25 Nisan 2022 Pazartesi

İki benzemez benzer: Kenan Pars ve Süha Doğan - Mesut Kara / Evrensel

 

Geçtiğimiz 9 Şubat tarihi artık gençlerin tanımadığı, adını bile bilmediği, yaşı yeten sinema izleyicisinin ve Yeşilçamlıların çoktan unutuşa terk ettiği Süha Doğan'ın 33. ölüm yıldönümüydü. 10 Mart da geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz İrfan Atasoy gibi doğum gününde hayatını kaybeden Kenan Pars’ın hem doğum hem ölüm yıldönümüydü.

Birçok ortak yönleri, benzerlikleri olan iki benzemez, iki önemli, unutulmaması gereken sinemacıydı Kenan Pars da Süha Doğan da. İkisi de aynı yıl (1920) biri Şubat’ta, diğeri Mart’ta Ermeni anneden doğar, ikisi de “kötü adam” rollerinin aranan ismi olur, ikisi de oyunculukla yetinmemiş çok yönlü sinemacılardır.

Tanıyanlar ikisi için de “çok beyefendi, kibar, zarif, ince insanlardı, çok yakışıklılardı” diye anlatır onları. İkisinin de sinema serüvenleri, fiziki yapıları, yüzleri, rolleri benzerlikler taşıyor olsa da yaşam öyküleri benzemez, farklıdır.

SÜHA DOĞAN

1920 yılında babasının işi gereği bulundukları Yozgat'ta doğan Süha Doğan henüz 59 yaşındayken 9 Şubat 1979 tarihinde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yapayalnız sancılar, çığlıklar içinde acılar çekerek, “çırpınarak! aramızdan ayrılır. 

Eski vali, milletvekili ve bakan olan Avni Doğan’la Ermeni Nagert hanımın oğlu olan Süha Doğan, annesini çok küçük yaşlarda verem hastalığından kaybeder. Kara Harp Okulu'nu yüksek dereceyle bitireceği sene, babasının siyasi bir rakibinin Süha Doğan'ın annesinin Ermeni olduğunu ihbar etmesi üzerine okuldan atılır. Daha sonra İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi'ni bitiren Süha Doğan, 1952 yılında Yeşilçam’la tanışarak filmlerde rol almaya başlar.

1952′de İzmir’de çekilen, Vahi Öz’ün yönettiği “Kan Kardeşler” filminde oynayarak sinema oyunculuğuna başlayan Süha Doğan, sonrasında Yeşilçam melodramlarında şık giyimli, kibar, kentli kötü adam rolleriyle sevilir, ünlenir. 1953 tarihli Türk-Yunan ortak yapımı Beyoğlu Güzeli filminde ilk ve son kez jön olarak başrolde oynar. Oyunculuğun yanı sıra yönetmen, yönetmen yardımcısı, senaryo yazarı ve yapımcı olarak da sinemada var olur. 59 yıllık kısa sayılabilecek yaşamında 214 filmde oyuncu olarak yer alır, 21 senaryosu filme çekilir, 2 filmin yapımcılığını üstlenir, 24 filmin de yönetmenliğini yapar.

Oynadığı filmlerde ürkütücü kötü adam rolleriyle tanınan, sinemaya verdiği bunca emeğe karşın, yüz olarak unutulmayan fakat adı çok fazla anımsanmayan Süha Doğan, 1978’de bir beyin rahatsızlığı dolayısıyla kaldırıldığı Bakırköy Akıl Hastanesinde, 1 yıl sonra hayatını kaybeden Süha Doğan’ın yapayalnız geçen son 1 yılı çok çileli ve acılı geçer. Hayat Süha Doğan’a da acımasız yüzünü gösterir, acılar içinde kıvranarak ayrılır bu hayattan.

1979 tarihli Özgür Dicleli imzalı iç acıtan haberde şunlar yazılıdır: “Türk sinemasından bir yaprak daha koptu. 1978’in son yitiği Diclehan Baban’dı, 1979’un ilk yitiği Süha Doğan oldu. (…) Tanınmış karakter oyuncusu, Akıl Hastanesinin taş duvarları arasında doldurduğu son bir yıllık çileli yaşamını sessiz sedasız sona erdiriverdi. Aslında Süha Doğan bir yıl önce ölmüştü. Yaşıyordu ama, yaşadığının bilincinde değildi. Yaşam koşulları, sinema dünyasının acımasız ortamı, bu yetenekli sanatçıyı sonunda akıl hastanesinin boşluğuna dek sürüklemişti. Bir yıldır sevenlerinin, dostlarının, arkadaşlarının uzağında çile doldurduğu akıl hastanesinde bir deri bir kemik kalmıştı. Ayakta kalabilmesi için serum veriliyordu. Bir deri bir kemik kalmıştı. Beyni giderek ufalıyordu. Ne söyleneni anlayabiliyor ne kendini tanıyor ne de ağzından bilinçli bir söz çıkıyordu. Yemekle içmekten gayrı bir şey yapmıyordu. Görkemli nutuklarla emekçilerin sosyal güvencelerine sahip çıkmaya kalkışan sinema kuruluşları, akıl hastanesi köşelerinde bir mum gibi eriyen bu sanatçının acılı yaşamının farkında bile değildi. Birçok benzeri meslektaşı gibi Süha Doğan da aynı yolu izleyerek beklenen acı sona doğru yuvarlanıp gitmişti.” (Cumhuriyet 4 Şubat 1979)

KENAN PARS

Yönetmenlik ve yapımcılık da yapan, bazı filmlerde jön oynasa da kötü adam olarak iz bırakan Kenan Pars, daha çok kentsoylu, mevki sahibi, kötülüğü yaradılışından değil koşullardan gelen karakterlerin oyuncusuydu. Asıl adı Kirkor Cezveciyan’dı. 10 Mart 1920’de Üsküdar’da dünyaya gelir. 3 yaşından ölümüne dek Bakırköy’de yaşar. Çilingirlik, tuhafiyecilik gibi işlerin ardından 1953’te adım attığı sinemada 250’nin üstünde filmde oynar, 6 film yönetir, 7 filmin de yapımcılığını üstlenir.

Liseyi bitirdikten sonra Bakırköy Halkevi’nde etkinliklere katılır. Babasının ölümünden sonra çalışma hayatına başlayan Kenan Pars boru imalathanesinde çalışır, çilingirlik, tuhafiyecilik, emlakçılık, ayakkabıcılık gibi işler yapar. İkinci Dünya Savaşı yıllarında (1942) 34 ay yaptığı askerlik döneminde bir yandan vatan savunması istenirken öte yandan de Ermeni olduğu için eline silah verilmez, “öteki” muamelesi yapılır. Hayatı boyunca Türk’lükle, Ermeni’lik, Hristiyan’lıkla, Müslaman’lık arasında arafta yaşar.

Yeşilçam’ın önemli isimlerinden, sinemamıza çok oyuncu kazandıran Sırrı Gültekin komşusudur, çocukluk arkadaşıdır. Sırrı Bey’den dolayı tanıdığı Ö. Lütfi Akad’ın 1953 yapımı “Öldüren Şehir” filminde oynayarak sinema oyunculuğuna başlar. Filmin çok güçlü bir oyuncu kadrosu vardır. Belgin Doruk, Ayhan Işık, Turan Seyfioğlu, Settar Körmükçü, Nubar Terziyan. Muazzez Arçay, Pola Morelli, Mualla Sürer, Kadir Savun gibi dönemin önemli oyuncuları arasında kendini göstermeyi başarır, Filmin jönü Turan Seyfioğlu karşısında “kötü adam”ı oynamış ve filmlerin kötü adamı olarak yer edinmiştir. Bu durumdan ve parasal eşitsizlikten hep rahatsız olsa da bunu söyleşilerinde dillendirse de farklı roller gelmez.

60’lı yıllarda Bakırköy Halkevi’nde bir tiyatro topluluğu oluşturup “Duvarların Ötesi adlı oyunun yönetmenliğini yapar. 70’li yılların erotikseks filmleri furyasında sinemadan uzaklaşır. Bakırköy’de kendi adını taşıyan bir Milli Piyango bayii açan Kenan Pars, sinema dışında sanatın farklı dallarıyla da ilgilidir. Boncuklarla yaptığı hat sergisi, 2007’de Dolmabahçe Sarayı’nda açılır.

2008 yılında 88 yaşında doğum günü olan 10 Mart’ta aramızdan ayrılır Kenan Pars.

Mesut Kara / Evrensel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder