“Onu kullanın!”, “Süpürüp atmayın!” diye yana yakıla haykıran “Zapsu”nun bu yalvarışını “ABD”nin kabul etmesiyle, ülkemizin getirildiği durum ortada...
Ötekine, “Kullanın beni!” diye beden diliyle de yakaran “Bebek Katili”ne gelince...
Teslim alınıp “İmralı”ya getirilen terörist başı “A. Öcalan” kendisini sorgulayan “J.K. Alb. H. Atilla Uğur”a o böyle sesleniyor “1999” yılının “Şubat”ında.
“Terör örgütü PKK” konusunda uzmanlaşmış olan Alb. H. A. Uğur; günlerce süren bu sorgulamayla, “Öcalan”ı yargılamanın yolunu açacaktır. “TSK”nin “terör”konusunda, terörle “savaşım” konusunda uzmanlaşması kuşkusuz hiç kolay olmadı, dolaysıyle “E. Alb. H. A. Uğur”un da -bir bakıma ailesinin de...
Yıllar sonra “terörist” suçlamasıyla tutuklanıp yargılandığı “Silivri”de, sözde“Ergenekon Davası” sürecinde eşi “Pakize Uğur”dan dinlemiştim, öğlenleri verilen bir “ara” sırasında. Tutukluların da katılmasıyla, mahkeme salonunda jandarmalarla çevrili küçük bir alanda yapılan bu buluşmalar, “Başkan Yargıç Köksal Şengün”ün bu “insancıl” tutumuyla gerçekleşirdi...
“Pakize Uğur” yakınmayan bir sesle: “Oğlumuz henüz dört yaşında; ‘Mardin’deki lojmandayız; bir gün aniden roketler yağmaya başladı her yönden; ilk anda insan ne yapacağını şaşırıyorsa da gerekeni yine yapıyor; iç koridora boylu boyuncauzanıyoruz; oğlan bunun oyun olmadığını anlıyor, sokuldukça sokuluyor bana...”“1993”te “Mardin Kızıltepe”ye “PKK”nin yaptığı o yoğun acımasız saldırıyı püskürttüklerini anlatarak konuşmaya katılmıştı “Alb. H. A. Uğur”. ’90’lı yıllarda, “Turizm”i baltalamak amacıyla “Antalya”da başlatılan “terör”ün önüne geçilmesi için görevlendirilen Alb. H.A. Uğur: “1997-1998’de altı ay geceli gündüzlü takip ve çarpışmalarla iki terörist grubunu etkisiz hale getirdik; böylece Antalya’da ‘terör’yapamayacaklarını anladılar!” dedi.
Kısa bir suskunluktan sonra: “Öcalan, ‘1999-2001’ yıllarında, kendi örgütünü‘bitirme’ noktasına gelmişti; hiç kimse terör örgütünün eylemselliğini ‘kaybetti’ğini inkâr edemez!” diye ekledi.
Evet öyleydi; ne ki çoktan hazırlanmış “BOP”un da yaşama geçirilme süreci başlatılmış, “2002”de “R.T. Erdoğan” sahnede yerini almıştı.
Yavaş yavaş tırmanışa geçirilen “terör” -plan gereği- şiddetini artırınca da -öngörüldüğü gibi- sıra “masa başı”na gelecekti, getirilecekti; bilindiği gibi öyle de oldu. Bu duruma; “terör örgütü ile pazarlık” yapılmasına “E. Alb. H.A. Uğur”şiddetle karşı çıkar; “Terörist başı ‘Apo’ya elini veren kolunu; kolunu veren bütün vücudunu kaptırır!” diyerek “uyarılar” yapar.
Böyle bir yapıda olan “Öcalan”; günün deyimiyle söylersek tam bir “enstrüman”dır,“ABD”, “AB” dolaysiyle “BOP” için. Kuşkusuz bunun anlamını çok iyi bilen “Alb. Uğur” -pazarlıkta- “TC Devleti”ni temsil eden “MİT”çi “H. Fidan”ın, “SayınÖcalan!” demesine karşı çıkar haklı olarak.
Çünkü “Terörist başı”na uygun görülen bu söz, “saygı”dan “öte” bir seslenişti; bir tür “eşitleme”ydi; ardından geleceklere “yol” açmaydı ki, bunun örneğini de verir“Alb. Uğur”.
“Pazarlık” masasına “PKK” adına oturan -sicilli teröristlerden olup aranan- “S. Ok”a, “M. Karasu”ya, “Z. Aydar”a; “Güneydoğu’daki ‘devlet’ görevlilerinden ‘şikâyetçi” olduğunuz ‘kimse’ var mı?” diye sorar, “Öcalan”a “sayın” diyen o ağız.
“AKP” iktidarınca böyle adım adım; sindire sindire yürütülen “Açılım Süreci”ne,“Açılım ihaneti” diyen “Alb. Uğur”; bu “bölünme açılımı”nı, “savunma”sında da ele alarak halkı bilgilendirmeyi sürdürmüştü, “7 Şubat 2012”deki duruşmada.
O gün “Silivri”de izlediğimiz bu yargılama sürerken; Ankara “MİT Olayı”yla, kısacası“H. Fidan”ın soruşturma için “savcılığa” çağrılmasıyla çalkalanıyordu.
Anımsanacağı gibi “MİT” ayaklanmış; “hükümet” çırpınıyor; “PKK” ile müzakere masasında “Başbakan”ı dört dörtlük temsil edip “bölünme açılımı”nı -başarıyla(!)- yürüten “H. Fidan”ı canla başla korumak için...
“Başkent”te “Fidan” uğruna “kıyamet” kopa dursun, “Silivri”de duruşma bütün sıcaklığıyla sürüyor: “Alb. Uğur” bu “pazarlığın”, “PKK”yi “siyasallaştırma”ya götüreceğini ve bunun sonuçlarını da ayrıntılarıyla anlatıyordu...
“Bugün” ne denli “haklı” olduğu bir bir ortaya dökülüyor.
Peki, “terörist” olmakla suçlanıp “2008”den bu yana “tutuklu” olan “E.J. Kd. Alb.Hasan Atilla Uğur” kim?
Ülke, “o iki enstrüman”dan da kurtulmalıdır...
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Cumhuriyet
Ötekine, “Kullanın beni!” diye beden diliyle de yakaran “Bebek Katili”ne gelince...
Teslim alınıp “İmralı”ya getirilen terörist başı “A. Öcalan” kendisini sorgulayan “J.K. Alb. H. Atilla Uğur”a o böyle sesleniyor “1999” yılının “Şubat”ında.
“Terör örgütü PKK” konusunda uzmanlaşmış olan Alb. H. A. Uğur; günlerce süren bu sorgulamayla, “Öcalan”ı yargılamanın yolunu açacaktır. “TSK”nin “terör”konusunda, terörle “savaşım” konusunda uzmanlaşması kuşkusuz hiç kolay olmadı, dolaysıyle “E. Alb. H. A. Uğur”un da -bir bakıma ailesinin de...
Yıllar sonra “terörist” suçlamasıyla tutuklanıp yargılandığı “Silivri”de, sözde“Ergenekon Davası” sürecinde eşi “Pakize Uğur”dan dinlemiştim, öğlenleri verilen bir “ara” sırasında. Tutukluların da katılmasıyla, mahkeme salonunda jandarmalarla çevrili küçük bir alanda yapılan bu buluşmalar, “Başkan Yargıç Köksal Şengün”ün bu “insancıl” tutumuyla gerçekleşirdi...
“Pakize Uğur” yakınmayan bir sesle: “Oğlumuz henüz dört yaşında; ‘Mardin’deki lojmandayız; bir gün aniden roketler yağmaya başladı her yönden; ilk anda insan ne yapacağını şaşırıyorsa da gerekeni yine yapıyor; iç koridora boylu boyuncauzanıyoruz; oğlan bunun oyun olmadığını anlıyor, sokuldukça sokuluyor bana...”“1993”te “Mardin Kızıltepe”ye “PKK”nin yaptığı o yoğun acımasız saldırıyı püskürttüklerini anlatarak konuşmaya katılmıştı “Alb. H. A. Uğur”. ’90’lı yıllarda, “Turizm”i baltalamak amacıyla “Antalya”da başlatılan “terör”ün önüne geçilmesi için görevlendirilen Alb. H.A. Uğur: “1997-1998’de altı ay geceli gündüzlü takip ve çarpışmalarla iki terörist grubunu etkisiz hale getirdik; böylece Antalya’da ‘terör’yapamayacaklarını anladılar!” dedi.
Kısa bir suskunluktan sonra: “Öcalan, ‘1999-2001’ yıllarında, kendi örgütünü‘bitirme’ noktasına gelmişti; hiç kimse terör örgütünün eylemselliğini ‘kaybetti’ğini inkâr edemez!” diye ekledi.
Evet öyleydi; ne ki çoktan hazırlanmış “BOP”un da yaşama geçirilme süreci başlatılmış, “2002”de “R.T. Erdoğan” sahnede yerini almıştı.
Yavaş yavaş tırmanışa geçirilen “terör” -plan gereği- şiddetini artırınca da -öngörüldüğü gibi- sıra “masa başı”na gelecekti, getirilecekti; bilindiği gibi öyle de oldu. Bu duruma; “terör örgütü ile pazarlık” yapılmasına “E. Alb. H.A. Uğur”şiddetle karşı çıkar; “Terörist başı ‘Apo’ya elini veren kolunu; kolunu veren bütün vücudunu kaptırır!” diyerek “uyarılar” yapar.
Böyle bir yapıda olan “Öcalan”; günün deyimiyle söylersek tam bir “enstrüman”dır,“ABD”, “AB” dolaysiyle “BOP” için. Kuşkusuz bunun anlamını çok iyi bilen “Alb. Uğur” -pazarlıkta- “TC Devleti”ni temsil eden “MİT”çi “H. Fidan”ın, “SayınÖcalan!” demesine karşı çıkar haklı olarak.
Çünkü “Terörist başı”na uygun görülen bu söz, “saygı”dan “öte” bir seslenişti; bir tür “eşitleme”ydi; ardından geleceklere “yol” açmaydı ki, bunun örneğini de verir“Alb. Uğur”.
“Pazarlık” masasına “PKK” adına oturan -sicilli teröristlerden olup aranan- “S. Ok”a, “M. Karasu”ya, “Z. Aydar”a; “Güneydoğu’daki ‘devlet’ görevlilerinden ‘şikâyetçi” olduğunuz ‘kimse’ var mı?” diye sorar, “Öcalan”a “sayın” diyen o ağız.
“AKP” iktidarınca böyle adım adım; sindire sindire yürütülen “Açılım Süreci”ne,“Açılım ihaneti” diyen “Alb. Uğur”; bu “bölünme açılımı”nı, “savunma”sında da ele alarak halkı bilgilendirmeyi sürdürmüştü, “7 Şubat 2012”deki duruşmada.
O gün “Silivri”de izlediğimiz bu yargılama sürerken; Ankara “MİT Olayı”yla, kısacası“H. Fidan”ın soruşturma için “savcılığa” çağrılmasıyla çalkalanıyordu.
Anımsanacağı gibi “MİT” ayaklanmış; “hükümet” çırpınıyor; “PKK” ile müzakere masasında “Başbakan”ı dört dörtlük temsil edip “bölünme açılımı”nı -başarıyla(!)- yürüten “H. Fidan”ı canla başla korumak için...
“Başkent”te “Fidan” uğruna “kıyamet” kopa dursun, “Silivri”de duruşma bütün sıcaklığıyla sürüyor: “Alb. Uğur” bu “pazarlığın”, “PKK”yi “siyasallaştırma”ya götüreceğini ve bunun sonuçlarını da ayrıntılarıyla anlatıyordu...
“Bugün” ne denli “haklı” olduğu bir bir ortaya dökülüyor.
Peki, “terörist” olmakla suçlanıp “2008”den bu yana “tutuklu” olan “E.J. Kd. Alb.Hasan Atilla Uğur” kim?
Ülke, “o iki enstrüman”dan da kurtulmalıdır...
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder