Geçen haziran ayında rektör imzasıyla Elazığ’daki bir adrese bir kadro ilanına çıkıldığı bilgisi verildi. Örneğine rastlanmayan bu olayda, üniversite resmi yazıyla başka bir kentteki kişiyi "kadro açık" diye bilgilendiriyor. Kadrodaki koşullar gerçekten tam da akademisyenin başvurusuna uygundu ancak başvuru yapmadı, çünkü üniversiteyle süren bir davası vardı. Mahkemelik olan konu “eski ve iptal edilen” kadro ilanı. Yeniden neden ilana çıkıldı ve mahkeme süreci devam ederken ev adresine bu kadro ilanı gönderildi, meçhul
Anımsanacaktır zira çok tartışıldı…
Munzur Üniversitesi’nde kalorifer kazanı, elektrik işlerinden sorumlu tekniker olarak görev yapan bir ismin önce Teknik İşlerden Sorumlu Rektör Danışmanlığı’na atandığı, bir süre sonra da öğretim görevlisi olarak atanabilmesi için şartlarına özel olarak kadro ilanına çıkartıldığı bu köşeden, T24 aracılığıyla gündeme geldi.
* * *
Ne hikmetse, az zamanda çok ve büyük “işler” yaparak, kariyer basamaklarını hızla tırmanan bu ismin tam da şartlarına uygun kadro ilanına nasıl çıkıldığı haberini görmezden gelen “yandaş medya”, bunun yerine savunmaya geçti.
Üniversiteyi kuşatmak için can atan bazı tarikatların etkisi mi bilinmez ama savunmaya yönelik haberler ibretlik!
Haberleri ayrı ayrı ele almaya gerek yok zira, muhabir imzası taşımamasına rağmen “özel haber” diye paylaşılan, iki “güzide” kurumun sayfalarında yer verdiği haberler kelimesi kelimesine aynı.
Tanıdık bir yöntem bu. Daha önce Gülen cemaati mensuplarının yürüttükleri operasyonlarda, bir anda bazı “gazetecilere” bir metin ulaştırılır, hepsi birden haberi yazmaya başlardı. Ertesi gün gazetelerindeki spotlar bile aynı olurdu.
Haberlerden biri, “İftira çöktü, kaloriferci dedikleri öğretim görevlisi 4 üniversite mezunu çıktı” başlığını taşıyor.
Yapışkan dili ile tanınan gazetenin daha yaratıcı olduğunu söylemek lazım. Aynı başlığa “T24 yazarının” ifadesini eklemişler. Devamında da “köşe karalayan” gibi yaratıcı sıfatlar kullanmışlar.
* * *
Ancak aynı yaratıcılık haberlerin devamında yok.
İki haberde de (ulusal düzeyde olmayan ancak aynı içeriği paylaşan siteleri saymaya da gerek yok) ifadeler birebir aynı. Zahmet edip ellerine tutuşturulan metne “takla” bile attırmamışlar.
“Muhalif medyanın bir yalanı daha çöktü. T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu’nun 7 Ağustos 2025 tarihli “Yüzleşme” yazısında ortaya attığı iddialar, mahkeme kararıyla çürütüldü. Yazıda “kalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol” ifadeleriyle hedef alınan M.B.'nin 4 üniversiteden mezun olduğu ve sınavı hakkıyla kazanarak atandığı ortaya çıktı. Tahincioğlu, Munzur Üniversitesi’nde teknik işlerde görevli bulunan ve ardından öğretim görevlisi olmak için rektörlüğün açtığı sınava giren M.B.'nin “torpille” yükseldiğini ileri sürdü. Yazıda özellikle 4 üniversite bitiren ve daha önce de üniversitede uygulama dersleri verdiği öğrenilen M.B. için “kaloriferci” ifadesiyle aşağılayıcı bir dil kullanıldı. Tahincioğlu'nun ortaya attığı iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirlendi. Süreç, öğretim görevlisi alımına başvuran ve tarih bölümünden mezun olduğu için gerekli şartları taşımadığı anlaşılan İ.T. isimli başka bir adayın atamaya itiraz etmesiyle başladı. İ.T.'nin açtığı dava sonucu yürütme durduruldu. Ancak mahkemenin iptal kararının ardından yeniden oluşturulan jüri, davacı İ.T.'nin gerekli şartları mahkeme kararıyla da taşımadığını kesin olarak tespit etti. Ancak İ.T'nin durumu hazmedemeyip medyayı da harekete geçirdiği öne sürüldü…”
* * *
Bu muazzam habere yer verelim ki herkes görebilsin. İfadeler yukarıdaki gibi. Haberlerde ilgili kişinin diplomaları da sıralanmış. İki adet iki yıllık yüksekokul, iki de açıköğretim lisans diploması…
Haberlerin en eğlenceli cümlesi şu:
“Tüm şartları eksiksiz yerine getiren ve su altı kaynak yapımının öğretimi konusunda Türkiye'de sayılı isimlerden biri olan ve bu konuda ders verecek olan M.B., tekrar sınava girerek 90 puan almak suretiyle başarıyla sınavı kazandı. Böylece, ‘torpil’ iddialarının tamamen temelsiz olduğu; yargı kararı, resmi diplomalar ve sınav sonucuyla birlikte tescil edilmiş oldu.”
* * *
Elbette kimse M.B.’nin üniversite bitirmediğini söylemedi. İlanların tam da bu kişinin şartlarına göre açıldığını belirtiyor haber. Ancak okuma zahmetine katlanmadıkları için buna bir açıklama da getirilmemiş.
Buna karşılık, M.B., “Su altı kaynak yapımının öğretimi konusunda Türkiye’de sayılı isimlerden biri” olarak nitelendirilmiş.
Haberlerde yer verilen diplomalara bakılınca, 2023’te ilgili bölümden mezun olduğu görülüyor. Demek ki sadece 2 yıl gibi bir sürede bu alanda Türkiye’deki sayılı isimlerden biri olabiliyorsunuz.
* * *
Yanıtlanması gereken bir soru daha var.
M.B., kadro ilanına başvurmasını sağlayan iki yıllık yüksekokul diplomasını Pertek’ten almış, Tunceli’nin ilçesinden.
Oysa Tunceli merkez kampüsünde zorunlu mesai yapmak zorunda. 2023-2024’te “uzaktan eğitim programı” olmayan bu programa nasıl gidip geldiği meçhul?
Ya özel olarak izin verildi ya da derslere girmedi. Başka açıklama bulmak mümkün değil…
Bu eğitimi şu anki üniversite yönetimi ve rektör göreve başlamadan tamamladığı anlaşılıyor.
Belki de Türkiye’de, bu alanda “sayılı isimlerden biri” olduğu için, eğitim almaya gerek görmemiştir!
* * *
Tartışmalı işler bununla sınırlı değil.
Üniversitelerde sürekli “kişiye özel” akademik kadro ilanlarından söz ediyoruz.
Ancak bu kez gerçekten “kişiye özel” bir ilan söz konusu.
Geçen haziran ayında rektör imzasıyla Elazığ’daki bir adrese bir kadro ilanına çıkıldığı bilgisi verildi.
Örneğine rastlanmayan bir durum.
Üniversite kadro ilanı veriyor ve resmi yazıyla başka bir kentteki kişiyi “kadro açtık” diye bilgilendiriyor. Üstelik koşulları o kişiye uygun.
Sözü edilen kadrodaki koşullar gerçekten tam da akademisyenin başvurusuna uygundu. Ancak başvuru yapmadı.
Yapmadı zira üniversiteyle süren bir davası vardı.
Daha önce çıkan bir kadro ilanına başvurmuş, şartları uygun bulunmuş, tam o aşamada kadro iptal edilmişti.
Bunun üzerine dava açmıştı ve mahkeme bu başvuruyu haklı bulmuştu.
Mahkemelik olan konu “eski ve iptal edilen” kadro ilanı. Yeniden neden ilana çıkıldı ve mahkeme süreci devam ederken ev adresine bu kadro ilanı gönderildi, meçhul.
Mahkemenin yeni bir kadro ilanı açın diyecek hali yok, eski kadro ilanının iptalini tartışıyor.
Yeni ilana çıkın dese bile, üstelik imzalı belgeyle ev adresine kadro ilanı göndermek, bambaşka bir aşama.
Sonuçta akademisyen, bu ilana başvurmadı ve ne hikmetse üniversite yönetimi bu ilanı da iptal etti. O ilana başvuranlar da ne olduğunu bile anlamadı…
* * *
Ancak her gün CHP’li belediyeleri konu edenler ne hikmetse Türkiye’nin dört bir yanından, üniversitelerden gelen bu bilgilere gözlerini kapatıyor, üstelik de haber değeri olmayan haberlerle konuları kapatmaya çalışıyorlar.
Üniversite kaynaklarının karşı iddialarına da yer verelim.
Kaynaklar, söz konusu ilanın, akademisyenin adresine, mahkeme kararı gereğince gönderildiğini, bir usulsüzlük olmadığını söylüyor. M.B.’nin atanması sürecinde de hukuka uygun hareket edildiği savunuluyor.
Belli ki gerçekten bu iddiaların bağımsız biçimde denetlenmesi ve soruşturularak sonuca bağlanması gerekiyor. Yandaş medya haberleri, trol paylaşımları ile değil…
* * *
Son bir notu da ekleyeyim.
Söz konusu iddiaları sormak için, son dönemde çok sayıda iddianın hedefinde olan Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker’e not bıraktım.
Alışılmadık bir biçimde geri aradı ve iddiaları doğrudan sorma olanağı buldum. Nazik biçimde sorularımı yanıtladı. Son dönemde ortaya atılan bazı iddialarla ilgili olarak bilgisinin bulunmadığını, bilgi alacağını da iletti.
Söyleşi formatında bir görüşme yapmadığımız için diğer sözlerini elbette aktarmıyorum. Belki ileride üniversite ile ilgili sürekli gündeme gelen iddiaları geniş biçimde konuşma olanağı da bulabiliriz. Yine de son dönem Türkiye’de olan bitenler ve kimsenin konuşmaya bile yanaşmaması düşünüldüğünde, alışılmadık bir davranış gösterdiğini de belirtmek isterim.
(Gökçer Tahincioğlu-T24)
/././
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder