Yıl 2003. AKP iktidarının ilk ayları. Kamu Bankalarına üst düzey atamalar yapılıyor. Hürriyet gazetesi haberi “Ziraat'te ‘faizsiz bankacı’ dönemi” başlığıyla veriyor. Gerisi şöyle devam ediyor: “AKP, Ziraat Bankası'nda ‘faizsiz bankacılar’ dönemi başlattı. Geçmişte Faisal Finans'ta da çalışan ve İSKİ'de Recep Tayyip Erdoğan'ın sağ kolu olan Zeki Sayın Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Bankanın genel müdürlüğüne de Family Finans Genel Müdürü Can Akın Çağlar getirildi.”
Dün, o haberde adı geçen “faizsiz bankacı” Can Akın Çağlar, yaş haddinden emekliye ayrılan Koç Grubu’nun eski CEO’su yerine İBB Genel Sekreterliği’ne atandı. Koç’un CEO’su gitti, AKP’nin ve Ülker’in CEO’su geldi. “Her şey çok güzel olacak” iddiasıyla İBB koltuğuna oturan Ekrem İmamoğlu böylece her şeyin eskisi gibi olacağına dair güçlü bir işaret daha verdi.
İBB’nin yeni “faizsiz” CEO’su 1962 yılında Sivas’ta doğmuş. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi çıkışlı. Mesleki kariyerine 1985 yılında Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu’nda Bankalar Yeminli Murakıbı olarak başlamış. Sonra hızla yükselmiş. Egebank’tan Ülker Grubu’nun satın aldığı Family Finans’a geçmiş, Ülker’in faizsiz CEO’su olmuş. Son görevi Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü. Tabii bankanın çok sayıdaki iştirakinin yönetim kurulu üyeliği.
'Murakıp Takunyalılar Grubu' üyesi
Yükselişindeki en önemli görev Bankalar Yeminli Murakıbı olması. Konuyla ilgili haberler kuruluşta o tarihte Sami Erdem’in yönetiminde bir “Takunyalılar Grubu” oluştuğunu “faizsiz İBB siyosu”nun da o grubun içinde yer aldığını haber veriyor. Grubun oluşması Sami Erdem sayesinde mümkün olmuştur. Onun desteğiyle pek çok takunyalı genç önce Murakıplar Kurulu’na girer. Belli bir süre sonra da devletten ayrılıp bugünkü “katılım bankalarının” yöneticileri olurlar. Tabi mevduat bankalarında da önemli pozisyonlara gelen isimler vardır.
Ahmet Erhan Çelik OdaTV’de konuyla ilgili haberinde şunları yazıyor: “AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte de Sami Erdem’in öğrencilerini kimse tutamaz. Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Ecobank Başkanı Murat Ulus, Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Fahrettin Yahşi gibi pek çok isim vardır, Sami Erdem’e hocamız diyen.”
Haberde Sami Erdem de şöyle anlatılıyor: “Sami Erdem’in asıl ünü “Yüzde 10 Sami” lakabından ileri geliyor. Erdem önemli sayıda bankanın satışına aracılık etmiş profesyonel bir yöneticidir. Memuriyetten gelir ama her sattığı bankadan yüzde 10 hisse alacak kadar servete kavuşmayı da bilmiştir. Tabi Erdem’in bir başka özelliği daha var. Satışına aracılık ettiği ve Genel Müdürlüğü’nü yaptığı bütün bankalara devlet el koydu. Ecevit Hükümeti işbaşındadır ve Cumhuriyet tarihinin en büyük banka operasyonuna karar verilir. 22 Aralık 1999’da beş bankaya el konulur. Beş bankadan üçü Yaşarbank, Yurtbank, Egebank’tır. Ortak özellikleri ise üç bankanın genel müdürlük koltuğuna değişik tarihlerde Sami Erdem’in oturmasıdır.”
Bankalara el konulduğu gün Sami Erdem’e yurt dışı yasağı gelir. Kemik erimesi ve ilik kanserinin ancak Amerika’da tedavi edilebileceğine ilişkin mahkeme kararı çıkınca yurt dışı yasağı kalkar ve Erdem 2000 sonunda soluğu Amerika’da alır. Tabi gidiş o gidiş. Bu arada hakkında pek çok ceza ve hukuk davası açılır....
Can Akın Çağlar, Sami Erdem’in öğrencisidir. Sami Erdem’in yönetimindeki bir bankayı denetlemeye gider, arada bir şeyler olur ve Çağlar üstadı Sami Erdem’in Müdür Yardımcısı olur. Ama Erdem’in o dönem bir başka yardımcısı daha vardır; Murat Ulus. Sami Erdem’in öğrencisi olan Ulus da bankayı denetleme gidip müdür yardımcısı olmuş son derece yetenekli bir kişidir. Yıllar sonra Ulus, Devlet Bakanı Ali Babacan’a danışmanlık yapar, Ziraat yönetiminde yer alır.
Takunyalı Murakıp’lar grubunu oluşturan dört bankanın yönetici Sami Erdem o tarihten sonra sırra kadem bastı. Polis raporlara göre Yurtbank’taki off-shore hesapları nedeniyle 1 hafta süreyle Mali Şube Müdürlüğü’nde sorgulanan Ali Balkaner’in, Yaşarbank’tan da 25 milyon dolar kredi aldığı anlaşıldı. Krediyi veren kişi Sami Erdem’di.
Sami Erdem, Yaşarbank’tan sonra Yurtbank’ta da yöneticilik yapmıştı. Erdem’in Yaşarbank’tan Yurtbank’a geçişinin ardında Ali Balkaner’e verilen 25 milyon dolarlık kredi işinin olduğu ve buna karşılık yüzde 10 hisse aldığı ileri sürülüyordu. Egebank Genel Müdürü olduğu dönemde 23 trilyon 958 milyar batık kredi verdiği iddiasıyla aranan Sami Erdem, verdiği kredilerden yüzde aldığı iddiasıyla “Yüzde 10 Sami” olarak tanınıyordu.
En büyük batık kredide imzası var
Yıl 2012. Ora İstanbul Alışveriş Merkezi’ne 285 milyon euro kredi veren Ziraat, şirket zor duruma düşünce krediyi tahsil edemedi. Ziraat, batık krediyi resmen batık kredi olarak kayda geçirince BDDK’nın tahsili gecikmiş alacaklar kalemi bir haftada 568 milyon lira birden arttı.
Bu beklenmedik artış bankacılık kulislerini de hareketlendirdi. Sektörde batan 568 milyon liralık kredinin ticari kredi olduğu ve tek bir banka tarafından verildiği iddiaları dolaşmaya başladı. Bahsi geçen batık kredi Ziraat Bankası tarafından 2010 yılında Ora AVM’ye kullandırılan 285 milyon euroluk kredi idi. 2010 yılında kullandırılan kredinin geri ödemesiz dönemi 2012 başında sona ermişti. Ancak şirket vadesi gelen borçlarını ödeyememişti. Bu yüzden kredi yasal zorunluluklar nedeniyle tahsili gecikmiş alacaklar hanesine kaydedilmişti.
Ora’nın hikayesi de şöyle; İstanbul Bayrampaşa’da 70 bin metrekarelik alan üzerine inşa edilen Ora İstanbul’un bankalarla sorunu daha proje aşamasında, 2008 yılında başladı. Projeye ilk olarak Garanti Bankası finansman sağladı. İlk 2 yılı geri ödemesiz projeye 118 milyon euro kredi vermeyi kabul eden Garanti, Ora Gayrimenkul’un mali yapısının yeterince güçlü olmadığına kanaat getirerek, 2009 sonunda projeden çekilme kararı aldı. Devam eden projeyi tamamlamak için birçok bankanın kapısını çalan ve birçoğundan ‘hayır’ cevabı alan şirket sonunda Ziraat Bankası ile anlaştı. Ziraat Bankası Ora Grubu’nun hem Garanti Bankası’na olan borçlarını üstlendi hem de yeni bir kredi açarak projenin tamamlanmasını sağladı.
29 Ekim 2011’de görkemli bir açılışla kapılarını ziyaretçilere açan Ora İstanbul, bir türlü beklenen başarıyı elde edemedi. Alacaklı firmaların, sorumluluklarını yerine getirmediği gerekçesiyle Ora hakkında iflas davası açması, Ora yönetiminin de buna karşılık iflas erteleme talebiyle yargı yoluna gitmesi süreci daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Kredi tahsilâtının giderek imkânsız hale geldiğini gören Ziraat Bankası da bu alacağını tahsili gecikmiş alacaklar hanesine kaydetti.
Bahsi geçen kredi hakkında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından bir inceleme başlatıldı. Ancak Ora Gayrimenkul kredisinde imzasını bulunan Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar tam bu sırada BDDK’ya kurul üyesi olarak atandı. Bu atama inceleme sürecini de sıkıntıya soktu. Çağlar’ın murakıpların amiri sayılabilecek bir konuma gelmesi soruşturmanın sonuçlanmasını zorlaştırdı.
'Batırdım ama umutluyum'
Hakkında Batık Kredi ile ilgili soruşturma açılan Banka genel müdürü Hüseyin Aydın suçu bir önceki genel müdür Can Akın Çağlar’a attı. Can Akın Çağlar bankacılık denetiminden sorumlu BDDK’ye üye olarak atanmıştı. Çağlar, kurul tarafından hemen aklandı. Genel müdür Hüseyin Aydın ise kredinin akıbetiyle ilgili, “Her şeye rağmen ben umutluyum. İstanbul gibi bir yerde orta ve uzun vadede bu kredinin geri döneceğine inanıyorum, pozitif düşünüyorum. İyi bir yönetim olursa tahsil edilebilir” açıklamasında bulundu.
İyimser beklenti gerçekleşmedi ve 2018 yılında Ora AVM tamamen battı. Vatandaşın 285 milyon avro ederindeki varlığı buharlaştı. Kazanan Ora AVM ve Garanti Bankası’nın sahipleri oldu.
Teminat bile istemediler
Yıl 2013. Ziraat Bankası'nın Can Akın Çağlar döneminde açtığı ve geri almakta zorlandığı rekor kredi, TBMM KİT Komisyonu'nda hem iktidar hem de muhalefet milletvekillerinin tepkisine neden oldu. Milletvekilleri, Ziraat Bankası yönetimine, "Şirkete önce Garanti Bankası 160 milyar Euro kredi vermiş, ödeyemeyeceğini anlayınca ilave teminatlar istemişler. Onlar da Ziraat Bankası'na başvurmuşlar. Hiç mi sorulmadı, niye yarıda kaldınız, niye bize gelmediniz, diye? Üstüne üstlük kredi tutarını 270 milyon Euro'ya çıkarmışsınız. Faizini de, komisyon ücretini de düşürmüşsünüz" dediler.
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, "270 milyon Euro kredi verirken teminat aramadınız mı" diye sorarken CHP İstanbul Aykut Erdoğdu da özetle şöyle konuştu: "Ziraat Bankası bu krediyi verirken iki ayrı istihbarat raporu hazırlanmış. Birinci raporda projenin fizbl olmadığı, dolayısıyla kredi verilmemesi gerektiğini belirtilmiş. Ama bundan 4 ay sonra hazırlanan ikinci raporda ise varsayımlar değiştirilerek, proje fizbl'dır, denilmiş. Cumhuriyet tarihinin en yüksek batık kredisi. Ne zaman bilgi istesek, bankacılık sırrı, deniyor."
Çağlar yönetimindeki Ziraat Bankası’nın tek vukuatı Ora AVM değil. Özellikle Ziraat Bankası AKP tarafından patronların yemlenmesinde kullanılmış. Özel bankalardan kredi alamayan veya bu bankalardaki borçlarını ödeyemeyen birçok büyük şirketin Ziraat Bankası’nın kapısını çalıp istedikleri krediyi almış.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu 2012’de bir basın toplantısı düzenleyip Ziraat Bankası Genel Müdürü hakkında usulsüz kredi dağıtma ithamında bulunmuş ve istifaya davet etmiş. Doğal. Doğal olmayan ise böyle bir geçmişe sahip kişinin büyük bir rahatsızlıkla aynı partinin kontrolündeki en büyük belediyenin CEO’su olarak atanması. İBB el değiştirdi ve gerçekten de her şey çok güzel oldu. Ama sadece patronlar ve onların CEO’ları için…
(SOL)
İBB’de ‘yeni’ dönem: 'Babacan'ın prensiydi' iddiası...
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreterliği’ne yaptığı ikinci atama da oldukça dikkat çekici. İlk olarak göreve Koç Grubu’ndan Yavuz Erkut’u atayan İmamoğlu, Erkut’un emekli olması sonrası bu kez eski bir AKP bürokratı Can Akın Çağlar’ı getirdi. Çağlar, Babacan’a yakınlığıyla da gündeme gelmişti.
CHP’nin İBB’nin en önemli koltuklarından birini emanet ettiği isimler dikkat çekmeye devam ediyor. İlk olarak TÜPRAŞ’ın özelleştirilerek Koç Holding'e devredilmesiyle birlikte 10 yıl boyunca şirketin genel müdürlüğünü yapan Yavuz Erkut’u Genel Sekreter yapan Ekrem İmamoğlu, Erkut’un emekli olması sonrası bu göreve Can Akın Çağlar’ı getirdi. AKP iktidarında birçok kritik görev alan Çağlar hakkında CHP’nin yolsuzluk iddiası da da bulunuyordu.
CHP’nin İBB tercihleri: Koç’tan AKP’ye…
1998 yılında Ülker’in Faisal Finans’ı satın alması sonrası Family Finans (Türkiye Finans) katılım bankasında 2003 yılına kadar Genel Müdürlük yapan, bu görevin ardından AKP tarafından Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’ne getirilen ve 8,5 yıl boyunca Ziraat Bankası’nda Genel Müdürlük görevini üstlenen Can Akın Çağlar, daha sonra yine AKP tarafından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ na Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı.
Bu görevden ayrılması sonrası Eureko Sigorta AŞ YK Başkanvekilliği görevini yapan Çağlar, aynı zamanda Türkiye Sigorta Birliği Başkanlığı görevini de üstlenmiş durumdaydı.
Babacan’ın “prensiydi” iddiası
Çağlar’ın İBB’deki yeni görevi sonrası çok sayıda tepki mesajı paylaşılırken, konuya ilişkin en ilginç paylaşımlardan biri AKP’ye yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin “ekonomi” yazarlarından Dilek Güngör’den geldi.
Güngör, Çağlar’ın bir dönem Ali Babacan’ın prenslerinden biri olduğunu öne sürdü.
Damacana-Canpare
Çağlar’ın adı daha önce Ziraat Bankası’na ilişkin bir soruşturmada Ali Babacan’la birlikte geçmişti.
O dönem Devlet Bakanı olan Ali Babacan ve Ziraat Bankası yönetiminin özel bilgileri ve konuşmalarını basına servis eden kişi, Babacan'a "Ali Damacana", Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar'a da “Canpare" diyor, bir yazışmada şu ifadeleri kullanıyordu:
“Canpare, kurumu küçülterek adını tarihe yazdırdı. Damacana ha gayret Canpare, biraz daha küçültürsen seni milletvekili, yok etmeyi becerirsen 2007 de cumhurbaşkanı yapacağız demiş... Merkezi umumi reisliğinde havasını alan Canpare, Abisi'ne beni cumhurbaşkanı yap abi demiş.”
CHP'den yolsuzluk iddiası
CHP’li Aykut Erdoğdu, Çağlar yönetiminde kredi yolsuzlukları yaşandığını belirterek istifa çağrısı yapmış, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Ziraat Bankası'nda seri kredi yolsuzluğu bize iletilmiştir. Bu konuda bize bir yıldır süren ihbarlar söz konusuydu. Bu ihbarlar sanıyorum sayın Ali Babacan ve sayın Başbakan'a da iletilmiştir. Bu ihbarlar yüzünden eski yönetim, yani Can Akın Çağlar yönetimi görevden alınarak sayın Hüseyin Aydın yönetimi göreve gelmiştir.
…
Doğru ve etik olan sayın Can Akın Çağlar'ın görevinden istifa etmesidir. Eğer Can Akın Çağlar bu kararı almazsa hükümetin üzerine düşen sayın Can Akın Çağlar'ı bu soruşturmalar bitinceye kadar soruşturmanın salahiyeti açısından görevden almasıdır."
(SOL)