Devlet okullarında 'kayıt parası' çakallığı: Hatay’da depremzedenin de parasına göz koydular (İrem Yıldırım-soL/Özel)
Devlet okullarında "iyi" öğretmen ve temizlik gerekçeleriyle alınan "kayıt parası" adı altındaki esnaf pazarlığının son adresi depremden en çok etkilenen Hatay oldu.
Devlet okullarında yurdun dört bir yanında bağış adı altında fahiş miktarda kayıt parası talep ediliyor. Kayıt parasının dışında temizlik vb. malzemeler sebep gösterilerek alınan paralar da uzun süredir gündemde. “Zorunlu bağış” adı altında istenen paralar daha önce İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikayet edilmişti.
Bu sefer yasaya aykırı şekilde toplanan paraların adresi Kahramanmaraş depreminde en çok yıkıma uğrayan Hatay oldu. Antakya’daki depremzede bir veli, kayıt formunda aile birliği hesap numarası gördü ve sorduğunda okul müdüründen aldığı yanıt, “temizlik, güvenlik ve benzeri amaçlı malzemeler için bağış yapılması gerektiği” ayrıca, “bağış yapılması durumunda öğrencinin hem güzel bir sınıfa hem güzel bir öğretmene verileceği” oldu. 5 bin liralık bağışta bulunan veli, konuyu CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’ya ulaştırdı. Cumhuriyet'e konuşan Kara, maddi durumu kötü olan ailelerden de bin liralık ödemeler alındığını paylaştı.
Devlet okullarında çoğunlukla müdürler tarafından yapılan bu esnaf pazarlığı, eğitimdeki fırsat eşitliğini tamamen yok ediyor. Eğitim kurumlarında “bağış” adı altında toplanan paraların yol açtığı bir diğer şey, öğrencileri ekonomik durumlarına göre yani sınıfsal bir şekilde sınıflara yerleştirilmesi oluyor.
TÖB-SEN Örgütlenme Sekreteri Hizam HasırcıVeliler çocuklarının eğitim hayatından endişe duyup şikayetçi olmuyor
Bağışa göre eğitimin durumunu, yıkımın en büyük adreslerinden biri olan Hatay’daki boyutlarını irdeledik. TÖB-SEN Örgütlenme Sekreteri Hizam Hasırcı’nın soL’a verdiği bilgiler çarpıcı. Okul içinde sınıf seçme yöntemiyle, okul dışındaysa adres değişikliği üzerinden velilerden para alınıyor. Velilerin çocuklarının eğitim hayatından endişe duyması sebebiyle, şikayetçi olma noktasında geri durdukları bir gerçek. Bazı okul müdürlerinin işini adaletli yaptığını da vurgulayan Hasırcı bazı öğretmenlerin pazarlandığını ve bunun üzerinden “iyi öğretmen” algısıyla velilerden para alındığını ifade etti. Okullarda bağış pazarlığının ortalama miktarı 10 bin lira. Öğretmen pazarlama üzerine kurulan bu gelir kapısı tek yol değil. Bir diğer yol da adres değişikliği üzerinden gerçekleştiriliyor. Hasırcı durumu şöyle özetliyor: “Okul müdürlerine adres dışı kontenjan alma yetkisi verilmiş ve bazı müdürler kontenjanları satıyorlar.”
Bu sorunun kaynağındaki temel problemi anlatan Hasırcı durumu şöyle özetliyor: “Sebep denetimsizlik, yapılan şikayetlerin ciddiye alınmaması, soruşturmaların düzgün ilerletilmemesi. Yetkililer çıkıp ‘Kayıt parası alınamaz’ açıklamaları yapmasına rağmen, ceza verilmiyor. Göz yumulmasının sebebiyse okullara verilen ödeneklerin çok düşük olması. Fakat toplanan paraların bir kısmı okula aktarılırken, bir kısmı müdürlerin cebine giriyor.”
Tadilatlar okulların açılmasıyla başladı
Defne, Antakya, Samandağ ve Kırıkhan ilçelerinde durumun çok kötü olduğunu ifade eden Hasırcı, hasarlı olmayan okulların sabahçı-öğlenci olarak ikiye bölündüğünü hasarlı okulda olanların da öğlenci olarak eğitim gördüğünü söyledi. 7 aydır tek bir tadilat işlemi yapılmayan okullarda tadilat işlemleri okulların açılmasıyla başladı. Yani eğitim-öğretim sürerken bir yandan da tadilat yapılıyor.
Öğretmenler norm fazlası oldu: Öğrencilerin nakilleri yapılmamış, vefat edenler sistemden düşürülmemiş
Vefat eden öğrenciler ve göç eden öğrenciler sistemden düşürülmemiş, atamalar eski öğrenci sayılarına göre yapılmış. Hasırcı, bu plansızlık sebebiyle atanan öğretmenlerin norm fazlası olduğunu da söyledi. Göç ve vefat sebebiyle bazı okullarda öğrencilerin yarısı yokken, başka okullarda da sınıflar en az 40 kişilik.
Hatay’da plansızlık, denetimsizlik, iş bilmezlik ve liyakatsızlığın sonucunda eğitim-öğretim sistemi bu sebeple arap saçına dönmüş hâlde. Deprem öncesinde de zaten yürüyen düzgün bir sistemin olmadığının da altını çizen Hasırcı; “Eğitimle ilgili vizyonu olmayan, diğer meslektaşlarından onu ayıran tek özelliği yandaş olması olan insanların il milli eğitim yöneticileri olması bu durumu bu hale getiriyor” dedi.
/././
Devlet okullarında kayıt parası skandalı: 60 bin liraya kayıt! (soL)
İstanbul'da devlet okullarındaki kayıt ücreti 60 bin liraya kadar dayandı. Oysa anayasaya göre eğitim ücretsiz, kayıt parasının zorunlu kılınması yasak.
Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı anaokulu, ilkokul ve ortaokullarda bağış adı altında fahiş miktarda kayıt parası talep ediliyor. Okul idareleri tarafından yasaya aykırı bir şekilde zorla toplanan bu kayıt paraları velilerin tepkilerine neden oluyor.
Devletin kendi haline terk ettiği ve sağlaması gereken temel ihtiyaçlardan yoksun bıraktığı okullarda veliler çocuklarının eğitim hakkının engellenmesi tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor.
Devlet okulunda esnaf pazarlığı: Kardeş indirimi yaparız
İstanbul Şişli’de bulunan Hüseyin Avni Kurşun İlkokulu ve Ortaokulu örneklerden biri. Bu okulda ortaokul kademesi için 40 bin lira, ilkokul kademesi için 30 bin lira talep ediliyor.
Ancak okul yönetimi, çocuklarını zorunlu eğitimlerini almaları için okula kaydettirmek isteyen velilerle esnaf pazarlığı yapmaktan kaçınmıyor. Kayıt ücretlerinde, "ikincisi yüzde 25 indirimli" kampanyası başlatıldı.
soL'un görüştüğü bir veli, Hüseyin Avni Kurşun'a biri ilkokul, biri ortaokul çağındaki iki çocuğunu yazdırmak istedi. Okul idaresi tarafından veliden toplam 60 bin lira talep edildi.
Bir diğer veli, İstanbul Maçka'daki Pakmaya Hüsamettin Ziler Ortaokulu için 60 bin lira bağış talep edildiğini belirtti.
Yine İstanbul Şişli'de bulunan Talatpaşa İlkokulu, kayıt için fahiş miktarda para isteyen okullardan bir diğeri. Burada velilerden istenen kayıt ücreti 30 bin lira.
40 bin lira verin veya iki sınıfa klima taktırıverin!
soL'un görüştüğü bir diğer veli, bağış adı altında talep edilen kayıt paralarının okulun bulunduğu semte, ailenin maddi durumuna göre değişkenlik gösterdiğini dile getirdi. Çocuğunu şu anki okulundan başka bir ilkokula nakletmek istediğini, fakat gittiği ilkokulda kendisine ya 40 bin lira ödeme ya da iki sınıf için klima bağışlama seçenekleri sunulduğunu belirtti. Veli, "Nakil yaptıramadım" dedi.
Tüm bu gayriresmi haraç uygulaması, kayıt yaptırdıktan sonra da bitmiyor. Bazı okullarda, kayıtlı çocuğunuz için sınıf ve öğretmen seçiminde bulunmak istediğinizde, tüm kayıt ücretlerine ek olarak 20 bin lira talep ediliyor.
Ailesi para ödemeyen çocuğu, arkadaşlarının önünde tahtaya kaldırdılar!
Kayıt parası ödemeyi kabul etmeyen bir aile, çocuklarına yönelik ayrımcılık uygulandığı aktardı.
Ailenin çocuğu, İstanbul Beyoğlu’nda bir ilkokula gidiyor. Aile kayıt parası ödemeyince, çocuk, arkadaşları önünde tahtaya kaldırılarak aşağılanıyor: “Gerek kayıt süreçlerinde gerekse sonrasında devlet görevini yerine getirmiyor. Devlet okullarında para talep edilmesi anayasaya aykırı. Okul idarecileri devletten yardım alamıyoruz diyerek el altından bağış adı altında yüklü kayıt paraları talep ediyor."
Aile, kendisini iki arada bir derede kalmış hissediyor: "Bu masrafları karşılayabilir durumda değiliz. Öte yandan bu paraları ödeyemediğimiz için çocuklarımız huzursuz ediliyor.”
Uygulama anayasaya aykırı
Avukat Volkan Bora Uğur, konuyla ilgili olarak soL'a yaptığı değerlendirmede, olayın yasalara aykırılığına dikkat çekti: “Anayasanın 42. maddesinde ‘İlköğretim kız ve erkek çocuklar için zorunludur ve devlet okulları parasızdır’ ibaresi yer almaktadır. Ayrıca MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliğinde velilerin hiçbir şekilde bağış yapmaya zorunlu tutulamayacağı da yazmaktadır."
Söz konusu yönetmelik, okul aile birliklerinin bağış toplamasını yasaklamıyor, bağışın zorunlu kılınmasını yasaklıyor. Av. Uğur'a göre burada iki noktanın altını çizmek gerekiyor: "Birincisi, Okul Aile Birliği çoğu örnekte okulun ihtiyaçlarını karşılamak için bağışlarla bir bütçe yaratmaya çalışıyor. Ancak hijyen, güvenlik, kırtasiye gibi temel ihtiyaçların karşılanması kimsenin inisiyatifine bırakılmamalı, velilerin sırtına bir yük olarak bindirilmemelidir. Okulların ihtiyaçları için Bakanlık bütçe aktarmalıdır. Burada sosyal devlet ilkesi gereği devlet, öğrencilere eğitimde fırsat eşitliği ve çağdaş standartlarda bilimsel, laik parasız eğitim alma hakkını sunmak zorundadır. Bu çok temel bir insan hakkı olup devletin uluslararası hukuktan ve Anayasa’dan kaynaklanan sorumluluğunu ısrarla vurgulamalıyız."
Zorunlu bağışın okul idareleri tarafından suistimal edildiğini söyleyen Av. Uğur şunları ekledi: "Ortaya çıkan fahiş rakamlar ve usulsüzlükler bunun en büyük kanıtıdır. Aileler hiçbir şekilde hukuksuz olarak talep edilen bu bağışları ödemek zorunda değiller."
İmam hatipleşme kayıt parası çılgınlığının önünü açtı
Devlet okullarında ortaya çıkan bu tablonun sebebi, yalnızca AKP hükümetinin okullara gerekli bütçeyi aktarmaktan kaçınması değil. Bir diğer sebep, AKP'nin uzun yıllara yayılmış olan, çocukları imam hatip okullarına gitmeye mecbur bırakma politikası.
Mevcut durumda İstanbul'da aileler, çocuklarını ancak ikamet ettikleri bölgelerdeki okullara kaydedebiliyor. Fakat yıllar içinde çok sayıda okulun imam hatibe çevrilmesi nedeniyle birçok aile için bu okullar, tek erişilebilir seçenek. Servis paralarının fahiş fiyatlara ulaşmış olması da bu durumu tetikliyor.
Bu yüzden aileler yakın bölgelerdeki okullara yöneliyor. Fakat kayıt parasındaki "esnaflık" içgüdüsü burada da devreye giriyor. İkamet ettiği bölgedeki imam hatip okulundan kaçınmak için, çocuğunu yakındaki bir başka okula kaydettirmek isteyen ailelerden talep edilen kayıt parası da daha fazla oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder