16 Mayıs 2024 Perşembe

T24 KÖŞEBAŞI (16 Mayıs 2024)

Yargı ve polisi rahat bırakmayan “etki ajanları” ve gazeteciler (Gökçer Tahincioğlu)

Her iki soruşturmayı takip eden gazeteciler üzerindeki baskı her geçen gün arttı, artıyor. Gazeteciler, bu iki soruşturmayı da bunları sulandıranları da bu soruşturmaları vesile kılıp siyasi manevra yapmaya çalışanları da darbe ya da başka bir amaçla hareket edenleri de izleyip haberleştirmeye devam edecek.

Ankara’da uzun bir süredir yürütülen çok önemli iki soruşturma var.

Bunların yanına, bir de bugün karara çıkması beklenen Kobani davasını eklemek mümkün.

Ankara, ülkeyi yakından ilgilendiren bu dava ve soruşturmaların başkenti uzun süredir.

***

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de, Ankara’nın göbeğinde öldürülmesine ilişkin soruşturma, kritik soruşturmalardan bir tanesi.

Ateş’in öldürülme anına ilişkin görüntüler de açığa çıktı.

Yanındaki iki kişiyle birlikte yürüdüğü sırada vurulan Ateş, hemen yere düşüyor.

Yanındaki isimlerden bir tanesi vuruluyor, diğeri ise Ateş’e ait silahı alarak tetikçiyi vurmaya çalışıyor.

Bu kişilerden birinin akrabası, diğerinin devlet görevlisi olduğu iddiaları var.

Ve silahın-silahların, olaydan hemen sonra kaybedildiği…

Diğer iddialar, iddianameye yansıtılmayan vahim bağlantılar, artık hepsi biliniyor.

Böyle bir suç söz konusu olduğunda yapılacaklar bellidir.

Ankara’nın göbeğinde bir cinayet işlenmiş ve tetikçiler-azmettiriciler ortaya çıkartılmışsa yapılacak çok da iş kalmamış demektir.

Bu kişilerin bağlantılarına, telefon kayıtlarına, HTS trafiklerine bakarak, kimle, ne zaman, nasıl iş yaptıkları, görüştükleri kolaylıkla ortaya çıkartılabilir.

Evet, bunlar bir biçimde yapıldı ancak süreç öyle ilerlemedi.

Savcılar değişti, iddianamenin hazırlanması geciktirildi ve daha sonra kamuoyuna yansıyan vahim kanıtlardan çok azının yer aldığı bir iddianameyle yetinilmesi istenildi.

Misal, bir etki ajanı aranacaksa, bu dosyalara kimin nasıl müdahale ettiğine bakılarak başlanabilir.  Dosyaların seyrini değiştirenler, dosyalardan olduğundan büyük sonuçlar çıkartmaya çalışanlar ya da dosyaları olduğundan küçük hale getirmeyi amaçlayanlar kolaylıkla bulunabilir.

***

Gazeteciler, ilk günden bu yana doğal olarak soruşturmayı yakından takip ediyor. Özellikle de adliye muhabirleri.

Savcıların neden değiştirildiğini, kimin göreve gelip ne yaptığını, kimin iddianameye imza attığını, iddianameye hangi kanıtların girip hangilerinin girmediğini…

Soruşturma aşamasında, bütün soruşturmalarda olduğu gibi gelişmeleri yakından takip ettiler. Adliyenin orta yerinde, kimin tutuklanıp kimin serbest kaldığını haber yaptığı için tehdit edilen, günlerce adliyeye gelemeyen muhabirler de oldu, sosyal medyadan aralıksız tehdit ve hakaretlere maruz kalanlar da…

***

Gazetecilerin benzer bir muameleye maruz kaldığı soruşturmalardan diğeri Ayhan Bora Kaplan suç örgütü soruşturması.

Hazırlanan iddianame gösteriyor ki Kaplan’la ilgili cinayet, darp, haraç gibi ağır suçlamalarla ilgili dosyalar yıllarca, bilinçli biçimde rafta bekletilmiş.

Ve işportacılıktan gelip kısa zamanda milyon dolarlık mekanların sahibi olan Kaplan’ın bağlantılarının güçlü olduğu da iddianameden kolayca anlaşılıyor.

Ancak bu soruşturmayı ilk günden bu yana yakından takip eden gazeteciler de akıl almaz saldırılara maruz kaldı.

***

Her iki soruşturmada yaşanan garipliklerin her biri zaten haberdi. Nedense Kobani soruşturmasında ise bu aksaklıkların hiçbiri yaşanmıyordu!

İlgili ilgisiz insanlar cezaevinde tutulmasına, mahkeme başkanının bir suç örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmasına, tayin edilen savcının dosyadan el çektirilmemesine rağmen Kobani soruşturması kısa sürede davaya dönüştü ve karar aşamasına kadar gelindi. Üstelik birçok hukuk skandalı yaşanmasına rağmen.

Seyrinde yürütülmesi halinde kısa zamanda sonuçlanabilecek Ayhan Bora Kaplan ve Sinan Ateş dosyalarında ise bu hızı ve sonuç odaklılığı görmek mümkün olmadı.

***

Her iki soruşturmayı takip eden gazeteciler üzerindeki baskı her geçen gün arttı, artıyor. “İş bitiriciliğe soyunan”, “kendini polis-savcı yerine koyan”, “kaynağı belirsiz” haberlerle bugüne kadar bir biçimde var olmuş gazeteci sıfatını kullanan kişilerin kirli ilişkileri elbette açığa çıkartılsın.

Ancak bu kişileri sadece gazetecilik yapan insanlarla aynı potaya koymadan hareket edilsin. Kimin gazetecilik, kimin başka işler yaptığını anlamak, açığa çıkarmak güç değil.

Ancak gazetecilerin Ankara’nın göbeğinde işlenen bir cinayeti araştırmaması, Ankara’daki bir organize suç örgütü soruşturmasına ilgisiz kalması bekleniyorsa, bu da mümkün değil.

Gazeteciler, bu iki soruşturmayı da bunları sulandıranları da bu soruşturmaları vesile kılıp siyasi manevra yapmaya çalışanları da darbe ya da başka bir amaçla hareket edenleri de izleyip haberleştirmeye devam edecek.

Ve son olarak, meslektaşlarının haberlerini küçültmeye çalışan, meslektaşlarını hedef gösteren-saldırıda bulunan kişilerle iş tutan gazetecilerin de özellikle dikkat etmesi mühim. Zira gazetecilerin meslektaşları dışında bir dayanışma ağı, gazetecilik dışında bir dayanakları da yok…

***

Kavala dosyasının söyledikleri

Türkiye, insanların görüneni, olanı biteni bir yana bıraktığı bir ülke.

Bunun yerine, aşırı yorumlar, kozmik haller, çok şey biliyormuş gibi görünmeler prim yapıyor.

Birçok kişi partilerden, bakanlıklardan, derneklerden gelen rutin bilgileri, kozmik bir bilgiymiş ve yapılanın arka planını çok iyi biliyormuş gibi paylaşıp, çıkarımlar yapıyor.

Haberin yerini slogan aldığı için, bunun nedenlerini anlamak mümkün ancak garipsememek zor.

Son örnek Osman Kavala dosyası.

“Tahliye edilecek” yorumları sürerken, yargılamanın yenilenmesi talebi yeniden reddedildi Kavala’nın.

Kavala’nın Gezi davasında tutuklandıktan sonra yaptığı başvuru üzerine AİHM, hak ihlali kararı verdi. AİHM Büyük Daire de bu kararı yerinde buldu.

Karar, sadece tahliye edilmesine yönelik değildi. Tutuklanmasına gerekçe gösterilen dosyanın garipliğine de işaret ediyor ve sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiğine işaret ediyordu.

Türkiye, bu kararı uygulamadı.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de yaptırım süreci başlattı.

Ağır aksak ilerlerse de yaptırım sürecinde artık sona yaklaşılıyor. Kavala dosyası yeniden ele alınacaksa siyasi iklimden, sözde yumuşamadan bağımsız olarak bu nedenle alınacak. Ve verilen son karar gösteriyor ki bu hemen mümkün olmadı. Olup olmayacağı da meçhul.

Etki ajanlığı gibi bir düzenlemeyi hayata geçirmeye çalışan, bütün grup toplantılarında kurumların kapatılmasından, kişilerin vatandaşlıktan çıkartılmasından ibaret konuşmaların yapıldığı bir iktidar yapısından fazlasını beklemek, o iktidarın “yumuşadığını” düşünmek makul değil.

Türkiye, ekonomik ve siyasi nedenlerle yeni adımlar atacaksa atacak ya da atmayacak. İktidar, siyasi haritasına göre buna karar verecek. Bunun da kozmik, bilinmeyen, görünmeyen bir tarafı yok.

                                                      /././ 

Yılın ilk dört ayının bütçe karnesi: Merkezi yönetim bütçesi 2024 Ocak-Nisan döneminde 691 milyar 312 milyon TL açık verdi (Murat Batı)

Dolaylı vergilerin payı Ocak-Nisan döneminde yüzde 75,59; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 24,41 gerçekleşti

Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi internet sitesinde 2024 yılı Ocak-Nisan dönemi bütçe gerçekleşmelerini 15 Mayıs günü yayımladı. Aşağıda detaylı şekilde göreceğiniz üzere vergi gelirlerinin yüzde 59,47'si KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturmaktadır.

Dolaylı vergilerin payı Ocak-Nisan döneminde yüzde 75,59; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 24,41 gerçekleşti.

Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ocak-Nisan döneminde 691 milyar 312 milyon TL açık verdi.

Diğer kalemlerin akıbetini ise aşağıda izah etmeye çalışayım.

2024 Nisan ayı bütçe gerçekleşmeleri

2024 yılı Nisan ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 773,6 milyar TL, bütçe gelirleri 595,8 milyar TL ve bütçe açığı 177,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 659,6 milyar TL ve faiz dışı açık ise 63,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Genel görünüm aşağıdaki tabloda bulunmaktadır.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Nisan ayında 47 milyar 223 milyon TL açık vermiş iken 2024 yılı Nisan ayında 208 milyar 965 milyon TL açık vermiştir. 2023 yılı Nisan ayında 2 milyar 148 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Nisan ayında 134 milyar 412 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir.

2024 Ocak-Nisan dönemi bütçe giderleri

2024 yılı Ocak-Nisan döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2 trilyon 924,3 milyar TL, bütçe gelirleri 2 trilyon 233 milyar TL ve bütçe açığı 691,3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 2 trilyon 559,8 milyar TL ve faiz dışı açık ise 326,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Ocak-Nisan döneminde 382 milyar 496 milyon TL açık vermiş iken 2024 yılı Ocak-Nisan döneminde 691 milyar 312 milyon TL açık vermiştir.

2023 yılı Ocak-Nisan döneminde 247 milyar 342 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Ocak-Nisan döneminde 326 milyar 808 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir.

2024 yılı Ocak-Nisan döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 102,3 oranında artarak 2 trilyon 924 milyar 323 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 95,4 oranında artarak 2 trilyon 559 milyar 819 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2024 Ocak-Nisan dönemi bütçe gelir gerçekleşmeleri

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Nisan dönemi itibarıyla 2 trilyon 233 milyar 11 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 1 trilyon 831 milyar 816 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 328 milyar 652 milyon TL olmuştur. 

Aşağıdaki tabloda 2024 Ocak-Nisan dönemi vergi gelirleri ve bu vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payları gösterilmiştir.

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2024 Ocak-Nisan döneminde KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 59,47; dolaylı vergilerin payı yüzde 75,59 ve dolaysız vergilerin payı ise yüzde 24,41 olarak gerçekleşti.

Ocak-Nisan 2024 ile geçen yıl aynı dönem vergi tahsilatı karşılaştırılması

2023 yılı Ocak-Nisan döneminde bütçe gelirleri 1 trilyon 62 milyar 701 milyon TL iken 2024 yılının aynı döneminde yüzde 110,1 oranında artarak 2 trilyon 233 milyar 11 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2024 yılı Ocak-Nisan dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 112,1 oranında artarak 1 trilyon 831 milyar 816 milyon TL olmuştur. 

Aşağıdaki tabloda vergi kalemleri bazında Ocak-Nisan 2024 tahsilat tutarları ile geçen yılın aynı dönemdeki tahsilat tutarları ve değişim oranları bulunmaktadır.

Yukarıdaki tabloya göre 2024 Ocak-Nisan döneminde geçen yıl aynı döneme nazaran tahsilat oranı en fazla olan gelir kalemi konaklama vergisi, petrol ve doğalgazdan alınan ÖTV, tütünden alınan ÖTV, BSMV, dahilde alınan KDV ile şans oyunları vergisidir.

Petrolden ve doğalgazdan alınan ÖTV yüzde 328,3, şans oyunları vergisi  yüzde 125,5 ve konaklama vergisi ise yüzde 201,4 oranında artmıştır. Diğerlerinin artış oranları yukarıdaki tabloda görülmektedir.

ÖTV genel toplamı ise geçen yıl aynı döneme göre yüzde 101,6 oranında artmış.

Dâhilde alınan KDV yüzde 196,8; BSMV yüzde 199,8; harçlar yüzde 68,4; damga vergisi ise yüzde 82 oranında artmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder