10 Ekim 2023 Salı

Filistin’in unutturulmak istenen devrimci portreleri - YEKTA ARMANC HATİPOĞLU / soL- Görüş

 Filistin’e bakarken görülmesi gereken şey emperyalizme karşı mücadelelerle dolu bir geçmiş, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve onun binlerce inançlı militanı. 

Birkaç gün önce, 7 Ekim’de Filistinli direniş örgütleri İsrail’e karşı “Mescid-i Aksa Tufanı” operasyonunu başlattı. Direniş örgütleri, tahmin edilemeyecek hızda ilerledi. Bu operasyon, beraberinde Filistinli örgütlerle ilgili tartışmaları da getirdi. Direniş örgütlerinin tamamının “köktendinci” olduğunu savunanlar, İsrail’in yıllardır bölgede yaptığı katliamı görmeyip Filistin operasyonundan sonra İsrail’e destek olanlar ortaya çıktı. Bütün bunların ortak tarafı Filistin meselesini tarihselliğinden kopararak, olup bitenleri bugünlerde devam eden operasyon üzerinden okumak ve İsrail’e karşı başlatılan operasyonu sadece HAMAS’a mal etmek. 

Ancak ne bugünlerde devam eden Mescid-i Aksa Tufanı operasyonunu sadece HAMAS yapıyor ne de Filistin’deki direniş örgütlerinin tarihi sadece dinci yapılarla sınırlı. Filistin’in geçmişinde, bugün her fırsatta Filistin’i suçlayanların unutturmak istediği bir Marksist örgütlenme geleneği var. O geleneğin geçmişindeyse yüzlerce George Habaş, Leyla Halid ve Gassan Kenefânî var. 

‘Halkı için yaşadı, halkı için öldü’: George Habaş

Kendisini kurulduktan iki yıl sonra, 1969’da Marksist-Leninist olarak ilan eden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu ve eski genel sekreteri George Habaş, 1925’te, Filistin’in Lidda şehrinde dünyaya geldi. Eğitiminin bir kısmını Kudüs’te tamamladıktan sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde tıp eğitimi almak için ülkeden ayrıldı. Ailesi 1948 yılında, Arap-İsrail Savaşı devam ettiği sırada Filistin’den sürüldü. Bu dönem, tıp eğitimine ara vererek Filistin’e dönen Habaş’ın hayatında önemli bir yer tutar.

Beyrut’taki tıp eğitimine devam eden George Habaş, bir yandan da işgale karşı direniş örgütü kurmanın yollarını arar. Önce Suriyeli Hani el-Hindi ile birlikte Fedailer Topluluğu’nu; ardından 1951 yılında Konstantin Züreyk, Hani el-Hindi ve Wadie Haddad ile birlikte Arap Milliyetçi Hareketi’ni kurar. Bu örgüt Arap dünyasının birliğini ve sosyalizmi amaçlar. Bir yıl sonra İsrail ile Barışa Muhalefet Örgütü’nü kurar. 1955 yılında kurduğu “Al-Ra’i” isimli dergi ise kısa süre içinde yasaklanır ancak Gassan Kenefânî tarafından yurtdışında basımına devam edilir.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ise 1967’de, Ahmed Cibril’in yönettiği Filistin Kurtuluş Cephesi ile Arap Milliyetçi Hareketi’nin birleşmesi sonucu kurulur. George Habaş FHKC’si Marksist olduğu için Filistin’deki diğer direniş örgütlerinden ayrı bir yerde konumlanır ve Türkiye solunun Filistin direnişiyle kurduğu bağın aracılarından olur.1

George Habaş, “Düşle Gerçek Arasında” isimli kitabında parlak bir geleceğe olan umudunu şöyle dile getirir: “Tarih tekerleği geriye doğru çevrilemez ancak geçmişin derslerini duygusal yıkıcı tepkilerle tarihi inkâr ederek de israf etmemeliyiz. Tarih her kim orada yer almayı hak edecek kararlılık ve yetenekteyse, her kim sonraki yaprakları doldurmaktan onur duyarak iktidarda kalırsa onların kayıtlarına açık defterdir. Çocuklarımızın ve torunlarımızın bizden daha parlak bir geleceğe sahip olacağına dair inancım büyük.” 

Habaş, 26 Ocak 2008 tarihinde Ürdün’de geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Eşi Hilda Habaş, ölümünün ardından George Habaş için “Halkı için yaşadı, halkı için öldü.” demişti. Aynı zamanda ölümünden sonra Filistin’de üç günlük yas ilan edilmişti.

Filistin Direnişi’nin devrimci kadın militanı: Leyla Halid

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi militanlarından Leyla Halid ise 1944’te, o yıllarda İngiliz işgali altında olan Hayfa’da doğdu. Nakba’nın sürdüğü 1948 yılında ailesiyle birlikte, babalarını geride bırakarak Lübnan’a göç ettiler. Henüz 15 yaşındayken köklerini George Habaş’ın attığı, FHKC’nin öncüllerinden Arap Milliyetçi Hareketi’ne katıldı. Bir süre Kuveyt’te öğretmenlik yaptı. Birden fazla uçak kaçırma eyleminde sorumluluk üstlendi, bu eylemlerle dünya çapında tanınırlık kazandı.2

Leyla Halid, Şarku’l Avsat’a verdiği bir röportajda uçak kaçırma eylemleri için Sovyetler Birliği’nden havaalanlarına sokabilecekleri bomba için destek aldıklarını söyledi. Halid’in bu konuyla ilgili sözleri şöyle: “… Ne kadar ileri teknoloji olursa olsun, havalimanlarının kapılarından geçebilecek bombalar üretiyorduk. Bazılarını denedik. Bu, İngilizleri oldukça şaşırttı. Bir gün bombayı geliştirmek için bir zembereğe ihtiyacımız oldu. Eskiden hiçbir büyükelçiliğe güvenmez, sorunları Amerikan Üniversite Hastanesi doktorlarından Vedi’nin dostları aracılığıyla çözerdik. Ancak bu kez sorunu onlarla çözemedik. Sovyetler Birliği Büyükelçiliği’ne gitmek ya da başka bir yerde bir toplantı düzenlemek zordu. Batılı güvenlik servisleri bizi takip ediyordu. Çözüm, Sovyet askeri ataşesiyle sahil şeridinde, sanki yalnızca gezintiye çıkmış gibi yürüyüş yapmaktı. Sorunu ataşeye anlattık. O da talebimizi komutanlığa iletti. Ardından Moskova’ya gittik ve istediğimizi aldık. Sovyetler Birliği bize havaalanından geçirilebilecek bomba yapımı için gerekli parçaları sağladı. Tüm ziyaretlere katılmadım ama Vedi ile Moskova'ya gittim.”3

Leyla Halid aynı zamanda özellikle Filistin Direnişi ve Orta Doğu’yla ilgili uluslararası konferanslara konuşmacı olarak katılıyor. Filistin Ulusal Yönetimi’nde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ni temsil eden Halid sadece Filistin halkını ya da Filistinli kadınları değil aynı zamanda dünyada gericiliğe, işgale karşı direnen halkların, kadınların ortak liderlerinden. Resimleri başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde duvarları süslüyor. 

‘… Gözleri umutla parlayan bir ressam, yazar ve gazeteci, hüzünlü portakallar ülkesini damarlarında yaşatan Kenefânî’

Filistin Direnişi denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden biri Gassan Kenefânî. 1936 yılında Birleşik Krallık işgalinde bulunan Filistin’in Akka şehrinde Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kenefânî, doğduğu topraklarda sadece 13 yıl yaşayabildi. 1948 yılında, İsrail’in bölgeye gelmesiyle birlikte başlayan savaş sonucunda birçok Filistinli gibi ailesiyle beraber ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Önce Lübnan, sonra Suriye… 

Liseyi Suriye’de bitiren Kenefânî, 1952 yılında Şam Üniversitesi’nde Arap Edebiyatı bölümüne başladı. 1955’te Arap Milliyetçi Hareketi’yle olan bağı nedeniyle Suriye’den sürüldü. Kuveyt’e yerleşen Kenefânî burada profesörlük ve çeşitli yayınlarda editörlük yaptı. Kuvyet’te geçirdiği yıllarda Arap Milliyetçi Hareketi ve George Habaş ile olan bağını güçlendirdi. Habaş eliyle Filistin’de yayın hayatına başlayan ancak kısa sürede yasaklanan Al-Ra’i dergisini çıkartır. Rus edebiyatı üzerine sıkı çalışmalar yaptı.4

Gassan Kenefânî, 1960 yılında George Habaş’ın daveti üzerine Lübnan’a döndü. Burada Arap Milliyetçi Hareketi’nin Al-Hurriya gazetesinin sorumluluğunu üstlendi. 1962’den 1967’ye kadar Nasırcı gazetelerde çalıştı ancak sonra, daha önceden de ilgi duyduğu Marksizmden geriye düşmemek üzere yoluna devam etti.

Kenefânî, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin sözcülüğünü ve politbüro üyeliğini, 1969’da örgütün programının yazarlığını yaptı. 1967’de FHKC kurulduktan sonra örgütün yayın organ El Hedef’te çalışmaya başladı. 

Lübnanlı Profesör Esad Ebu Halil gazete için “dünya devrimci basınına damga vuracaktı” diyor. Halil’in gazete ve Gassan Kenefânî ilgili sözleri şöyle: “El Hedef kendinden önceki ve sonraki diğer gazetelere benzemiyordu. Dünya devrimci basınına damgasını vuracaktı. Kenefânî, Filistin Devrimi’nin en muhteşem posterlerinden bazılarını Beyrut’taki El Hedef ofisinde tasarladı ve üretti. Lübnan Komünist Partisi’nin sıkıcı basınının aksine Arap devrimci Marksist fikirleri ‘havalı’ ve çağına uygun bir hale getirdi. Filistin’in kurtuluşu için sanatı, edebiyat ve bilgiyle birleştirdi.”

Prof. Esad Ebu Halil’in dediği gibi Gassan Kenefânî’yle birlikte poster tasarımlarında da yeni bir dönem açılmıştı. Kenefânî’nin tasarladığı posterler zamanla Filistin Direnişi’yle özdeşleşti.


 
FHKC sözcüsü olması, Kenefânî’yi basınla sıkça yan yana getirdi. Kenefânî’nin Batılı bir gazeteci olan Richard Carleton kışkırtıcı sorularına verdiği cevaplar, hâlâ Filistin üzerine düşünen pek çok kişinin akıllarında. “Neden örgütünüz İsrail ile barış görüşmelerine katılmıyor?” sorusuna “Barış görüşmelerinden kastınız teslimiyet ve silah bırakma.” diyen Gassan Kenefânî, gazetecinin “Neden sadece konuşmuyorsunuz?” demesi üzerine şunları söylemişti: “Kiminle konuşalım? ‘Kılıç ve boyun’ arasındaki bir konuşmayı kastediyorsunuz sanırım. Henüz sömürgecilerin ve ulusal kurtuluş hareketinin konuştuğu bir olaya denk gelmedim.” demişti. Gazetecinin daha fazla üstelemesi üzerine ise temel insan haklarını kazanmanın Filistinliler için yaşamak kadar asil olduğunu söylemişti. 5

Gassan Kenefânî, 8 Temmuz 1972’de arabasına MOSSAD tarafından konulan bomba sonucu 19 yaşındaki yeğeni Lamis Nacm ile birlikte katledildi. Arkasında 18 kitap ve yüzlerce makale bırakan Kenefânî aynı zamanda diğer devrimciler gibi örnek ve mücadele dolu bir yaşamı da arkasında bıraktı.

Lübnanlı yazar Bassam Ebu Şerif, “Beyrut Benim Şehrim” kitabında Kenefânî’den şöyle bahsediyor: “Gözleri umutla parlıyordu, gözleri umutla parlayan bir ressam, yazar ve gazeteci, hüzünlü portakallar ülkesini damarlarında yaşatan Kenefânî.”

Filistin’e bakarken…

Sadece George Habaş, Leyla Halid ve Gassan Kenefânî değil Filistin’in Marksist-Leninist mücadele tarihi için hepsi birbirinden değerli onlarca isim sayılabilir. Bu üç devrimci isim ve örgütleri Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Filistin bağımsızlık mücadelesinin tarihini dinciliğe, milliyetçiliğe sıkıştırmak isteyenler için verilecek en iyi yanıtlardan biri. Liberal ve milliyetçi safsatalar bir kenara; Filistin’e bakarken görülmesi gereken şey emperyalizme karşı mücadelelerle dolu bir geçmiş, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve onun binlerce inançlı militanı.

YEKTA ARMANC HATİPOĞLU / soL- Görüş 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder