29 Aralık 2013 Pazar

Rüşvet ve yolsuzluk: Yorumsuz bir trajedi - SİNAN SÖNMEZ

Yılın son yazısında ana tema olarak rüşvet ve yolsuzluğun boyutları ve ekonomiye etkileri ile yeni bütçe ve kesin hesap kanunu arasında tercihte zorlanırken, Fransa’da rüşvet ve yolsuzluğun neden olduğu trajik bir olayı sizlerle paylaşmayı tercih ettim.
Fransız siyasetçi ve devlet adamı Pierre Beregovoy ülkemizde pek bilinen bir isim değildir. Yirmili yaşlara ulaşmadan Nazi işgaline karşı direnişçilerin saflarına katılan, François Mitterand ‘ın yakın yol arkadaşı olan, Komünist Partisi ile yapılmış olan Ortak Program terk edilip koalisyon sona erdikten sonra sosyal-demokrasi ile neoliberalizmi bağdaştırmaya soyunan, Mitterand sonrasında Sosyalist Parti’nin muhtemel Cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkan, deneyimli bir siyasetçi kimliğine sahip Beregovoy 1 Mayıs 1993’de intihar etti.
Beregovoy, Mitterand’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Sosyal İşler Bakanı, Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanı, Ekonomi, Maliye ve Dış Ticaret Bakanı olarak sekiz yıl kabinede görev almanın ardından, istifa ettiği 29 Mart tarihine, yani intihardan bir ay öncesine kadar Başbakanlık koltuğuna oturmuş, Savunma Bakanı olarak da görev yapmıştır. Beregovoy’un 1983’den intihar ettiği tarihe dek on yıl boyunca Nevers kentinin belediye başkanı olduğunu da vurgulayalım.
Sosyalist Parti’yi ve Fransız kamuoyunu sarsan intiharın arkasında yolsuzluk ve rüşvet iddiaları yer almıştır. Beregovoy’nun yolsuzluk ve rüşvete karşı sert ve ödün vermez bir söylemi sahiplenmesi olayın trajik yönünü ön plana çıkarmaktadır. Parlamento’da Başbakan sıfatıyla hükümet programını 8 Nisan 1992 tarihindeki sunarken, konuya ilişkin kararlığını “yolsuzluğun peşinde olan yargıçlara açık desteğimi vermekteyim. Bazı kamu görevlilerinin yasa dışı yoldan zenginleştiklerinden kuşku duyulmaktadır. Eğer suçsuzlar ise temize çıkarılmalı, suçlular ise cezalandırılmalıdır; her durumda adalet yerine getirilmelidir... Aynı zamanda yargıçların denetiminde yolsuzluk yapanları bilinçli olarak izleyen polislere destek veriyorum... Kişisel zenginleşme için yapılan tüm hilekarlıkları ortaya çıkaracak çabalar sonuna kadar sürdürülecektir. Sürüncemede kalan dosyalar varsa bunlar sonuçlandırılacaktır” sözcükleriyle vurgulamıştır. Sorular üzerine Beregovoy elindeki kağıdı göstererek “bir isim listesi var ancak yeni başbakan ve ihtiyatlı bir politikacı olarak bunu açıklayamayacağım! Hangi düzeyde ve hangi parti mensubu olursa olsun, siyasi faaliyetlerin finansmanına ilişkin yeni kurallara uymayan seçilmişler bilmelidir ki hükümet aman vermeyecektir” diyerek siyasi sorumluluğunu ortaya koymuştur.
Beregovoy’un kararlı tutumuna gölge düşüren ilk olay, finans dünyasının önde gelen isimlerinden olan Lübnan asıllı iş adamı ve aile dostu Samir Traboulsi’nin Fransa’daki siyasi çevrelerin de karıştığı Pechiney-Triangle davası olarak bilinen yolsuzluk soruşturmasından sıyrılmak için dönemin Maliye Bakanı olan arkadaşına yaptığı baskılar ile ortaya çıkmıştır. Ardından meşhur Le Canard Enchaine dergisinin Şubat 1993’de gündeme taşıdığı Beregovoy’u doğrudan hedef alan rüşvet iddiasıdır. Başbakan 1986’da, yani Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanlığı koltuğunda otururken, Paris’in en şık ve pahalı semti olan 16. Bölge’de konut almak için Mitterand’ın yakın arkadaşı olan iş adamı Roger-Patrice Pelat’tan faizsiz olarak 1 milyon frank borç almıştır. Söz konusu iş adamı Pechiney-Triangle soruşturmasının zanlılarından biri olduğu gibi, kamudan bayındırlık işleri için ihale alan Heulin firması hakkında yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının kilit ismidir. Noter onayından geçen ve yasal olan borcun, nakdi olarak değil, miktarı ve değeri bilinmez biçimde ayni olarak (sanat eserleri, mobilya) kısmen ödenmiş olması kuşkuları artırmış, Beregovoy giderek yoğunluğu artan eleştirilerin hedefi haline gelmiş ve siyaseten yıpranmıştır.
Süreç, iki gazetecinin daha sonra cinayet iddiasını ileri sürmesine karşın, intihar ile sonuçlanmıştır. Rüşvet ve yolsuzluk iddiası resmen kanıtlanamamış olsa da ciddi kuşkular doğmuştur.
Fransa’da soruşturmayı yürüten yargıçlar ve polis üzerinde baskı yapılayamayacağı, gerek kamuoyu gerekse kurumsallaşmış demokratik yapı ve gelenekler böyle bir baskıya izin veremeyeceği için soruşturmanın, demokrasinin yerleşmediği rejimlere göre tarafsız biçimde sürdürülmesi söz konusudur. Buna karşın Beregovoy’un iddiaları ve soruşturmayı kabullenemediği anlaşılmaktadır.
Özellikle siyasi olayların konu edildiği bazı filmlerin jenereğinde olayların ve isimlerin kurmaca olduğu belirtilir. Bu tür jeneriklerden esinlenerek yazı konusunun ve yaşanan olayın ülkemiz ile bağlantısı bulunmadığını belirtelim…
Tüm okurlara, soL ailesine, dostlara ve topluma 2014’ün aydınlık ve güneşli günler getirmesini dilerim.

SİNAN SÖNMEZ
SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder