Phaselis'teki günübirlik tesis projesine açılan davaya Kültür ve Turizm Bakanlığı 'uzman görüşü' sundu. 3 profesör tarafından hazırlanan raporda, "İnşaatlar arkeolojik zemine zarar vermiyor" denildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Alacasu ve Bostanlı koylarına günübirlik tesis kurmak için yürütülen, 'Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi' projesine karşı Antalya 3’üncü İdare Mahkemesi’nde açılan davaya uzman raporu sundu. Pamukkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilal Söğüt, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nden Prof. Dr. A. Şevki Duymaz ve Burdur Mehmet Akif Üniversitesi’nden M. Rafet Kıstır’ın imzasını taşıyan raporda, "Mimari imalatlar, arkeolojik zemine zarar vermemektedir" görüşü yer aldı.
Phaselis Antik Kenti’ne yapılmak istenen projeye karşı Antalya Mimarlar Odası tarafından açılan davaya uzman görüşü sunan Bakanlık, iptal davasının reddedilmesini ve yürütmeyi durdurma kararının kaldırılmasını istedi.
'İNŞAAT YASAL MEVZUATA UYGUN'
Mahkemeye sunulan raporun sonuç bölümünde, "Proje kapsamında özellikle Alacasu ve Bostanlık koylarında yapılan mimari imalatlar, Phaselis Antik Kenti dışında ve etkileme alanında yer almaktadır. Mimari imalatlar arkeolojik zemine zarar vermemektedir. Tüm arkeolojik alanlarda bulunan, zorunlu ihtiyaçlardan kaynaklanan uygulamalardır. Çevre ve peyzaj düzenlemesine bağlı üretimlerin, yasal mevzuat ve izinler çerçevesinde ortaya konduğu ve bilimsel anlamda olumsuz bir etkisi olmadığı kanaatindeyiz" ifadeleri yer aldı.
'PROJEYİ KAZI BAŞKANI YÖNLENDİRDİ'
Phaselis Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan’ın günübirlik tesis ve plaj projesinin antik kente faydalı olacağına dair görüş yazısı verdiğinin belirtildiği raporda, "Başlangıç aşamasında onun yönlendirmeleri doğrultusunda proje şekillenmiştir. Ayrıca, kurul toplantıları, kendisinin eşliğinde yapılmıştır" denildi.
Arkeolog olmadan kazı yapıldığı suçlamasına karşı tüm zemin uygulamalarının Antalya Müze Müdürlüğü’nün denetiminde yapıldığına ve alanda herhangi bir arkeolojik tahribatının söz konusu olmadığına dair belgeler olduğundan söz edilen Bakanlık raporunda, bölgede yürütülen derin kazıların ise zorunlu altyapı kazısı olduğu ve Koruma Kurulu’ndan onaylı projeye uygun şekilde sürdürüldüğü bilgisi verildi.
YÖRÜK İŞİ Mİ, ANTİK KALINTI MI?
Bakanlığın hazırlayıp mahkemeye sunduğu rapora ilişkin itirazlarını sıralayan Phaselis İnisiyatifi, şu açıklamayı yaptı:
"Raporda imzası olan uzmanlardan biri Bostanlık ve Alacasu koylarında yüzeydeki kilise kalıntılarından bahsederken, 'Yörükler mi yapmış yoksa antik döneme mi belli değil' yorumunda bulunuyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan’ın, hazırladığı bilimsel çalışmalarda, kilise yapısı olduğunu belirttiği bu kalıntıların hangi yıla tarihlendiğinin henüz saptanamadığına dair görüşü var. Son bilirkişi raporuna da bu kalıntılar kilise kalıntısı olarak işlendi. Bilirkişi raporunu hazırlamak üzere antik kenti incelemeye gelen uzman heyet, bu kilise kalıntılarına dair tespitlerini tutanağa işledi."
'KİTLE TURİZMİNE AÇMA ÇABASI VAR'
Antik kentlere inşa edilen tuvalet ünitesi gibi yapıların maksimum binde 2 büyüklüğünde olabileceğinin belirtildiği açıklamada, "Bu konuda uluslararası standartlar var. Phaselis Antik Kenti’nin içindeki tuvalet ünitesi, bu standarda uyuyor. Antik kent içindeki bu tuvalet, Bostanlık Koyu’na yapılan ünitenin 10’da biri kadar. Günde ortalama 7–8 bin ziyaretçisi olan Phaselis’teki tuvalet yaklaşık 40 metrekarelik bir alanı kaplıyorken, Bostanlık Koyu’na 400 metrekarelik bir yapı konuldu. İlke kararlara göre, sit alanının önce kazılması, arkeolojik açıdan ziyarete açılması ve standartlara uygun büyüklükte kullanım alanlarıyla hizmet sağlanması gerekiyordu. Ama bir metre altında ne var bilinmeden üstüne beton döküldü. Burada bir tuhaflık var. Alan önce temizlenmeyip bakımsız bırakıldı, sonra kirlilik projeye gerekçe olarak gösterildi. Birinci derece doğal sit alanını kitle turizmine açma çabası var" denildi.
ŞEMSİYELER SIRALANDI SONRA KALDIRILDI
Bakanlığın ilk projesinde Alacasu Koyu’na 140, Bostanlık Koyu’na 240 şezlong ve şemsiye yerleştirilecek şekilde alanın planlandığını hatırlatan inisiyatif, yeni projede bu sayı azaltıldı mı yoksa aynı mı kaldı sorusuna yanıt alamadıklarını ifade etti: "Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na dilekçe ile başvurarak yeni proje ile ilgili bilgi talep ettik ancak alamadık. Onay verdiği projenin kendisinde olmadığını belirten kurul, bizi Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’ne yönlendirdi. Bu konudaki bütün girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Ağustos ayında henüz mahkeme sonuçlanmadan koylara şezlong ve şemsiyeler yığıldı ve şemsiyeler sahile yerleştirilmeye başlandı. Tepkiler üzerine tamamı kaldırıldı."
Ceren Deniz / duvaR/././
Phaselis davasında bilirkişi keşfi yapıldı - 30 Temmuz 2023
YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Günlerce gece gündüz nöbet tutarak proje alanındaki kumsaldaki Caretta caretta yuvalarını ve yavru çıkışlarını belgeleyerek Mahkeme heyetine sundular…
Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan Phaselis antik kentinin koruma alanı içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan iki ayrı halk plajı projesine karşı açılan davada Mahkeme tarafından keşif yapıldı. Mahkemenin daha önce yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından yerinde keşif yapılarak yeniden bir karar alınıncaya kadar alandaki inşaat çalışmaların durdurulması gerekiyordu. Ancak yargı kararına uyulmadığını gören davacılar alana giderek çalışmaların durdurulmasını sağlamıştı. Davanın görüldüğü Antalya 3. İdare Mahkemesi’nin atadığı bilirkişi heyeti Phaselis antik kenti ve projenin uygulandığı Bostanlık ve Alacasu koylarında inceleme yaptı. Tekirova’da yaşayan davacıların da katıldığı keşif sırasında halk plajı yapılmak istenen Bostanlık koyu kumsalında varlığı belgelenen Caretta caretta yuvaları ve yavruların görüntüleri de Mahkeme heyetine sunuldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın üç ayrı akademisyene hazırlatarak Mahkemeye sunduğu raporda ise yapılan işlemlerin bilimsel bir sakıncası olmadığının savunulması dikkati çekti.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Phaselis antik kentinin koruma sınırları içinde bulunan 1. Derece arkeolojik sit alanı niteliğindeki koylarda geçtiğimiz Şubat ayında başlattığı projeye karşı açılan davada bugün bilirkişi keşfi yapıldı. Antalya 3. İdare Mahkemesi’nin baktığı davada olayla ilgili yerinde keşif yapan bilirkişi heyeti önce Phaselis ören yerinde, ardından da Bostanlık ve Alacasu koylarında inceleme yaptı. Phaselis’e Dokunma Hareketi ve Antalya Ekoloji Kolektifi üyeleri ile Tekirova’da yaşayan davacı vatandaşların da katıldığı bilirkişi keşfi sırasında Mahkeme heyetine projenin yarattığı tahribata ilişkin bilgiler aktarıldı.
GECE GÜNDÜZ NÖBET TUTARAK YUVALARI TESPİT ETTİ
Tekirova’da yaşayan ve davacılardan biri olan Sami Adaletli, Bostanlık koyunda daha önce yapılan bilimsel çalışmalar kapsamında da varlığı bilinen Caretta caretta (İribaş kaplumbağa) türü Akdeniz kaplumbağalarının yuvalarını tespit etmek için iki hafta boyunca gece gündüz alanda nöbet tuttu.
BAKANLIK HALK PLAJI UĞRUNA CARETTALARI GÖRMEZDEN GELİYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçtiğimiz Şubat ayında uygulamaya koyduğu ‘Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ projesinin uygulandığı iki koydan biri olan Bostanlık Koyu’nda daha önce de nesli tehlike altındaki türlerden biri olan Caretta carettaların varlığı biliniyordu. Ancak arkeolojik sit statüsündeki Bostanlık koyunun Caretta caretta kumsalı olarak ayrı bir tescili bulunmuyor. Bu yönde bir koruma statüsü olmadığı için de Bakanlık projenin uygulanması sırasında koruma altındaki bu türün kumsaldaki varlığını görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Keşif sırasında da Bakanlık avukatı ile davacılar arasında bu yönde kısa bir tartışma yaşandı.
DAVACILARDAN SAMİ ADALETLİ: ‘TOPLAM 15 YUVA TESPİT ETTİK’
Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları içerisinde bulunan Bostanlık koyunda yaklaşık iki haftadır gece gündüz nöbet tutan Sami Adaletli, “Burada 5 Temmuz’dan bu yana tespit yapıyorum. Toplam 15 civarında yuva oldu. Bir haftadır da daha önce tespitini yapamadığımız yuvalardaki yavru çıkışlarını görmeye başladık. Ancak yuvaların üzerinden araçlar geçmeye başlamış. Ölen yavrular da var. Aslında bu sahil de Caretta caretta yuvalama alanı olarak daha önce koruma altına alınmış olsaydı bugün daha fazla yuva tespiti yapmış olacaktık. İnşaat çalışmaları, gürültü, ışık kirliliği ve araç trafiği canlının yaşam alanı için tehdit oluşturuyor. Tekirova halkı olarak yıllardır burada yuvalama ve yavru çıkışı olduğunu biliyoruz. Biz burada tespit ettiğimiz yuvaları ve yavruların çıkışlarını fotoğraflayarak mahkeme heyetine sunduk. Daha önce de bilimsel bir çalışma yapılmıştı bunu da mahkemeye sunduk” dedi.
TEKİROVA SAHİLİ OTELLERLE DOLDU, CARETTALAR BURAYA SIĞINDI
Yaklaşık 3 kilometre uzunluğundaki Tekirova sahilinde 13 tane otel ve tatil köyünün yer aldığına işaret eden Adaletli, “Tekirova sahilindeki yoğun kullanım baskısı yüzünden Caretta carettalar hemen yakınındaki Bostanlık koyunu bir sığınak gibi kullanıyor. Başka gidebilecekleri yer yok burada, hep kayalık. Geri kalan sahiller de otellerle çevrili olduğu için yaklaşamıyorlar. Bu canlılar yumurtalarını bırakmadan önce gündüz keşif yapıyorlar, tehlike varsa oraya yaklaşmıyorlar” diye konuştu.
BU KOYLAR BİLİMSEL ÇALIŞMALAR İÇİN AYRILMALI
Bostanlık ve Alacasu koylarının hem milli park hem de arkeolojik sit olması nedeniyle özellikli alanlar olduğuna işaret eden Sami Adaletli, “Bu özellikleri taşıyan, kendine özgü doğal peyzajı olan çok az alan var. Buralar daha fazla insan baskısına maruz kalmamalı. Bu tür alanlar bilimsel çalışmalar için ayrılmalı ve bir laboratuvar gibi korunmalı. Ticari alanlara dönüştürülmesi durumunda kısa sürede özelliğini kaybeder burası” görüşünü dile getirdi.
BAKANLIK ÜÇ PROFESÖRE RAPOR HAZIRLATIP MAHKEMEYE SUNDU
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Phaselis davası için üç akademisyene hazırlatarak Mahkemeye sunduğu ‘bilimsel’ araştırma ve inceleme raporunda ise proje kapsamında uygulanan işlemlerin “bilimsel anlamda olumsuz bir etkisi olmadığı kanaatindeyiz” görüşüne yer verilmesi dikkati çekti.
‘BİLİMSEL ANLAMDA OLUMSUZ ETKİSİ YOK KANAATİNDEYİZ’
Pamukkale Üniversitesi’nden Arkeolog Prof. Dr. Bilal Söğüt, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nden Sanat Tarihi uzmanı Prof. Dr. Abdullah Şevki Duymaz ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Rafet Kıstır (Mimar) tarafından hazırlanan raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer veriliyor: “Her iki koydaki mimari imalatların bulunduğu alanın SİT durumu bir antik yerleşim dokusundan daha ziyade birinci derece arkeolojik sit alanı koruma bandını oluşturacak yer konumundadır. İnceleme alanının proje uygulama aşamasında özellikle arkeolojik alanın olumsuz etkilerinin ortaya çıkması durumunda yasal mevzuata göre ilgili kurumların müdahalesi zaten söz konusu olacaktır. Proje uygulama aşamasında tescilli alanlara fiziki müdahale koşulları yasa ve yönetmeliklere tabi olarak yürütülüyor ve tescilli alanların tescil niteliği yasal koruma devamlılığı içerisindedir. Sonuç olarak ‘Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi Projesi’ yapım işi kapsamında devam etmekte olan özellikle Cennet ve Bostanlık koylarındaki mimari imalatlar, Phaselis antik kenti dışında ve etkileme alanında yer almaktadır. Mimari imalatlar arkeolojik zemine zarar vermemektedir. Tüm arkeolojik alanlar ve ören yerlerinde bulunan zorunlu ihtiyaçlardan kaynaklanan uygulamalar çevre ve peyzaj düzenlemesine bağlı üretimlerdir. Üretimlerin yasal mevzuat ve izinler çerçevesinde ortaya konulduğu ve tesis edilen işlemlerin bilimsel anlamda olumsuz bir etkisi olmadığı kanaatindeyiz.”
‘ARKEOLOJİK ALANLAR ÇEVRESİYLE BİRLİKTE BİR BÜTÜNDÜR’
Üç akademisyenin imzasını taşıyan Bakanlık raporunda Phaselis’teki Bostanlık ve Alacasu (Cennet) koylarındaki arkeolojik verilerin yetersiz olduğu iddiasını değerlendiren Davacılardan Sami Adaletli ise şu görüşleri dile getirdi: “Arkeolojik alanlar çevresiyle birlikte bir bütündür ve ayrı ayrı değerlendirilemez. Bu tür değerlendirmeleri art niyetli yorumlar olarak görüyoruz. Bu tavrı akademisyenlere yakıştıramıyoruz. Buraların ranta açılması için gerçeğe aykırı raporlar düzenliyorlar. Bir vatandaş gitse bir çivi bile çaksa hapse atıyorlar. Ama ranta açılınca her şeyi normalleştiriyorlar. Burada kişilerin unvanlarının arkasına saklanarak süreci sonlandırmaya çalışıyorlar.”
BOSTANLIK KUMSALI CARETTALAR İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Caretta carettalar tüm Akdeniz’de yalnızca belirli alanlarda yuvalama yaparak varlığını sürdürebilen bir canlı türü. Türkiye’nin yanı sıra, Yunanistan, Tunus, Libya, Mısır ve Kıbrıs kıyılarındaki kumsalları üreme alanı olarak seçen koruma altındaki türün varlığı, yuvalama ve yavrulama kumsallarının bilinçli ve kontrollü kullanımına bağlı. Akdeniz sahillerinde yoğun insan baskısı altındaki kumsallarda turizm faaliyetleri ve Caretta caretta varlığının aynı anda sürdürebilmesi için yıllardır kapsamlı çalışmalar yürütülüyor ancak farkındalıkla birlikte kullanım baskısı da giderek artıyor. Bir kilometrelik kumsalda ortalama 20 Caretta caretta yuvasının bulunması o alanın yuvalama kumsalı olduğunun işaretlerinden biri. Yaklaşık 400 metre uzunluğundaki Bostanlık koyunda 15 civarında yuvanın tespit edilmesi bu bakımda kayda değer bir gösterge olarak kabul ediliyor. Daha önce alanda yürütülen bilimsel çalışmada, Bostanlık koyunda benzer sayıda yuva tespit edilmiş, alanın bu yönüyle de korunması için çalışma yapılması önerilmişti. Türkiye’de yerel halk ve kamu işbirliği ile önemli bir koruma faaliyetinin yürütüldüğü 3 kilometrelik Çıralı kumsalında ortalama 108 Caretta caretta yuvası bulunuyor. Bu veriler göz önüne alındığında Bostanlık koyu kumsalının tür açısından önemi daha da artıyor.
YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder