9 Mayıs 2022 Pazartesi

Başkanın camiayı karıştıran fotoğrafı - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

 Tarih, insan gibi çıkıp gelse de, 'tekerrür' diyerek kendisine yaptığımız haksızlığı anlatsa!

Türkiye için çıktığı yolculuğun sonunda "acaba İstanbul fazla mı geldi" dedirtti ya…

"Herkes konuşsun" diye başladığı hikayeyi, parmak sallayarak "akıllı olun" diye bitirdi ya…

Hesabını, oy torbalarının üstünde uyuyanlara, "kaç kişisiniz" diyecek noktaya vardırdı ya…

"16 milyonun başkanıyım" derken, Fenerbahçe’yle bile karşı karşıya gelecek kadar toplumsal iletişimden koptu ya…

Düzeni değiştirmek istediği için asılan gençlerin anmasında, kürsüye çıkıp büyüklüğünü anlatacak kadar kendine sevdalandı ya…

Tek adamdan, despotluktan, “devlet benim”den sıkılanlara; "güç zehirlenmesi"nin ve kibrin kaynağının, büyük koltuk değil insanın küçülmesi olduğunu gösterdi ya…

Kendiyle başbaşa kalıp sorgulama mı yapar, uzman terapisiyle mi huzuru bulur, yoksa kendisini büyüten Süleymancı abilerine mi danışır, bilmem…  

Bildiğim, biz İmamoğlu’nun eski düzene yeni yol arayan pozlarını tartışırken, İslamcılar bir başka fotoğrafı konuşuyordu: Erdoğan ile Muhsin Kara’nın fotoğrafını…

O kim mi? Anlatayım…

AKP'NİN KAHRAMANI FETHULLAHÇI

Suudi Arabistan’da bir yarışma var: "Kuran’ı ve Ezanı Güzel Okuma". Çok değil kısa süre öncesine kadar, Türkiye ile Arabistan adeta düşmandı. Raflardan Türk malı sütler bile indiriliyordu. Ne zaman ki Erdoğan, Suudi prensle barıştı. İşte o yarışmada, ezan okuma birincisi, Sivas Şarkışla’da imamlık yapan Muhsin Kara oldu.

Anadolu Ajansı’ndan TRT’ye, Kara’nın ezan okuyuşu günlerce anlatıldı. Ayasofya’da müezzin olsun önerileri yapıldı. "Suudi kardeşlerimiz kıymetimizi bildi" lafları takip etti. Valiler, müftülükler, politikacılar zaferini kutladı. Sivas Belediyesi’nden Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne kadar kurumların iftar programlarında kürsüye çıkarıldı.

Erdoğan da kayıtsız kalmadı. Kara'yı telefonla tebrik etti.

Derken bir Türkiye klasiği…

Muhsin Kara eski Fethullahçı çıkmasın mı!

Aslında anlamak zor değildi. Zira Kara’nın birinciliğini FETÖ’cüler de kutluyordu. Şimdi sakallı olan Kara’nın badem bıyıklı fotoğrafıyla yaptığı açıklamalar ortalığa saçıldı. Bir zamanlar katıldığı toplantılar, FETÖ kanalında, FETÖ etkinliklerinde kürsüdeki görüntüleri, kendisini yetiştiren "FETÖ abileri" ile yurtdışı buluşmaları, okuduğu Gülen şiirleri arşivden çıktı. Erdoğan’a yolsuzluk göndermeli 17-25 Aralık dönemi çıkışları, "zalime fırsat verme ya Rab" duaları, 15 Temmuz’da askere destek mesajları, FETÖ karşıtlarına "çakal sürüleri" açıklamaları elden ele dolaştı.

Mevzu öyle bir haldeydi ki…

Gülen, takipçisi Kara’nın sesini çok seviyordu. F Tipi etkinliklerde, teknolojinin imkanlarıyla, Gülen ile Kara düet bile yapmıştı. Kara, sahnede, Gülen’in "Sonsuz Nur"unu seslendiriyordu. Sosyal medya hesabından Gülen’i etiketleyerek şunu yazmıştı: "Bakıp seni gören aşık, başka cemali neylesin, dostluğuna eren sadık, başka visali neylesin".

MESELE FOTOĞRAF DEĞİL DÜZEN

İnsanın geçmişi bugününün gölgesidir…

Her şey dökülünce, yandaş camiada kıpırdanma oldu. Muhsin Kara’ya "açıklama yap" çağrıları geldi. "Ya Cumhurbaşkanı’na buluşmada bıçak saplasaydı" diye endişelerini dile getirenler oldu. 15 Temmuz gazilerinden açıklamalar geldi. Yetmedi, Savcılığa Muhsin Kara dosyası sunuldu.

Sonunda kayıtsız kalınamamış olacak ki, Sabah Grubu’nun Takvim’i şöyle bir haber yaptı: "Muhsin Kara’nın FETÖ paylaşımları sosyal medyada tartışma konusu oldu: Bir açıklama istiyoruz". İşler daha da karıştı. Bu kez yurtdışındaki FETÖ kalemşörleri, FETÖ’nün yayın organları Kara’ya sahip çıkarak, "cadı avı" haberleri yaptı.

Sonunda mı?

Birileri "şşşş" demiş olacak ki, Muhsin Kara hadisesi, sessizliğe terk edildi. Zira Erdoğan, 30 Nisan'da, Suudilerle barışın sembolü olan Kara'yı, Saray'da ağırlamıştı. Birlikte fotoğraf çektirmişti. Kara da bu görüntüleri paylaşmıştı. Takvim mi? O da haberini sildi. Biat ve itaat, sus deyince susulan bir düzendi.

Kahramanken hain ilan edilenler. Geçmişin kirini bugünün pozlarıyla temizlemeye çalışanlar. Her devirde yer değiştirenler. Aklıyla sorgulayanları biatla bastıranlar...

Mesele ne Erdoğan ne İmamoğlu. Mesele biziz. 20 yıl önce, millet, eskisi gibi yaşamak istemiyordu. Bir seçim yaptı. Değişim isteğini çaldırdı. Bugün de "yeter artık" diyor. Eski düzeni yeni adlarla sürdürmek isteyenler de yine kenarda bekliyor. Fotoğraflar ise bize sadece bekleyen tehlikeyi haber veriyor. Hangi görüşten olursa olsun, bir milletin geleceğinin çalınmasına yeniden izin verecek miyiz?

Tekerrür tarihten gelmez, biz kendi yenilgimizi tekrar ederiz sadece...

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder