15 Nisan 2023 Cumartesi

Kuş cenneti tarım alanına dönüştürülüyor (Ramis Sağlam-Evrensel/Manisa)+Çöğürlü halkı taş ocağının kapatılmasını istiyor(Halil İMREK-Evrensel/Hatay)

 Kuş cenneti tarım alanına dönüştürülüyor (Ramis Sağlam-Evrensel/Manisa)

                                                                           Kuruyan Marmara Gölü | Fotoğraf: Murat Bilgiç 

Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştürecek projeye “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmesine karşı dava açıldı.

Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan olarak tescillenen Marmara Gölü, tarım politikaları ve su yönetimindeki yanlış planlama ve uygulamalar sebebiyle kurutuldu. Çevre örgütleri ve yöre halkı Marmara Gölü’nü tarım alanına dönüştürecek projeye ilişkin “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmesine karşı dava açtı.

Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde bulunan Marmara Gölü, kış aylarında yaklaşık 65 bin su kuşunun görüldüğü, nesli tehlike altına girmeye yakın olan tepeli pelikan türünün dünya nüfusunun yüzde 9’unun kışladığı bir sulak alandı. Alan düzenli olarak barındırdığı su kuşu popülasyonu ile Ramsar alanı olmak için gereken kriterleri de sağlıyor. Marmara Gölü sulak alanı, Türkiye’ye endemik balık türleri için bir yaşam alanı. Ancak yanlış planlama ve uygulamalar sebebiyle özellikle yer altı ve yer üstü sularının aşırı kullanımı gibi nedenlerle göl kurutuldu. Göle sağlanabilecek su kaynakları dururken, göl bir tarım alanına çevrilmek isteniyor.

PROJEYE ‘ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR’ KARARI

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından gölün tarımsal üretim faaliyetleri kapsamında arazi yapılandırması projesi için Manisa Valiliğince 21 Şubat 2023 tarihli “ÇED gerekli değildir” kararı çıktı.

Doğa Derneği, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Salihli Çevre Derneği, Akhisar Çevre Derneği, Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği ile göl çevresinde yaşayan yurttaşlar, “ÇED gerekli değildir” kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması, yargılama sonunda iptaline karar verilmesi istemiyle dava açtı.

Davacılar göle su kaynaklarından su verilmesini talep ediyor. Gölün ana kaynağı olan Gördes Çayı’nın suyu, Gördes Barajı’nda tutuluyor. Marmara Gölü’nün yüzey sularıyla beslenmesi amacıyla açılan Kumçayı Derivasyon Kanalı, Adala Besleme Kanalı ve Marmara Gölü Besleme Kanalından su basılmıyor. Gölün hızla yeniden oluşabilmesi için Gördes Barajı ve Ahmetli regülatöründen göle su verilmesinin yeterli olduğu ifade ediliyor.

                                                                                                                         Görsel: Doğa Derneği

HUKUKSUZ UYGULAMALARA KARŞI İKİNCİ DAVA

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Marmara Gölü yanlış su ve tarım politikalarıyla kurutulmuştur. Yaşanan kuraklık iklim değişikliğinin bir sonucu gibi gösterilemez. Biyolojik çeşitlilik açısından dünya ölçeğinde öneme sahip bu gölün, resmi kurumlar tarafından tarım alanına dönüştürülmesi kabul edilemez. Marmara Gölü’nde yapılmak istenen tarımsal faaliyetler ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı. Marmara Gölü sulak alanı rehabilitasyonu adı altında gölün TİGEM tarafından tarım alanı olarak kullanılmasına karar verildi. Bu protokole açtığımız davanın ardından göldeki tarım faaliyetleri için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alındı. Bu karara da dava açtık. Sivil toplum kuruluşları ve bölge insanıyla birlikte Marmara Gölü’ndeki yaşamın hakkını savunmaya devam edeceğiz. Marmara Gölü’nün yok edilmesi sadece buradaki biyolojik çeşitliliği değil gölün sağladığı ekosistemi ve tarımsal üretimleri de olumsuz etkileyecek” dedi.

                                                                    /././

Çöğürlü halkı taş ocağının kapatılmasını istiyor(Halil İMREK-Evrensel/Hatay)

Hatay Samandağ'da Çöğürlü Mahallesinde 20 yıldır faaliyette olan Gür-Kal İnşaata ait olan taş ocağının tarım ürünlerine ve çevreye zarar verdiğini belirten mahalle halkı ocağın kapatılmasını istiyor.

Hatay Samandağ İlçesi Çöğürlü Mahallesinde 20 yıldır faaliyette bulunan Gür-Kal İnşaata ait olan taş ocağının kapasitesi halkın tepkisine rağmen her yıl arttırılıyor. Halkın isteği taş ocağının bir an önce kapatılması. Zira 25 hektarın üstü değil diye ÇED raporu zorunlu değil. Asi nehri kenarında ve imar izni yok ama üç katlı bina yapılmış. Kıyı şeridi ihlal ediliyor ve taş ocağı bölgesinde Asi nehrinde daralmalar başlamış.

Yirmi yıl önce taş ocağı olarak başlamış bugün çimento-beton işletmesi olarak genişliyor ve kirli sular da Asi'ye akıyor.

ŞİKÂYET DİLEKÇELERİ TAŞ OCAĞINDA ASILI

Mahalle halkı taş ocağının kapatılması için defalarca şikâyette bulunmuş, imza toplamışlar. Ancak yetkili merciler tarafından bu talepleri dikkate alınmamış, şikâyet dilekçeleri, imzalar sümen altı edilmiş. Valiliğe verilmiş olan imzalı şikâyet dilekçelerinin bir fotokopisi taş ocağı işletmesinin sahibine verilmiş ve o bu imzaları taş ocağında ofisin duvarına asarak .“Taş ocağı kimin imza verdiğini biliyoruz, kim bizden şikâyetçi verdiği imzalar elimizde” diye halka gözdağı veriyor. Taş ocağının kantar ofisinde mahalle halkının valilik makamına verdiği şikayet dilekçeleri asılı. Kişisel verilerin korunması ihlal edildiği gibi taş ocağını istemeyen insanlar hedef gösteriliyor.

DEPREMDEN SONRA DAHA ÇOK KAYGI OLUŞTU 


 
  Özellikle depremden sonra ağır tonajlı araçların mahallenin içinden geçmesi yarattıkları gürültü ve sarsıntı insanları daha çok rahatsız eder hale gelmiş. İşletmenin ağır tonajlı araçlarının çok sık geçmesi sonucu evlerin duvarları çatlarken, yollar tahrip oluyor. Ayrıca taş ocağının neden olduğu toz, alerji, astım gibi hastalıkların baş göstermesine neden oluyor.  İnsanlarda ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasının yanı sıra kamyonların yoğun trafiği nedeniyle çocuklar sokaklara çıkamıyor, yürüyerek okullarına gidemiyor. Trafik kazası riski artıyor. Taş ocağındaki patlamaların sonucunda ve kum, mıcır gibi ürünleri taşınması esnasında meydana gelen toz, yörenin geçim kaynağı olan başta can eriği olmak üzere, tarım ürünlerine  ve tarım alanlarına ciddi zararlar verip, ürünlerin veriminin ve kalitesinin düşmesine neden oluyor. Taş ocağının faaliyetleri nedeniyle mağdur olan halk, neredeyse hiçbir tarımsal ürün alamamaktan şikâyetçi.

TAŞ OCAĞINDA YAPILAN PATLATMALAR DOĞAYA ZARAR VERİYOR

Halk taş ocağında yapılan patlatmaların mevzuata bile uygun yapılmadığını söylüyor. Mahallenin hemen yanına taş ocağı işletmesin açılmış olması ve işletilmeleri sırasında belli periyotlarla yapılan dinamit patlatmaları ormanlara, bioçeşitliliğe, ekosisteme, su varlıklarına, yöre halkının ve işletmede çalışan işçilerin sağlığına da ciddi zararlar veriyor. Mahalle halkı taş ocaklarında yapılan patlatmaların doğal dengeyi bozduğunu ve suyollarını değiştirdiğine dikkat çekiyor. Sık sık dinamit patlatılan ocak Asi nehrinin kıyısında korunması gereken arkeolojik alana da zararlar veriyor. Mahalleden kadınlar anlatıyor daha önceki patlamalardan dolayı 5 çiftçinin tarlası taşlar altında aklamış, tarlalarda çukurlar oluşmuş ve tarlalar kullanılamaz hale gelmiş. Çiftçiler tarlaları taş altında kaldığı için zarar tazminatı davası açmış ancak taş ocağa tamamen kapatılmadan bu zararların son bulmayacağını belirtiyorlar.

TOZ ÜRÜNLERİN VERİMLİLİĞİNİ VE KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR

Taş çıkarma esnasında oluşan toz emisyonları hem çalışan işçi hem de bölgede yaşayan halkta kansere, tahriş ve astım gibi alerjik hastalıklara yol açıyor. Açığa çıkan toz nedeniyle tarım ürünlerinin verimleri  ve kalitesi düşüyor. Mahalle halkı yaşam alanlarının gasbedilmesine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söylüyor. Mahalle  halkı, yaşadığı mağduriyet için birçok kez mülki idare amirleri ve şirket temsilcileri ile görüşmeler yapmış ama hiçbir sonuç alamamış. Mahalleli taş ocağı için gerekli denetimlerin yapılmasını, işletmenin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararların tespit edilmesini ve halkın mağduriyetinin giderilmesi için acil önlemler alınmasını istiyor.

SORU ÖNERGESİ VERİLMİŞTİ

Daha Önce bir soru önergesi veren HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni şu soruları sormuştu.

  • * Hatay Samandağı İlçesi Çöğürlü Mahallesinde faaliyet gösteren taş ocağının çevresel etkileri konusu Bakanlığınızın bilgisi dahilinde midir?
  • * Söz konusu taş ocağının denetimi yapılmakta mıdır? En son hangi tarihte denetimi yapılmıştır? Yöre halkının paylaştığı videolarda tesisin tozları ve kamyonların gürültüsü açıkça ortadadır. Halkın iddia ettiği olumsuzluklara karşın taş ocağı hakkında bulgu olmamasının gerekçesi nedir?
  • * Yıllar içerisinde kapasitesini sürekli arttıran taş ocağının ÇED gerekli değildir kararının gerekçesi nedir? Taş ocağının büyüklüğü dikkate alındığında ÇED kararının tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünmüyor musunuz?
  • * Taş ocağının bölgede ürün kayıplarına yol açtığı iddiaları konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı ile işbirliğiniz var mıdır?
  • * Bölge halkının iddia ettiği taş ocağı kapasitesinin sürekli arttırıldığı iddiaları hakkında Bakanlığınız açıklama yapacak mıdır? Taş ocağı faaliyete başladığı tarihten itibaren kaç kez kapasite artışına gitmiştir?
  • * Söz konusu taş ocağından çıkan atıkların ve tozun çevreye, insan sağlığına verdiği zararların önlenmesi için bakanlığınızın bir çalışması var mıdır? Mahalle halkının mağduriyetleri nasıl giderilecektir?”
  • (Halil İMREK-Evrensel/Hatay)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder