19 Nisan 2024 Cuma

Türkiye’de Köy Enstitüleri, Küba’da Lenin Lisesi - Prof. Dr. Ali ARAYICI / Paris (BİRGÜN)

Gerek Köy Enstitüleri’nde gerekse de Lenin Meslek Lisesi’nde eğitim laik, demokratik, bilimsel ve katılımcı bir ilkeyi temel aldı. Havana’ya 30 km mesafede 1974’te kurulan Lenin Mesleki Bilimler Enstitüsü hâlâ önemli bir model olarak varlığını sürdürüyor.

                                                     Köy Enstitüleri (Fotoğraflar: Depo Photos)

Eğitim ve öğretimin temel amaçlarından biri ve en önemlisi, öğretimin üretimle birleştirilmesi ve işle birlikte yapılması. 31 Ocak 1974'te Küba'nın başkenti Havana'ya 30 km mesafedeki Arroyo Naranjo yerleşim biriminde, 70 hektarlık geniş bir bir arazi üzerinde kurulan eski SSCB'nin kurucusu Vladimir Ilich Lenin'in adını taşıyan “Lenin Mesleki Bilimler Enstitüsü” ve diğer bir adıyla “Lenin Meslek Lisesi” bu konuda iyi bir örnek.

Bu okul, üniversite öncesi eğitim veren Küba'nın en seçkin ve prestij okullarından biri. Eğitimle üretimin birlikte yapılma konseptine dayanan Lenin Meslek Lisesi, Küba'da eğitim sisteminin en büyük ve seçkin yapılanması olarak kabul edildi. Bu okul, öğrencilerin sahadaki ve araştırmadaki çalışmalarıyla birlikte, bir öğretim ortamında birleştirdikleri; birlikte çalışma, katılımcı ve paylaşımcı bir kurum olma özelliğini koruyor.

                                                            Lenin Meslek Lisesi

EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR

Eğitim bilimci İsmail Hakkı Tonguç tarafından, 17 Nisan 1940'te açılan Türkiye'de Köy Enstitüleri de iş içinde eğitim ve “eğitim üretim içindir” konsepti ve perspektifiyle kuruldu. 84 yıl önce, 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu, TBMM’nde resmen kabul edildi. Kemalist eğitim anlayışının temel karakteri, belirleyicisi ve tam bir özelliğiydi. Enstitüler, laik, demokratik, katılımcı, birlikte iş yapma ortak paylaşımcı özgün yapıdaydı.

Bu özelliğinden dolayı, enstitüler dünyada tanınmış dönemin sosyalist ve kapitalist birçok eğitim bilimcinin, eğitim uzmanının, düşünürün ve bilim insanının ilgisini çekti. Dünyada eşi ve benzeri bulunmayan Köy Enstitüleri, cesur ve yürekli bir plân çerçevesinde kuruldu. Sosyalist ve kapitalist eğitim sistemlerinden esinlenen Tonguç, Türkiye'ye özgü olan enstitülerin fikir babası, uygulayıcısı ve kurucusu.

İKİ MODELİN BENZERLİKLERİ

Gerek Köy Enstitüleri'nde ve gerekse Lenin Meslek Lisesi'nde eğitim laik, demokratik, bilimsel ve katılımcı bir ilkeyi temel aldı. Eğitim ve üretim tamamen iç içe olup eğitimle üretim birlikte yapıldı. Küba'da, uzun yıllardır böyle bir okulun kurulması, tam bir rüya görme gibi algılandı. Üstelik bu kurumdan mezun olan her cumhurbaşkanı, başbakan ve ünlüyü yetiştirme, özellikle de yoksul ve az gelişmiş 3. dünya ülkelerine sosyalizmi ihraç etmek için bir rüyaydı.

Köy Enstitüleri'nde olduğu gibi, bu enstitüye uzaktan bakıldığı zaman büyük işletme alanları, sosyal tesisleri, binaları ve yapılarıyla, sanki büyük bir kırsal yerleşim birimini andırıyor. Lenin Lisesi’nde yaklaşık 500 kişi çalışıyor ve 3 bin 400 öğrenci yatılı olarak bulunuyor.

Eğitsel ve kültürel bir proje çalışması için Küba'nın farklı kentlerinde bulunduğum süre içinde ulaşımın oldukça zor olduğu ve güçlükle gidildiği bu enstitüyü 2009 ve 2019'da olmak üzere üç defa ziyaret etme fırsatım oldu. Köy Enstitüleri'nde olduğu gibi, bu kurumda da öğrenciler günün belli saatlerinde uygulamalı ve belli saatlerinde ise kültürel etkinlikler ve çalışmalar yapıyor.

             SSCB eski lideri Brejnev ve Castro, Lenin Meslek Lisesi’ni ziyaret etmişti.

ZAFERE KADAR DEVRİM

Bir gün, bu liseye sabahleyin erken gidişimde, Türkiye'de Köy Enstitüleri öğrencilerinin “Ziraat Marşını” söyledikleri gibi, üniformalı öğrencilerin Che Guevara'nın tişörtünü giyip “Kumandan Che”, liderimiz Fidel Castro, “zafere kadar devrim” diyerek şarkı söylediklerini gördüm. Kahvaltıdan sonra da, şeker kamışı tarlalarında, sebze ve meyve bahçelerinde öğrencilerin öğretmenleriyle birlikte, farklı iş kollarında çalıştıklarını izledim.

Bir başka gidişimi de öğleden sonraya gerçekleştirerek, öğrencilerin dersliklerde kültürel ve eğitsel etkinliklerde bulunduklarını gördüm. Öğrenci grupları, nöbetleşerek ya kültürel etkinlikler için dershanelerde oluyor ya da farklı iş kollarında çalışmalara katılıyor. Ayrıcalık gözetilmeksizin bu durum, okulda bulunan bütün öğrenciler ve öğretmenler içinde geçerlidir.

Lenin Meslek Lisesi, üniversite öncesi eğitim yapan, eğitimle işi ve iş yapmayı birleştiren bir ortaöğretim kurumu. Böyle bir eğitim kurumu, ortak bir amaç için kuruldu. Yükseköğrenime genel hazırlıkla birlikte, üniversitelerde bilimsel kariyer yapmak amacıyla okumak isteyen öğrenci potansiyelini hazırlamak, yetiştirmek ve olabildiğince sayısını arttırmak.

Ortaöğretim ve üniversite öncesi bir eğitim kurumu olarak Lenin Meslek Lisesi, yetenekli, üstün zekalı ve yüksek bilimsel düzeydeki öğrencileri eğitmek, öğretimle çalışma ve işi birbirine bağlamak amacıyla kuruldu. Başarılı gençleri ve gelecek kuşakları, sosyalist bir eğitimle, üniversite ve yüksekokulların farklı bölümlerine hazırlamak için kurulan bu lise Lenin Parkı'na 5 km uzaklıkta, anayol olan çevre yoluna ise 3.5 km güneye sınırlı bir alanda bulunuyor.

ÖNDER YETİŞTİRDİLER

Köy Enstitüleri ise kırsal kesim için, sadece öğretmen yetiştirmedi. Aynı zamanda, üreten, araştıran, kurulu ve sömürü düzenini sürdürmek isteyen sermayeye, büyük toprak ağası ve tefeci-bezirganlara karşı savaşım veren halkı bilinçlendiren bir “eylem insanı” yetiştirdi. Enstitü mezunu öğretmenlerin görevi, bulundukları köylerde öğrencileri yetiştirmekle sınırlı değildi.

Yürekleri insan ve vatan sevgisiyle çarpan inançlı öğretmenler, çok yönlü yetişmiş, halkın her türlü sorunlarıyla yakından ilgilenen ve çözüm yolları üreten aydın, yurtsever devrimci ve sosyalist bir “önder” yetiştirdi. Dünyanın hiçbir ülkesinde öğretmen yetiştiren kurumlar, Türkiye'de Köy Enstitüleri'nde olduğu gibi, kırsal kesim insanı için çok yönlü bir “önder” yetiştirmedi.

Enstitülerdeki eğitim anlayışını, sosyalist ülkelerde uygulanan eğitim anlayışından ayıran tek özellik, sadece öğrencilerine ders veren öğretmenler değil; kırsal kesimin ve toplumsal yapının her türlü gereksinimlerine yanıt veren çok yönlü bir “önder” yetiştirmesidir. Böyle bir öğretmen yetiştirme sistemi, dünyanın hiçbir ülkesinde önce ya da bugün yaşama geçirilmedi.

Lenin Meslek Lisesi, 1990'larda Soğuk Savaşın sona ermesi, Sosyalist Blokun düşmesi ve yeni özel bir dönemin başlamasıyla birlikte süreç içinde olumsuzluklar ve bütçe kesintileri yaşadı. Günümüzde de güç ve zor ekonomik koşullara rağmen, bu kurum her an bilim insanı yetişmesinde önemli bir rol oynamayı sürdürüyor. Devrimin lideri Fidel Castro'nun çocukları ve torunlarının çoğu da bu okuldan mezun oldu.

Bugünün Küba'sında bu lise kuruluş dönemindeki etkinliğinde olmasa da önemi ve işlevinden bir şey kaybetmiş değil. Ancak bundan 50 yıl önce kurulan bu seçkin liseye kayıt yaptıran öğrencilerin sayısında bir azalma var.

Küba lideri Fidel Castro, dönemin SSCB lideri Léonid Ilitch Brejnev tarafından açılan ve faaliyete geçen bu okulda tüm olumsuzluklara rağmen öğrenciler hâlâ salonlarda dans ediyor, eğleniyor ve sohbet ediyor. Hep birlikte sebze-meyve bahçelerinde, şeker kamışı tarlalarında çalışıyor. Olimpik yüzme havuzlarının ve futbol oynadıkları alanın yanındaki “Lenin Botanik Bahçesini" sulayarak ona şekil veriyorlar.

BİLİM YERİNE İMAM HATİPLER

Köy Enstitüleri'ne gelince, Türkiye'nin 1946'dan sonra çok partili yaşama geçilmesinin tozu-dumanıyla birlikte, sermayenin ve gericiliğin şimşeklerini üstüne çekti. 1950’den sonra sahte ve demagojik vaatlerle, halkın milliyetçi ve dinci duygularını okşayarak iktidara gelen DP’nin (Demokrat Parti), hedef aldığı kurumların başında yer aldı. En sonunda, 6234 sayılı yasayla 27 Ocak 1954'te kapatılarak “İlköğretmen Okulu" haline dönüştürüldü.   

Yerine ise maalesef İmam-Hatip Okulları getirildi. Bu iki kurumsal yapı, birbirine tamamen zıt kurumlardı. Birisi, kırsal kesimin ve toplumsal yapının her alanda gelişmesinde, değişmesinde ve yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynayan çağdaş, laik ve devrimci bir atılımdı. Diğeri ise, bugünün Türkiye'sinde olduğu gibi, karşı devrimin tohumlarını taşıdığı gerici, çağdışı ve yobaz “Türk-İslam Sentezi” anlayışıdır.

Çağdaş, laik, demokratik ve bilimsel eğitim anlayışının yok edilmeye çalışıldığı bugünün Türkiye’sinde Köy Enstitüleri’nin değeri ve önemi, her geçen gün daha da artıyor.

Prof. Dr. Ali ARAYICI / Paris (BİRGÜN)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder