4 Haziran 2024 Salı

Ali Koç ve Aziz Yıldırım sadece Fenerbahçe için değil, silah ticareti için de yarışıyor + Patronlar Fenerbahçe için yarışacak: Erdoğan, cemaat, özelleştirme, peşkeş... -Yalçın Çuğ/soL-Özel

 

Ali Koç ve Aziz Yıldırım sadece Fenerbahçe için değil, silah ticareti için de yarışıyor 

Önümüzdeki günlerde Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığı için yarışacak olan Ali Koç ve Aziz Yıldırım, aynı zamanda askeri sanayi alanında da birbirlerine rakipler.

Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kongresinde, Ali Koç ve Aziz Yıldırım kulüp başkanlığı için yarışacak.

Ancak Yıldırım'ın geçen günlerde yapmış olduğu bir açıklama, ikilinin yalnızca Fenerbahçe için yarışmadığını bir kez daha hatırlattı: Yıldırım ve Koç, askeri sanayi alanında da yarışıyor.

Yıldırım'ın sahibi olduğu Dearsan Tersanesi çeşitli tiplerde askeri gemiler üretirken, Koç Holding bünyesinde faaliyet yürüten RMK Marine ve Otokar ise deniz ve karaya yönelik askeri teçhizatlar üretiyor.

Yıldırım'ın da Koç'un da müşteri listesinde Türkiye başta olmak üzere çeşitli devletler bulunuyor.

Gelişen sektör savunma sanayi: 2 bin 500'ün üzerinde şirket

İnşaat ve enerji alanlarının yanı sıra Türkiye'nin büyük yatırımlarda bulunduğu sektörlerden birisi de askeri sanayi.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, geçen yıl 2022 yılında en çok silah ve askeri hizmet satışı yapan ilk 100 savunma sanayisi şirketini açıklamıştı. Listede ASELSAN, Baykar, Türk Havacılık Uzay Sanayii ve Roketsan olmak üzere Türkiye'den de dört şirket yer almıştı. Türk şirketlerinin toplam gelirlerinin bir yıl içinde yüzde 22 artarak 5,5 milyar dolara ulaştığı da aktarılmıştı.

Türkiye'de askeri sektörde faaliyet yürüten firmalar, bu dört şirketle sınırlı değil. 2023 yılının Kasım ayında açıklamalarda bulunan Savunma Sanayi Başkanlığı Başkanı Haluk Görgün, sektörün 80 binin üzerinde çalışana ve sadece savunma sanayisinde faaliyet gösteren 2 bin 500'ün üzerinde şirkete ulaştığını belirtmişti.

Katıldıkları uluslararası fuarlarda "Kendi ordunuz bu ürünü kullanıyor mu?" ve "Ordunuz ürüne referans olacak mı?" sorularıyla karşılaştıklarını aktaran Görgün, "Ordumuz kullanmakla kalmıyor. Bu ürünlerin her birinin geliştirilmesinde bizzat proje mühendisi gibi çalışıyor, kullanıyor, sahadaki uygulamalardan firmalarımıza geri dönüş yapıyor. O güncellemelerle birlikte silahlarımız, mühimmatlarımız, platformlarımız geliştiriliyor" cevabını verdiklerini aktarmış ve eklemişti:

"170'ten fazla ülkeye platform, sistem, alt sistem, mühimmat ihraç edebilen, 250'nin üzerinde ürünü sunabilen bir konuma geldik."

2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı'nında ise 2028 yılında savunma ve havacılık sanayisi cirosunun 26 milyar dolara, ihracatın 11 milyar dolara, istihdamın 158 bine, yerlilik oranının da yüzde 85'e çıkartılmasına dair hedefler yer almıştı.

Kısacası Türkiye savunma sanayisine yatırımlar yapıyor ve yapmaya devam edecek. Bu kapsamda hükümet tarafından desteklenen sermaye sınıfı, hem Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hem de çeşitli ülkelerin ordularına askeri teçhizat üretiyor.

Devletin son anlaşmalarından birisi de Yıldırım'la

Türkiye devletinin savunma sanayine dair yaptığı son anlaşmalardan birisi de Dearsan Tersanesi'yle oldu. Askeri ve sivil gemiler üreten şirketin sahibi Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkan adaylarından olan Aziz Yıldırım.

Geçtiğimiz günlerde düzenlediği kahvaltıda basın mensuplarıyla bir araya gelen Yıldırım, Ocak ayında Türkiye Devleti ile savunma sanayi anlaşması yaptıklarını ve bu anlaşma kapsamında gemi üreteceklerini açıkladı.

Yıldırım yaptığı açıklamada, “Türkmenistan’da 45 donanma gemisi yaptık. Katar, Nijerya, Tanzanya’ya gemiler yaptık. Bugüne kadar Türkiye’yle çalışmıyorduk. İlk kez ocak ayında savunma sanayi anlaşması yaptık, gemi yapacağız. Allah’a şükür iyi kazanıyoruz. Parayı harcayacak yer arıyorum” dedi.

Askeri ve sivil gemiler üretiyor

Askeri ve sivil gemilerin inşasını, fabrikasyonunu, onarımını ve modifikasyonunu gerçekleştiren Dearsan, 1980 yılından beri faaliyet göstermekte.

Karakol botu, açık deniz karakol botu, korvet, hızlı müdahale botu, çıkartma gemisi, eğitim gemisi, mayın avlama gemisi, hidrografik araştırma gemisi, çok amaçlı açık deniz destek gemisi, araştırma gemisi, fırkateyn, hafif hücum denizaltı, denizaltı arama kurtarma gemisi, silahlı insansız deniz aracı ve hücum botu gibi askeri gemiler üreten şirket, aynı zamanda römorkörler, hızlı yolcu feribotu, yakıt ve kimyasal tankerler gibi sivil gemiler de üretiyor.

Türkiye için daha öncesinde de üretim yaptı

Dearsan'ın sahibi Yıldırım her ne kadar "Bugüne kadar Türkiye'yle çalışmıyorduk" dese de gerçek çok daha farklı. 

2007 yılında Dearsan Tersanesi ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı arasında imzalanan sözleşme kapsamında, 16 adet Tuzla sınıfı karakol gemisi, Türk Deniz Kuvvetleri'nin operasyonel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Dearsan Tersanesi tarafından tasarlandı ve inşa edildi. Keşif, gözetleme, karakol ve denizaltı savunma harbi gibi görev fonksiyonlarını karşılayacak olan gemilerin teslimi, 2015 yılında tamamlandı.

                                    Tuzla sınıfı karakol gemilerinden biri olan TCG Karabiga

Ancak Dearsan'ın Türkiye ile ticareti bununla da sınırlı değil. Dearsan ve Milli Savunma Bakanlığı arasında 2020 yılında yapılan sözleşme kapsamında inşa edilen TCG Kızılırmak ve TCG Yeşilırmak isimli römorkörler de 2021 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın hizmetine girdi.

TCG Kızılırmak ve TCG Yeşilırmak römorkörlerinin hizmete girdiği Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı'nda düzenlenen tören

Çeşitli devletler de müşterisi

Dearsan'ın teçhizat imalatı Türkiye ile sınırlı değil. Yurtdışı menşeli birçok firma ve kişiye ürün satan şirket, çeşitli devletlere de satışlar gerçekleştiriyor.

Dearsan'ın son yıllarda çeşitli devletlerle yaptığı sözleşme ve işlerin bazıları şöyle:

  • 2021 yılında Türkmenistan Deniz Kuvvetleri için "Deniz Han” isimli korvet üretildi. Deniz Han gemisine ASELSAN tarafından geliştirilen GÖKDENİZ yakın hava savunma sistemi (CIWS) ve ROKETSAN Denizaltı Savunma Harbi (DSH) Roketi ve Atıcı Sistemi entegre edildi.
  • 2023 yılında Dearsan ile Nijerya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arasında Nijerya Donanmasının Sancak Gemisi olan tarihi öneme sahip NNS ARADU (F89) Fırkateyninin Modernizasyon projesi kapsamında sözleşme imzalandı.
  • Yine geçen yıl 129 milyon dolar yatırım ile Dearsan ve Tanzanya Ulaştırma Bakanlığı arasında tersane inşasına dair anlaşma imzalandı.
  • 2024'te Doha Uluslararası Denizcilik Savunma Fuarı’nda Katar Deniz Kuvvetleri ve Dearsan Tersanesi arasında 2 adet 50 metre Yüksek Süratli Hücumbot tasarım ve inşa projesi kapsamında bir sözleşme imzalandı.
  • Geçtiğimiz aylarda ise Dearsan'nın Nijerya Deniz Kuvvetleri için inşa ettiği, geçen yıl ekim ayında ilki denizle buluşan 76 metrelik açık deniz karakol gemisinin ikincisi denize indirildi.
    Doha Uluslararası Denizcilik Savunma Fuarı’nda Katar Deniz Kuvvetleri ve Dearsan Tersanesi arasındaki imza töreni

Yıldırım'ın Koç'la rekabeti Fenerbahçe ile sınırlı değil

Öte yandan Yıldırım, önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kongresinde başkanlık için mevcut başkan Ali Koç ile karşı karşıya gelecek. Ancak Koç ve Yıldırım'ın rekabeti yalnızca Fenerbahçe ile sınırlı değil.

Koç da Yıldırım gibi askeri sanayide faaliyet gösteren şirketlere sahip: RMK Marine ve Otokar.

Koç Holding bünyesinde bulunan RMK Marine askeri gemiler üretirken, Otokar ise kara savunmasına ilişkin ürünler üretiyor.

RMK: İçişleri Bakanlığı ve TSK müşteriler arasında

En büyük alana sahip özel sektör tersanelerinden biri olan RMK Marine, 1997 yılında Koç Holing tarafından satın alındı.

"Ülkemizin savunma sanayi ihracatını arttırmak ve Türk Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına uygun projeleri gerçekleştirmek" gibi iddialara sahip olan şirket, askeri ve ticari gemiler üretiyor.

Ticari gemi kapsamında tankerler, offshore gemileri ve iş botları üretilirken, askeri gemi segmentinde de havuzlu çıkarma gemisi, süratli taarruz botu, çok maksatlı sahil güvenlik gemisi ve korvet projeleri bulunuyor.

RMK Marine'nin müşterileri arasında İçişleri Bakanlığı'na bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı Türk Deniz Kuvvetleri bulunuyor.

Sahil Güvenlik Komutanlığı için inşa edilen ve teslimleri 2013 ve 2014 yıllarında gerçekleştirilen Sahil Güvenlik Arama ve Kurtarma Gemisi Projesi, bugüne kadar Türkiye’de özel sektör tersaneleri tarafından realize edilen en büyük muharip gemi projesi olma özelliğine sahip.

Öte yandan 2000 yılında RMK tarafından inşa edilen TCG Albay Hakkı Burak ve TCG YZB İhsan Tulunay isimli akaryakıt ikmal gemileri de Türk Deniz Kuvvetleri’ne satılmıştı.

Otokar: NATO ve BM'nin de tescilli tedarikçisi

Koç'un diğer savunma sanayi şirketi ise Otokar. 

Tekerlekli zırhlı araçlar, insansız robotik araçlar, paletli zırhlı araçlar ve kule sistemleri de dahil olmak üzere kara sistemleri üreten Otokar, 1963 yılında kuruldu ve 13 yıl sonra Koçlar tarafından satın alındı.

Sakarya’daki 552 bin metrekare alana kurulu fabrikasında üretim gerçekleştiren şirket, Romanya ve İtalya'daki fabrikalarında da faaliyet yürütüyor.

Akrep ve Ural tipi zırhlı araçların tasarımcısı ve üreticisi olan Otokar, bu zamana kadar Türkiye Devleti'ne çok sayıda tekerlekli ve paletli zırhlı araç ile uzaktan komutalı silah sistemi sattı, satmaya da devam ediyor.

                                                         Otokar'ın ürettiği Akrep II

Otokar, askeri araçlarda NATO ve Birleşmiş Milletler'in de tescilli tedarikçisi. Ayrıca Otokar'ın, çeşitli ülkelerin silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri tarafından aktif olarak kullanılan 33 binden fazla askeri aracı bulunuyor.

Geçtiğimiz yıllarda Otokar'ın eski Genel Müdürü Serdar Görgüç de, Batı'da kendi sanayileri olan ülkelerin askeri ürünleri kendi imalatçılarından almak istediğini belirterek, şöyle konuşmuştu:

"Dolayısıyla bizim ilk önceki hedef pazarlarımız, uygun teknolojisi olmayan, kendi ülkelerinde üretim yapmayan dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçları çerçevesinde onlara cevap vermek şeklinde. Dolayısıyla bu tip bir sürü ülke var. Genel olarak sayarsak, Otokar'ın pazarları, aslında kendisi üretmeyen tüm dünya. Güney Amerika, Afrika, Körfez ülkeleri ve Asya'da bu tip ihtiyaçları doğan her türlü dost ve müttefik ülkenin ihtiyaçları ve bütçeleri çıktıkça, onlara cevap vermek için seferber oluyoruz."

                                                                 /././

Patronlar Fenerbahçe için yarışacak: Erdoğan, cemaat, özelleştirme, peşkeş...

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün seçimleri önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek. Yönetime aday olan Koç da Yıldırım da listelerini açıkladı. İki listenin de ortak noktası patronlar...

AKP eliyle büyütülenler mi, Gülen cemaatiyle dirsek temasında olanlar mı?

Aile sermayesiyle yönetim kurulu koltuklarında oturanlar mı, özel okul kurup öğretmenlerin maaşını ödemeyenler mi?

Erdoğan'ın dünürleri mi, Davutoğlu'nun eski damadı mı?

Savcıya rüşvet verip gözaltına alınanlar mı, özelleştirmelerden pay kapanlar mı?

İşte önümüzdeki hafta yapılacak olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yönetim seçimlerinde yarışacakların listesi.

Aziz Yıldırım'dan Ali Koç'a

3 Haziran 2018 tarihinde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda Fenerbahçe Spor Kulübü'nün olağan kongresi gerçekleştirildi. Fenerbahçe yönetiminin belirleneceği kongrede, 20 yıldır Fenerbahçe'nin başkanlığını yapan Aziz Yıldırım ve Ali Koç karşı karşıya geldi. 

Fenerbahçe futbol takımının 4 sezondur şampiyon olamadığı bir atmosferde gerçekleştirilen kongreye, yaklaşık 26 bin delege katıldı. Rekor katılımın sağlandığı kongrede, sıkça "Ali Koç başkan, Fenerbahçe şampiyon" sloganları atıldı. Kongre sonucunda, oyların yüzde 77,6'sını alan Koç yeni başkan seçilirken, Yıldırım ise 1998 yılından beri devam ettirdiği başkanlık görevini yuhalamalar eşliğinde noktaladı.

Ali Koç başkan oldu ama Fenerbahçe şampiyon olamadı. Koç başkanlığında geçen 5 sezonda da şampiyonluk gelmezken, bu sezonun kazananı ise yarın oynanacak maçlarla belirlenecek. 

Patronlar yarışacak

Fenerbahçe'nin 2013-2014 sezonundan beri şampiyon olamaması, başkanlık tartışmalarını yeniden başlattı. 31 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olan 62. Fenerbahçe Spor Kulübü Kongresi'nde iki aday yarışacak: Birisi mevcut başkan Ali Koç, diğeri ise eski başkan Aziz Yıldırım.

Önümüzdeki hafta gerçekleşecek Koç ve Yıldırım rövanşının sonucu ne olur? Bilinmez. Ancak iki ismin de açıkladığı yönetim kurulu listeleri çok şey anlatıyor: "Futbol asla sadece futbol değildir"...

Önümüzdeki hafta Fenerbahçe'de patronlar karşı karşıya gelecek. Kimisi Erdoğan'la olan akrabalığı sayesinde büyümüş, kimi özelleştirme ihalelerini kapmış, kimisi savcılara rüşvet vermiş... Örneğin listelerde yer alan "en yoksul" kişi, bürosunda 60 işçi avukat çalıştırıyor.

Ali Koç ve Aziz Yıldırım'ın faaliyetleri zaten tüm kamuoyunun malumu. Kısacası önümüzdeki hafta Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda sermayedarların yarışına tanık olacağız. 

Yönetim kurulu listesi mi, patron listesi mi?

Koç, geçtiğimiz günlerde yönetim kurulu listesini açıkladı. Listede kamuoyunun yakından tanıdığı Acun Ilıcalı'nın yanı sıra neredeyse herkes patron:

  • Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Fenerbahçe Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Hüseyin Bozkurt, 
  • Koç’la birlikte İlim Yayma Cemiyeti’ne ait bir lisede iftar veren Özaktaç Grubu’nun kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Özgür Özaktaç, 
  • Doğuş Grubu adına listeye sokulan ve Garanti BBVA, Beymen Grup ile Atom Bank’ın yönetim kurullarında yer alan Ergun Özen, 
  • Manavgat ve Maldivler’de ikişer oteli bulunan ve 2021 yılında Gürallar adını değiştirerek Gürok Grubu adını alan şirketin yönetim kurulu başkanvekili Esin Güral Argat,
  • Babası çelik patronu ve arsa zengini olan, kendisi ise otel ve restoran zincirlerinden oluşan Lucis Global isimli çatı şirketinin kurucusu olan Cenk Öztanık,
  • Türkiye genelindeki Forum Alışveriş Merkezleri’nin de sahibi olan ve demir çelik sektöründe paravan şirketler üzerinden kamuyu zarara uğrattığı iddia edilen firmalara yönelik 2022 yılında gerçekleştirilen "Demir Yumruk"  operasyonunda tutuklanan Hulusi Belgü.

Bu liste daha da uzar. 

Öte yandan Koç'un listesinde yer alan bazı isimler daha fazla ön plana çıkıyor:

Ahmet Ketenci: Erdoğan'la akrabaklıktan zenginliğe

Ahmet Ketenci’nin annesi Aysel Ketenci, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuzeni. Ancak Ketenci’nin Erdoğanlarla ilişkisi bununla da sınırlı değil. Ahmet Ketenci’nin ablası, Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan’la evli.

Ahmet Ketenci’nin babası ise taksiciyken bir anda zenginleşen Osman Ketenci. İstanbul’da en fazla taksi plakasına sahip kişiler arasında olduğu belirtilen Osman Ketenci’nin, sahibi olduğu villaların değerinin 50 milyon liranın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Osman Ketenci’nin, neredeyse tamamı İSKİ koruma havzasında bulunan Çatalca’ya bağlı Kabakça Köyü’nde 10 adet villası bulunuyor. Söz konusu bölgede bulunan yedi parselden beşinin, 2014’te tarım alanından konut alanına çevrilmesi dikkat çekiyor.

Erdoğan sayesinde zenginleştikleri belirtilen Ketenci ailesinin oğlu Ahmet Ketenci ise iş hayatına İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı iştiraklerden Beltur'da genel müdür olarak başladı. Daha sonrasında Erdoğan’ın destekleriyle Süper Lig’de başarı kazanan Başakşehir Futbol Kulübü'nde yönetim kurulu üyeliği ve asbaşkanlık görevlerini yaptı.

Fenerbahçe yöneticisi Ahmet Ketenci, geçen sene oynan Ankaragücü maçının devre arasında hakem odasını basarak hakem Attila Karaoğlan'ı, Erdoğan'ın adını kullanarak tehdit etmesiyle de gündeme gelmişti.

Burak Kızılhan: Öğretmenlere ödenmeyen maaşlar ve rüşvet operasyonu

2010 yılından itibaren aile şirketi olan AE Mühendislik ve İnşaat Şirketi’nde çalışmakta olan Burak Kızılhan, şu anda şirketin yönetim kurulu başkanı.

Konut, otel, ticari yapı, alışveriş merkezi, sağlık tesisi, tema park, endüstriyel tesis, spor kompleksi, ulaşım ve altyapı tesisleri inşa eden şirket, Türkiye dışında özellikle Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan ve çeşitli Afrika ülkelerinde faaliyet gösteriyor.

Ayrıca Burak Kızılhan’ın babası Kemal Kızılhan, 2018 yılında GEO Kolejlerini kurdu. Burak Kızılhan’ın da yönetim kurulunda bulunduğu kolej, öğretmenlere maaş ödenmemesiyle sıkça gündeme geldi ve açılışından yalnızca 2 yıl sonra ailenin kararı doğrultusunda faaliyetlerini sonlandırdı.

Öte yandan Burak Kızılhan, tefecilik ve rüşvet operasyonlarıyla da gündeme geldi. AE Mühendislik ve İnşaat’ın işlerinin bozulması nedeniyle Kızılhan, tefecilere çek verip karşılığında nakit para alacaktı. Ancak Kızılhan verdiği çeke karşılık tahsilat yapamadı ve bunun üzerine savcı Lütfi Kara ile anlaştı. Anlaşmaya göre, savcı Kara tefeci olduğu belirtilen kişilere operasyon yapacak ve karşılığında 100 bini peşin olmak üzere toplamda 1 milyon dolar alacaktı. Operasyon gerçekleştirildi ve gözaltına alınanlardan 3'ü tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Söz konusu üç kişiye liderlik ettiği belirtilen şahıs ise adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi. İddianameye göre liderlik yapan şahıs, ifade sırasında savcı Kara'ya 250 bin dolar rüşvet teklif etti ve savcı Kara teklifi kabul etti. İhbar üzerine Kızılhan, babası, ortağı ve savcı Kara hakkında “rüşvet almak” ve “rüşvet vermek” suçlarından dava açıldı.

Erol Bilecek: 'Grev olmasa da olur' diyen eski TÜSİAD başkanı

Koç’un yönetim kurulu listesinde yer alan isimlerden birisi de Erol Bilecik oldu. Bilecek, 2017-2019 yılları arasında patronlar kulübü Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanlığını yaparken, Koç da TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısıydı.

Aynı zamanda bilişim teknolojisi alanında faaliyet gösteren Index Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı olan Bilecik, TÜSİAD başkanlığı döneminde sıkça Koç ile birlikte Erdoğan’ı ziyaret etti. Erdoğan’ın "Kabineye iş adamı alabiliriz" sözleri de bu döneme denk geliyor.

Darbe girişiminin ardından uygulanmaya başlayan OHAL hakkında konuşan Erdoğan, “OHAL sayesinde fabrikalarda greve anında müdahale ediyoruz” demiş, Bilecik ise işçi düşmanlığını şu ifadeleriyle somutlamıştı:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemek istediği biraz daha farklı bir şey. Toplam demokrasi boyutuna ve bütün bunun bileşenlerine bakıldığı zaman grev de tabii ki bir hak. Ama aslolan şu; iyi ekonomiyi besleyen ana noktalarına bakıldığı zaman işvereniyle işçisiyle bütünlüktür. Topyekûn bakıldığında umuda koşan, iyiliğe koşan ve güçlü bir iş dünyası ekosisteminin tıkır tıkır çalışmasıdır. Yani grev hakkının bu noktalardaki ifadesi olmasa da olur diye düşünüyorum."

Nedim Keçeli: Oktar 'yetiştirdiği talebeleri' arasında saymıştı

Nedim Keçeli ve babası Orhan Keçeli, lüks konut, iş merkezi ve otel projeleri inşa eden Seba İnşaat’ın kurucu ortakları arasında yer alıyor.

İstanbul Belediyesi Adalet Partisi (AP) Meclis Grup Başkanlığı yapan Orhan Keçeli, AP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeliği ve İl Sekreterliği görevlerinde bulundu. Daha sonrasında da Doğru Yol Partisi (DYP) İstanbul İl Başkanlığı ve DYP’de Ekonomik ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.

Çeşitli cemaatlerle ilişkisi olduğu iddia edilen Orhan Keçeli’nin yanı sıra Koç'un listesinde yer alan oğlu Nedim Keçeli’nin de Adnan Oktar’a yakın isimler arasında olduğu biliniyor. Kamuoyunda “Kedicikler” olarak bilinen kadınlar arasında yer alan Tülay Kumaşçı, operasyon öncesinde Oktar’a yakın olan ünlü isimlere dair konuşmuştu. Bu isimlerden birisi de Nedim Keçeli’ydi. Ayrıca Oktar da bir programında “yetiştirdiği talebelerini” tanıtırken Keçeli’yi ve Keçeli gibi Koç’un yönetim kurulu listesinde yer alan Acun Ilıcalı’yı saymıştı. Sonrasında açıklamada bulunan Ilıcalı, Oktar'ın sözlerini doğrulamış ve "Annemlerin rahmetli olduğu bir dönem. Manevi açıdan yakın hissettiğim dostlarımla bir dönem görüşmüşlüğüm oldu. 35 sene önce. 1 buçuk, 2 yıl. Sonra bulunduğum ortamı beğenmeyerek ayrıldım" demişti.

Hamdi Akın: Özelleştirmelerden payını kaptı

Listede yer alan Hamdi Akın da AKP döneminde büyüyen isimlerden. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Akın, Forbes Dergisi'nin 2024 yılında açıkladığı “Türkiye Milyarderler Listesi'' listesinde 1,4 milyar dolarlık serveti ile 20. sırada yer alıyor.

2005 yılında Mersin Limanı’nın 36 yıllık işletme hakkını alan Akfen Holding, birkaç yılda satın alma bedelini çıkararak, limandan çok büyük karlar elde etmeye devam ediyor. Öte yandan Akfen Holding, İstanbul Atatürk Havalimanı başta olmak üzere pek çok havalimanını işleten TAV'ın ortağı.

Madenciliğe de el atan Hamdi Akın, Kastamonu’nun Hanönü ilçesine bağlı Sepetçi Köyü’nde 22 milyon ton bakır rezervini işleten Acacia Madencilik şirketinin de yönetim kurulu başkanlığını sürdürüyor.

Yine AKP döneminde özel sektöre açılan elektrik üretimine yönelik santral yatırımları, şehir otelleri zincirleri de grubun hızlı büyümesini destekleyen yatırımlar arasında bulunuyor.

Ayrıca Hamdi Akın düşük vergileri nedeniyle "vergi cenneti" olarak bilinen ve Erdoğan’ın da oradaki şirketlere para aktardığı iddia edilen Man Adası’yla gündeme gelmişti. Pek çok şüpheli müşteriye hizmet verdiği ortaya çıkan Appleby’nin Man Adası birimi kayıtları arasından, Hamdi Akın’a ait şirketler de çıkmıştı. Appleby’ye ait belgelere göre Jersey merkezli olan bu şirketler, Hamdi Akın Group’a bağlı görünüyordu.

Akfen son olarak Söğütlüçeşme’de yapmak istediği AVM projesiyle gündeme gelmişti.

Hakan Safi: Özelleştirmeler, ihaleler, Erdoğan'la Şili ziyareti

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Safi Gayrimenkul ve Yatırımları Sanayi Şirketi’nin yönetim kurulu başkanı Hakan Safi de Koç’un listesinde yer alan isimler arasında. Yeraltı madenciliği, hafriyatçılık, armatörlük, liman işletmeciliği, deniz hizmetleri gibi farklı sekterlerde faaliyet gösteren şirketler grubunun, beş farklı alt şirketi bulunuyor.

2014 yılında yapılan 543 milyon dolar ödeme karşılığında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü’ne ait Kocaeli Derince Limanı’nın 39 yıllık işletme hakkı Safilere verildi. Geçen yıl ise şirketin işletme hakkı 2064’e kadar uzatıldı. Şirket, ticaret yasağından birkaç ay öncesinde İsrailli nakliyat firmasıyla anlaşmasını yeniledi ve “ZIM’in İzmit Körfezindeki tüm yüklerini Safiport’ta ağırlamaktan memnuniyet duyacağız" paylaşımında bulundu.

Safi Şirketlerinin, özelleştirmelerden kaptığı pay Derince Limanı’yla da sınırlı kalmadı. 2018 yılında şeker fabrikaları özelleştirilirken, Safi Katı Yakıt 528 milyon TL’ye Çorum Şeker Fabrikası’nı satın aldı. Özelleştirmeden birkaç ay sonra ödeneklerini alamadıklarını belirten işçiler ise eylem yaptı.

Geçen yıl Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın seçim öncesi dağıtmak üzere açtığı 39 bin 880 tonluk kömür ihalesini de 197 milyon 806 bin 288 TL’ye Safi Holding’e bağlı Safi Katı Yakıt kazandı.

Hakan Safi’nin kardeşi ve şirketin yönetim kurulu üyesi Sinan Atakan Safi ise bir dönem AKP Beyoğlu ilçe Örgütü’nde görev almış ve 2009 yılında gerçekleştirilen yerel seçimlerde AKP Beyoğlu Belediye Başkan Aday Adayı olmuştu. Hakan Safi ise Erdoğan'ın Şili ziyareti sırasında ona eşlik edenler arasında yer aldı.

Eren Dişli: AKP'yle yakın ilişki, Peker tarafından 'hediye' edilen şirket

Şu anda Sırma Grup’un yönetim kurulu üyesi olan Eren Dişli, Sırma Grup Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Dişli ailesinin de AKP’yle olan ilişkisi dikkat çekici. Örneğin Eren Dişli’nin 2017 yılında evlenen ağabeyi Emir Haktan Dişli’nin nikah şahidi Recep Tayyip Erdoğan oldu.

Davut Dişli’nin kuzeni ise Şaban Dişli. Yani AKP’nin kurucu üyesi ve 22, 23, 24 ve 26. dönem AKP Sakarya milletvekili. Şaban Dişli, 2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye'nin Hollanda Büyükelçisi olarak görevlendirildi.

Davut Dişli’nin diğer kuzeni ve Şaban Dişli’nin kardeşi ise 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen Gülenci darbe girişiminde bulunan “Yurtta Sulh Konseyi” adlı askeri oluşumun üyesi olduğu iddia edilen ve 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Dişli.

Dişliler aynı zamanda ülkücü mafya Sedat Peker’in iddialarında da gündeme geldi. ANAP’lı eski Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz’ın kumar oynadığı görüntüleri ele geçirmesi nedeniyle tahliye edildiğini ve 5 milyon dolar para aldığını iddia eden Peker, Cengiz Holding’in sahibi Mehmet Cengiz’in kendilerine aracılık yaptığını söylemişti. Söz konusu 5 milyon dolar ile SimTel’i aldığını aktaran Peker, şirketin sonrasındaki akıbetini şöyle anlatmıştı:

“Fenerbahçe’nin altyapısında yöneticilik yapan Davut Dişli ve Mehmet Karasu’ya verdim. Rize’deki bütün devlet hastanelerini baştan aşağı yenileyin, özel hastane gibi lüks olsunlar, ayrıca da her ay maddi durumu olmayan insanlara benim adıma 25 buzdolabı, 25 çamaşır makinası daha doğrusu tüm ürünlerden 25’şer tane hediye edin” dedim. ‘Sizden para istemiyorum. Sizin de ekonomik durumunuz güçlensin’ diye belirttim. Tabi o zaman şimdiki gibi hiç biri zengin değildi. Para bendeydi.”

'Zengin dışarda kalsın para versin' diyen Yıldırım'ın listesi de patronlardan oluşuyor

Aziz Yıldırım, Koç'un yönetim kurulu listesini açıklamasının ardından "Zengin adam dışarıda kalsın parayı versin, içeride olursa çalışmaz. Yönetime çalışacak, koşturacak adam lazım" dedi.

Ancak Yıldırım'ın listesi de büyük oranda patronlardan oluşuyor:

  • İnşaat, tarım, turizm, enerji gibi çeşitli sektörlerdeki faaliyetlerini hem yurtiçi hem de yurtdışında sürdüren DAY Grubu’nun kurucusu Mahmut Nedim Uslu,
  • Ülker Grubu’na bağlı İman Ambalaj markasının CEO’su ve Murat Ülker’in kuzeni olan Mehmet İman,
  • Bilfen Okulları’nın kurucusu Ali Osman Öztürk’ün oğlu ve Bilfen Şirketler Topluluğu ile Bilfen Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Öztürk,
  • Liberal Demokrat Parti’nin kurucusu ve eski genel başkanı Besim Tibuk’un kızı olan ve Elifsu Turizm şirketi ile Net Holding’in yönetim kurullarında yer alan Hande Tibuk,
  • Cunda Denizcilik şirketi altında kuru yük gemi işletmeciliği ve armatörlüğü yapmakta olan ve denizcilik dışında gıda, gayrimenkul ve otelcilik sektörlerinde de faaliyet yürüten Mehmet Engin Özturan,
  • Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerinden biri olan ve turizm, enerji gibi alanlarda da faaliyet gösteren MÖN İnşaat ve Ticaret’in sahibi Nihat Özbağı.

Söz konusu liste devam ettirilebilir ancak Yıldırım'ın belirlediği ekip içinde de dikkat çeken bazı isimler bulunuyor:

Mithat Yenigün: Bakanlar inşaat için Libya'ya gitmişti

Mithat Yenigün, inşaat sektörünün yanı sıra enerji, turizm, yapı malzemeleri üretimi ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren Yenigün İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı pozisyonunda bulunuyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhit firmasından biri olan Yenigün; Forza Turizm, AGM Stratejik Çözümler, Yenigün Polska, Yenigün Enerji, Beyali Enerji, Noviy Den, Diyartuğ Tuğla ve Metok İnşaat gibi alt şirketlere sahip. Yenigün, bu şirketlerin de yönetim kurulunda.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yenigün, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılaşmaya açılan 3,6 hektarlık eski Tank Fabrikası’nın ve askeri lojmanların bulunduğu araziye yapılacak konut projelerinin inşaatını üstlenmişti.

Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, iç savaşın ardından 2020 yılında Libya’ya gitmiş ve Ulusal Mutabakat Hükümeti ile elektrik başta olmak üzere enerji, bankacılık ve inşaat alanlarında işbirliğini görüşmüştü.

Bu dönemde Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı olan Yenigün ise şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bu saatten sonra çok büyük iş çıkacak çünkü harap oldu maalesef Libya... Tahmin ediyorum en az 50 milyar dolar olur. Biz hazırız Libya'ya gitmeye. Hem gönüllü gideriz, hem de istekli gideriz ve iyi de çalışırız. En iyi biz biliyoruz orayı.”

Ahmet Özokur: Davutoğlu'nun eski damadı, Ülker ailesinin mensubu

Sabri Ülker’in torunu, Orhan Özokur’un oğlu ve Murat Ülker’in yeğeni olan Ahmet Özokur, Yıldız Holding’de uzun yıllar boyunca görev aldı. Yıldız Holding, bugün 300’den fazla markayla 5 kıtada faaliyetlerini sürdürüyor.

Öte yandan Özokur bir süre öncesine kadar yalnızca Ülker ailesine değil, Davutoğlu ailesine de mensuptu. Özokur, dayısı Murat Ülker’in çocukluk arkadaşı olan dönemin AKP’li Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun kızı Sefure Davutoğlu’yla evlenmişti. Evlilik, 2015 yılında tek celsede sonlandırıldı.

Söz konusu boşanmanın nedeninin ise kızgınlaşan AKP-Cemaat kavgası olduğu belirtiliyor. Özokur ailesi Süleymancı bir geleneğe sahip olmasına karşın Ahmet Özokur, Gülen cemaatine yakınlığıyla biliniyor. Gülen cemaatine üye olduğu belirtilen ve sosyal medya üzerinden cemaate yakın paylaşımlarda bulunan Özokur’un, AKP’li kayınpederi Davutoğlu’nu zor durumlara soktuğu iddia ediliyor.

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının ardından sızdırılan ve Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarında da gündemlerden birisi Ahmet Özokur ve Fenerbahçe seçimleri. İlk ses kaydında Erdoğan’ın, Fenerbahçe Kongresi’nde Aziz Yıldırım’a karşı Mehmet Ali Aydınlar’ı desteklediği duyuluyor. Konuya dair ikinci konuşma ise yönetimin Yıldırım tarafından kazanılmasının sonrasında gerçekleşiyor. Özokur’un, Yıldırım’ın listesinden seçime girmesi Erdoğan’ı sinirlendirirken, Erdoğan söz konusu konuşmada Özokur için “Namussuz, menfaat düşkünü, omurgasız, karaktersiz” gibi ifadeler kullanıyor.

Batuhan Özdemir: Limak'ın varisi ve 'FETÖ' tutuklusu

Kamuoyunda “Beşli Çete” olarak bilinen patronlardan birisi olan Nihat Özdemir’in oğlu Batuhan Özdemir, babasının şirketi olan Limak Grubu’nun yönetim kurulu üyesi. AKP döneminde çekilen peşkeşlerle büyüyen şirket, inşaat, enerji, turizm, çimento, altyapı, mekanik, gıda, teknoloji ve havacılık gibi birçok sektörde faaliyet yürütüyor.

TEKEL'in alkollü içki bölümü 17 fabrika, hammadde, stok ve varlıklarıyla 2004 yılında AKP eliyle özelleştirildi. TEKEL, içinde Limak'ın da yer aldığı MEY İçki Sanayi ve Ticaret AŞ isimli girişim grubuna 292 milyon dolara satıldı. Satıştan yalnızca iki yıl sonrasında TEKEL, 810 milyon dolara ABD’li Texas Pacific Group’a satıldı.

2008 yılına gelindiğinde Limak bu sefer de İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nı devraldı. Havalimanının dış hatlar terminalini 20 yıl süreyle işletmek için 2 milyar 279 milyon avro ödeme yapıldı.

Holding, 2010’da ise Uludağ Elektrik Dağıtım ve Çamlıbel Elektrik Dağıtım’ı, Cengiz-Limak-Kolin (CLK) ortaklığı ile satın alarak elektrik dağıtım sektörüne girdi.

2011’de İskenderun Limanı’nın 36 yıllık işletme hakkını alan Limak, 2013’te Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan yeni İstanbul Havalimanı’nın ihalesini 22 milyar avro teklifle kazanan Cengiz-Kolin-Limak-MAPA-Kalyon Ortak Girişim Grubu’nda yer aldı.

Şirket, 2017 yılında 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara-Çanakkale Otoyolu Projesi’ni de içinde yer aldığı ortak girişim grubunun verdiği 10 milyar 354 milyon liralık teklifle kazandı.

Limak’a çekilen peşkeşler daha da uzar. Ancak Özdemir ailesinin futbola olan ilgisi de bu dönemlerde başladı. Fenerbahçe'de Ali Şen ve Aziz Yıldırım yönetimlerinde yer alan baba Nihat Özdemir, Aziz Yıldırım yönetiminde uzun yıllar Fenerbahçe Başkan Vekili olarak görev yaptı. 2019 yılında tek aday olarak girdiği seçimi kazanarak Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oldu.

Yıldırım ise hazırladığı listeye Nihat Özdemir yerine oğlu Batuhan Özdemir’i dahil etti. Batuhan Özdemir ve eşi Aslı Özdemir, yargılandıkları “FETÖ” davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış ancak bir süre sonra tahliye edilmişlerdi. Çift 2020 yılında da “FETÖ” soruşturması nedeniyle akkında yakalama kararı çıkarılan eski Korgeneral Metin İydil’e yardım ve yataklık yaptıkları gerekçesi ve kaçmasına yardım edebilecekleri şüphesiyle gözaltına alınmıştı.

Taraftarlar mı, sermaye sınıfı mı kazacak?

Başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere futbol, sermaye sınıfının elinde. Sadece takımlar ve bu takımları yöneten patronların isimleri değişiyor.

Şimdi de Aziz Yıldırım ve Ali Koç tarafından açıklanan bu listeler, 31 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olan 62. Fenerbahçe Spor Kulübü Kongresi'nde karşı karşıya gelecek.

Seçimlerin ardından Fenerbahçe taraftarları mı kazancak, yoksa seçilen sermaye sınıfının temsilcileri mi?

Ali Koç "Ali Koç'un başında olduğu Fenerbahçe şampiyon olamayacak. Başkanlığımın Fenerbahçe'ye zarar verdiği bir dönem oluyor" derken, Aziz Yıldırım ise "6 sene 3 ay Yargıtay cezamı onayladı. Padişah kalemimi kırmış ama geldim dedim. Hükümet ayrı devlet ayrı. Biz devletle kavga edemeyiz. Ama hükümetle haklı olduğumuz her zaman mücadele ederiz. FETÖ mücadelesinde iç içeydiler. O mücadeleyi yaptık" açıklamasına bulunuyor. Peki bu "cüretkar" sayılabilecek açıklamalarda bulunanlar, listelerinde AKP'lilere veya Gülen Cemaati ile bağlantılı isimlere neden yer veriyor?

Yalçın Çuğ/soL-Özel


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder