(I)
Sesleriyle bilinen fakat tanınmayan insanlardı filmleri, dizileri seslendirenler: Dublajcılar. Onlar görüntünün üzerine konuşup ekranda görünen oyuncunun sesi oluyorlar, karaktere, tipe can verenlere ses oluyorlar.
Dublaj alanında dünya ölçeğinde çok başarılı olduğumuzu, bu alanda gerçekten de unutulmaz sesleriyle iz bırakan sanatçılarımız olduğunu söyleyebiliriz. Televizyon öncesi radyo programlarından, TRT’nin ilk yıllarındaki dizi ve filmlerden örneğin çizgi filmlerde Altan Karındaş’ın, Gazanfer Özcan’ın sesleri hâlâ kulaklarımızda. Unutulmaz sesler dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri de Müşfik Kenter’di.
Kadın seslerinde; Adalet Cimcoz, Nevin Akkaya, Jean Mahfi Ayral, Altan Karındaş, Ani İpekkaya, Beyhan Saran, Birsen Kaplangı, Alev Koral, Işık Yenersu, Tomris Oğuzalp, Ayla Algan, Kadriye Kenter, Nevra Serezli, Nisa Serezli, Tijen Par, Parla Şenol gibi isimler oyuncuya ses olurken erkek seslerinde Ferdi Tayfur, Agah Hün, Abdurrahman Palay, Toron Karacaoğlu, Sadettin Erbil, Reşit Gürzap, Mahmut Moralı, Mücap Ofluoğlu, Kamran Usluer, Rüştü Asyalı, Haluk Kurdoğlu, İstemi Betil, Sezai Aydın, Pekcan Koşar, Mazlum Kiper, Nur Subaşı, Sacit Onan, Köksal Engür, Alev Sezer gibi isimler etkileyici unutulmaz sesleriyle ilk akla gelen isimler arasındadır.
Kimi yıldızlara, kimi karakter oyuncularına ses veren bu isimler o oyuncuların sevilmesindeki en önemli etkenlerden biri olmayı başarmışlardı. Diyelim ki başroldeki yıldız oyuncunun oyunculuğu zayıf, bildik karton rollerde “Rol yapmaya çalışarak işini yapan” bir görüntü verirken etkileyici sesiyle kendisini seslendiren sanatçı sayesinde seyircinin beğenisini kazanabiliyordu.
Yeşilçam’ın yıldız oyuncuları söz konusu olduğunda ilk büyük yıldızlar Sezer Sezin, Cahide Sonku, Muhterem Nur ve Belgin Doruk’tan “Dört yapraklı yonca olarak tanımlanan Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’e kadar birçok Yeşilçam yıldızını seslendiren önemli dublaj sanatçılarımız genellikle Adalet Cimcoz, Nevin Akkaya, Jean Mahfi Ayral’dı. Bu yıldızların şarkılı sahnelerini de daha çok Belkıs Özener ve Sevim Şengül seslendirmişti.
Adalet Cimcoz, Nevin Akkaya, Belkıs Özener ve Sevim Şengül’ü başka yazıların konusu olarak saklayıp bu yazımızı geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Değerli Sanatçı Jean Mahfi Ayral Tözüm’e ayıralım.
ÇOCUK YAŞTA TİYATRO SAHNELERİNDE, DUBLAJ STÜDYOLARINDA
Unutulmaz Sanatçı Necdet Mahfi Ayral’ın kızı olarak 6 Ağustos 1928 tarihinde İstanbul’da doğan Fatma Mesanet Jeyan Ayral, 1978 yılında bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Ses Mühendisi Rauf Tözüm’ün de eşiydi. Bu evlilikten İris (Tözüm) adında bir kızları ve bir torunları vardı. Babası Necdet Mahfi Bey, kızının özgün bir adı olsun istediğinden Farsçada “Aslanın kükrerken çıkardığı ses” anlamına gelen “Jeyan” adını verir.
Bilindik adıyla Jeyan Ayral, Beyoğlu Kız Lisesinden mezun olduktan sonra babası Necdet Mahfi Ayral’ın teşviki ve önerisiyle ilk kez 1938’de çocuk yaştayken Henrik Ibsen’in “Peer Gynt” (Peer Gynt) adlı oyununda Muhsin Ertuğrul tarafından oynatılarak sahneye çıkar.
Tiyatroya da dublaja da babası elinden tutup götürmüştür. Yine o günlerde Mahmut Moralı ve Samiye Hün’ün yönlendirmesiyle “Mutlu Günler” filminin seslendirmesinde yer alarak dublaj yolculuğuna da başlar.
Jeyan Hanım başlangıç yıllarını ve sanat yolculuğunu şöyle anlatır: “1938-1983, evet 45 yılım tiyatroda geçti. Mesleğimi kendim seçmedim, meslek beni seçti. Şöyle ki Muhsin Ertuğrul, babama bir rol için küçük bir kız çocuğu aradığını söylemiş. Babam da beni elimden tutup Tepebaşı’daki Dram Tiyatrosuna Muhsin Bey’e götürmüş. Başlayış o başlayış tam 45 yıl. Babam Necdet Mahfi Ayral beni tiyatroya çalışmaya götürdüğü zaman bu işin bilincinde değildim. Peer Gynt-Solveige’un hayali rolü ile başladığımda küçüktüm. Hem okuluma devam ettim hem de tiyatroya. Yıllar geçip de tabii önce çocuk oyunlarında, sonraları genç kız, genç kadın rollerini aldığım zaman bu işin bilincine vardım. Tiyatro, çalıştığım yıllar boyunca benim için en ön plandaydı. Ek iş olarak seslendirme yaptım ve hâlâ da yapmaktayım. Sadece sekiz filmde oynadım, bunlardan sonuncusu Zeki Müren’in ilk filmi olan ‘Beklenen Şarkı’ idi. Benim yetiştiğim devirde konservatuvar yoktu ve ben tiyatro dersleri görmedim. Fakat öyle büyük tiyatro sanatçıları gördüm ki, onlar benim için hem okul hem de tiyatro dersi oldu.”
4 YAPRAKLI YONCA SESLERİNE SAHİP ÇIKMAMIŞ
29 Ekim 2023’te ülkede cumhuriyetin 100. yılı kutlanırken, insanlar “bayram havasındayken” Jeyan Hanım İstanbul’da kaldığı huzurevinde yaşlılığa bağlı doğal nedenlerden 94 yaşında hayatını kaybetti.
İstanbul dışında yaşadığımdan katılamadığım değerli sanatçının cenaze töreniyle ilgili sosyal paylaşım ağlarında İllüzyonist Ve Tiyatro Oyuncusu Sermet Erkin’in yaptığı paylaşım ve bilgi ne yazık ki insanlığın en can yakıcı yüzünü/gelinen noktayı ve vefasızlığı bir kez daha gösteriyordu. Sermet Erkin katıldığı Jeyan Mahfi Ayral Tözüm’ün cenaze töreniyle ilgili yaptığı paylaşımda şöyle diyordu;
“Sanat sadece halk tarafından değil uygulayıcıları tarafından da değersizleştiriliyor. Bunun son örneği dünyanın sahne yaşı 92 olan tek oyuncusu Jeyan Mahfi’nin cenazesine sadece beş tiyatrocunun gelmesidir. Ulvi Alacakaptan, Nedim Saban, Nilgün Kasapbaşoğlu, Erhan Yazıcıoğlu ve ilerlemiş yaşına rağmen Atacan Arseven...
Sinemada kendini yıldız kabul eden hanımların hepsi istisnasız şöhretlerini ona borçluyken bir teki cenazeye gelmedi. Sadece Hülya Koçyiğit’in bağış çelengi vardı. Diğerlerinin bu bile akıllarına gelmemiş. Onun konuştuğu filmlerden birinin sesini kapatın ve seyredin bakalım o yıldız hanımların oyunculukları size ne anlatacak. Dublaj Jeyan Mahfi, şarkılar Sevim Şengül ama hanımlar yıldız.”
(II)
Tanıyanların, birlikte çalışanların “Çok disiplinliydi, incelikli, saygılı ve nazik biriydi” dediği, Jeyan Mahfi Ayral Tözüm tiyatro yaşamıyla ilgili şunları söyler: “Büyük ustalarla oynadığım için kendimi çok mutlu hissediyorum. Arkadaşlarım bilir, oyuna da provaya da en erken ben giderdim. İşimi doğru, dikkatli ve iyi yapmaya çalışırdım. 39 derece ateş ve kısık sesle, zorlanarak oynadığımı anımsarım, oyunu aksatmamak için.”
Tiyatro sahnesinde izleme olanağı bulamadığım Jeyan Hanım’ı Orhan Arıburnu, Sami Ayanoğlu ve Cahide Sonku’nun birlikte yönettikleri Zeki Müren’in ilk, Jeyan Hanım’ın son filmi olan 1953 yapımı “Beklenen Şarkı”da Zeki Müren, Cahide Sonku, Sami Ayanoğlu, Bedia Muvahhit, Talat Artemel, Hadi Hün, Muhip Arcıman, Abdurrahman Palay gibi önemli isimlerin arasında oynadığı Türkan rolünde izlemiştim.
Filmde yer alma sürecini şöyle anlatır Jeyan Hanım: “Cahide Hanım bir gün, ‘Zeki ile filme başlıyoruz. Kızı sen oynar mısın?” diye sordu. Kabul ettim. ‘Beklenen Şarkı’, Zeki’nin ilk, benim son filmim oldu, dediğim gibi, daha önce de film çalışmaları yapmıştım. ‘Allah’ın Cenneti’, ‘Gençlik Günahı’, ‘Efsuncu Baba’, ‘Seven Ne Yapmaz?’ gibi. Evet, sinemaya devam edebilirdim, teklifler geliyordu birbiri peşi sıra ancak bir yanda tiyatro, ayrıca evlenmek üzereydim. Dahası, İstanbul dışı çekimlere bu yüzden gitmem imkansızdı. ‘Beklenen Şarkı’ gerçek anlamda bir hadise olmuştu. Hani, kapılar, çerçeveler kırıldı denir ya. Lale Sinemasının izdihamdan kapıları parçalanmıştı. Gişe rekorları altüst olmuş, film haftalarca gösterimde kalmıştı.”(*)
Seslendirme öylesine önemlidir ki oyuncu için Yılmaz Güney’i Cüneyt Arkın’ı ve birçok jönü seslendiren Abdurrahman Palay’a Yılmaz Güney; “Ben senle varım, sen varsan ben varım” der. Bir başka örnek unutulmaz muhteşem sesi ve üslubuyla, eklediği yeni sözcüklerle Öztürk Serengil’i yeniden yaratan Mücap Ofluoğlu’dur. Mücap Ofluoğlu olmasa Öztürk Serengil olmayabilir, bu kadar sevilmeyebilirdi.
TİYATRO SAHNESİNDEN DUBLAJ STÜDYOSUNA
Jeyan Ayral Tözüm’ün sahneye çıktığı sinemada da Mısır filmleri furyasının olduğu 1930’lu yıllar, babası Necdet Mahfi Ayral kızı Jeyan’ı 10 yaşında seslendirme yapması için eski Bursa Sokak’taki (Ahududu Sokak) Marmara Stüdyosuna götürür. “Aşkın Gözyaşları” filminde küçük bir çocuğu konuşarak ilk seslendirmesini yapar. Mikrofona boyu yetmiyordur henüz, bir iskemlenin üzerine çıkarırlar, öyle konuşur. Boyu uzadıkça iskemle konmaz, küçük çocukları, genç kızları seslendirerek sürer dublaj yolculuğu.(**)
Yerli filmler dönemi başladığında yıldızların sesi olarak var olur yıllarda ve o yıldızları daha da sevmemizi sağlar. Fatma Girik’i seslendirdiği bir filmde Fatma Girik ödül alır, Jeyan Hanım ödül törenine katılan Yapımcı Nevzat Pesen’e “Oyuncu ödül aldı ama sesi benim” der. “Film oynarken bir an sesi kapatın, bakalım aynı tesiri sağlayacak mı? Bu nedenle, kazanılan o Altın Portakal’ın yarısı da benimdir, bana aittir” diye düşünür Jeyan Hanım.
Türkan Şoray’ı seslendirdiği, “Ağlayan Melek” filminde de hem Türkan Şoray’ı hem de Oya Peri’yi seslendirir aynı anda. Oyuncuların yan yana, karşılıklı oynadığı sahnelerde de hem Türkan Şoray’ı hem de Rum şivesiyle Tasula’yı canlandıran, Oya Peri’yi konuşur Jeyan Ayral Tözüm.
YILDIZLARIN SESİ JEYAN AYRAL TÖZÜM
Eski Türk filmlerindeki kadın seslerinin büyük çoğunluğu onundur. Belgin Doruk, Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Semra Sar, Emel Sayın, Esen Püsküllü, Müjde Ar, Hale Soygazi, Gülşen Bubikoğlu, Neşe Karaböcek, Mine Mutlu, Necla Nazır, Ahu Tuğba, Belkıs Akkale, Gülden Karaböcek, Serpil Çakmaklı, Hülya Avşar ve Harika Avcı’nın da aralarında olduğu çok sayıda oyuncuyu birçok filmde seslendirdi.
Rauf Tözüm’le evlendikten sonra sinemayı bırakma kararı alan, tiyatro oyunculuğunu sürdüren Jeyan Hanım 1964-65’te “Çalıkuşu” oyununun unutulmaz oyuncusu olur. 1978 yılında tiyatro sahnelerini de bırakır ama dublaj hep devam eder. Üç yıl radyoda reklam spikerliği de yapan sanatçı son yıllarda TV dizilerinde oyuncu olarak yer alır. Emekliliğine kadar İstanbul Şehir Tiyatrolarında görev yapan Jeyan Hanım “Deli Saraylı”, “Bir Komiser Geldi”, “Kadınlar”, “Çalıkuşu”, “Ana” ve “Kış Masalı” dahil çok sayıda oyunda rol alır, 1982 yılına kadar sahneye çıkar.
Türk Tiyatrosu dergisinin şubat 1955 tarihli 284. sayısında Jeyan Ayral için şunlar yazılır: “Çalışkandır, öyle ki çalışkanlığı insana saygı telkin eder. Tıpkı derin akan nehirler gibidir Jeyan. Alayişten (gösteriş), farfaralıktan hiç hoşlanmaz, sükun içinde geniş adımlarla ilerler. Bu gidişle başarıdan başarıya ulaşacak kızımız. Ona, büyük ümitlerle bağlıyız. Amatörlük devrini Çocuk Tiyatrosu temsillerinde tamamladı. Tatlı sesiyle, dansıyla, oyunuyla uzun yıllar çocuk temsillerinde birçok başarı sağladı. Büyük piyeslerde ona rol verirken kimse küçük bir tereddüt, bir endişe duymadı. ‘Şafakta Gelen kadın’, ‘Vahşi Kız’, ‘Cakomina Kendine Gel’, ‘Eski Şarkı’, ‘Tehlikeli Dönemeç’ ve ‘Lilyom’da hatırı sayılır roller oynadı. O şimdi Altıncı Kat piyesinin en mühim bir genç kız rolünde harikulade bir başarı ile oynuyor: Topladığı alkışlar bir zaferin hakkıdır.”
Jeyan Ayral Tözüm yazıda da söz edilen bağlanan ümitleri, beklentileri boşa çıkarmadı sanat yaşamı boyunca. Tiyatrodan erken koptuğu için üzgündür ve onu da şöyle dile getirir: “Ama büyük bir söz söylemişim; ‘80 yaşıma da gelsem tiyatroyu bırakmam’ derdim. Fakat eşim Ses Mühendisi Rauf Tözüm’ü trafik kazasında kaybettikten sonra geçirdiğim bunalım beni tiyatrodan ayrılmaya mecbur etti. Şimdi üzgünüm! Ne çare yaşam koşulları bunu gerekli kıldı.” Jeyan Hanım ikinci kez emekliliğiyle tiyatro sahnesinden uzak kalır.
Kartal Tibet’in yönettiği “Bizim Aile” (1995) dizisiyle dizi filmlerde oynamaya başlar. “Gurbetçiler” (1996), “Dadı” (2000), “Tatlı Hayat” (2001), “Ekmek Teknesi” (2002), “Sahra” (2004) ve “Yaprak Dökümü” (2007) gibi dizilerde oynar.
Mesut Kara / Evrensel
--------------------------------
(*) Pınar Çekirge, Yıllardan Yıllara Geçen O Ses: “Jeyan Mahfi Ayral”. Tiyatro dergisi, 23 Şubat 2021
(**) Sadri Alışık Show 1993/Dublaj Sanatçıları, KANA L 6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder