24 Nisan 2023 Pazartesi

Dayanışma bu kez çocuklar için - EMRE ALIM / SOL-Özel

 

Yaşadıkları yas süreci ve travmalar nedeniyle özel ilgiye muhtaç olan depremzede çocukların psikososyal ihtiyaçları giderilemedi. Devlet sorumluluğu yerine getiremeyince devreye dayanışma girdi.

On bir ili sarsan depremler resmi verilere göre 4 milyon 600 bin çocuğu etkiledi. Enkazlarda binlercesi can verdi, sağ kurtulanların ise hayatı derinden etkilendi. Kimi ailesini, kimi evini kimi de bir uzvunu kaybetti.

Depreme maruz kalan çocuklara psikolojik müdahalenin doğru zamanda ve doğru içerikte yapılması büyük önem taşırken, aradan geçen 2 aya rağmen çocukların beslenme ve barınma gibi yaşamsal ihtiyaçları dahi birçok noktada karşılanamadı.

Okula dönemeyen, psikososyal desteğe ulaşamayan çocuklar yaşadıkları ağır deneyimlerle başa etme konusunda yalnız bırakılmış durumda.

Depremden sonra bölgede bulunan psikiyatri uzmanı Dr. Cem Taylan ErdensoL'a yaptığı açıklamada çocukların 'incinebilir topluluklar' içinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi:

"İncinebilirlik kavramı olası afet  durumlarından daha fazla etkilenme ve ihtiyaç duyulan kaynaklara, sağlık hizmetlerine vs. daha az ulaşabilme ihtimalini tanımlar. 

İncinebilirlik, genel anlamda toplumsal eşitsizliklerin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda incinebilir topluluklar ekonomik koşullar, iletişim güçlükleri, engellilik, izolasyon, yaş açısından tanımlanmaktadır. Buna göre düşük sosyoekonomik düzey, resmi dilin kullanılmasındaki güçlükler, fiziksel, mental, tıbbi engellilik, toplumun büyük kısmından izole olarak yaşamayı tercih eden veya dışlanan topluluklar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar incinebilir toplulukları oluşturur. 

'Çocuklar en büyük incinebilir topluluktur'

İncinebilir toplulukların tanımlanması, halk sağlığı politikalarının geliştirilmesinde ve afet durumlarında sunulacak sağlık hizmetinin planlanmasında önemlidir. Afetler sırasında bu gruba giren kişilere özel bir yaklaşım gereklidir. 

Çocuklar, deprem bölgesindeki en büyük incinebilir topluluktur. Depremden yaklaşık olarak 4.5 milyon çocuğun etkilendiği bildirilmiştir. Neredeyse bütün toplumsal kurumların işlevsiz hale geldiği afet koşullarında çocukların eğitim, sağlık, beslenme, güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması ancak çocuk odaklı politikaların yürütülmesi ile mümkündür. Bu açıdan değerlendirildiğinde son depremde ülkemizdeki afet yönetimi bırakın sınıfta kalmayı tasdikname ile okuldan atılmayı hak etmektedir."

'En can yakıcı zorluk çocukların yalnızlığıydı'

Enkazdan sağ kurtarılan çok sayıda çocuğun resmi kaydının bulunmadığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aracılığıyla cemaat ve tarikat evlerine yerleştirildiği ortaya çıkmıştı. Kamunun çocuklara karşı sorumluluklarını yerine getiremediğini hatırlatan Erden, dini yapıların bu noktada oluşan boşluklarda kendini gösterdiğini belirtti:

"Deprem bölgesinin tamamında karşılaştığımız en can yakıcı zorluk çocukların yalnızlığıydı. Çocuklara yönelik yapılan her türlü etkinlik hızlıca örgütlenebiliyor ve çok sayıda çocuğun katılımı ile gerçekleşiyordu. Sadece bu veri bile bu alanın ne kadar boş bırakıldığının ispatı olarak görülebilir. Okulların depremden neredeyse 3 ay sonra açılması bile bu soruna çare olmadı. Çünkü depremzede öğretmenler, yeterince hazırlıklı olmayan okullar çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmedi. Devlet kurumlarının doldurmak için özel bir çaba sarf etmediği bu boşluk, sivil toplum örgütleri, cemaatler eliyle doldurulmaya çalışılıyordu. Cemaat evlerinden çıkan kayıp çocuklar işte bu yönetememe halinin mantıksal sonucu olarak görülebilir."

Depremzede çocukların psikososyal ihtiyaçlarını yerinde gidermek için harekete geçen Türkiye Komünist Partisi (TKP) Deprem Takip Merkezi, uzmanlar ve gönüllülerin desteğiyle birçok noktada çocuk şenlikleri düzenliyor.

Son olarak Hatay'ın Dikmece, Harbiye ve Çanakoluk mahallelerinde gerçekleştirilen etkinliklere yüzlerce çocuk katıldı. 

'Bazı çocuklar hâla deprem kaygısı taşıyor'

Okulların hâlâ açılmadığı, çok sayıda eğitimcinin ise ayrıldığı bölgede, ailelerin ve çocukların yoğun ilgiyle karşıladığı etkinliklerle hedeflenenler şu sözlerle aktarıldı:

"Bu bölgelerde sayılı okulda eğitime başlandı. Ciddi bir okul eksiği olduğu için çocuklar bu tür etkinliklere hasret durumda. Bazı mahallelerde ara ara çocuk etkinlikleri düzenliyoruz. Birlikte şarkılar söyleniyor, boyama yapılıyor, oyunlar oynanıyor.

Çocuklar çadır önünde toz toprak içinde oyun oynamaktan bunalmış durumda. Bazı çocuklar hala deprem kaygısı yaşıyor. Etkinlikler onlar için önemli bir sosyalleşme aracı. Devletin herhangi bir varlığı olmadığı için kullanılan malzeme ve oyuncaklar yine dayanışma ile buraya getiriliyor. 

Bu tür etkinlikler elbette tek başına bir boşluğu dolduramıyor. Çocukların dünyaları depremden sonra çadırlara hapsolmuş durumda. Etkinlikler en azından bu havanın dağılmasına bir nebze olsun yardımcı oluyor."

TKP'nin depremden hemen sonra depremzedelerin yas sürecine kolaylaştırıcı ve destekçi olma amacıyla başlattığı çalışma, ağırlıklı olarak çocukların ihtiyaçlarına yöneldi. Psikolog Doç. Dr. Nevin Eracar, bu çalışmanın ayrıntılarını soL’a anlattı:

“Özellikle psikologlar, psikiyatristler, öğretmenler ve sanatçılara duyuru yapılarak psikososyal destek çalışmalarına katılacak ekipler oluşturuldu. Bu ekipler belli bir eğitimden sonra depremin ikinci haftasından itibaren ikişer ve üçerli ekipler olarak deprem bölgesine gitmeye başladı.

Bölgeye giden arkadaşlarımız 3 ila 5 gün gibi sürelerle bazen de bir haftalık sürelerde orada tespit ettikleri ihtiyaçlar üzerinden insanlarla, ağırlıklı olarak çocuklarla temas ettiler ve bu çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Ekiplerimiz öncelikli olarak oyunların kullanıldığı psikososyal destek çalışmalarını yürütmekteler. Her çalışmanın protokol ve raporları tutularak bir bilgi birikimi oluşmakta. 

'Oyun ve sanat dışavurum aracı oluyor'

Çocuklarla çalışırken oyunlara sanat unsurları katarak travma sonrası yasın kolaylaştırılması yönünde bir formülasyon ile çalışıyoruz. 

Çocukların bu afeti unutmaları hedeflenmiyor. Yaşın işlevsel şekilde yaşanması için sanatla terapi yöntemleri çerçevesinde ilerliyoruz. Bu açıdan bakıldığında çocukları koruyucu ve onarıcı ruh sağlığı desteği ile gelecekteki olası patolojik durumlara karşı korumayı amaçlıyoruz

Çocuklar oyunlar ve sanat unsurları aracılığı ile sesle ritimle hareket ve renklerle kendilerini ifade etme şansı elde etmiş oluyorlar. Oyun ve sanat önemli bir dışavurum aracı olarak işlev görüyor. 

Bir yıl süre ile bölgede çalışmayı hedefliyoruz.

Çalışmaları yürüten ekipler ilimize döndüklerinde gidecek olan ekiple birlikte süpervizyon alıyor. Böylece meslektaşlarımızı da ikincil travmaya karşı korumayı amaçlıyoruz.”


EMRE ALIM / SOL-Özel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder