2024’te ödenecek vergiler belli oldu: Halkın cebinden Saray’a giden yol - Havva GÜMÜŞKAYA /BİRGÜN

 İktidar 2024 bütçesiyle halka ağır vergiler yüklüyor. Hazine’nin kasasına 3,4 trilyon TL KDV, 1,4 trilyon TL ÖTV geliri girecek. Sermayeye ise 2,2 trilyon TL vergi kıyağı getirilecek. Saray’ın bütçesi iki katına çıkarılacak.

Seçim ekonomisi ile alt üst edilen bütçe, gelecek yıl da halkın sırtına büyük yükler bindirecek. Harcamalarda tasarrufa gitmeyen iktidar, kaynağı halkın cebinden çıkacak vergilerle yaratacak. 

TBMM'ye sunulan bütçe kanun teklifi ile 2024 yılında ödenecek vergiler belli oldu. Gelecek yıl vergi gelirlerinin 8 trilyon 335 milyar liraya çıkacağı öngörüldü. Teklifte bu yıla ilişkin tahminler de yer aldı. 2023 yılında vergi gelirlerinin 4 trilyon 824 milyar liraya ulaşacağı belirtildi. Vergi gelirlerinin yüzde 72,7 oranında artırılması bekleniyor. 

Vergi gelirlerinde aslan payı ise tüketimden alınan vergiler oluşturdu. Bütçe teklifinde vergi gelirlerinin yüzde 40’ını dâhilde alınan mal ve hizmet vergileri oluşturdu. 

Teklif, vergi yükünün yine yüksek enflasyon ve hayat pahalılığıyla mücadele eden halkın üzerine kalacağını gösterdi. 2024 yılında Hazine’nin kasasına girecek olan KDV gelirlerinin 3 trilyon 341 milyar 959 milyon 29 bin TL olması bekleniyor. Dahilde alınan KDV’nin yüzde 76,8 artırılarak 1 trilyon 670 milyar 599 milyon liraya çıkacağı, ithalde alınan KDV’nin de yüzde 79,4 oranında artacağı hesaplanıyor. Buradan da 1 trilyon 671 milyar 359 milyon TL gelir elde edilecek. 

Akaryakıt, alkol ve tütün ürünleri, motorlu taşıtlar yanında lüks tüketime konu belli malların vergilemesini amaçlayan özel tüketim vergisinde (ÖTV) de ciddi artış bekleniyor. ÖTV gelirinin 2023’e göre yüzde 71,9 oranında bir artışla 1 trilyon 409 milyar 765 milyon TL’ye çıkması bekleniyor. Teklifte bu yıl sonunda ÖTV gelirinin 820 milyar 209 milyon TL olacağı tahmin edildi. 

2024’te petrol ve doğalgaz ürünlerinden alınan ÖTV’nin yüzde 129,4, otomobilden alınan ÖTV’nin yüzde 43,6, içkiden alınan ÖTV’nin yüzde 70,3, tütün ürünlerinden alınan ÖTV’nin yüzde 71,8 artması bekleniyor. 

SARAY’IN BÜTÇESİ KATLANDI 

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezilen yurttaş için yeterli kaynak aktarımını yapmayan iktidar, Saray’ın bütçesini bir yılda ikiye katladı. 

2023’te 6,6 milyar TL olan Cumhurbaşkanlığı Bütçesi, 2024’te 12 milyar 283 milyon 843 bin TL’ye çıkarıldı. 

Bütçe teklifinde Cumhurbaşkanlığı personel giderleri 2023 yılına göre yüzde 136 artırıldı. 2023’de 940,3 milyon lira olan başlangıç ödeneği 2024 için 2 milyar 225 milyon lira olarak teklif ediliyor. 

Bu yıl 3 milyar 822 milyon lira olan mal ve hizmet alımları için 2024 bütçesinde yüzde 81,33'lük artışla 6 milyar 931 milyon lira ayrıldı. Öte yandan bütçe teklifine göre, cumhurbaşkanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere 20 yeni araç alınacak. 

                                                               ***            

Sermaye kesimine 2,2 trilyonluk vergi kıyağı 

2024 yılı merkezi yönetim bütçesinde bütçe giderlerinin 11 trilyon 89 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 8 trilyon 437 milyar lira olacağı tahmin edildi. Buna göre gelecek yıl bütçe açığının da 2 trilyon 652 milyar lira olması öngörüldü. Öngörülen bütçe açığı kadar vergiden ise vazgeçilecek. İktidar, “vergi indirimi, muafiyeti, istisnası” adı altında sermaye kesiminden toplamda 2 trilyon 210 milyar TL’lik vergiyi almayacak. 2023 bütçesinde 994 milyar 380 milyon TL’ydi. 

Vazgeçilen vergi gelirinin 1 trilyon 6 milyar lirasını gelir vergisi oluşturdu. Bu kalemin içerisinde ücretlerin asgari ücret kadar kısmının vergiden muaf tutulması da yer aldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçe ile ilgili yaptığı açıklamada bu kapsamda 2024 yılı için 595,1 milyar liralık vergi istisnası öngörüldüğünü belirtti. Geri kalan kısmı ise sermaye kesimine yapılan ‘vergi kıyakları’ oldu. 

                                                    *** 

2024’te bazı vergilerden bütçe geliri beklentisi (TL) 


Havva GÜMÜŞKAYA /BİRGÜN

AKP Gazze'de kimin yanında: Bol hamaset, tam gaz ticaret + AKP’den liselerde şov: Gazze için okullarda gıyabi cenaze namazı + Ümmet değil insanlık ayakta!

AKP Gazze'de kimin yanında: Bol hamaset, tam gaz ticaret (Emre Alım-soL/Analiz)

Gazze'ye bombalar yağarken Türkiye'yle İsrail arasındaki dış ticaret hacmi sürekli büyüyor, askeri ortaklıklar farklı düzlemlerde sürüyor. AKP'yse konuşmaya devam ediyor.

Filistin direniş örgütlerinin İsrail işgaline karşı başlattığı ''El Aksa Tufanı'', Batı'nın ikiyüzlü tavrıyla birlikte bölge ülkelerinin ikircikli tutumunu gözler önüne serdi. Filistin'in taarruzunu takip eden ilk günlerde tarafları ''itidalli'' davranmaya davet eden AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katliamlarla geçen bir haftanın sonunda ilk günlerdeki retoriğini unuttururcasına vites yükseltmeye başladı. Ancak İsrail'le daha önce yaşanan birçok gerilimde olduğu gibi eylem, söylemin gerisinde kaldı.

Yine ümmet yine hamaset

İktidara yakın Yeni Şafak, en az 500 sivilin katledildiği El-Ehli Baptist Hastanesi'ni hedef alan saldırıyı ''Bu terör devleti yok edilmeli'' başlığıyla duyurdu. İsrail'in ırkçı saldırılarına ırkçılıkla yanıt veren Yeni Şafak, geçtiğimiz günlerde de Kuran’a dayanarak Yahudileri “lanetlenmiş millet” ilan etmiş ve Anayasa’yı ihlal etmişti. Erdoğan'ın ''İsrail örgüt gibi davranmayı bırakmalı'' sözünden hareketle yazıldığı anlaşılan yeni başlıksa, Erdoğan'ı bir adım ileri gitmeye davet ediyordu.

Tıpkı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi... Cuma hutbesini Filistin'e ayıran Erbaş, AKP dış politikasının sınırlarını zorladı, Filistin'in ''direnmekten başka çare kalmadığını'' söyledi. Gazzelilerin mücadelesine maddi ve manevi destek vermeye çağıran Diyanet İşleri Başkanı, İsrail'e ''Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır'' sözleriyle seslendi.

Kriptolar ne diyor?

Yeni Şafak'ı ve Erbaş'ıyla bir bütün olarak AKP söylemini sertleştirse de iktidar temsilcilerinin verdiği mesajlar diplomatik alanda ''kınama''dan öteye gidemedi, askeri ve ekonomik alandaysa somut adımlar atılamadı. AKP’nin İsrail'le izlediği kontrollü gerilim siyasetinin izlerini 2010'da Wikileaks ifşaatlarıyla gün yüzüne çıkan kriptolarda bulmak mümkün. 

Bugünkü köşe yazısında Türkiye-İsrail ilişkilerini inceleyen Wikileaks belgelerini aktaran Cumhuriyet yazarı mahpus gazeteci Barış Pehlivan, 2 Şubat 2007'de ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Janice Weiner’ın İsrail Büyükelçiliği başmüsteşarı ile görüşmesine ilişkin notlarını hatırlattı:

''Bize, İsrail’in ilişkinin bu yönünü kabullendiğini ve bunun ne anlama geldiğini gördüğünü söyledi: Türk siyasetçileri içerideki izleyicilere oynuyorlar. Onlar bağırıp çağırıyor ve biz de onları affetmeyi tercih edip yaptıklarını görmezden geliyoruz. Önemli olan, bu ilişkiyi elimizden geldiğince iyi bir şekilde sürdürebilmek.''

AKP'nin dış politikadaki ''esnekliğinin'' Batı cephesinde kanıksandığını belirten Pehlivan, 16 Ocak 2008 tarihinde ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Daniel O’Grady’nin kaleme aldığı belgeyle bitirdiği yazısında şu değerlendirmeye yer verdi:

''Grady, Erdoğan’ın AKP hükümetinin Ortadoğu’daki arabuluculuk rolü ve ABD Kongresi’nde “Ermeni Soykırım Tasarısı”nın engellenmesi için de İsrail’e ihtiyacının farkında olduğunu söylüyor. Tesadüfe bakın ki... Müsteşar, Erdoğan’ın İsrail karşıtlığının yükselmesini yine mart ayında gerçekleşecek yerel seçim atmosferine bağlıyor: “Hele bir kriz durulsun ve mart seçimleri geçsin, Türk hükümeti zararı tamir için harekete geçer.”

AKP İsrail'e karşı sadece konuşuyor

Bir süredir İsrail'le ilişkileri yeniden ''normalleştirme'' girişimlerinde bulunan AKP, Gazze'ye dönük saldırılarla kamuoyunda büyüyen İsrail'e yönelik öfkeyi bazen devlet kurumları bazen de taşeronları aracılığıyla şova dönüştürme peşinde. Ancak atılan adımlar AKP'nin İsrail'le ''stratejik ortaklığı''nı unutturmaya yetmiyor.

AKP bir yandan bu şova devam ederken, Türkiye ile İsrail’in her konudaki işbirliği tam gaz devam ediyor. Çünkü ABD’nin bölgedeki müttefikleri olarak on yıllara dayanan bir işbirliği geleneğine sahip olan Türkiye ve İsrail arasındaki bu ilişkinin doğasına dair AKP’nin hiçbir değişiklik çabası yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmüş ve "İsrail gazının" Avrupa'ya Türkiye üzerinden aktarılmasını ele almıştı.

İsrail'le Türkiye arasındaki ticaret AKP döneminde rekor seviyelere ulaştı. Türkiye'nin "en zenginleri" bu ticaretten en çok kazananlar olmaya devam ediyor. Erdoğan'ın Filistin mesajlarına karşın Türkiye ''reelpolitik''te Filistin yerine İsrail'in lehine bir ekonomik ilişki ağı örmüş durumda. Bu ilişkilerdeyse AKP'ye yakın patronlar öne çıkıyor.

Türkiye’deki birçok büyük özelleştirme ihalesinde İsrailli şirketler pay kapıyor. Savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde iki ülke düzenli olarak ortak tatbikat yapıyor. Üniversitelerde, TÜBİTAK’ta özellikle askeri alanı ilgilendiren bilimsel araştırmalar, İsrail ortaklığıyla yürütülüyor. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi sürekli büyüyor. AKP ise konuşmaya devam ediyor.

                                                                      /././

AKP’den liselerde şov: Gazze için okullarda gıyabi cenaze namazı (Emre Alım-soL/Özel) 

Her fırsatta İsrail'le ilişkilerini iyileştirmeye çalışan AKP, Gazze'de dünyanın gözü önünde yaşanan katliamın ardından okullarda ''gıyabi cenaze namazı'' kılınmasını istedi.

İsrail'in Gazze'deki El Ehli Baptist Hastanesi'ni hedef alan bombardımanı en az 500 sivilin ölümüne neden oldu. Uluslararası kamuoyunun tepkiyle karşıladığı katliam Türkiye'de de protesto ediliyor. Bir süredir İsrail'le ilişkileri ''normalleştirme'' girişimlerinde bulunan iktidar temsilcileriyse kınama mesajlarından ileri gitmeyen açıklamalarda bulunurken, kamuoyunda büyüyen öfkeyi devlet kurumları aracılığıyla dini şova dönüştürme peşinde.

İsrail'le ''stratejik ortaklığı''nı unutturmaya çalışan AKP, katliama karşı somut adımlarla tavır almak yerine okullarda "gıyabi cenaze namazı" organizasyonuna girişti.

İstanbul Kadıköy'de lise müdürlerine gönderilen mesajla, okullardaki mescitlerde Gazze'de öldürülen Filistinliler için ''gıyabi cenaze namazı'' kılınması istendi. Din kültürü öğretmenlerinin görevlendirildiği namaza tüm öğrencilerin katılması gerektiği belirtildi. Böylece katliama yönelik tepkiler, eğitimi dinselleştirmenin de bir aracı haline getirildi. Benzer şekilde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bugün öğle namazı öncesi bütün camilerde salaların okunacağını ve öğle namazının ardından gıyabi cenaze namazı kılınacağını duyurmuştu.

AKP İsrail'e taraf mı, ortak mı?

AKP bir yandan şova devam ederken, öte yandan Türkiye ile İsrail’in her konudaki işbirliği tam gaz devam ediyor. ABD’nin bölgedeki müttefikleri olarak on yıllara dayanan bir işbirliği geleneğine sahip olan Türkiye ve İsrail arasındaki bu ilişkinin doğasına dair AKP’nin hiçbir değişiklik çabası yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmüş ve "İsrail gazının" Avrupa'ya Türkiye üzerinden aktarılmasını ele almıştı.

İsrail'le Türkiye arasındaki ticaret AKP döneminde rekor seviyelere ulaştı. Türkiye'nin "en zenginleri" bu ticaretten en çok kazananları olmaya devam ediyor.

                                                               /././

Ümmet değil insanlık ayakta!(soL-Özel)

İsrail'in Gazze'deki katliamlarının ardından dünyada milyonlar sokağa çıkarken "Ümmet ayakta" başlığı atan İslamcı basın Filistin direnişini bir din davası gibi gösterme çabasında.

İsrail'in Gazze'de El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği hava saldırısının ardından dünyada ve Türkiye'de Filistin halkına destek için protestolar artarak devam ediyor.

"İslam dünyası" diyerek Türkiye, Ürdün ve Tunus'taki gösterileri haberleştiren Yeni Şafak bugün yayımladığı habere "Ümmet ayakta" başlığını attı.

Filistin halkının işgalci İsrail'e karşı direnişine ancak 1980'lerin sonunda Hamas kurulduktan sonra ilgi göstermeye başlayan siyasal İslamcılar Filistin davasını da bir "din davası" olarak gösterme çabasında.

Oysa Gazze'de dün gerçekleştirilen katliama karşı çıkmak ve Filistin halkının on yıllardır sürdürdüğü direnişe destek vermek bir insanlık meselesi. Filistin halkının meşru direnişinde en başından beri yanında olan sol ise dünyada ve ülkemizde Gazze'deki katliama karşı yine sokakta.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) dün İsrail'in Gazze'deki hastaneyi bombaladığı saatlerde İstanbul'da "İşgalciler kaybedecek, direnen Filistin halkı kazanacak" diyerek eylemdeydi. TKP Ankara İl Örgütü de geçen Cumartesi günü İsrail'in Ankara'daki büyükelçiliği önünde bir protesto gösterisi düzenlemişti.

Üç gün önce DİSK/DevTurizm-İş, DEV TEKSTİL, DGD-SEN, DİSK/Enerji-Sen, İnşaat-İş Sendikası, DİSK/LİMTER-İŞ, KATAŞ-SEN, PTT-Sen'in "İşçi sınıfı Filistin'in yanında" çağrısıyla Levent metro durağı çıkışında bir araya gelen işçiler İsrail Konsolosluğu önüne yürüyüş düzenlemiş ve kitlenin önü polis tarafından kesilmişti. İsrail Konsolosluğu önüne gelen kitle burada basın açıklaması yapmıştı. DİSK Basın-İş ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası da eyleme destek vermişti.

İsrail’in Gazze’deki hastanelere saldırısını, İsrail Büyükelçiliği önünde protesto eden SOL Parti bu akşam İstanbul'da İsrail konsolosluğu önünde bir eylem yapacağını duyurdu. TİP ve EMEP de İstanbul'da İsrail konsolosluğu önünde saat 19.00'da bir araya gelme çağrısı yaptı.

Umut-Sen de İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Eskişehir, Hopa ve Mersin’de “Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Halkının Yanındayız” diyerek eylem çağrısı yaptı.

Dünyada milyonlar İsrail'e karşı sokağa çıktı 

Hamas'ın başını çektiği Filistinli silahlı direniş gruplarının başlattığı El Aksa Tufanı operasyonunun ardından Gazze'de katliam başlatan İsrail'e karşı farklı kıtalarda farklı dinlerden ve milliyetlerden milyonlarca insan sokağa çıkarak İsrail'in saldırılarını mahkum etti, Filistin halkına destek verdi. Birçok Avrupa ülkesinde polis saldırılarına ve Filistin'e destek yasağına karşın insanlar sokağa çıktılar.

İtalya'dan Almanya'ya, İngiltere'den İrlanda'ya, Yunanistan'dan ABD'ye, İran'dan Lübnan'a, Yemen'den Ürdün'e, Sri Lanka'dan Güney Afrika'ya, Irak'tan Mısır'a gösterilerde işgalin başından beri Filistin direnişine destek veren insanların motivasyonu dini ya da milliyetçi duygular değil, Filistin halkının işgale karşı mücadelesinin haklılığıydı.


İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne yönelik saldırısı - EVRENSEL

 


İsrail'in Gazze'deki hastane saldırısına dünyadan tepkiler

İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne yönelik saldırısının ardından dünyadan tepkiler yükseldi, birçok yetkili saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'deki bir hastaneye düzenlediği hava saldırısında 500'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Patlamanın, yüzlerce kişinin El Ahli Hastanesi'ne sığındığı sırada gerçekleştiği ifade edildi. Can kaybının artacağından endişe ediliyor.

İsrail'in saldırısının ardından dünyadan tepkiler yükseldi, birçok yetkili saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.

DSÖ

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze'deki saldırıyı "güçlü şekilde" kınadı. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, X (eski adıyla Twitter) sosyal medya platformundan hastaneye yönelik saldırıya ilişkin paylaşımda bulundu. Ghebreyesus, "İlk haberler yüzlerce ölü ve yaralı olduğuna işaret ediyor. Sivillerin ve sağlık hizmetlerinin derhal korunması için çağrıda bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

Direktör Ghebreyesus, Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerin tahliye talebinin (İsrail tarafından yapılan) geri alınmasını talep ettiklerini kaydetti.

BM

Birleşmiş Milletler de yaptığı açıklama ile saldırıyı "şiddetle kınayarak", siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), sosyal medya hesabından İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne yönelik saldırısıyla ilgili  bir mesaj paylaştı.

Mesajda, "UNFPA, yüzlerce insanın ölümüne neden olan Gazze'deki al-Ahli Baptist Hastanesi'ne yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor" ifadesi kullanıldı.

Siviller ve sivil altyapıları yönelik saldırıların sonlandırılması gerektiğinin altı çizilen mesajda, "Sağlık tesisleri hiçbir zaman hedef olmamalıdır." vurgusu yapıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ise, saldırılarla ilgili, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda, bugün Gazze'de bir okul ve hastaneye yapılan saldırılara ilişkin, "Yüzlerce insan öldürüldü. Gazze zor durumda. Sağlık, su ve hijyen sistemleri çöküyor. İnsanların onurları ellerinden alınıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze'deki hastane saldırısı gündemiyle acil toplanma kararı aldı.

AB

AB Konseyi Başkanı Michel, "Çok fazla ölü var. Orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Michel, AB liderlerinin İsrail-Filistin çatışması gündemiyle yaptığı olağanüstü toplantı sonrasında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ortak basın toplantısı düzenledi.

AB liderlerinin İsrail'in kendini uluslararası hukuk ve uluslararası insani hukuk çerçevesinde savunma hakkını teyit ettiğini belirten Michel, AB'nin iki devletli çözüme bağlılığını, Filistin yönetimini desteklemeye devam edeceğini söyledi.

Michel, Gazze'deki hastane saldırısıyla ilgili bilgiyi toplantıdayken aldıklarını belirterek "Çok fazla ölü var. Bu, orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin hastane saldırısının "uluslararası hukuka uygun olup olmadığı" sorusu üzerine Michel, toplantı sırasında aldıkları bilginin doğrulandığını ifade ederek "Sivil altyapıya saldırı uluslararası hukuka uygun değil." yanıtını verdi.

Aynı sorunun yöneltildiği AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ise “Olay hakkında henüz bilgilendirildim. Teyide ihtiyacım var. Şu aşamada yorum yapamam” yanıtını verdi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise Gazze’deki hastane saldırısının faillerinin hesap vermesi gerektiğini bildirdi. Borrell, X hesabından yaptığı paylaşımda “Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesinden gelen haberler, günlerdir gözlerimizin önünde gerçekleşen trajediye korku ekledi. Bir kez daha masum siviller en yüksek bedeli ödedi” ifadelerini kullanan Borrell, “Bu suçun sorumlusu ortaya çıkarılmalı. Failler hesap vermeli” dedi.

ARAP BİRLİĞİ

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Gayt, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki hastane saldırısını kınadı.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ebul Gayt, X (eski adıyla Twitter) sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklamada yaptı.

İsrail'in El Ahli Hastanesi'ne saldırısını kınayan Ebul Gayt, paylaşımında "Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar?" ifadesine yer verdi.

"Arap kurumlarının savaş suçlarını belgelediğini ve suçluların yaptıkları yanına kâr kalmayacağını" vurgulayan Ebul Gayt, "Batı bu trajediyi derhal durdurmalı" ifadesini kullandı.

RUSYA VE BAE, BMGK'Yİ ACİL TOPLANTIYA ÇAĞIRDI

Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Gazze'deki saldırıyı görüşmek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK) acil toplantıya çağırdı.

BAE'nin BM nezdinde Daimi Temsilciliği, toplantı çağrısını sosyal medya hesabında paylaştığı mesajla duyurdu.

Mesajda, "Gazze'deki hastaneye düzenlenen saldırının ardından BAE ve Rusya, BMGK'yi Filistin'deki durumu görüşmek için acil toplantıya çağırdı" ifadesi kullanıldı.

BMGK'nin Dönem Başkanlığını yürüten Brezilya Daimi Temsilciliğinden AA muhabirine yapılan açıklamada, toplantı çağrısının görüşüldüğü, henüz karar alınmadığı bildirildi.

ABD’Lİ DEMOKRAT VEKİLDEN BIDEN’A TEPKİ

Hastane saldırısı ABD’de de yankı buldu. ABD Kongresinin alt kanadı olan Temsilciler Meclisinin üyesi Demokrat Partili Rashida Tlaib, ABD Başkanı Joe Biden’a seslenerek, “Ateşkesi kolaylaştırmayı ve gerilimi düşürmeye yardım etmeyi reddettiğinizde olan bu. Sizin sadece savaş ve yıkım odaklı tutumunuz ben ve benim gibi birçok Filistinli Amerikalı ve Müslüman Amerikalının gözlerini açtı. Nerede durduğunuzu hatırlayacağız” eleştirisinde bulundu.

Demokrat Temsilci Ilhan Omar ise X'ten yaptığı paylaşımda, "Bir hastaneyi bombalamak en ağır savaş suçları arasındadır." değerlendirmesinde bulundu. Omar, İsrail ordusunun savaş sırasında yaralıların tedavi ve barınmak için bulunabileceği az sayıdaki yerlerden birini bombalamasının "korkunç" olduğunu belirtti.

Ayrıca Omar, Biden'ın "bu katliamın derhal sona ermesi için baskı yapması" gerektiğini vurguladı.

İNGİLTERE: HABERLERİ TAKİP EDİYORUZ

İngiltere Dışişleri Bakanlığı, saldırıya ilişkin haberleri takip ettiklerini bildirdi. Bakanlık yetkilileri Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, "Gazze'de bir hastaneye yapılan saldırıya ilişkin haberleri takip ediyoruz" ifadesini kullandı.

FRANSIZ SİYASETÇİLER HÜKÜMETE TEPKİ GÖSTERDİ

Fransız siyasetçiler, İsrail’in Gazze’de yüzlerce sivilin öldüğü bir hastaneyi bombalamasına ve Fransız hükümetinin buna sessiz kalmasına sert tepki gösterdi.

Ülkenin önde gelen siyasetçilerinden Jean-Luc Melenchon, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Gazze'deki savaş suçları kınanmalı, soruşturma açılmalı ve cezalandırılmalıdır. Başka yere bakmaya gerek yok. Fransa, İsrail hükümetine koşulsuz desteğini durdurmalı" ifadesini kullandı.

Melenchon, Filistinlilere yardım edilmesi çağrısı yaptı.

Fransız milletvekilli Thomas Portes ise İsrail'in hastaneyi bombalamasına karşı art arda kınamalar geldiğine dikkati çekerek, "Fransa sessiz. İsrail'e koşulsuz desteğin bedeli: Sivil katliamlara göz yummak. Savaş suçlarına göz yummak" yorumunu yaptı.

Fransız Milletvekili David Guiraud da Gazze'deki hastanenin bombalanmasında yüzlerce sivilin hayatını kaybettiğini belirterek, "Hastanedeki hastalar, bu katliamı hak etmek için ne yaptı? Bu delilik durdurulmalı. Birleşmiş Milletler (BM) etnik temizliği derhal durdurmalı. Zamanımız yok" değerlendirmesinde bulundu.

Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partili Meclis Grup Başkan Vekili Mathilde Panot ise İsrail ordusunun bombaladığı hastanede en az 500 sivilin öldüğüne dikkati çekerek, "İsrail hükümetinin aşırı sağcı koşulsuz destekçileri ne diyor bu konuda?" ifadeleriyle tepki gösterdi.

Panot, Fransa'ya ise "derhal bir ateşkes sağlanması" için çağrıda bulunması gerektiğini kaydetti.

MISIR

Mısır, saldırısını şiddetle kınadığı İsrail'i, "toplu cezalandırma politikalarına" derhal son vermeye çağırdı.

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Mısır Arap Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki El Ahli Hastanesi'ni bombalayarak yüzlerce masumun hayatını kaybetmesine neden olan saldırıyı en güçlü ifadelerle kınadı” ifadelerine yer verildi.

“Sivil tesislerin kasıtlı olarak bombalanmasının uluslararası ve insani hukukun ciddi bir ihlali olduğu” vurgulanan açıklamada, İsrail'e “Gazze Şeridi’ndeki halka yönelik toplu cezalandırma politikalarına derhal son verme” çağrısı yapıldı.

Açıklamada, başta büyük ve nüfuz sahibi ülkeler olmak üzere, tüm ülkelerden bu ihlalleri durdurmak için harekete geçmesi ve bunları açıkça kınaması istendi.

Açıklamada ayrıca, İsrail’e “İnsani yardımları Gazze’ye ulaştırılabilmesi için Refah Sınır Kapısı’nın çevresini vurmaya son vermesi” çağrısında bulunuldu.

İRAN ULUSAL YAS İLAN ETTİ

İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in saldırısını "vahşi bir savaş suçu" ve "soykırım" olarak nitelendirdi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, İsrail'in Gazze'deki hastane saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

İsrail'in hastane saldırısını "vahşi bir savaş suçu" ve "soykırım" olarak nitelendiren Kenani, İsrail'in uluslararası hukukun ilke ve kurallarına en ufak bir bağlılığının olmadığını bir kez daha dünyaya ilan ettiğini belirtti.

İran'ın saldırıyı en güçlü şekilde kınadığını aktaran Kenani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumdan, Gazze'de işlenen savaş suçunun boyutlarının hızla araştırılması ve olayın sorumlusu İsrailli yetkililerin yargılanması konusunda, sorumluluğunu yerine getirmesini beklediklerini vurguladı.

Öte yandan İran, saldırının ardından yarın bir günlük ulusal yas ilan etti.

İran hükümeti tarafından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in saldırısı şiddetle kınandı ve yarın bir günlük ulusal yas ilan edildiği belirtildi.

Açıklamada, İslam ülkeleri başta olmak üzere uluslararası topluma İsrail ile bağlarını kesme ve büyükelçilerini sınır dışı etme çağrısında bulunuldu.

ÜRDÜN, BIDEN İLE ZİRVEYİ İPTAL ETTİ

Al Arabiya gazetesinin haberine göre Ürdün Dışişleri Bakanı, Gazze hastane saldırısı ardından Ürdün'ün ABD Başkanı Joe Biden ile çarşamba günü yapmayı planladığı zirveyi iptal ettiğini açıkladı.

Ürdün Kraliyet Divanından yapılan yazılı açıklamada, Kral 2. Abdullah'ın çarşamba günü ABD Başkanı Joe Biden, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geleceği belirtilmişti.

Öte yandan Amman'da bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın da, İsrail'in Gazze'deki hastane saldırısı sonrasında Ramallah'a dönme kararı aldığı belirtildi.  Ürdün ziyaretini erteleyen ABD Başkanı Joe Biden ise İsrail'e doğru yola çıktı.

Ayrıca Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne saldırısına tepki gösterildi.

Saldırının sert bir şekilde kınandığı açıklamada, Filistin halkı için uluslararası koruma sağlanması ve savaşın derhal sona ermesinin talep edildiği kaydedildi.

                                                              /././

İsrail'in hastane katliamına karşı dünyanın dört bir yanında sokağa döküldüler

Dünyanın dört bir yanında İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne düzenlediği saldırı protesto edildi.

İsrail, tam abluka altına alıp sivilleri aç, susuz, elektriksiz ve yakıtsız şekilde hapsettiği Gazze'deki insanlık suçlarına büyük bir tanesini daha ekledi.

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'deki bir hastaneye düzenlediği hava saldırısında 500'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Patlamanın, yüzlerce kişinin El Ahli Hastanesi'ne sığındığı sırada gerçekleştiği ifade edildi. İsrail ordusu ise, "gerçekleşen patlamaya teröristlerin (İslami Cihad) attığı roketlerin sebep olduğunu" iddia etti.

İslami Cihad sözcüsü Davud Şehab Reuters'a yaptığı açıklamada İsrail'in iddiasını reddederek, "Bu bir yalan ve uydurmadır, tamamen yanlıştır. İşgalciler sivillere karşı işledikleri korkunç suç ve katliamı örtbas etmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Can kaybının artacağından endişe ediliyor.

İsrail'in saldırısının ardından dünyadan tepkiler yükselirken, birçok kurum ve temsilci saldırıyı kınadı. Dünyanın birçok yerinde ise insanlar katliamı protesto etmek için sokağa çıktı.

FİLİSTİN POLİSİ, PROTESTOLARA MÜDAHALE ETTİ

İşgal altındaki Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde Filistin polisi, Gazze'deki hastane saldırısını protesto edenlere müdahale etti.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, işgal altındaki Batı Şeria'nın El Halil, Beytüllahim, Ramallah ve Tubas kentlerinde Filistinliler, İsrail'in Gazze'deki El Ahli Baptist Hastanesini vurmasına tepki göstererek, gösteriler düzenledi.

Basında yer alan haberlerde, Filistin güvenlik güçlerinin, çeşitli kentlerde merkezlere yürüyen göstericilere göz yaşartıcı gazla müdahale ettiği kaydedildi.

Sosyal paylaşım sitelerinde de polisin, Batı Şeria'nın çeşitli kentlerinde göstericilere göz yaşartıcı gaz kullandığı görüntüler yer aldı.

LÜBNAN

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta binlerce kişi İsrail'in saldırıdını protesto etti. Ellerinde Filistin bayrakları ile sokaklara dökülenler kentin en büyük camisi Muhammed Emin önünde bir araya geldi.

Çoğunluğu motosikletli olan göstericiler İsrail ve ABD karşıtı sloganlar atıp Gazze'de yaşanan insanlık suçunu lanetledi.

Göstericiler daha sonra Fransa'nın Beyrut Büyükelçiliği binası önünde toplandı.

"Fransa Siyonsit'tir", "Fransa'nın verdiği bomba ile Gazze'yi vurdu" gibi sloganlar atan göstericiler daha sonra elçilik binasının ana giriş kapısını taşladı. Ardından büyükelçilik duvarındaki büyükelçilik yazısına Filistin bayrağı asıldı.

Barikat kuran asker ve polis, göstericilerin binaya yaklaşmasına izin vermedi.

Bir grup ise ABD'nin Beyrut Büyükelçiliği binası önünde bir araya geldi. "ABD'ye ölüm", "İsrail'e ölüm" sloganları atan kitle saldırıyı lanetledi.

TUNUS

Tunus’ta, İsrail’in saldırısını protesto etmek için Fransa'nın Tunus Büyükelçiliği önünde gösteri düzenlendi.

Yüzlerce kişi başkent Tunus’un merkezinde yer alan Habib Burgiba Caddesi'ndeki Fransa'nın Tunus Büyükelçiliği önünde bir araya geldi.

Filistin ve Tunus bayrakları taşıyan göstericiler, "Şehitlere selam olsun, Filistin’e özgürlük", "Halk İsrail ile normalleşmeyi istemiyor", "Siyonist zulmü durdurun", "Amerika ve Fransa siyonist saldırının ortakları" sloganı attı.

Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleşen gösteride, "Katil Macron" sloganının yanı sıra Fransa'nın Tunus Büyükelçisinin sınır dışı edilmesi istendi.

Gösteriye, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hamma el-Hemmami, muhalefetin çatı oluşumu Ulusal Kurtuluş Cephesi üyelerinden eski Sağlık Bakanı Abdullatif el-Mekki, Tunus Genel İşçi Sendikası yönetiminden Sami el-Tahiri de destek verdi.

IRAK

Irak'ın başkenti Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda toplanan bir grup, İsrail'in düzenlediği saldırıyı protesto etti. Filistin bayrakları göstericiler, İsrail aleyhine slogan attı.

FAS

Fas'ın başkenti Rabat'ta toplanan bir grup, İsrail'in Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yönelik düzenlediği saldırıyı protesto etti. Filistin bayrakları göstericiler, İsrail aleyhine slogan attı.

SARAYBOSNA

Gazze'deki hastane saldırısı haberinin ardından başkentteki tarihi Başçarşı Meydanı'nda toplanan Bosna Hersek’te yaşayan Filistinliler ve Saraybosna halkı, ellerinde Filistin, Bosna Hersek ve Türk bayrakları taşıdı.

"Filistin özgür olacak" sloganları atan kalabalık, "Saraybosna, Filistin'in yanında" mesajı da gönderdi.

İSPANYA

İsrail'in Gazze'de 500 kişinin ölümüne neden olduğu hastane saldırısı İspanya'nın başkenti Madrid'de protesto edildi. Dışişleri bakanlığı binası önünde toplanan vatandaşlar, saldırıyı protesto etti.

ABD

ABD’nin New York kentinde toplanan bir grup, İsrail'in Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yönelik düzenlediği saldırıyı protesto etti. Filistin bayrakları göstericiler, İsrail aleyhine slogan attı.

KANADA

Kanada'nın başkenti Ottawa'da bulunan Başbakanlık Ofisinin önünde toplanan vatandaşlar, İsrail'in Gazze'deki El Ahli Baptist Hastanesi'ne yönelik saldırısı protesto etti.

KUZEY KIBRIS

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) başkenti Lefkoşa'da da İsrail'in saldırısı protesto edildi.

Öte yandan Türkiye'nin birçok şehrinde de yurttaşlar sokağa çıkarak İsrail saldırısını protesto etti.

                                                         /././

İsrail'in Gazze'deki hastane saldırısına Türkiye'den tepkiler: Bu kan durmalı, abluka kaldırılmalı

İsrail'in Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne yönelik saldırısının ardından Türkiye'deki birçok kurum ve siyasiden tepki geldi.

İsrail, tam abluka altına alıp sivilleri aç, susuz, elektriksiz ve yakıtsız şekilde hapsettiği Gazze'deki insanlık suçlarına büyük bir tanesini daha ekledi.

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'deki bir hastaneye düzenlediği hava saldırısında 500'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Patlamanın, yüzlerce kişinin El Ahli Hastanesi'ne sığındığı sırada gerçekleştiği ifade edildi. Can kaybının artacağından endişe ediliyor.

İsrail'in saldırısının ardından dünyadan tepkiler yükselirken, Türkiye'de de birçok kurum ve siyasi saldırıyı kınadı.

TBMM'DE ORTAK BİLDİRİ

TBMM’de okunan 6 partiden ortak bildiride "Bütün parti grupları ve milletvekilleri olarak bu vahşetin durdurulması için dünya parlamentolarını tutum ve inisiyatif almaya davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.

İSRAİL KONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE PROTESTO

İsrail'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan vatandaşlar, Gazze'deki El Ahli Hastanesi'ne yönelik saldırıyı protesto etti.

İsrail'in abluka altındaki Gazze'de hastane bombalamasının ardından vatandaşlar, Beşiktaş'taki konsolosluk binasının önüne ellerinde Filistin bayraklarıyla geldi.

Hastanenin bombalanmasına tepki gösteren katılımcılar, "Katil İsrail Filistin'den defol" sloganları attı.

ERDOĞAN: HAREKETE GEÇMEYE DAVET EDİYORUM

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da X (eski Twitter) hesabından yayımladığı mesajında, "İçerisinde kadınların, çocukların, masum sivillerin olduğu bir hastaneyi vurmak, İsrail’in en temel insani değerlerden yoksun saldırılarının son örneğidir.Gazze’de yaşanan ve tarihte benzeri olmayan bu vahşeti durdurmak için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum" diye yazdı.

KILIÇDAROĞLU: CİNAYETTİR, KATLİAMDIR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hastane saldırısına ilişkin, "Lafı eğip bükmeye hiç gerek yok. İsrail, insanlığa karşı suç işlemiştir. Bunun adı cinayettir, katliamdır. Lanetliyorum" ifadesini kullandı.

EMEP: ABLUKA KALDIRILMALI, EMPERYALİSTLER BÖLGEYİ TERK ETMELİ

Yüzlerce sivilin katledildiği saldırıya ilişkin açıklama yayımlayan Emek Partisi (EMEP), "Bu kan durmalı, Filistin halkına yönelik abluka kaldırılmalı. Emperyalistler bölgeyi terk etmelidir" dedi.

EMEP'ten yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"İsrail, Gazze’de en az 500 kişinin ölümüyle sonuçlanan hastane saldırısı Filistinlilere uyguladığı soykırım politikasında el yükselttiği bir aşamadır. Uluslararası savaş kurallarını hiçe sayan bu saldırıdan sadece İsrail değil, bu soykırıma destekleriyle yeşil ışık yakan, Filistin halkının yok edilmesine göz yuman ABD ve AB emperyalistleri de sorumludur.

Filistin halkının ablukaya alınması, en temel insani ihtiyaçlarından yoksun bırakılması ve yurtlarını terk etmeye zorlanması, İsrail’in on yıllarca Ortadoğu’da bir jandarma gücü olarak kullanılmasının ve kullanışlı bir aparat olarak sırtının sıvazlanmasının ürünüdür.

Bu bir siyasi ahlaksızlıktır. Filistin halkının yanındayız. İsrail’in saldırgan politikalarını nefretle kınıyoruz. Bu kan durmalı, Filistin halkına yönelik abluka kaldırılmalı. Emperyalistler bölgeyi terk etmelidir."

TİP: SESSİZ KALMAYACAĞIZ

Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) yapılan açıklamada ise "Filistin toprakları üzerindeki işgale, Filistin halkına karşı katliama ve soykırıma sessiz kalmayacağız!" denildi.

TİP açıklamasında şunlar kaydedildi:

"Gazze’de içinde yüzlerce yaralı bulunan bir hastaneyi bombalayan İsrail’i kınıyoruz, bir savaş suçu anlamına gelen bu saldırıyı lanetliyoruz! Filistin Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre bu saldırı sonucunda 800’ün üzerinde insan hayatını kaybetti. Bu bir sivil katliamıdır ve İsrail’in savaş suçları listesine eklenmiştir. Sivillere dönük saldırılar derhal durdurulmalı, barış tesis edilmelidir. Filistin toprakları üzerindeki işgale, Filistin halkına karşı katliama ve soykırıma sessiz kalmayacağız!"

HEDEP: İSRAİL İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise, "İsrail devleti Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ni bombalayarak yüzlerce insanı katletti! İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor… Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşa topyekün karşı çıkılmalıdır" ifadelerini kullandı.

HEDEP resmi sosyal medya hesabından yapılan açıklamada ise "İsrail’in Gazze’de sivillerin sığındığı, yaralıların tedavi gördüğü hastaneye yönelik saldırılarını lanetliyoruz. Bu yaşananların tamamı insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bütün dünya halklarını Ortadoğu’da barışın sesini yükseltmeye çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.

TKP: EMPERYALİSTLER KAYBEDECEK, FİLİSTİN HALKI KAZANACAK

Türkiye Komünist Partisi (TKP), bugün İstanbul'da yaptığı eylemle İsrail'i protesto etti.

Eylem sırasında hastaneyi hedef alan saldırının öğrenildiği belirtilen açıklamada, "Bugün Filistin halkı için Şişhane Meydanında olduğumuz sırada öğrendik ki İsrail saldırılarına bir yenisini eklemiş, yüzlerce insanın bulunduğu bir hastaneye saldırmış. Bugün tam da bunun için, bu katliama dur demek için buluştuk. Bu kan denizinin, katliamın sorumlusu emperyalistler kaybedecek, Filistin halkı kazanacak" ifadelerine yer verildi.

HEKİMLER KONSOLOSLUK ÖNÜNDE EYLEM YAPACAK

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB), sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği saldırıların soykırım boyutuna ulaştığı belirtildi. Açıklamada, "Sağlık kurumlarının açıkça hedef alınarak vurulmasını, çok sayıda sağlık emekçisinin, hastanın ve sivilin katledilmesini lanetliyoruz" denildi. Öte yandan, İstanbul Tabip Odası, İsrail’in saldırısının ardından bugün (18 Ekim) beyaz önlükleriyle İsrail Konsolosluğu’nun önünde eylem yapacağını duyurdu.

AKŞENER: NETANYAHU TERÖRÜNÜ DURDURUN

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'İsrail'in terörle mücadele edeceği beyanıyla başlattığı savaşın artık bir savaş olmaktan çıktığını ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun terörü haline geldiğini' belirtti.

Bir devletin savaş stratejisinde hastane bombalamanın olmadığını vurgulayan Akşener, "Bu ancak ve ancak bir terör stratejisidir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm dünya kamuoyunu bir an önce en temel insan haklarına sahip çıkmaya ve Netanyahu terörünü durdurmaya davet ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

BABACAN: AÇIK BİR SAVAŞ SUÇU

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan ise "İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Ahli Arab hastanesine düzenlediği hava saldırısı açık bir savaş suçudur. Gazze'de yaşanan insanlık suçlarına tepki göstermeyen herkes bu katliamın sorumlusu konumundadır. Uluslararası kamuoyu hiçbir gerekçe ve bahaneye sığınmadan acilen tek ses olup bu kıyıma dur demelidir" dedi.

SAADET PARTİSİ'NDEN EYLEM KARARI

Saadet Partisi de eylem kararı aldı, yapılan açıklamada, "Büyük Vahşet! İşgalci katil İsrail, Gazze'de hastane bombaladı, yüzlerce masum Filistinli hayatını kaybetti! Bütün milletvekillerimizle, katillerin ülkemizdeki büyükelçiliği önünde saat 22.30'da toplanacak, bu vahşete karşı duracağız" denildi.

(EVRENSEL)


İsrail’in bölgedeki ilişkileri (V) - OGÜN ERATALAY / soL-Analiz

 (V) Rusya dost mu düşman mı?

İsrail ve Rusya ikili ilişkileri geniş bir yelpazede sürüyor. Ancak El Aksa Tufanı ve Putin’in İsrail’e mesafeli tutumu işbirliğinin bir dönem soğuyabileceğine dair işaretler veriyor.

Kuruluşundan bu yana savaşan, Ortadoğu'daki çatışmaların ve hesapların sürekli içinde olan İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Bu yazı dizisinde İsrail'in pek göz önüne çıkmayan dış ilişkilerine odaklanacağız.

HAMAS öncülüğünde başlatılan Filistin saldırılarıyla yeniden gündeme gelen İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Sürmekte olan kanlı savaşın sıcaklığı devam ederken İsrail'in bu çokca işlenmeyen yönünü aydınlatmaya çalışacağız.

Zoraki bir evlilik mi?

Rusya’nın İsrail ile olan ilişkileri Sovet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin dağılmasının ardından başlıyor. Bu yazı kapsamında SSCB-İsrail ilişkilerine değinmeyeceğiz, belki bu konu başka bir yazıda ele alınabilir. İki ülke arasındaki ilk ikili ilişki gündemi Rus Yahudilerinin yaşanan ekonomik krizin ardından kitlesel şekilde İsrail’e göçmesiyle beraber başlar. İsrail toplumsal hayatındaki bu önemli etkenin değerini ilk olarak anlayan ve Rus göçmenlerin iç siyasete katkısının arkaya alınması için Rusya’nın desteğinin alınması gereğine dikkat çekenlerin başında Ariel Şaron olmuştur. Bugün İsrail’de yaşayan ve toplumsal hayatta önemli konumda olan Rusların toplam sayısının 1.5 milyonu geçtiği bilinmektedir. Eski Sovyet ülkeleri dışında en yoğun Rusça konuşulan ülkelerden birisi olan İsrail, Rusya için önemli bir ülkedir. Tel Aviv-Moskova arasında yoğun uçak seferlerinin yapıldığını da söylemiş olalım.

İki ülke arasında başlayan ilişkilerin arka planında çok çeşitli etkenler bulunmakla beraber özellikle 2000’li yılların başında bölgesel işbirliği arayışı dikkat çekicidir. Rusya, İsrail ile işbirliği fırsatlarını arayarak hem Rus Yahudileri eliyle İsrail iç siyasetine etki etmekte, hem de ABD emperyalizminin ileri karakolu konumundaki ülkenin uluslararası hareket sahasını sınırlayabilmektedir. İsrail ise bölgesel sorun yaşadığı Ortadoğu’da askeri olarak mevcut olan bir ülkeyle iyi ilişkiler olmanın yaratacağı uygun siyasal ortamdan faydalanmaya çalışmaktadır.

Elbette bu tablonun ekonomik ve askeri boyutu da vardır. Bugün Rusya, İsrail’in en önemli ham petrol tedarikçisi konumundadır. Ayrıca her iki ülke özel sektörü pek çok alanda önemli yatırımlara sahiptir. İsrail’de önemli yatıran Rus firmaları arasında Yandex ve Mail.Ru başta geliyor. Covid-19 pandemisi sırasında Kudüs’deki Hadassah Hastanesi Rus ilaç sektörüyle işbirliği yapmış, Moskova’da temsilcilik açmış ve Sputnik-V aşısının geliştirilmesine katkıda bulunmuştur. Silah sanayiinde iki ülke arasında önemli işbirlikleri yapılmış, halihazırda bu alanda milyar dolar mertebesinde ilişki mevcuttur. Rusya ilk nesil insansız hava araçlarını bu ülkeden almış ve yakın zamana kadar yoğun işbirliği devam etmiştir. İki ülkenin nükleer ve uzay alanda işbirliği yaptığını, İsrail’in resmî olarak teyitlenmese de bölgedeki önemli bir kıtalararası balistik füze kabiliyetli nükleer güç olduğunu da hatırlatalım.

Rusya ve İsrail’in müttefik olduğu öne sürmek iddialı olacaktır ancak her iki ülkenin de birbirinin gücünün farkında olduğunu söylemek ve bir diğerinin ayağına basmamaya çalıştığı saptamasını yapmak zorlama olmayacaktır. Yugoslavya Savaşı sırasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan onay almaya çalışan ABD öncülüğündeki NATO ülkeleri Rusya ve Çin vetosu yüzünden bu yönde karar alamasa da NATO kapsamında ülkeye saldırdığında İsrail saldırıyı kınamıştır. İsrail, Ukrayna İç Savaşı sırasında 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesini kınamamıştır. Aynı yıl Rusya’nın iki devlet arasındaki anlaşmalara uygun bir şekilde Suriye İç Savaşı’na Suriye Cumhuriyeti lehine dahil olmasıyla beraber İsrail-Rusya arasında olası kazaları önlemek adına temas mekanizmaları tanımlanmıştır. Suriye, İsrail’in devlet doktrini olarak her zaman en üst sıraya yazdığı ve mümkün olduğu kadar azaltılması gereken bir tehdit olmuştur. Emperyalizmin bölgeye bütünlüklü müdahalesinin ardından bu tehdit oldukça düşük seviyeye indiği için İsrail hükümetleri ve ordusu bu durumu muhafaza etmek için büyük tavizler vermeye hazırdır. Emperyalizmin yönelim ve emirlerinin aksine Ukrayna Savaşında İsrail’in kuru bir protestoyla yetinmesi, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmaması, ilk dönemde Baltık ülkelerine satılmış olan İsrail silah sistemlerinin asla Rusya’ya karşı kullanılamayacağını açıklanması, tüm ısrarlara rağmen başta Demir Kubbe savunma sistemleri olmak üzere MIM-23 Hawk füzeleri gibi yüksek teknoloji ürünü silahların Ukrayna’ya verilmemesinin ardında bu neden yatmaktadır. İki ülke arasında adı konmamış çeşitli “uzlaşılar” olduğu, bu kapsamda Rusya’nın İran’a silah ihracatı yapmaması karşılığında İsrail’in de Gürcistan ve Ukrayna’ya silah satmadığı söylenmektedir.

İki ülke arasındaki ilişkinin zoraki olduğundan bahsetmiştik. Emperyalizmin bölgede bıraktığı boşluklar ve yaşadığı hegemonya krizi nedeniyle ortaya çıkan manevra sahalarında Rusya ve İsrail kimi alanlarda karşı karşıya gelirken kimi alanlarda işbirliği yapar. Örneğin Libya İç Savaşı’nda iki ülke beraber Hafter rejimini desteklemekte, Rusya ABD Başkanı Trump tarafından İsrail lehine çeşitli Arap ülkeleriyle imzalanan Abraham Mutabakatına karşı çıkmamaktadır. Buna rağmen Rusya bölgede iki devletli çözümü destekler ve Filistinli örgütlerle güçlü bağlara sahiptir. Hamas’ı terör örgütü olarak görmez ve diplomatik ilişkiler yürütür. Ayrıca Rusya, İsrail’i Kudüs’ü tek taraflı olarak başkent ilan etmiş olmasını da tanımamaktadır.

El Aksa Tufanı’nın başlamasından sonra bir süre sessiz kalan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gecikmeli olarak yaptığı açıklamada soruna soyut olarak yaklaşmayı tercih ederek bölgede ABD siyasetinin başarısızlığına vurgu yapmıştı. İki ülke arasındaki derin kültürel, ekonomik ve askerî bağlar ilişkilerin kopmasına engel olduğu çok açıktır. Emperyalizmin bölgedeki planlarına uygun hareket etmek isteyen Netanyahu hükümeti, atacağı her adımda anlatmaya çalıştığımız gibi karmaşık ilişkiler içinde bulunduğu Rusya’nın vereceği tepkileri önemsemek durumundadır.

OGÜN ERATALAY / soL-Analiz

İsrail’in bölgedeki ilişkileri (IV) - OGÜN ERATALAY / soL-Analiz

 (IV) Suudi Arabistan’la sekteye uğrayan örtülü normalleşme

İsrail ve Suudi Arabistan ilişkileri, gizli yürütülen askeri işbirlikleriyle sürerken, açık normalleşme gündeme gelmişti. El Aksa Tufanı, bu süreci sekteye uğrattı.

Kuruluşundan bu yana savaşan, Ortadoğu'daki çatışmaların ve hesapların sürekli içinde olan İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Bu yazı dizisinde İsrail'in pek göz önüne çıkmayan dış ilişkilerine odaklanacağız.

HAMAS öncülüğünde başlatılan Filistin saldırılarıyla yeniden gündeme gelen İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Sürmekte olan kanlı savaşın sıcaklığı devam ederken İsrail'in bu çokca işlenmeyen yönünü aydınlatmaya çalışacağız.

Ürkek müttefik

Suudi Arabistan’da iktidardaki Suud ailesi bölgelerde 1800’lere dayanan feodal bir ağırlığı olan bir aile. Emperyalizmin güdümünde 1932 yılında kurduğu ülkeye ailesinin adını veren İbn Suud bu süreç ve öncesinde kah Osmanlı’ya karşı mücadele kah ondan yana göründü. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından rakip aşiretlere hakim olarak iktidarını genişletti. Savaşın ardından Ortadoğu’daki belirleyici güç olan İngilizlere bölgede onlarla uyumlu şekilde istikrarı sağlayacağı garantisi vererek Arap yarımadasını denetimi altına aldı. 1938 yılında ülkede petrol bulunmasının ardından emperyalizmle bağlantılı petrol şirketleri eliyle zenginleşti ve güçlendi. Ibn Suud, Osmanlılara karşı mücadele ettiği dönemde kurduğu köktendinci İhvan örgütüyle bilinir. 

Suud hanedanına ait Arabistan’da iktidarın uygun gördüğü şekilde İslamiyet esaslarına göre yönetim mevcut. Bu durum ekonomiden ticarete, spordan dış siyasete kadar tüm alanda çarpıklıklara yol açıyor. Konumuz açısından bakarsak Filistin-İsrail sorununda Filistin’den yana görünen ve hatta bir devlet olarak İsrail’i tanımayan Suudi Arabistan’ın İsrail ile ilişkileri, İsrail-Mısır Anlaşmasının ardından farklı bir aşamaya geçmiştir. 

2000’li yılların başında Suudi Arabistan’ın Dünya Ticaret Örgütü üyeliği gündem olduğunda İsrail menşeli ürünlere yapılan ambargonun kaldırılacağı ilan edilmiştir. Suudi Arabistanlı ve İsrailli yetkililer çeşitli zirvelerde ve genellikle kapalı kapılar ardında görüşmeyi tercih etmiş, çoğu görüşme ise emekli devlet görevlileri veya diplomatlar eliyle gerçekleştirilmiştir. Bu sayede devlet kurumlarının resmî olarak temas ettiğine dair iddiaları kolaylıkla reddedilebilirken gerekli temas olanakları da yaratılmıştır. Bu durum her iki rejim için iç siyasi arenada büyük kolaylık sağlamaktadır.

Arap Baharı döneminde İsrailli yetkililerin Suudi Arabistan’ı bölgedeki istikrarın ana unsuru olarak tanımlamaları ve Bahreyn başta olmak üzere bölgede Suudi ordusunun denetimi elden bırakmaması için Almanya tarafından yapılan Leopard tank satışına destek vermeleri önemlidir. 

Suudi Arabistan Yemen İç Savaşı’na aktif olarak dahil olmuş ancak askeri alanda yaşadığı başarısızlığın ardından emperyalizme bağlanması ve İsrail ile yakınlaşması daha da artmıştır. İran ile örtülü bir şekilde mücadele veren Suudi Arabistan’ın özellikle petrol rafinerisi tesislerine yönelik saldırıların engellenememesi üzerine İsrail ile hava savunma sistemlerinin tedarikine dair temasa geçtiği bilinmekte. İki ülke arasında ilişkilerin gizli şekilde yürütüldüğüne dair ilk resmî itiraf ise 2017 yılında İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz tarafından yapılmış, bölgedeki istikrarın korunması adına İran’a karşı işbirliği yapıldığı ilan edilmiştir. 2018 yılında İstanbul’daki Suudi Arabistan elçilik binasında öldürülen Arap muhalif Cemal Kaşıkçı vakasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suudi Prens Muhammed bin Salman’a destek vermiştir. Son dönemde Suudi hava sahası İsrail hava yollarına kısmen açılmıştır.

İki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi çabalarının arkasında ABD’nin etkisi büyüktür. Suudi Arabistan, İsrail ile normalleşme karşılığında bu ülkeden nükleer enerji alanında yatırım, modern silah alımı gibi güvenceler istemektedir. Öte yandan Yemen gündeminde Suudi Arabistan ile İran arasında dolaylı görüşmelere kolaylaştırıcı arabulucu olarak Çin’in dahil olduğunu da hatırlatmak yerinde olur. Çin’in sürekli gündeminde tuttuğu ticari-ekonomik koridor projeleri için adı geçen ülkelerin projeye dahil olması ve bölgede aktif savaş durumunun bulunmaması önem taşımaktadır.

7 Ekim’de başlayan savaşın, Suudi Arabistan’la İsrail arasında ilişkileri normalleşmesi sürecini sekteye uğrattığı sır değil. Filistinli direniş örgütlerinden Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC) mensubu Fuad Bekir, soL’da yayımlanan makalesinde bu noktayı vurgulayarak El Aksa Tufanı Operasyonu’nun “Filistin davasını ortadan kaldırıp Filistinlilerin ulusal haklarını hiçe saymak anlamına gelen Suudi Arabistan-İsrail normalleşme sürecini de reddettiğini” vurgulamıştı.

OGÜN ERATALAY / soL-Analiz 

Öne Çıkan Yayın

Yandaş şirketler zeytinlikleri istedi: İşte o skandal mektup! -Bahadır Özgür /halkTV-

Meclis’te görüşülen ve başta zeytinlikler olmak üzere koruma altındaki alanları, sulak bölgeleri madenciliğe açan torba yasanın arkasından, ...