2 Mart 2023 Perşembe

Sanders, Wolf ve ‘Simit’ - Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet

 


2008 finansal krizinden bu yana kapitalizm mercek altında. BBC Radyo 4’te, Amerikalı Senatör Bernie Sanders (Kapitalizme Kızmak OK’dir- 2023),  Financial Times ekonomi editörü Martin Wolf (Demokratik Kapitalizmin krizi- 2023) ve Dünya Sağlık Örgütü’nden ekonomist Kate Raworth (Simit-  Türkçede karşılığı olmayan simit biçiminde donut -Ekonomisi- 2017)  arasındaki tartışma (27/02/2023) ilginç bir örnek oluşturuyordu.

Sanders en zengin kapitalist ülke Amerika’daki eşitsizliklere, oligarşik kapitalizmin mantığa sığmayan ihtirasına vurgu yaptı: ABD’de en zengin üç kişinin serveti, alt yüzde 50’nin toplam servetinden fazla; 50 yılda toplumun yüzde 90’ından en üst yüzde 1’ine 50 trilyon dolar servet transferi gerçekleşmiş; dev şirketlerin her iki siyasi partiyi de etkileyebildiği, satın alabildiği bir sistem oluşmuş. “Bu kadar büyük servetleri toplayanlar hâlâ neden 30 yıldır gerçek ücretleri artmayan işçilere yüklenmeye devam ediyorlar”, Bu ne biçim bir aç gözlülük?”, Bu sisteme demokrasi denemez”. Sanders siyasi yaşamı boyunca bu sorunları dile getirdi, işçi hareketinin, orta sınıfın çıkarlarını korumaya çalıştı. İlginç olan, Wolf’un, “Kuznetz eğrisi” (“Yukarıda biriktikçe aşağıya da sızar, eşitsizliği azaltır”) savının doğrulanmadığını, kapitalizmin eşitsizlikleri artırdığını, oligarşik biçimler sergilediğini, demokrasiyle bağlarının kopmaya başladığını kabul ederek Sanders’la buluşmasıydı. Üç konuşmacı da kapitalizmi, “piyasa ekonomisi, kâr için üretim” olarak tanımıyorlar, 

Kate Raworth bir adım ileri gidiyor, her alanı kaplama eğilimine, büyüme saplantısının gezegenin doğal sınırları zorlamaya, ekolojik dengeyi yıkmaya başlamış olmasına dikkat çekiyordu.

Sanders, çözümü, büyük servetleri vergileyecek, dev şirketlerin siyaset üzerindeki etkilerini kıracak, halkın, eğitim, sağlık, emeklilik gibi temel gereksinimlerini karşılayacak bir “gerçek bir demokratik” sistemde buluyor. 


Raworth’a göre, “Simit” metaforuyla, “ortadaki deliğe kimsenin düşmeyeceği, kimsenin (büyümenin) dış çeperi aşarak doğayı, ekolojik dengeyi tehdit etmeyeceği”, işletmelerin kâr değil toplumsal çıkar için çalışacağı, çalışanların işletmelerin mülkiyetine, yönetimine ortak olacağı bir düzen kurmak gerekiyor.

Wolf, kapitalizmi savundu, doğarken eşitsizlikleri azalttığını, özgürleşme, serbest piyasa ile de refah getirdiğini hatırlattı. Ancak, giderek eşitsizlikleri, ülkeler arasında azaltsa bile ülkelerin içinde derinleştirdiğini, bunun demokrasinin krizine yol açtığına dikkat çekti. Wolf’a göre kapitalizm, siyasi denetim altına alınmalıdır (regülasyon, vergiler vb.), siyasetin satın alınması yasaklanmalıdır ama servet yaratmanın ve “inovasyonun” kaynağı girişimcilik ezilmemelidir. Wolf’a göre, Raworth’un büyümeden vazgeçmeyi öneren modeli “ancak küresel çapta bir diktatörlükle gerçekleşebilir”. Yoksul ülkelerin büyümeden vazgeçmesi, Batı ülkelerinin servetlerini yoksul ülkelerle paylaşması olanaklı değildir. 

Sonunda, Keynesyen modelin, ahlakçı yaklaşımların ötesinde pek bir şey yok. Krizlerin yeni model bularak değil, verimsiz işletmeleri yok eden, birikmiş sermayenin bir kısmını değersizleştiren hem kapitalizmi hem de hegemonya ilişkisini yeniden düzenleyen çatışmaların içinden geçerek aşıldığına” ilişkin tarihsel gözlem tüm ağırlığıyla ortada duruyor.

Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder