“Bildiğim çok şey vardır, şu anki bakanlara ve geçmişteki bakanlara ilişkin bildiklerim vardır. Şu ana kadar konuşmadım ancak konuşursam yer yerinden oynar.”
Bunu dedikten bir süre sonra cezaevinde şişlendi. Adı Hazım Sesli, suçlama FETÖ’nün bürokrasi imam yardımcısı olmaktı. 15 yıl hapisle cezalandırıldı.
Geçen hafta...
Bir hâkim sosyal medya hesabından “Yargı” adlı diziyi eleştirdi. Dizide hâkimlerin ve savcıların entrikalar çevirir şekilde yansıtılmasına tepki gösteriyordu.
Televizyon dizisi için böylesine bir çıkış yapan Sabri Lider Şengül Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin hâkimiydi.
Nereden hatırlıyorum, diye düşünürken...
Takvim gazetesinin internet sitesinde 16 Eylül 2016’da yayımlanan bir haber çıktı karşıma. “FETÖ’cü ünlü isimlerin listesi” başlığını taşıyordu ve devam ediyordu:
“FETÖ’nün himmet planlaması Uşak’taki soruşturmada deşifre oldu. Örgütün MİT ve bürokrasi imamı olan Hazım Sesli’nin işadamlarını gruplara ayırdığı ve her grup için ayrı bir günde sabah ve akşam toplantılar düzenlediği ortaya çıktı. FETÖ imamı Sesli’den ele geçirilen belgelere göre ünlü isimlerin himmet listesi şöyle...”
İşte o haberdeki listede salı gününün karşısında yazan isimlerden biri oydu: “Sabri Lider Şengül (Bakırköy 11. Ağır Ceza Hâkimi)”
Doğru, hâkim Şengül bir dönem Bakırköy’de de görev yapmıştı.
Keşke, Hazım Sesli bildiği ne varsa anlatsa da gerekirse yer yerinden oynasa...
***
ASIL NEDEN
“Asıl neden bu mu?” Telefonuma gelen mesajda böyle yazıyordu. Bu, dediği şu uzun cümleydi: “Gezi kalkışması öncesi Şubat 2013’te sanık Mehmet Osman Kavala’nın, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a, Sırrı Süreyya Önder aracılığı ile selam göndermesi ve elebaşı Öcalan tarafından akil adam olarak yanına istenen üç kişiden biri olması da bu anlamda dikkat çekicidir.” Gezi davası savcısının esas hakkındaki görüşünde yazıyordu bu satırlar. Ne garip, aynı savcının aynı davada aynı sanıklar için bundan iki yıl önce yazdığı görüşte bu cümle yoktu. Şimdi ağızdan kaçmış gibi araya sıkıştırılmıştı. Altındaki derin öykü, o cümlenin eklenişindeki sırdı.
Tarih: 28 Şubat 2013. İmralı tutanaklarının bir bölümü Namık Durukan imzasıyla Milliyet gazetesinde yayımlandı. Orada Öcalan “Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz” diyordu. Lakin bunu Sırrı Süreyya Önder’in şu sözüne yanıt olarak veriyordu: “Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar.” Kavala İmralı’ya aslında Selahattin Demirtaş’ın gideceğini düşünüyordu. Bundan dolayı “çözüm süreci” ve “başkanlık” konularındaki görüşlerini bir yazıya döküp Demirtaş’a göndermişti. Sırrı Süreyya Önder’in “Endişe ediyorlar” şeklindeki özetinin sırrı Demirtaş’a atılan e-postadaki işte o yazıdaydı. Gazeteci Murat Yetkin yazmıştı: Öcalan’a başkanlığa karşı olduğuna dair görüşü aktarılan Kavala’yı, “başkan” olmak isteyen Erdoğan hiç affetmeyecekti. Keza, Sabah gazetesinden Hilal Kaplan’ın 2015’te yayımlanan yazısı da bunu doğrular nitelikteydi. Kaplan’ın iddiasına göre, Demirtaş’a “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganını söyleten Kavala’dan başkası değildi. İktidar aklı, büyük oyunu yine görmüştü!
Yani nasıl ki Demirtaş aslında o sözünden dolayı içerideyse “ilham aldığı kişi” de hapiste olmalıydı. Buradan bakıldığında... Parlamenter sisteme dönmeyi vaat eden Millet İttifakı’nın, başkanlık sistemiyle birlikte onun iki kurbanının da önündeki duvarları yıkmayı arzulaması önemli bir kesişimdi. Dedim ya, savcı Gezi davasında ceza isterken İmralı defterini de açıyordu. Gezi sırasında Kürt hareketinin aldığı çekingen tutum bir yana... “Öcalan’a selam gönderdi” diyerek itham edilen Kavala’nın asıl suçu, savcının okuduğu ama yazmaktan çekindiği İmralı tutanaklarındaki şu cümledeydi: “Başkanlığın totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyor.”
Barış Pehlivan / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder