10 Kasım 2013 Pazar

‘Tesettür Bir İktidar Meselesidir!’ - NİLGÜN CERRAHOĞLU.

Bunu ben söylemiyorum. Müslüman Kardeşler’in kurucusu Hasan el Banna’nın kardeşi İslam âlimi Gamal el Banna söylüyor….
Başbakan kendisi gibi düşünmeyen herkesi malum kara cahil ilan ediyor ya… 
Baştacı ettiği “Müslüman Kardeşler”in kalbinden, çekirdeğinden gelen bir İslam yorumcusunun, görüşüne ola ki… bir ihtimal… pay biçer hesabıyla yazıyorum. Önce de yazmıştım. Ama gözden kaçmış olabilir diye bir kez daha yineliyorum… 
‘Örtünme dayatması kadın düşmanı yorum’
“Tesettür” hakkında öne sürülen “Kadın, korunması gereken bir varlıktır. Örtünme ve hicap, bu hazineyi güvence altına alan bir mücevher kutusudur” şeklindeki değerlendirmeyi kendisine hatırlatarak soran çok ünlü bir İtalyan gazeteciye Hasan el Banna’nın “liberal” görüşteki farklı ve en genç “Müslüman Kardeş”i şu yanıtı veriyor: 
“Kadının başını örtmesi gerektiğine dair hiçbir yerde yazılmış tek satır yoktur. İleri sürülen tek talep, kadının göğsünü örtmesinden ibarettir. Örtü ne var ki çok eski bir gelenek. Gelenekler ise dinden güçlü. Geleneği devam ettirebilmek adına din kisvesi kullanılıyor. Kutsal Kitap’tan böyle kadın düşmanı yorumları çıkartanlar öncelikle, iktidarla ilgilidir. Bu bir iktidar meselesidir!” (İslamın Kızları/Figlie dell Islam-Lilli Gruber, Rizzoli Yayınları s. 77) 
“Başörtüsü dinin gereğidir!” fetvasını veren Başbakan’ın buyurgan ve “üstenci” dayatmasıyla tamamıyla çelişen, İslam dünyasının bağrından çıkan böyle aslında çok yorum var… 
“Başörtüsünün farz olmadığını” belirten bu yorumlardan birini, gene İslamda en üst otoritelerden biri kabul edilen El Ezher Üniversitesi’nde son dönemde yapılan bir doktora çalışması kapsamında okurum Altuğ Revnak Eti göndermiş. 
Kısaltarak alıntılıyorum:
‘İslami farz değil’ 
“Nihayet, el-Ezher kendi tavrını ortaya koydu ve hicabın dinden olmadığını açıkça ilan etti. 
El-Ezher’in bu görüşe ilişkin onayı Şeyh Mustafa Muhammed Raşid’e şeriat ve kanun alanında doktorluk rütbesi vermesiyle geldi. 
Şeyh Mustafa kendi risalesinde hicabın (tesettürün) İslami bir farz olmadığını ifade etmektedir. 
Ona göre, ayetlerin tarihi bağlamlarından ve nüzul sebeplerinden koparılarak tefsir edilmesi, ‘İslami hicap’ adıyla büyük yaygınlık kazanan yanlış bir kanıya neden olmuştur ki bununla Kuranıkerim’de asla söz edilmeyen başın kapatılması kastedilmektedir.” ‘Araçsallaştırılan, keyfice tefsirler’ 
“Maalesef bazı kimseler İslam şeriatının ilkelerini ve sahih tefsirleri kısaltmış; kendi nakil ve tefsirlerinde aklın kullanımından uzak durmuş; ayetleri bağlamlarının dışında kullanmış; onları, ayetlerin tarihsel bağlamlarına ve nüzul sebeplerine uygun olarak tefsir edilmesini sağlayan doğru tefsir ve istidlal (akıl yürütme) yönteminden uzak, keyfi biçimde tefsir etmişlerdir. 
Bu ya tefsirin böyle olmasını istedikleri için olmuş ya da hüsnü niyetlerinden doğmuştur. 
Şöyle ki tahlil kabiliyetleri bu noktada ya akli bir kusur ya da nefsi bir hasar nedeniyle ayetleri anlamalarının imkânını ortadan kaldırmıştır.” 
‘Ayrılık yaratan siyasi slogan’
“Hicap meselesi, İslami ve gayri İslami akılda kabul görmüş konumunu hâlâ korumakta, gayri Müslimler nazarında İslam dininin amacına, anlamına ve tabiatına yönelik bir ölçü ve kriter olarak görülmektedir. 
Örneğin bazı gayri müslim devletlerin ‘hicap’ yaklaşımı, vatandaşlar arasında tefrika ve ayrıcalık yaratan siyasi bir slogan görevi taşımaktadır. 
Bu nedenle çarpışmalar yaşanmış; ‘hicap’ ismi verilen ve İslami bir farz olduğu İslama sonradan zorla kabul ettirilen yanlış bir anlayışa sarılmaları dolayısıyla Müslüman kadınlar üniversitelerden ve işlerinden atılmışlardır.” 
‘Gelişigüzel, irtibatsız deliller’ 
“Hicabın farz olduğunu düşünenler tarafından bazen hicaba, bazen başörtüsüne (himar), bazen de çarşafa (celabib) delalet eden gelişigüzel ve irtibatsız deliller getirilir. 
Bu, onların başörtüsü olarak kastettikleri doğru anlama ne kadar yabancı olduklarını açıklar niteliktedir.”
Başörtüsü ve tesettür hakkında İslamın “en üst donanımlı” olduğu düşünülen kurumları ve bilgili olduğu varsayılan isimleri arasında dahi… bunca polemik/ tartışmanın sürdürülüyor olması, konunun “dinen farz” olmadığına dair başlı başına yeterli kanıttır.
Cehaletin bu arada tabii en büyüğü, dünyanın yalnız kendisiyle başlayıp bittiğini düşünmek, kuşkuya hiç yer vermemek, tartışmayı kökten dışlamaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder