1 Ağustos 2014 Cuma

Merkez Bankası’nın Döviz Rezervi-ÖZTİN AKGÜÇ

Kavramlara açıklık kazandırılmazsa, tanımlar yapılmazsa, kamuoyuna yanıltıcı iletiler verilmeye çalışılırsa; kavram karmaşası, yanlış izlenimler doğmakta, sağlıklı yorum ve değerlendirmeler de yapılamamaktadır. TC Merkez Bankası’nın döviz rezervi açıklamaları kavram karmaşasına tipik örnek oluşturmaktadır. Açıklanan rakamlar bankanın net döviz rezervi mi, brüt rezervi mi, kullanılabilir döviz rezervi mi? Açıklık yok. TCMB Başkanı Sayın Başçı, bir kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme konuşmasında, basına yansıdığı kadarıyla bankanın rezervlerinin arttığını, Mayıs 2014’ten bu yana bankanın rezervlerine her ay 1 milyar USD eklendiğini açıklamıştır. Ancak rezerv konusunda tanım verilmediğinden, bankanın net rezervi mi, brüt rezervi mi, kullanılabilir rezervi mi artıyor? Açıklık kazanmamıştır. 
Merkez Bankası’nın döviz rezervi nasıl artar? Kabaca iki yolla: (1) Merkez Bankası kambiyo piyasasından döviz satın alır; (2) Banka döviz alarak borçlanır, borç alır. Merkez Bankası kambiyo piyasasından sürekli döviz satın alıyorsa, net ve kullanılabilir döviz rezervi artar. Açıklanan Ödemeler Dengesi Tablosu’na göre, Ocak-Mayıs 2014 döneminde sınırlı da olsa bankanın rezerv varlıklarında bir azalış görülmektedir. Merkez Bankası günümüzde döviz alımı değil döviz satış ihaleleri düzenlemekte, döviz satmaktadır. Gerçi günlük ihalelerin boyutunun 20 milyon USD’den 10 milyon USD’ye indirildiği açıklanmışsa da, TCMB’nin net alım yoluyla döviz rezervini artırması söz konusu değildir. 

TCMB’nin döviz varlıkları döviz yükümlülüklerinin artması yolu ile de oluşur. Bankalar döviz yükümlülükleri için zorunlu karşılıkları döviz olarak TCMB’ye yatırmaktadırlar. Ayrıca TCMB, bankalara seçim hakkı, rezerv opsiyonu tanımıştır. Bankalar, TL yükümlülüklerine ilişkin zorunlu karşılığın bir bölümünü de döviz olarak TCMB’ye yatırmaktadırlar. 
TCMB’ye yatırılan zorunlu karşılıklar banka bilançolarının aktifinde döviz varlıkları içinde yer almakta, bankaların döviz rezervine dahil olmaktadır. Döviz olarak yatırılan zorunlu karşılıkları bir de TCMB’nin varlığı, rezervi olarak hesaba katıldığında, çift sayıma yol açmaktadır. TCMB’nin bilançosunda da zaten zorunlu karşılıklar, pasif tablosunda yükümlülük olarak yer almaktadır. Aynı miktar döviz hem bankaların rezervine hem de TCMB’nin rezervine dahil edildiğinde, çift sayım, mükerrerlik doğmaktadır. 
Kaldı ki açıklanan rezerv tutarı ister net, ister brüt, ister kullanılabilir olsun, yeterlilik açısından anlam da taşımamaktadır. Uluslararası rezervin yeterliliği değerlendirilirken bazı göstergeleri, ölçütleri, oranları dikkate almak gerekir. Ülkenin cari işlemler açığı, kısa süreli döviz borçları, dış borç servisi (ana para taksitleri artı faiz), aylık ithalat tutarı, bu bağlamda dikkate alınması gereken değişkenlerdir. Ayrıca Merkez Bankası’nın diğer merkez bankalarıyla swap yapma olanağı da dikkate alınması gereken bir etkendir. 
Hangi açıdan -ister net tutar, ister brüt tutar- bakarsanız bakınız TCMB’nin döviz rezervi, yukarıdaki ölçülere göre yetersizdir. Türkiye ekonomisinin kırılganlığını artıran bir etken de uluslararası döviz rezervinin yetersizliğidir. 
TCMB yükümlülüğünün çok önemli bir bölümü, iç döviz yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. İç döviz yükümlülüğünün yüksekliği, para politikasının esnekliğini, etkisizliğini de azaltır. TCMB’nin çeşitli yollarla iç döviz yükümlülüğünü artırması yerine iç döviz yükümlülüğünü azaltması, para politikasını daha esnekleştirir, etkili hale getirir. 
Şeffaflık, hesap verme, merkez bankalarının yönetişim ilkelerinden olup bağımsızlığın da doğal sonuçlarıdır. Ancak bu yönetişim ilkelerine ülkemizde ne ölçüde uyulduğu daha doğrusu uyulmadığı da ortadadır.  

ÖZTİN AKGÜÇ
Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder