İstanbul’daki Sırp uyuşturucu baronlarının, Türkiye’nin yeni kokain rotasına dönüştürülmesinde payı var mı? Kolombiya’dan Türkiye’ye gönderilmek üzereyken yakalanan 4.9 kokain ile ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘Balkan Grubu’ dediğini hatırlıyor musunuz? Bu istihbarata rağmen nasıl Türkiye’de faaliyetlerini sürdürebildiler?
YANITLARI ÇOK ÖNEMLİ İKİ SORU
Zeljko Bojanic İstanbul’da nasıl gizlenebildi? Bu sorunun yanıtı Türkiye’nin nasıl mafya üssüne dönüştüğünün ipuçlarını verecek.
İkinci ve çok önemli diğer soru; Türkiye’nin bir kokain rotasına dönüştürülmesinde Bojanic ve diğer Balkan mafya liderlerinin rolü neydi? Onların bağlantıları aydınlatılırsa Türkiye’nin bir kokain rotası haline getirilmesiyle ilgili çok önemli bilgilere ulaşabiliriz.
İlk sorudan, yani Türkiye’ye yerleşen Balkan mafyasının şimdilik deşifre olan kısmından başlayalım.
KASABANIN SIRRI
Balkanların Adriyatik Denizi kıyısındaki turizm cenneti Karadağ’da başlıyor olaylar zinciri. Kotor, Karadağ’ın tarihi ve turistik bir sahil kasabası. Nüfusu sadece 13 bin 510. Kötü şöhretli Sırp uyuşturucu baronu Darko Sariç, 2015’te kasabaya milyonlarca avroluk yatırımlar yapınca dünyanın gözü Kotor’a çevrildi. Ama çok geçti. Büyük cruise gemilerinin binlerce turist taşıdığı Kotor, Latin Amerika’dan gelen kokainin Avrupa’ya dağıtımında önemli bir liman olmuştu. İstanbul Sarıyer’deki villasında yakalanan Bojaniç, uyuşturucu baronu Darko Sariç’in sağ koluydu. Yasal işi; cruise gemileriyle turist getirmekti. Büyük bir şirketi vardı.
2010’da Kotor’da silahlı saldırıya uğradı. Ortağı Dudic Fric öldü, Bojaniç yaralı kurtuldu. Ama karanlık işlerini devam ettirdi. 2014’te Hırvatistan’da Brezilya, Slovenya ve Avusturyalı uyuşturucu kaçakçılarıyla toplantısı tespit edildi. Tekneler satın alarak Avrupa’da sevkiyat yapmayı konuşmuşlardı. Bojanic, artık Europol’ün en çok arananlar listesindeki 45 kişi arasındaydı ancak izini kaybettirmişti.
13 bin 510 nüfuslu Kotor kasabasında Skaljari ve Kavac mahalleleri komşu. Bu küçük kasabanın suç örgütleri İstanbul’da dehşet saçtı.Bu sırada uyuşturucunun büyük parasıyla küçük Kotor kasabasında Sırp asıllı insanların yaşadığı Skaljari ve Kavac mahallerinde suç örgütleri güçlenmiş, Avrupa uyuşturucu pazarında etkili olmuşlardı. Ama kara paranın çok ve gücün ölümcül olduğu yeraltı dünyasında herkesin parmağı tetiktedir. 2014’te İspanya’nın Valencia kentinde kaybolan 300 kilo kokain savaşı başlattı. Avrupa’nın pek çok şehrinde 50’den fazla cinayet işlendi. Bazı cesetlerin asit kuyularında yok edildiği biliniyor.
Skaljari Çetesi’nin lideri Jovan Vukotiç’ti. Defalarca suikastlardan kurtulmuştu. İki mafya grubu arasında savaş sürerken Vukotiç, izini kaybettirmişti.
Jovan Vukotiç, Avrupa’nın en büyük suç örgütlerinden Skaljari’nin lideriydi.‘DEVLETLER KORKAR’
Vukotiç, 2018’de Antalya’da sahte bir kimlikle yakalandı. Sedat Peker’in ifşalarından sonra TRT özel yayınına çıkan Süleyman Soylu, Vukotiç’i yakalamakla övünüp şöyle demişti:
“Balkanlarda Skaljari dediğiniz zaman bir numaradır. Suç örgütü, herkes korkar.
Devletler korkar. Geldi, arkadaşlarımız paketledi.”
Ancak Vukotiç’in kısa süre sonra tekrar Türkiye’ye döndüğünü kimse bilmiyordu. Sırbistan ve Karadağ’da sadece 15 ay tutuklu kaldıktan sonra firar etmişti. 8 Eylül 2022 günü Vukotiç, İstanbul Ataköy’deki evinden sevgilisi, oğlu ve şoförüyle çıkmıştı. Zorlu Center’a gitmek için Mecidiyeköy’de trafikte beklerken otomobile bir motosiklet yaklaştı ve arkadaki tetikçi Vukotiç’e kurşun yağdırdı. İşin ilginç yanı; cinayeti azmettiren Kavac Çetesi’nin liderleri Türkiye’yi terk etmemişti. Herhalde yakalanmayacaklarından çok emindiler. Polisin çok başarılı operasyonuyla tetikçiler, takip ekibi ve Kavac Çetesi lideri Radoje Zivkovic ile Zdravko Perunovic yakalandı.
Kavac Çetesi’nin lideri Radoje Zivkovic ile Zdravko Perunovic cinayetten sonra yakalandı. Yakalandıkları evde çok sayıda sahte kimlik ve pasaport ele geçirildi.TÜRK MAFYASIYLA İŞBİRLİĞİ
Bu cinayet, Sırp suç örgütüyle Türkiye’deki mafya gruplarının işbirliğini de ortaya koydu. Polisin tespitlerine göre; Vukotiç öldürüldüğünde otomobilin bagajı ve altında GPS takip cihazları vardı. İzmir merkezli Binali Camgöz’ün çetesinden iki kişi, Vukotiç’in otomobilini 2-3 dakika geriden takip ediyordu.
Motosikletli tetikçilerin ise İstanbul Beyoğlu merkezli Barış Boyun çetesinin adamları olduğu iddia edildi.
Cinayetten hemen sonra Vukotiç’in Türk şoförünün plakayı söküp bagaja koyduğu ve araçtaki cep telefonlarını attığı tespit edildi. Acaba Vukotiç ile bağlantılı kimleri korumaya çalışıyordu? Bu sorunun şimdilik yanıtı yok.
Skaljari Çetesi’nin lideri Vukotiç’in sağ kolu Risto Mijanovic, 2020 yılından beri kayıp.KAYIP ÇETE LİDERİ
Ancak çok daha ilginç gelişmeler kapıdaydı. Bir avukat, Skaljari Çetesi’nin liderlerinden Risto Mijanovic’in Türkiye’de kaçırıldığını ve kayıp olduğunu belirterek İstanbul’da savcılığa başvurmuştu. Risto Mijanovic 2 yıldır kayıptı ve İstanbul’da kaçırılarak öldürüldüğü iddia ediliyordu. Risto Mijanovic daha önce Avrupa’daki mafya gruplarının şifreli haberleşme sisteminin çözülmesiyle gündeme gelmişti. Mesajlarda Karadağ’daki seçimler öncesinde Sırp gruplara 100 tane kalaşnikof temin ettiğini anlatıyordu.
Vukotiç cinayetinden sonra Risto Mijanovic’i arayan İstanbul polisi, Avrupa’nın en büyük uyuşturucu baronlarından Zeljko Bojanic’in İstanbul Sarıyer’deki Ormanada Sitesi’nde yaşadığını tespit etti. Sahte kimlik taşıyan ve kendisini ‘Boris’ olarak tanıtan Bojanic yakalandı ve villasının bahçesinde ceset araması yapıldı.
‘BARLARDA GEZİYORDU’
Bazı kaynaklardan öğrendiğime göre; Bojanic, Zekeriyaköy ve Sarıyer çevresindeki eğlence mekanları için tanıdık bir yüzdü. Sık sık barlarda vakit geçiriyor ancak onu herkes Boris adıyla tanıyordu.
Özetle…
Skaljari mafyası, Kavac mafyası, uyuşturucu baronu Bojanic, Türkiye’de çok rahat hareket ediyor, cinayetler planlıyordu.
Peki, neden Türkiye’ye geldiler?
Birincisi; Sedat Peker ifşalarından sonra gördük ki; devlette büyük bir yozlaşma var. Suç örgütleri, bürokrasi ve yargıda rüşvetle bir koruma kalkanı yaratabiliyor. İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu tarafından hapisten kurtarılması da bunun bir örneği. Bunu yabancı suç örgütleri de görüyor ve bu bir davete dönüşüyor. Zaten Türkiye’deki mafya gruplarıyla irtibat halindeler ve buradaki kirli iklime sığınabileceklerini öğreniyorlar.
İkincisi; Türkiye’de yaklaşık 10 yıldır süren Varlık Barışı uygulaması kara parayı çekiyor. Parayı getirene kaynağı sorulmuyor, hatta vergi bile alınmıyor. Suç örgütleri paralarıyla birlikte geliyor. Üstelik burası kara paradan kolay paraya geçebilecekleri bir sisteme sahip.
4.9 TON KOKAİNDEKİ BALKAN GRUBU
Tam bu noktada can alıcı bir soru doğuyor:
Son yıllarda Türkiye’nin bir kokain rotasına dönüştürülmesinde bu yabancı suç örgütlerinin payı var mı? Yani Bojanic, kokain kaçakçılığını Türkiye üzerinden organize etti mi?
Daha önce defalarca yazdık ve hatırlatalım.
Avrupa Polisi 2016’dan itibaren suç örgütlerinin şifreli haberleşme sistemlerini çözdü ve milyarlarca mesajı arşivledi. Bu mesajlar sayesinde suç örgütlerinin şeması ve kokain kaçakçılığı güzergahları çıkarıldı. 2018’den itibaren İspanya, Belçika ve Hollanda’daki limanlarda onlarca ton kokain yakalandı. Büyük zarara uğrayan uyuşturucu kaçakçıları yeni rota arayışlarına girdi.
Kolombiya’da Türkiye’ye gönderilmek istenirken yakalanan 4.9 ton kokainin ardındaki gerçekler halen karanlıkta.Bu yeni rota hakkında ilk ipucu; Kolombiya’da bulundu. Kolombiya Savunma Bakanlığı, Haziran 2020’de Buenaventure Limanı’nda 4.9 ton kokaini Türkiye’ye gönderilmek üzereyken yakaladıklarını açıkladı. Yılda 1 ton kokain yakalanan Türkiye’ye bir seferde 4.9 ton kokainin gönderilmesi yeni rotayı gözler önüne seriyordu. Ancak dev sevkiyatı Türkiye’de kimin teslim alacağına dair bir bilgiye halen sahip değiliz. Kolombiya’da da bu olayla ilgili tek gözaltı yapılmadı.
KOKAİN YAKALAMA REKORLARI
Bu sırada Kocaeli Dilovası’nda yarım ton, Panama’da Türkiye’ye doğru yola çıkan gemide 616 paket kokain ele geçirildi. Haziran 2021’de ise Mersin Limanı’nda açık ara kokain yakalama rekoru kırıldı. Muz dolu iki konteynerde 1.7 ton kokain yakalandı. Ancak soruşturmalar ‘muz sipariş ettiğini ama konteynerden kokain çıktığını’ savunan şirketlerin sahipleriyle sınırlı kaldı. Hiçbir zaman baronlara doğru ilerlemedi.
Süleyman Soylu, Sedat Peker’in ifşalarından sonra 4.9 kokainin Kolombiya’da yakalanması hakkında konuştuKolombiya’daki 4.9 ton kokainle ilgili sorularımız bir yıl yanıtsız kaldı. Sedat Peker’in ifşalarıyla bu konuyu gündeme getirmesinden sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TRT özel yayınında ilk kez konuştu.
Kolombiya makamlarını bilgi vermediği için eleştiren Süleyman Soylu, bugün büyük anlam ifade edebilecek cümleler kurdu:
“Bunlar bize herhangi bir yazılı belge vermediler. Büyükelçiliğimiz, Dışişleri
Bakanlığımız, bizler… Ama VKS’de (Video Konferans Sistemi) bize söyledikleri şu: ‘Bu
operasyonu gerçekleştiren Balkan Grubu.’… Kılıçdaroğlu 2020 tarihinde Balkanlarda
kimin olduğuna bakarsa veya o arkadaşlarını göndersin biz ona gösterelim.
FETÖ’cülerin, Amerika’dan desteklenenlerin, Birleşik Arap Emirliklerinin kucaklarına
oturanların sözcülüğüne CHP gibi bir partiyi soyundurmasın.”
Yani Süleyman Soylu, Kolombiya’dan gönderilmek istenen 4.9 ton kokainin Balkan Grubu tarafından organize edildiğine dair bilgi aldıklarını açıkladı. Bu grup Türkiye’de öldürülen ya da yakalananlar olabilir mi? Bu bilgiye karşın Balkan Grubu’nun Türkiye’deki faaliyetleri ve elemanları nasıl tespit edilmedi? Bu vahim iddiaya karşın cinayetler işleyecek kadar nasıl rahat hareket edebildiler? Bu istihbarat bilgisinin İçişleri Bakanı tarafından açıklanmasına karşın Bojanic Türkiye’yi neden terk etmedi?
Bu sorunların yanıtları belki de ülkemizi kokain ve mafya bataklığı olmaktan kurtaracak.
Timur Soykan / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder