6 Ekim 2014 Pazartesi

ODTÜ - İlhan Sevin

Biliyorum, okuduğunuz gazeteden izlediğiniz televizyona kadar hep iç karartıcı haberleri duymaktan sıkıldınız. İnanın ben de bazen iç karartıcı haberleri ne izlemek ne de okumak istiyorum. Ama konumum gereği gündemi sürekli takip etmek zorundayım. Daha önce de belirttiğim gibi, ülkemizde eğitim adına olumlu ve güzel gelişmeler olsa da keşke biz de daha çok güzel şeyleri yazabilsek. Ama gelin görün ki, son yıllarda iyi ve güzel şeylere o kadar çok hasret kaldık ki!… 

Geçen gün, Türkiye’de bazı üniversitelerin uluslararası arenada elde etmiş oldukları başarıyı basından takip etmişsinizdir. Elde edilen bu başarılar, hem ülkemiz adına hem de gençlerimiz adına gurur ve umut verici başarılardır. Bunu hiç de küçümsememek gerekir.
‘Times Higher Education (THE)’ İngiltere’de yükseköğrenimle ilgili yayımlanan bir dergi… Bu yıl 11’inci kez yayımlanan ‘Dünyanın en iyi üniversiteleri’, sıralamasına göre Türkiye’deki bazı üniversitelerimiz ilk kez bu kadar büyük bir başarıya imza attılar. Türkiye’den 4 üniversitemiz ilk 200’de, toplamda ise 6 üniversitemiz ilk 400’de yer almayı başardı.
Boğaziçi Üniversitesi 139’uncu, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) 165’inci, Sabancı Üniversitesi 182’inci, Bilkent Üniversitesi 201’inci, Koç Üniversitesi ise 301’inci sırada yer aldı.
Gelelim asıl başarıya, üniversitelerimiz arasında en büyük başarıyı ise, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 85’inci sırada yer alarak elde etti. Bakın, bu öyle sıradan bir başarı da sayılmasın. Üstelik öyle her babayiğidin elde edebileceği bir başarı da değil! Çünkü ODTÜ bu başarıyı elde ederken, dünyanın birçok sayılı üniversitesini de geride bırakmayı başardı. Dönemin Başbakanı R.Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği gibi, demek ki ODTÜ’lüler, ‘terörist’ falan da değilmiş… Aksine, yıllardır Türkiye’yi dünyada gururla temsil eden, bilimsel ve teknolojik açıdan birçok başarıya imza atan adeta bir beyin fabrikasıdır. Yetiştirdiği yüzbinlerce nitelikli mühendis ve akademisyenle ülkemize hatta dünyaya bile lokomotif olmuş bu güzide kuruma ‘terörist’ yaftası vurmak yerine, her zamankinden daha çok sahip çıkmamız gerekmez mi?
Peki, durup dururken mi bu başarı elde edildi?  Tabi ki hayır.
Burada bir dakika durmak ve düşünmek lazım! Bu başarı hiç de öyle zannedildiği gibi kolay elde edilmedi. THE’in, 2010 yılından beri yaptığı sıralamada, ‘öğretim’, ‘araştırma’, ‘atıflar’, ‘sanayi gelirleri’ ve ‘uluslararası ortaklık’ şeklinde toplamda, 5 ana başlık ile 13 alt başlıkta değerlendirme yapılıyor. Yani ince eleyip sık dokunarak bir sıralama listesi yapılıyor. Ama özellikle listede sadece üç devlet üniversitemiz de olsa yaşadıkları tüm baskıya ve imkânsızlıklara rağmen yine de ülkemiz için çok büyük başarı…
Geçen gün de yazdım. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), üniversitelerin başında jandarmalık yapmaya devam ederse, yukarıda saydığım ve diğer birkaç üniversitemiz dışında listeye girmek çok zor. Neden mi? Nedeni çok basit aslında! Yukarıdaki üniversitelerimizin tek bir ortak noktası var. Koç, Sabancı, Bilkent zaten vakıf üniversiteleri. Kendi içerisinde ekonomik ve bilimsel özerkliğini sağlamış durumdalar. Bu nedenle başarılı olmaları normaldir. Aynı durum devlet üniversiteleri için maalesef geçerli değil. Siz bakmayın ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ’ye… Bu üç devlet üniversitemiz tüm imkânsızlıklara rağmen YÖK ve haliyle Hükümet baskısına rağmen, kendi kaynaklarını doğru kullanarak bir mucizeyi başarmışlardır. Tabi tarihsel miraslarını da unutmamak gerekir!  
Ayrıca, bu listeye şimdilik giremeyen, İstanbul Üniversitesi’ni de unutmamak gerekir. Bu üniversitemiz bu listede yer almasa da geçmişte birçok başarıya imza attı. Bu nedenle hakkını teslim etmek gerekir…
Kısacası, bu gibi uluslararası sıralamalarda, daha çok üniversitemizi daha üst sıralarda görmek isteriz. Ama bunu gerçekleştirmek için üniversitelerimizin üzerindeki baskıya son verip, onları her zamankinden daha çok desteklemek gerekmez mi? 

İlhan Sevin
YURT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder