15 Eylül 2016 Perşembe

Kutsanan cehalet mi-Olaylar Ve Görüşler/Cumhuriyet

Evrensel ve laik eğitimin lanetlendiği, cahilliğin kutsandığı ülkelerin düştüğü durumu 15 Temmuz bize çok net anlatmaktadır. Ülkemizin bir daha 15 Temmuz’lara maruz kalmaması için, tüm illegal dini yapılanmaların ve tarikatların hızla tasfiye edilmeleri gerekir.

Bilimsel bir araştırmanın yayımlanan sonuçlarına göre; “Cahillik, bilginin tersine insanın kendine olan güvenini artırır. Bilgi, içinde kuşkuyu da taşıdığından, cahillik kadar güvenli değildir”. Bu sendromun temel çıkış noktaları ise şöyle özetlenmiş araştırma sonucunda: “Niteliksiz insanlar, durumlarının farkında olmazlar ve özeleştiri nedir bilmezler. Kendilerini ve niteliklerini abartma eğilimi gösterirler. Nitelikli insanların değerini anlamaktan acizdirler. Niteliksiz insanlar, kendilerinden öylesine emindirler ki, ikna edilemezler”.

Bilgi ve cehaletin savaşı
Yukarıdaki araştırmanın sonuçlarını irdeleyen bilim insanlarının da belirttiği gibi, yaşadığımız çatışmalar; ideolojiler, dinler ve ülkeler arasında değildir. Savaş; bilgi ile cehaletin, sağduyu ile önyargının savaşıdır. Konuşulanları ve yazılanları dinlemeden, okumadan ve anlamadan önyargılarını ve cehaletlerini ortaya koyan “insan”ların bol olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bilgi ve sağduyu ile hareket eden toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel yönden nerelerde oldukları, cehalet ve önyargılarla hareket edenlerin ise hangi “çukurlarda” debelendiklerini görebiliyoruz.
Bilgisizlik, önyargılar ve kafalara küçük yaşlarda doldurulan dogmalar, insanları cesur, kendinden emin, rahat ve mutlu yapıyor. Bu insanlar, öylesine net ve tartışmasız “doğru”lara sahip oluyorlar ki, “misyonerler”, “düşmanlar” ve “hainler” yaratmak çok kolaylaşıyor. Bu sayede belki de kendilerini ve savundukları değerleri daha değerli, yaşamlarını daha anlamlı sanıyorlar. Kutsal din duygularının ve karanlık kimliklerin arkasına saklanarak insanlara çamur atmak, meşru görülüyor. Çamur at, izi kalsın...

Çağdaş eğitim şart
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından itibaren eğitime ve aydınlanmaya neden önem verildiği, çağdaş bir nesil yetiştirmek için tekkeler, zaviyeler ve tarikatların neden kapatıldığı, geçen 15 Temmuz karanlık darbe girişimiyle bir kez daha anlaşılmıştır. Hurafelerden ve biat kültüründen kurtulmak için, aklın ön planda olduğu çağdaş bir eğitime hızla geçilmelidir. Sorgulamayı ve nedeni- niçini araştırmamızı salık veren felsefenin eğitim sistemimizde özel bir yeri olmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasada tanımlanan asli görevine dönmesini, iktidarlara göre tavır almadan, siyaset dışında kalarak, objektif olmasını beklemek hakkımızdır. Dini eğitim dahil, tüm eğitim sistemlerinin temeli ve olmazsa olmazının laiklik olduğunu ülke olarak kavramamız ve içselleştirmiş olmamız gerekir. Aksi takdirde, aklını mensubu oldukları tarikatlara ve bu tarikatlardaki “kifayetsiz muhterislere” teslim eden, sorgulamayan bir nesil yetişmiş olur. Bu da bir ülkeye (ve dine) yapılabilecek en büyük kötülük olur.

Birinci anahtar
Cehaleti kutsayan “Rektör Yardımcısı”ndan sonra, bir din adamının cenaze namazı sonunda, devlet erkânının önünde yaptığı dua içinde “Bizi okumuşlardan koru” şeklindeki absürt yakarışının orada bulunanlarca sessizce onaylanması, ülkemizin evrensel dini eğitimden ne kadar uzak olduğunu gösteriyordu. Evrensel ve laik eğitimin lanetlendiği, cahilliğin kutsandığı ülkelerin düştüğü durumu 15 Temmuz bize çok net anlatmaktadır. Ülkemizin bir daha 15 Temmuz gibi karanlıklara maruz kalmaması için, tüm illegal dini yapılanmaların ve tarikatların hızla tasfiye edilmeleri gerekir.
Darbeye girişen yapının yerine başka tarikatların ikame edilmesi, geçmişteki yanlışların başka yanlışlarla düzeltilmesi anlamına gelir. Ülkenin evrensel değerlere ulaşmasının, çağdaş ülkeler arasında yerini alabilmesinin ve özgür bireylerin yetişmesinin biricik anahtarı laikliktir. Laikliğin eğitimde, bürokraside ve Diyanet camiasında içselleştirilmesi ile karanlıktan aydınlığa çıkabiliriz. Güzel ülkemizin eğitimsiz, cahil ve önyargılar içinde debelenen ucuz “kahramanlara” ihtiyacı yok. Çünkü bunlardan fazlasıyla var. Eğitimli, bilgili, sağduyulu, önyargılarından arınmış bilge insanlara ihtiyacı ise had safhada.

Av. KEMAL AKKURT Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder