İtalya'da dün gerçekleşen genel seçimlerde, resmi olmayan sonuçlara göre, Giorgia Meloni'nin başkanlığındaki İtalya'nın Kardeşleri ve aşırı sağ koalisyon seçimleri kazandı.
İtalya'nın faşist diktatörü Benito Mussolini, bundan tam 100 yıl önce kendisine bağlı Kara Gömleklilerle birlikte Roma'ya yürüdüğünde iktidarı İtalyan emekçilerinden çalmıştı.
Mussolini'nin çaldığı iktidar, ülkede emekçi halka ve aydınlara zulme dönüşmüş, tüm dünyayı etkisi altına alacak savaşın da habercisi olmuştu. Mussolini milyonlarca insanın katili olarak hatırlanıyor artık.
1996 yılında 19 yaşındaki aşırı sağcı "aktivist" bir kadın, televizyona verdiği demeçte şunları söyledi: "Bence Mussolini iyi bir siyasetçiydi. Ne yaptıysa İtalya için yaptı." 19 yaşındaki bu kadın, bugün 45 yaşında ve İtalya'yı yönetmeyi hazırlanıyor: Giorgia Meloni.
Meloni'nin başkanı olduğu İtalya'nın Kardeşleri (FdI; Fratelli d'Italia) ülkede dün yapılan genel seçimlerde, resmi olmayan sonuçlara göre, birinci parti olarak çıktı. Seçim sonrası anketlerine bakılırsa FdI'nın yüzde 22 ile 26 arası oy alması bekleniyor. Merkezinde İtalya'nın Kardeşleri'nin olduğu başka aşırı sağcı partilerin de dahil olduğu koalisyon da en az yüzde 42 oranında oy aldı. Seçimlere katılım oranı yüzde 65'in altında kaldı. Ancak şu anda, sağcılar İtalyan Meclisi'nin her iki kanadında da çoğunluğu kazandı.
LGBT ve göçmen düşmanı
Avrupa basınına bakıldığında, Meloni'nin başbakanlığındaki İtalya'dan korkulması gerekiyor. Ancak Meloni'yi de onlar parlattı, hem de yıllarca. İtalya'nın ilk kadın başbakanı olarak lanse edilen Meloni'yi kendi ağzından dinleyelim: "Ben bir kadın, bir anne, bir İtalyan ve bir Hristiyanım."
İlk başta bu sözleri duyduğunuzda 'normal' ifadeler gibi gelebilir, ancak Meloni bir seçimi dillendiriyor.
"Toplumsal cinsiyet normlarına inanmıyorum, LGBT bireyler toplumun yapısını bozuyor" dediği için kadın ve anne olmasını ön plana çıkarıyor. Göçmen düşmanı olduğu için ve kanının kutsallığına inandığı için İtalyanlığını ön plana çıkarıyor. Ayrıca kendisi sağcıların ajandasındaki önemli pelerinlerden birini kullanarak emperyalizm karşıtı olduğunu iddia ediyor. "Brüksel ve Paris'in hegemonyasını kıracağız" diyerek İtalya'nın kendi başına özgür hareket edeceğini iddia ediyor.
Meloni seçim sonuçlarına dair ilk değerlendirmesinde, "Seçim sonuçları İtalyanların, İtalya'nın Kardeşleri'nin yönetiminde bir merkez sağ hükümet istediğine dair açık bir işaret" yorumunda bulundu.
Faşist geçmiş
Diktatör Mussolini'nin Ulusal Faşist Partisi, sosyalizmin faşizmi yenilgiye uğratmasının ardından, yeniden kurulan Avrupa'da adını anmanın yasaklandığı partilerden biriydi. İtalyan anayasasına göre, iki partinin yeniden kurulması yasak: Ulusal Faşist Parti (Partito Nazionale Fascista) ve Mussolini'nin yenilgisinin ardından 1943'te tekrardan kurulan Cumhuriyetçi Faşist Parti (Partito Fascista Repubblicano). 1947'de yasaklanmalarının öncesinde başka bir faşist parti olan İtalyan Sosyal Hareketi (Movimento Sociale Italiano; MSI) peydah olmuştu bile.
Açık şekilde kendisini Mussolini'nin partisinin halefi olarak tanımlayan MSI, 1960'lara gelindiğinde ülkenin en büyük partilerden birisi haline gelmişti. Avrupa'da sol yükseliyordu ve işe yarar piyonlara ihtiyaç vardı. 1990'lara gelindiğinde parti kendisini "daha ileriye" götürecek bir dönüşüme girdiğini belirterek Ulusal Birlik Partisi'ne (Alleanza Nazionale, AN) dönüştü. Dönüşümün sebebi skandallardı, dönüşüme Hristiyan Demokratlar ve liberaller de katkı sağladı.
Meloni'nin sahneye çıkışı
"Bence Mussolini iyi bir siyasetçiydi" diyen MSI'nın gençlik örgütünün başında bulunan Giorgia Meloni bu dönemde parlatılmaya başladı. Partisi, adını içinde bulunduğu skandallarla birçok kere duyuran (ve duyuracak olan) Silvio Berlusconi'nin başkanlığındaki Forza Italia'yla koalisyon kurdu. 1994'e kadar ülkeyi yöneten koalisyon, 1996'da kaybetti.
Meloni'nin "kadın" olması, aşırı sağ hareketteki "erkek" algısını değiştirdiği ifade edildi. Konuşması, bildiği diller, açıklamaları İtalyan basınında haber olmaya başlamıştı. 2006 yılına geldiğinde Giorgia Meloni parlamentoya milletvekili olarak seçildi. 2008 yılında kazanan Berlusconi'nin hükümetinin Gençlik Bakanı, Giorgia Meloni oldu. O tarihte 31 yaşında olan Meloni, ülkenin en genç bakanı olmuştu. O zamanlarda "en genç bakan" olduğu için övgüler düzülen Meloni'den bugün de "ilk kadın başbakan" olduğu için övgüyle bahsediliyor.
Meloni 2012'de kendi partisi olan ve bugün seçimlerde kazanmış görünen İtalya’nın Kardeşleri'ni kurmaya karar verdi. Parti öncelikle Avrupa Birliği karşıtlığıyla kendisinden söz ettirmeye başladı. Bu süreçte kendisi Roma Belediye Başkanlığı için aday olup kaybetti. Kaybetti ama artık 'ünü' İtalya sınırlarını aşmaya başladı. Kendisi hakkında Avrupa basınında "İtalya’da yükselen aşırı sağın arkadaşça yüzü” gibi başlıklarla haberler yayınlanmaya başladı.
Süper Mario'nun canları bitti
İtalya'daki ekonomik çöküntü ve siyasi krizin ardından ülkenin başına teknokrat Mario Draghi geçirildi. 'Süper Mario' lakaplı Draghi'nin ünlü "tesisat ustası" oyun karakteri gibi İtalya'yı kurtarması bekleniyordu. Avrupa Merkez Bankası'nın eski başkanından daha iyi bir şekilde ekonomiyi toparlayacak bir kişinin olmadığı dahi iddia edildi.
Draghi'nin başbakanlığı kısa sürdü. Şubat 2021'de Draghi'nin birçok partinin bir araya gelerek oluşturduğu koalisyon hükümetinin ömrünün uzun olmamaması bekleniyordu, daha başta çatırdama sesleri duyulmuştu ve İtalyan burjuvazisi de zamanın geldiğini düşünmeye başladı. Draghi'nin "canları tükendi" ve Temmuz 2022'de istifa ettiğini açıkladı. İstifasının ardından İtalyan ve Avrupa medyasında hep öne çıkarılan isim Giorgia Meloni ve İtalya'nın Kardeşleri oldu.
Meloni'nin parlatılması
Erken seçim kararının ardından, Meloni'nin başbakan olmasına "kesin" gözüyle bakılıyordu. Medyada "İtalya'nın ilk kadın başbakanı" olarak lanse edilmeye başlandı.
Meloni seçim sürecinde göçmen karşıtlığını ön plana çıkardı. Kendisinin "kutsal" olarak tanımladığı aile değerleri üzerinden bir propaganda hazırlanmıştı. Avrupa Birliği'nin hegemonyasını kıracağını vaat etti.
FdI'nın başını çektiği koalisyonun diğer parçalarıysa, Meloni'nin eski dostu Silvio Berlusconi'nin başkanı olduğu Forza Italia (FI) ve Matteo Salvini'nin başkanı olduğu Lig Partisi. Berlusconi, İtalya'nın 'haşarı' başbakanı olarak nam salmıştı. Şimdi koalisyonun küçük ortağı olmaya hazır. Başbakanlığı kaybetmesine neden olan skandalların ardından siyasetten çekileceği söylentileri yayılmıştı ancak geri döndü. Kendisini futbol bilgini zanneden Berlusconi, yeni bir futbol kulübü bile buldu bu süreçte. AC Milan'ın ardından Monza'nın başına geçti.
Avrupa medyasının Meloni'nin ardından en çok dikkat çektiği isim şüphesiz Lig Partisi başkanı Salvini oldu. Salvini, kendisini Rusya Devlet Başkanı Putin'in "dostu" olarak görüyor. Basında, devam eden Ukrayna savaşında İtalya'nın Rusya'ya yakınlaşması ihtimali ele alınıyor. Ancak Meloni'nin verdiği birçok demeçte Rusya ve Çin'e karşı olduğu ilan etmesi, durumu değiştirebilir.
Meloni'yse en fazla Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a benzetiliyor şu anda. Avrupa'nın içinde ama Avrupa'nın karşısında olmasından korkuluyor.
100 yıl sonra aynı koltuk
Erken sonuçlara göre; İtalya'nın Kardeşleri, Lig Partisi, Forza Italia ve diğer sağcı küçük partilerin oy oranının en az yüzde 42 olduğu belirtildi. Mevcut tabloda aşırı sağcı koalisyon hem Senato'da hem de parlamentoda çoğunluğu ele geçirdi. Karşılarında da bozulmuş bir muhalefet olacak.
Meloni'nin başbakanlığı için yapılan birçok analizde hatırlatıldığı üzere, İtalya'da II. Dünya Savaşı'nın ardından ilk kez aşırı sağcılar iktidar koltuğunda. Rastlantıya bakın ki, faşist Mussolini'nin Roma yürüyüşünün 100. yıl dönümünde, Mussolini sevdalısı bir aşırı sağcı "kadın başbakan" aynı koltuğa oturacak.
BAHADIR BATUR / SOL-Özel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder