkesi vb. derken arkaik ideolojilerin ambarı dinler için uygun atmosferi bir şekilde yaratmış görünüyor. Öyle ki, ülkenin en büyük patronu yaklaşık 1,5 milyon çalışanı ile iki kiliseden oluşuyor.
Devasa emlak ve yatırım şirketleri olarak Katolik ve Protestan Kiliseler'i, her yıl ortalam 400 bin üye kaybediyor. Din çatısı altında çocuklara dönük yapılan bu istismarların yanıtı olarak yalnızca Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde çok kısa bir süre içinde 155 bin 322 kişi kilise üyeliğinden istifa etti!
Çocuklarını korumak isteyen, dinsel yobazlığın eğitimden de el çektirilmesini savunmak durumunda. Çocukların yaşadıkları acılar ile zerre kadar empati kurmak istemeyen Papa, bir hafta içinde iki çelişik açıklama yaparak, Papalar'ın yanılmazlığı dogması kadar gerçeklikten yoksun ve absürt değil mi? Laiklik Almanya'ya da şart!
https://www.jungewelt.de/artikel/419691.katholische-kirche-m%C3%BCnchen…
(Tevfik Taş-SOL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder