13 Ekim 2014 Pazartesi

“İD”in açılımı: İslam Devleti-MEHMET BOZKURT /SOL

Çiçek Abbas filminin (Sinan Çetin,1982) bir sahnesi var ki aklımda kazılıdır. Çiçek Abbas ile Şakir’in laf yarıştırdıkları o ünlü sahne…Hatırladığım kadarıyla şöyle: Çiçek Abbas (İlyas Salman), Şakir’in (Şener Şen) dolmuşunda muavinlik yaparken borç harç sahip olduğu külüstür minibüsle aynı hatta dolmuşçuluğa başlar. İşler yolunda,ağzı kulaklarındadır. Düne kadar patronu olan Şakir’e özenerek edindiği çapraz yürüyüş, tespih, mont, çizme,yan yatmış kasket, kahveye girer ve: “herkese benden çay” diyerek kahveciye seslenir. Köşede bir masada oturmakta olan Şakir, bu “laubalilik” karşısında şaşkın ve öfkeli, “ben istemem” deyince; ne yapsın Abbas, döner kahveciye “Şakir’e çay vermeyin” der. Şakir, daha düne kadar saat başı azarladığı Abbas’ın “abi” eksiz ismini hem de “r” lere basarak kullanmasına daha beter öfkelenir. Ayağa kalkar: “bana Şakir diyemezsin lan!” diye höykürür… Ne desin Abbas. İlyas’ça bakar: “Ya ne diyem… Mahmut mu diyem?
Açık ismi İslâm Devleti, kısaltılmış hali İD olmasına rağmen; neden hâla açık hâli Irak Şam İslâm Devleti, kısaltılmış hâli IŞİD olarak yazılıp çiziliyor anlamış değilim. Adamlar bütün dünyaya ilan etmişler ismimiz İslâm Devleti’dir diye, biz bir IŞİD tutturmuş gidiyoruz. Kaldı ki geçenlerde kısasına, yani IŞİD’a değil ama, uzununa yani IŞİD’in açılımına önce Diyanet Başkanlığı’ndan, ardından hükümet kanadı ve farklı birçok kesimden itirazlar geldi. Diyanet’in açıklaması tam olarak şöyleydi:“ Hassaten bu tür oluşumların isimlerini telaffuz ederken,sizden istirhamım kısaltın. Kısaltılmış isimleri kullanın ama, uzun isimleri kullanmayın. Çünkü uzun isminde İslâm gibi çok mübarek, çok mukaddes bir kelime var.”
Öte yandan Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Kuruçay Avrupa basının kullandığı ve İslam Devleti anlamına gelen Islamic State kavramının kısaltması ”IS”ın kullanılmasını “bu bir algı operasyonudur kullanmayın” diyerek, her ne kadar dışarının haberi olmadıysa da , içeriyi, Türk sosyal medyasını twitter’liyerek uyarıp azarladı.
Şamil, bildiniz, Antep mebusu Tayyar; o ayrı bir âlem, ağzına bakılırsa, henüz yapmadı ama, PKK ve IŞID’ı, pek yakında “paralel yapı ” ya bağladı bağlayacak gibi görülüyor. Ramak kaldı. Bağladığında bulacağı kısaltmayı şimdiden merak ediyorum doğrusu.
Kısaltmalar iyi de açılımlarına ne desek?
Mahmut!
“Mahmut” hiç fena durmuyor, üstelik İslam hassasiyetini de arkalıyor ama; bu durumda, bilemiyorum, “İD” ya da “IŞİD” ya da “IS”yazıp açılımını da “Mahmut” olarak paranteze almamız hâlinde izahı zor bir duruma sebebiyet vermiş olmaz mıyız?
Oluruz. Peki, en doğrusu kendilerinin kendilerine taktıkları ismi kısaltmaya tevessül etmeden, açık ve net bir şekilde kullanmak değil mi a benim gözünü sevdiklerim! Bunu ismi de İslâm Devleti değil mi?
Hem ne güzel, ismiyle de müsemma!
Yani anlam ve davranış örtüşmesi… Yani yapıp eyleyenin isminin yaptığıyla,yaptıklarıyla,yapacaklarıyla olan harikulâde uyumu…Tam burada minik bir “derkenar” düşmek istiyorum. Hassasiyetten değil, yanlış anlaşılmasın, sahiden öyle düşündüğüm için, Müslümanlık ve İslamiyet’in aynı kaynaklardan besleniyor olmasına karşın ikisinin bir ve aynı olmadığını düşünenlerdenim. Sözüm, inancını kendi bildiğince yaşayan Müslümanlara değil, kendi dışındakileri kendileri gibi yaşamaya zorlayan ve buna uygun bir dünya düzeni kurmaya çalışanlaradır. “Derkenar” bu kadarcık. Şimdi devam ediyorum: İslam Devleti, ismiyle müsemmadır. Yaptıkları isimleriyle pek güzel örtüşmektedir. Yaptıkları, ellerinin altındaki 1400 yıllık değişmez,değiştirilemez olarak kabul ettikleri “Yol Haritası”na göre de münasiptir:
“Tanrı ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde fesatlık çıkaranların cezası; boğazlanarak öldürmek ya da asılmak ya da el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyadaki rezilliktir. Ahretteyse daha büyük azap hazırlanmıştır”
“Yol Haritası”nda yazılı olan hükümlerin zaman, mekân, ve dönemsel şartlara göre değişebileceği düşüncesini savunanlar az da olsa yok değildir. Ama onlar “tarihselci”,aynı anlama gelmek üzere Fazlur Rahman ekolünün savunucusu olarak mahkûm edilen “fasıklar”dır. Bu dünya ne ki, öte tarafta, pek tabi cehennemde onlar için de azap vardır.
Bu “Yol Haritası”nı herkes kendi meşrebine göre okur. Ve İslamcılar için evrenseldir; kuralları, hükümleri dünya durduğu sürece geçerlidir.
Ancak şu var; kelle kesmeleri felsefelerine aykırı düşmemekle birlikte kestikleri kellerle ayak topu oynamaları sportif açıdan anlaşılması güç bir davranıştır. Buna son vermeleri gerekir diye düşünüyorum.
Sonuç olarak kendilerinin kendilerine taktıkları ismin açılımı “Mahmut” olarak paranteze alınmayacaksa gayet yerindedir: İD, yani İslam Devleti!

MEHMET BOZKURT
SOL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder