Gençler bir yandan işsizliğin pençesinde kıvranırken iş bulabilenler ise eğitimleriyle uyumsuz işlerde düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Bu da geleceksizlik, güvencesizlik, yoksulluk anlamına geliyor. Giderek artan gençlik eylemlerinin altında bu sosyal gerçekler de yatmaktadır.
19 Mayıs! Gençlerin bayramı, Atatürk’ü anma günü. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının ve ulusal kurtuluş savaşının başlangıcı. Kutlu olsun! Bu 19 Mayıs’ta genç istihdamının ve genç işsizliğinin vahim durumunu ele alacağım. Gençlerin nasıl ümitsiz ve geleceksiz bırakıldığını yazacağım.
Genç istihdamı ve genç işsizliğine ilişkin tablo giderek vahim bir hâl almaya başlıyor. Bilindiği gibi dar tanımlı genç işsizliği ortalama işsizlikten daima yüksek seyrediyor. Geniş tanımlı genç işsizliği de çok vahim düzeylere ulaşmış durumda. Genç istihdamı ortalama istihdamdan daha güvencesiz ve düşük ücretlidir. Dahası ne istihdamda ve eğitimde olan gençlerin (NEET, ev genci) oranı giderek yükseliyor. Bu yazımda işgücü piyasalarında gençlerin haline göz attıktan sonra üniversite gençliğinin durumunu ele alacağım.
GENÇ İŞSİZLİĞİ VAHİM!
Gençlerde işsizlik oranlarının genel işsizlik oranlarından daha yüksek seyrettiği biliniyor. Mart 2025’e ait (2025 ilk çeyrek) resmi dar tanımlı işsizlik verilerine göre ortalama işsizlik yüzde 8,2 iken 15-24 yaş arasında bu oran yüzde 15’tir. Ancak işgücü piyasalarına ilişkin detaylı göstergelere bakıldığında gençlerin durumumun daha da vahim olduğu görülecektir. Örneğin geniş tanımlı genç işsizliği çok daha yüksektir. DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) TÜİK verilerinden hareketle yaptığı hesaplamalara göre 2025 1. çeyreğinde ortalama geniş tanımlı işsizlik oranı 28,5 iken 15-24 yaş arası gençlerde bu oran yüzde 37,5’tir. Geniş tanımlı genç işsizliği dar tanımlı genç işsizliğinden 22,5 puan fazladır.
Öte yandan AKP döneminde gençlerde işsizlik daha da vahim bir hâl aldı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 3. çeyreğinden bu yana gençlerde geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26’dan yüzde 37,5’e yükseldi. AKP döneminde geniş tanımlı genç işsizliği 11,4 puan yükseldi. AKP döneminde gençler daha fazla oranda iş bulma ümidini kaybettiler ve iş aramaktan vazgeçtiler.
DİSK-AR verilerine göre genç kadınlarda geniş tanımlı işsizlik ise daha yüksek oranda seyretmeye devam ediyor. 2025 1. çeyreğinde 15-24 yaş arası erkeklerde dar tanımlı işsizlik yüzde 11,2 ve geniş tanımlı işsizlik yüzde 32 olarak hesaplanırken, 15-24 yaş arası genç kadınlarda ise dar tanımlı işsizlik yüzde 22,1, geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 46,9 olarak hesaplandı.
ÜMİTSİZ “EV GENÇLERİ!”
Gençlerin işgücü piyasalarında durumunu anlatan bir diğer faktör ise ne eğitimde ne istihdam olanların oranıdır (NEET, Not in Education, Employment, or Training). NEET istihdam, eğitim veya öğretim içinde olmayan gençlerin toplam genç nüfus içindeki payı olarak tanımlanıyor. NEET “ev genci” olarak da tanımlanabilir. Kısaca okumayan ve istihdamda olmayan gençlerin oranı diyebiliriz.
Eurostat verilerine göre (25-29 yaş grubunda) Türkiye, AB ülkeleri içinde en yüksek “ev genci” oranına sahip ülkedir. Türkiye’de ne eğitimde ne istihdamda yer almayanların genç nüfus içindeki payı yüzde 26,4’tür. Türkiye’den sonra Avrupa ülkelerinde en yüksek NEET oranına sahip üç ülke Romanya (yüzde 14,5), İtalya (yüzde 15,2) ve Sırbistan’dır (yüzde 14,9). Avrupa ülkeleri arasında NEET oranı en düşük olan dört ülke ise yüzde 4,9 ile Hollanda, yüzde 5 ile İzlanda, yüzde 6,3 ile İsveç ve yüzde 6,8 ile Norveç’tir. AB üyesi ülkelerde ortalama NEET oranı ise yüzde 11’dir. Böylece Türkiye’nin NEET oranı AB üyesi ülke ortalamasının 2,4 katıdır.
ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN HALİ
Genel olarak genç işsizliği ve istihdamı böyle seyrederken üniversite gençliği arasında durum nedir? 2024 yılı yıllık verilerine göre 3 milyon 133 bin açık (dar tanımlı) işsiz içinde yükseköğretim mezunlarının sayısı 966 bindir. Toplam açık işsizlerin yüzde 31’i yükseköğretim mezunudur. Lise mezunlarında da bu oran yaklaşık aynıdır. Dolayısıyla yükseköğrenim mezunu olmak kategorik olarak işsizliği azaltmıyor. Öte yandan yükseköğretim mezunlarının ezici çoğunluğunun mezun oldukları bölümlerle oldukça uyumsuz işlerde ve düşük ücretlerle çalıştıkları görülüyor.
UYUMSUZ İŞLERDE ÇALIŞMA YAYGIN
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından yapılan Üni-Veri araştırmasına göre üniversite mezunlarının çoğunluğu mezun oldukları bölümlerle ilgisiz işlerde çalışıyor. Nitelik uyumsuzluğu olarak adlandırılan bu ölçüte göre özellikle sosyal bilim bölümlerinden mezun olanların çalıştıkları işlerdeki uyumsuzluğu yüzde 90’lara ulaşıyor.
Örneğin bankacılık ve sigortacılık, turizm, uluslararası ticaret, çalışma ekonomisi, ekonometri, işletme, siyaset bilimi kamu yönetimi ve uluslararası ilişkiler, maliye ve iktisat gibi bölümlerden mezun olanların yüzde 82 ile yüzde 91’i kendi bölümleriyle alakasız işlerde çalışıyor. İletişim, istatistik, spor bilimleri, sosyal hizmetler, tarih, sosyoloji, sağlık hizmetleri ziraat ve tarım bölümlerinin mezunlarının yüzde 58 ile 75’i aldıkları eğitimle uyumsuz işlerde çalışıyor. Okudukları bölümlerle çalıştıkları işlerin uyumsuzluğu mimarlık ve mühendislik bölümlerinde yüzde 30-40 arasında (Tablo 1).

İslami bilimler, hukuk, dış hekimliği ve tıp bölümlerinde mezun olanlarla kendi eğitimlerine en uygun işlerde çalışıyorlar. Eğitimine uyumsuz işlerde çalışma oranı İslami bilimlerde yüzde 21, hukukta yüzde 13, dış hekimliğinde yüzde 5 ve tıpta yüzde 1’e düşüyor (Tablo 1).
Görüldüğü gibi üniversite mezunların çok önemli bir bölümü kendi uzmanlık alanları dışındaki işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Özellikle sosyal bilim bölümlerinden mezun olanların eğitim-iş uyumsuzluğu çok yüksek düzeylerde. Bu durum üniversite öğreniminin büyük oranda sadece diploma sahibi olmak anlamıma geldiğini gösteriyor.
Öte yandan eğitim-iş uyumsuzluğu yüksekliği önemli bir eksik istihdam sebebidir. Böylece üniversite mezunu gençler iş bulamadıkları için daha düşük ücretlerle daha niteliksiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum bir yandan eksik istihdama öte yandan ise ücretlerin düşmesine yol açıyor.
ASGARİ ÜCRETLİ ÜNİVERSİTE MEZUNLARI!
Gençlerin mezun oldukları bölümlere uygun iş bulaması yanı sıra bir diğer sorunu ise ücretlerin düşüklüğüdür. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi verilerine göre üniversite mezunu gençlerin önemli bir bölümü ilk işe girişteki ücretleri asgari ücret ve asgari ücrete yakın ücretlerle civarındadır.
Asgari ücretle çalışmanın yaygınlığı Türkiye işgücü piyasasının en önemli sorunlarından birisi. Merkez Bankası ve DİSK-AR verileri Türkiye’de asgari ücret komşuluğunda çalışanların oranının ücretli çalışanların yarısı civarında olduğu gösteriyor.
Bu durum üniversite mezunları açısından da çok farklı değil. Üniversite mezunu olmak birkaç bölüm dışında önemli bir ücret avantajı sağlamıyor. Dahası üniversite mezunlarının kayda değer bir bölümü asgari ücret ile asgari ücretin yüzde 50 fazlası arasında ücretlerle çalışıyor.
Üni-Veri 2024 sonuçlarına göre 25 bin TL altında (2024’te asgari ücretin yüzde 47’si) ücretle işe başlayanların oranı tıp, dış hekimliği, İslami bilimleri, bilgisayar mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği gibi bir kaç bölüm haricinde yüzde 50 ile yüzde 70 arasındadır. 2025 verileri henüz yayımlanmadığı için 2025 asgari ücretini esas alarak söyleyecek olursak üniversite mezunlarının önemli bir bölümünün işe giriş ücretleri asgari ücret (22 bin 205 lira ) ile 30 bin lira arasında değişmektedir. Bazı bölümlerde bu civarda ücretlerle işe girenlerin oranı yüzde 70’e yaklaşmaktadır (Tablo 2).

EYLEMLERİN ARDINDAKİ SOSYAL GERÇEKLİK
Görüldüğü gibi yükseköğrenim mezunu olup işe girebilenlerin ücret düzeyi önemli oranda asgari ücret civarında seyretmektedir. Bu durum üniversite eğitiminin veya eğitimli işgücünün ücret düzeyinin asgari ücrete yakınsadığını göstermektedir.
Gençler bir yandan işsizliğin pençesindeyken öte yandan iş bulabilenler ise eğitimleriyle uyumsuz işlerde ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum genç yoksulluğunun artması anlamına geliyor.
Bu durum gençlik için geleceksizlik, güvencesizlik ve adaletsizlik demektir. Üniversite gençliğinin son günlerde giderek artan protestolarının altında bu sosyal gerçekler büyük rol oynamaktadır.
/././
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder