19 Ekim 2023 Perşembe

AKP Gazze'de kimin yanında: Bol hamaset, tam gaz ticaret + AKP’den liselerde şov: Gazze için okullarda gıyabi cenaze namazı + Ümmet değil insanlık ayakta!

AKP Gazze'de kimin yanında: Bol hamaset, tam gaz ticaret (Emre Alım-soL/Analiz)

Gazze'ye bombalar yağarken Türkiye'yle İsrail arasındaki dış ticaret hacmi sürekli büyüyor, askeri ortaklıklar farklı düzlemlerde sürüyor. AKP'yse konuşmaya devam ediyor.

Filistin direniş örgütlerinin İsrail işgaline karşı başlattığı ''El Aksa Tufanı'', Batı'nın ikiyüzlü tavrıyla birlikte bölge ülkelerinin ikircikli tutumunu gözler önüne serdi. Filistin'in taarruzunu takip eden ilk günlerde tarafları ''itidalli'' davranmaya davet eden AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katliamlarla geçen bir haftanın sonunda ilk günlerdeki retoriğini unuttururcasına vites yükseltmeye başladı. Ancak İsrail'le daha önce yaşanan birçok gerilimde olduğu gibi eylem, söylemin gerisinde kaldı.

Yine ümmet yine hamaset

İktidara yakın Yeni Şafak, en az 500 sivilin katledildiği El-Ehli Baptist Hastanesi'ni hedef alan saldırıyı ''Bu terör devleti yok edilmeli'' başlığıyla duyurdu. İsrail'in ırkçı saldırılarına ırkçılıkla yanıt veren Yeni Şafak, geçtiğimiz günlerde de Kuran’a dayanarak Yahudileri “lanetlenmiş millet” ilan etmiş ve Anayasa’yı ihlal etmişti. Erdoğan'ın ''İsrail örgüt gibi davranmayı bırakmalı'' sözünden hareketle yazıldığı anlaşılan yeni başlıksa, Erdoğan'ı bir adım ileri gitmeye davet ediyordu.

Tıpkı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi... Cuma hutbesini Filistin'e ayıran Erbaş, AKP dış politikasının sınırlarını zorladı, Filistin'in ''direnmekten başka çare kalmadığını'' söyledi. Gazzelilerin mücadelesine maddi ve manevi destek vermeye çağıran Diyanet İşleri Başkanı, İsrail'e ''Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır'' sözleriyle seslendi.

Kriptolar ne diyor?

Yeni Şafak'ı ve Erbaş'ıyla bir bütün olarak AKP söylemini sertleştirse de iktidar temsilcilerinin verdiği mesajlar diplomatik alanda ''kınama''dan öteye gidemedi, askeri ve ekonomik alandaysa somut adımlar atılamadı. AKP’nin İsrail'le izlediği kontrollü gerilim siyasetinin izlerini 2010'da Wikileaks ifşaatlarıyla gün yüzüne çıkan kriptolarda bulmak mümkün. 

Bugünkü köşe yazısında Türkiye-İsrail ilişkilerini inceleyen Wikileaks belgelerini aktaran Cumhuriyet yazarı mahpus gazeteci Barış Pehlivan, 2 Şubat 2007'de ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Janice Weiner’ın İsrail Büyükelçiliği başmüsteşarı ile görüşmesine ilişkin notlarını hatırlattı:

''Bize, İsrail’in ilişkinin bu yönünü kabullendiğini ve bunun ne anlama geldiğini gördüğünü söyledi: Türk siyasetçileri içerideki izleyicilere oynuyorlar. Onlar bağırıp çağırıyor ve biz de onları affetmeyi tercih edip yaptıklarını görmezden geliyoruz. Önemli olan, bu ilişkiyi elimizden geldiğince iyi bir şekilde sürdürebilmek.''

AKP'nin dış politikadaki ''esnekliğinin'' Batı cephesinde kanıksandığını belirten Pehlivan, 16 Ocak 2008 tarihinde ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Daniel O’Grady’nin kaleme aldığı belgeyle bitirdiği yazısında şu değerlendirmeye yer verdi:

''Grady, Erdoğan’ın AKP hükümetinin Ortadoğu’daki arabuluculuk rolü ve ABD Kongresi’nde “Ermeni Soykırım Tasarısı”nın engellenmesi için de İsrail’e ihtiyacının farkında olduğunu söylüyor. Tesadüfe bakın ki... Müsteşar, Erdoğan’ın İsrail karşıtlığının yükselmesini yine mart ayında gerçekleşecek yerel seçim atmosferine bağlıyor: “Hele bir kriz durulsun ve mart seçimleri geçsin, Türk hükümeti zararı tamir için harekete geçer.”

AKP İsrail'e karşı sadece konuşuyor

Bir süredir İsrail'le ilişkileri yeniden ''normalleştirme'' girişimlerinde bulunan AKP, Gazze'ye dönük saldırılarla kamuoyunda büyüyen İsrail'e yönelik öfkeyi bazen devlet kurumları bazen de taşeronları aracılığıyla şova dönüştürme peşinde. Ancak atılan adımlar AKP'nin İsrail'le ''stratejik ortaklığı''nı unutturmaya yetmiyor.

AKP bir yandan bu şova devam ederken, Türkiye ile İsrail’in her konudaki işbirliği tam gaz devam ediyor. Çünkü ABD’nin bölgedeki müttefikleri olarak on yıllara dayanan bir işbirliği geleneğine sahip olan Türkiye ve İsrail arasındaki bu ilişkinin doğasına dair AKP’nin hiçbir değişiklik çabası yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmüş ve "İsrail gazının" Avrupa'ya Türkiye üzerinden aktarılmasını ele almıştı.

İsrail'le Türkiye arasındaki ticaret AKP döneminde rekor seviyelere ulaştı. Türkiye'nin "en zenginleri" bu ticaretten en çok kazananlar olmaya devam ediyor. Erdoğan'ın Filistin mesajlarına karşın Türkiye ''reelpolitik''te Filistin yerine İsrail'in lehine bir ekonomik ilişki ağı örmüş durumda. Bu ilişkilerdeyse AKP'ye yakın patronlar öne çıkıyor.

Türkiye’deki birçok büyük özelleştirme ihalesinde İsrailli şirketler pay kapıyor. Savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde iki ülke düzenli olarak ortak tatbikat yapıyor. Üniversitelerde, TÜBİTAK’ta özellikle askeri alanı ilgilendiren bilimsel araştırmalar, İsrail ortaklığıyla yürütülüyor. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi sürekli büyüyor. AKP ise konuşmaya devam ediyor.

                                                                      /././

AKP’den liselerde şov: Gazze için okullarda gıyabi cenaze namazı (Emre Alım-soL/Özel) 

Her fırsatta İsrail'le ilişkilerini iyileştirmeye çalışan AKP, Gazze'de dünyanın gözü önünde yaşanan katliamın ardından okullarda ''gıyabi cenaze namazı'' kılınmasını istedi.

İsrail'in Gazze'deki El Ehli Baptist Hastanesi'ni hedef alan bombardımanı en az 500 sivilin ölümüne neden oldu. Uluslararası kamuoyunun tepkiyle karşıladığı katliam Türkiye'de de protesto ediliyor. Bir süredir İsrail'le ilişkileri ''normalleştirme'' girişimlerinde bulunan iktidar temsilcileriyse kınama mesajlarından ileri gitmeyen açıklamalarda bulunurken, kamuoyunda büyüyen öfkeyi devlet kurumları aracılığıyla dini şova dönüştürme peşinde.

İsrail'le ''stratejik ortaklığı''nı unutturmaya çalışan AKP, katliama karşı somut adımlarla tavır almak yerine okullarda "gıyabi cenaze namazı" organizasyonuna girişti.

İstanbul Kadıköy'de lise müdürlerine gönderilen mesajla, okullardaki mescitlerde Gazze'de öldürülen Filistinliler için ''gıyabi cenaze namazı'' kılınması istendi. Din kültürü öğretmenlerinin görevlendirildiği namaza tüm öğrencilerin katılması gerektiği belirtildi. Böylece katliama yönelik tepkiler, eğitimi dinselleştirmenin de bir aracı haline getirildi. Benzer şekilde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bugün öğle namazı öncesi bütün camilerde salaların okunacağını ve öğle namazının ardından gıyabi cenaze namazı kılınacağını duyurmuştu.

AKP İsrail'e taraf mı, ortak mı?

AKP bir yandan şova devam ederken, öte yandan Türkiye ile İsrail’in her konudaki işbirliği tam gaz devam ediyor. ABD’nin bölgedeki müttefikleri olarak on yıllara dayanan bir işbirliği geleneğine sahip olan Türkiye ve İsrail arasındaki bu ilişkinin doğasına dair AKP’nin hiçbir değişiklik çabası yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmüş ve "İsrail gazının" Avrupa'ya Türkiye üzerinden aktarılmasını ele almıştı.

İsrail'le Türkiye arasındaki ticaret AKP döneminde rekor seviyelere ulaştı. Türkiye'nin "en zenginleri" bu ticaretten en çok kazananları olmaya devam ediyor.

                                                               /././

Ümmet değil insanlık ayakta!(soL-Özel)

İsrail'in Gazze'deki katliamlarının ardından dünyada milyonlar sokağa çıkarken "Ümmet ayakta" başlığı atan İslamcı basın Filistin direnişini bir din davası gibi gösterme çabasında.

İsrail'in Gazze'de El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği hava saldırısının ardından dünyada ve Türkiye'de Filistin halkına destek için protestolar artarak devam ediyor.

"İslam dünyası" diyerek Türkiye, Ürdün ve Tunus'taki gösterileri haberleştiren Yeni Şafak bugün yayımladığı habere "Ümmet ayakta" başlığını attı.

Filistin halkının işgalci İsrail'e karşı direnişine ancak 1980'lerin sonunda Hamas kurulduktan sonra ilgi göstermeye başlayan siyasal İslamcılar Filistin davasını da bir "din davası" olarak gösterme çabasında.

Oysa Gazze'de dün gerçekleştirilen katliama karşı çıkmak ve Filistin halkının on yıllardır sürdürdüğü direnişe destek vermek bir insanlık meselesi. Filistin halkının meşru direnişinde en başından beri yanında olan sol ise dünyada ve ülkemizde Gazze'deki katliama karşı yine sokakta.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) dün İsrail'in Gazze'deki hastaneyi bombaladığı saatlerde İstanbul'da "İşgalciler kaybedecek, direnen Filistin halkı kazanacak" diyerek eylemdeydi. TKP Ankara İl Örgütü de geçen Cumartesi günü İsrail'in Ankara'daki büyükelçiliği önünde bir protesto gösterisi düzenlemişti.

Üç gün önce DİSK/DevTurizm-İş, DEV TEKSTİL, DGD-SEN, DİSK/Enerji-Sen, İnşaat-İş Sendikası, DİSK/LİMTER-İŞ, KATAŞ-SEN, PTT-Sen'in "İşçi sınıfı Filistin'in yanında" çağrısıyla Levent metro durağı çıkışında bir araya gelen işçiler İsrail Konsolosluğu önüne yürüyüş düzenlemiş ve kitlenin önü polis tarafından kesilmişti. İsrail Konsolosluğu önüne gelen kitle burada basın açıklaması yapmıştı. DİSK Basın-İş ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası da eyleme destek vermişti.

İsrail’in Gazze’deki hastanelere saldırısını, İsrail Büyükelçiliği önünde protesto eden SOL Parti bu akşam İstanbul'da İsrail konsolosluğu önünde bir eylem yapacağını duyurdu. TİP ve EMEP de İstanbul'da İsrail konsolosluğu önünde saat 19.00'da bir araya gelme çağrısı yaptı.

Umut-Sen de İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Eskişehir, Hopa ve Mersin’de “Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Halkının Yanındayız” diyerek eylem çağrısı yaptı.

Dünyada milyonlar İsrail'e karşı sokağa çıktı 

Hamas'ın başını çektiği Filistinli silahlı direniş gruplarının başlattığı El Aksa Tufanı operasyonunun ardından Gazze'de katliam başlatan İsrail'e karşı farklı kıtalarda farklı dinlerden ve milliyetlerden milyonlarca insan sokağa çıkarak İsrail'in saldırılarını mahkum etti, Filistin halkına destek verdi. Birçok Avrupa ülkesinde polis saldırılarına ve Filistin'e destek yasağına karşın insanlar sokağa çıktılar.

İtalya'dan Almanya'ya, İngiltere'den İrlanda'ya, Yunanistan'dan ABD'ye, İran'dan Lübnan'a, Yemen'den Ürdün'e, Sri Lanka'dan Güney Afrika'ya, Irak'tan Mısır'a gösterilerde işgalin başından beri Filistin direnişine destek veren insanların motivasyonu dini ya da milliyetçi duygular değil, Filistin halkının işgale karşı mücadelesinin haklılığıydı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder