16 Ocak 2014 Perşembe

Artvin’deki Atatürk Heykeli - PERİHAN ERGUN

Tüm Anadolu’yla Trakya’yı görmeden yurt dışına çıkmama kararıyla, olasılıklar yaratarak ülkenin tüm incelikleriyle olmasa da her yerini görme amacına ulaşmışımdır. Bunun Trakya Ege ve Hatay’a kadar yörelerini, okullar yaz tatiline girerken genellikle lise son sınıfların bitirme sınavlarından sonra, hemen her yıl bazı öğretmenlerin de katılımıyla öğrencilerimizin de memleketlerini tanımalarının gereğine inanarak onlardan oluşan bir grupla yapmışımdır. Değerbilir birçok öğrencim ziyarete geldiklerinde, kendilerinde derslerinden daha etkin olanın bu gezideki izlenimler olduğunu söylerler.
Yurdun diğer yörelerini, genellikle özel gezi şirketleri veya ailece dolaşmalarımla tanıyabildim. Doğu ve Güneydoğu kentlerinin doğal yapıları ile toplumsal özelliklerinin kendilerine özgü yapılarını da oralara gittiğimde görüp öğrendim. Doğu Anadolu’nun en kendine özgü hayranlıkla izlenen coğrafi yapısı eşliğinde halkındaki Atatürk’le Cumhuriyet tutkusunu tüm izleriyle yansıtan Artvin, çok beğeniye değerdi. Geçen hafta içinde Ulusal Kanal’da Muharrem Yerlikaya’nın sunduğu “Gezelim Görelimprogramında gezginin yolu Artvin’e düşmüştü. Ekrana yansıyan görüntüde yurttaki en büyük Atatürk heykelinin tanıtımı vardı

Bu gurur verici eseri oranın yerlisi avukat ve noter sahibi Sıtkı Kahveci yaptırmış.Kendisinde bu yükümlülüğü gerektiren duygu ve düşünce, yıllar önce Avrupa’ya gittiğinde, her ülkenin kent meydanında kendilerine hizmet vermiş olan büyüklerinin heykel ve abidelerini gördüğünde gelişmiş. Kahveci, Mustafa Kemal Atatürk’e olan borçluluğunu, hiç değilse O’nun sayesinde doğup büyüdüğü, özgür yaşadığı için duyduğu borçluluğu az da olsa ödeyebilmek için Artvin’e heykelini dikmeye karar vermiş. Yurda dönünce en güzelini yaptırabilmek amacıyla yaptığı araştırmada, bu konuda en usta yontucuların Gürcüler olduğunu öğrenip onların en ustasını Artvin’e getirmiş. İlin en büyük alanının ortasına tüm birikimini harcayarak 22 metre yükseklikteki Atatürk heykelini ‘Ata’ tepeye diktirmiş. Gezginin sorularını cevaplarken görülüyordu ki O’na bu borçluluk ve bağlılık duygusu tüm Artvinlilerin yüreğinde vardır ve hep var olacaktır. Gençlerimizin anma günlerindeki törenlerde Atabar’ı oynarlarken ki coşkuları bu duyguların anlatımıdır. Ayrıca onlar babalarının Atatürk’le birlikte oynarken duyduğu coşku ve heyecanı da yaşarlar ve O’nu yaşatırlar.
Bu tek örnekte de görüldüğü gibi O’na ve devrimlerine karşı olanlar ne yaparlarsa yapsınlar Ulu Önderimizi bu milletin beyninden ve gönlünden çıkaramazlar.
***
17 Aralık 2013’te patlayan “Yolsuzluk ve Rüşvet” balonu O’nun bizlere miras olarak bıraktığı akıl ve bilimin eşliğindeki temiz ahlak ve doğruluk yolunda çağdaşlığa yürüyüşü engellemek isteyenlere Yaradan’ın verdiği en büyük derstir. Memleketimizi içerde ve dış ülkelerde utanılası duruma getiren bu olayların mutlaka hukuk yoluyla aydınlatılıp faillerinin açığa çıkarılması ön koşul olmalıdır. Hükümet erkânı, başta Başbakan olmak üzere adalet ve içişleri bakanları var güçleriyle, sorumlulukla bunu ön görev bilmelidirler.
Yazık ki tam tersine bunu ortaya çıkarmaya kalkan özellikle Emniyet görevlileriyle savcıların açığa alınmaları gibi yanlışlıkları da izliyoruz. Zaten uzun süredir bu yolsuzlukları, kötü yönetimi yazarak veya söylemleriyle anlatmaya çalışan yüzlerce komutan, gazeteci, yazar ve bilim insanı yapay davalarla gene yapay Silivri özel mahkemelerinde haksızca verilen cezalarla vicdanları sızlatıyorlar. İşte son günlerin canlı bir örneği; ölümcül durumu dört hastane raporuyla saptanmasına karşın, görmezden gelinerek Prof. Fatih Hilmioğlu’nun hâlâ Silivri zindanında tutulması,cinayete sebebiyet değil midir? Ne yapılırsa yapılsın Yaradan’ın şaşmaz adaleti gerekeni yerine getirecektir.
***
Her konuda borçluluk duyduğumuz Yüce Önderimizin bir büyük devrimi de Türk kadınını erkeklerle eş haklar vererek topluma da yararlı hale getirmesidir. İşte bu imkânlar ve memleket severliliğiyle ülke arkeolojisinin öncüsü, prehistorya anabilim dalının kurucusu ve de şair, mimar Nail Çakırhan’ın eşi övünç ve borçluluk duyduğumuz Prof. Dr. Halet Çambel’i de yitirdik. Yerinin cennet olacağına inanarak teselli oluyoruz.

PERİHAN ERGUN
Cumhuriyet  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder