Soruyorum bir kitapları var mı? Hayır,
biliyorum. İslam dininin tek ve değişmez kitabı
Kuran. Kıblesi de Mekke. Ancak bizim
İslamcıların kitabı da kıblesi de sürekli
değişiyor.
Çeçenistan lideri Ramazan Kadirov’un Rusya saflarında savaşması İslamcı camiayı sarstı. Hayrettin Karaman, “caiz değil” fetvası bile verdi. Gelgelelim hadise daha derin.
Çeçenler, Rusya’nın Müslüman halklarından biri. Aynı zamanda farklı İslamcı anlayışların çarpıştığı bir coğrafya. Bu anlayışlar rekabet ederken, çoğunlukla büyük güçlere yaslanıyor. Kimisi, Rusya’nın karşısında kim varsa, onunla ittifak kuruyor. Bunların yorumu bizdeki Nakşibendilere benziyor. Öte yandan Kadirov gibi, Çeçenistan’ın resmi dini anlayışını temsil eden Kadiriler ise büyük oranda Rusya’nın yanında saf tutuyor.
Kökü 1783’e kadar götürülebilecek Çeçen direniş hareketini, ilk yıllarında Nakşibendiliğin Halidi kolu sürükledi. Adını çok duyduğumuz Şeyh Şamil de bu tarikata tabiydi. Esir düşmesiyle zayıflayan Çeçen İslamcılığı içinde, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Kunta
Hacı Kişiyev’in anlayışı yayıldı. Şiddeti reddeden, devlete karşı daha barışçıl bir dil kullanan, Kunta Hacı liderliğindeki yapı, Kadiri’ydi. Rus devleti uzlaşmacı Kadirilerle iyi geçinirken, Rus karşıtı İslamcılar Türkiye’deki Nakşibendilerle dirsek temasındaydı. İşte bizdeki İslamcıların alerjisi, aslında neredeyse iki asırlık bu ayrışmaya dayanıyor.KADİROV’A ŞAKIRALI GÖNDERME
Gelgelelim, burada bile ilkeden bahsetmek zor.
Şöyle anlatayım...
Sekiz yıl önce, Kadirov ile Türkiye’deki Nakşi İsmailağa cemaati arasında sıra dışı bir temas yaşandı. Cemaat içindeki ekiplerden Marifet grubu, tarihi liderleri Mahmut Ustaosmanoğlu’nu, 9 Haziran 2014’te, Çeçenistan’a götürerek Kadirov’la buluşturacaktı. Olay infial yarattı.
Yeni Şafak devreye girdi. 6 Haziran tarihli sürmanşetleri tavrı özetliyordu: “Hocam Bu Geziyi İptal Et!” Gazete, ertesi gün yayınına manşetten devam etti: “Cemaat rahatsız.”
Yeni Şafak, çok ağır suçlamalarda bulunuyordu. Yazılana göre, Marifet grubunun lideri olan Muhammed Keskin, “tarikat içinden tarikat” çıkarma peşindeydi. Yeni Şafak’tan aktaralım:
“Çavuşbaşı’nda Marifet isimli bir dernek kuran Keskin’in bir süre önce cemaatin merkezinin artık İsmailağa’dan ibaret olmadığı yönünde açıklamalar yapması da çeşitli soru işaretlerini gündeme getirdi. Öte yandan Kadirov’un bu ziyaret için organizasyonu yapan aracılara 2 milyon dolar ödediği iddia edildi.”
Yeni Şafak, “Mahmut Hoca’nın kandırıldığını” söylüyor, Cemaat içinden isimlerden büyük tepki olduğunu iddia ediyordu. Haberlerde Ramazan Kadirov yerin dibine batırılıyor, en çok da “doğum gününü, milli bayramları ve özel günleri Şakira gibi İslami hassasiyetlerle ilgisi olmayan sanatçılarla kutlayan” ifadeleriyle Şakiralı gönderme yapılıyordu.
CEMAATE GİTME TEHDİDİ
Karşı taraf ne dedi?
Marifet Derneği, Yeni Şafak’ın haberlerine, Mahmut Hoca’nın görüşlerini de içerecek şekilde, yazılı yanıt verdi. Marifetçiler, şunu söylüyordu: “ ‘Millet, cemaate diyemiyor mu, bunlar yalancıdır, yalancı, Albayrak’ın adamları’ buyurması üzerine biz de bu yazıyı kaleme almak ihtiyacı duyduk.”
Marifet grubu, Kadirov ziyaretine nasıl karar verildiğini ise şöyle anlattı: “Kadirov, bir hocalar heyeti göndererek (Mahmut) Efendi Hazretleri’ni Çeçenistan’a davet etmiş ve Efendi Hazretlerimiz de kabul etmiştir.”
Kısacası ortada “Mahmut Hoca kandırıldı” denecek bir durum yoktu.
Ancak Marifetçilerin anlattığına göre, Kadirov ziyaretinin yapılmaması için, daha derin işler yapılmıştı: “İHH’nin Türkiye’de yaşayan bazı Çeçenleri organize ederek Mahmut Efendi’nin evine gönderip taciz etmeye kalkmasının ardından, bir İstanbul milletvekilinin, Efendi Hazretlerinin hane-i saadetine gönderilerek sefere çıkmaması yönünde baskı yapılması ve bir dosyanın varlığından bahsedilmesi bizleri derinden üzmüştür.”
Kısacası “Kadirov’la görüşme” protestoları “Mahmut Hoca”nın evine kadar ulaşmış, bir vekilin ağzından “Sonun FETÖ gibi olur” imasında bulunulmuştu.
Peki gitti mi diyeceksiniz?
Hayır! Cemaatin bir başka kanadını temsil eden Cübbeli Ahmet Hoca, sebebi şöyle açıkladı:
“Üst düzey yetkililer tarafından arandık. Ricacı oldular, ‘Efendi Hazretleri’ne selamımızı arz edin, bazı sakıncalar görüyoruz’ dediler. Efendi Hazretleri de gitmek istediği halde, devlet otoritesine karşı saygısıyla ‘Madem öyle istediler, öyle yapalım’ diyerek ziyareti iptal etti.”
Hükümet tak diye istemiş, hoca şak diye yapmıştı!
VE KADİROV TÜRKİYE’DE
Hikâye böyle bitti sanmayın. Hani, “peygamber düşmanı” ilan edilen BAE, bir hızlı dönüş ile “İslamın gür sesi” ilan edildi ya. Bir dönüş de Kadirov’da oldu.
Aradan dört yıl geçti. Türkiye ile Rusya yüzünü birbirine döndü. Batı’ya karşı tam yakınlaşma stratejisi başladı.
İşte bu dönemin ilginç bir ziyaretçisi vardı. Evet, doğru tahmin ettiniz. “Şakira’yla eğleniyor” diye kızılan Ramazan Kadirov, 2018 yılının kasım ayında Türkiye’ye geldi. Kahraman gibi karşılandı.
Ayağının tozuyla ziyaret ettiği isim kimdi derseniz, İsmailağa’nın lideri “Mahmut Hoca”dan başkası değil. Kadirov, ileri derecede yaşlılık sorunlarıyla boğuşan “Mahmut Hoca”nın elini öptü. Fotoğraflar, Marifet Derneği’nin sayfasından yayımlandı. Açıklamada da şu ifadeler kullanıldı: “Çeçenistan Cumhurbaşkanı Sayın Ramazan Kadirov Beyefendi, Mahmud Efendi Hazretleri’ni ziyaret ettiler.”
Yetmedi, Kadirov, TRT’de yayımlanan Osmanlı dizisi Diriliş Ertuğrul setinde görüldü. Oyuncularla birlikte, Kayı bayrağı elinde, poz verdi. Tanımasak “bizden biri” gibiydi!
İşin ilginci, dört yıl önce ortalığı ayağa kaldıranlardan eser yoktu. Hatta sosyal medyada, cemaat üyelerinin önemli kısmı, “Hocanın bildiği vardır” noktasındaydı. Dış politikadaki dönüş, “Şakiracı Kadirov”u, “Hikmetli Kadirov” yapmıştı. Kısacası, tek kitaba inandığını söyleyenler, dünya meselelerinde yine “kitapsız” oluyordu. Bir gün kâfir ilan ettikleri, iktidarın bir işaretiyle, mücahit ilan ediliyordu. BAE emirinden Kadirov’a, hikâye hiç değişmiyordu.
SEZEN’E KIZAN DİYANET NEREDE?
İsmailağa’da son yaşanan tartışmaya bakıyorum. “Cübbeli Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, vaazında “Nurettin Yıldız’ın sohbetleri dinlenir mi” diyor. Meğerse, İslamcı camianın önde gelen isimlerinden Nurettin Yıldız, Hazreti Ebubekir’e ağır sözler söylemiş. Cübbeli vaazında “terbiyesiz” diye yanıt veriyor. Merak ettiğim, Sezen Aksu’nun beş yıl önceki şarkısındaki ironi için ortalığı ayağa kaldıranlar, meseleyi grup toplantısına taşıyanlar, Nurettin Yıldız için bir şey söyleyecek mi? Mesela Diyanet, Sezen Aksu meselesindeki gibi açıklama yapacak mı? Yoksa “kitapsızlar”, yine “kime karşı, kimin için, duruma görecilik mi oynayacak”?
O güzel türküde, “sevdiceğimde din var iman yok” diyor ya... Sanki bizim İslamcılara söylüyor. Kitapları da kıbleleri de her gün elinde gücü olana göre değişiyor. Mazlumlar göğüslerindeki saf inancı, güç sahiplerinden kurtardıkları gün, akılları da özgür olacak!
Barış Terkoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder